Burcu GÖKSÜZOĞLU
Borsada önlemleri nasıl değerlendirdiniz?
Ülke olarak zor bir süreç yaşıyoruz. Finansal piyasalar da bundan etkileniyor ister istemez. Borsa ve sermaye piyasaları lehine alınan önlemler tabii önemli. Ama daha da önemlisi bu büyük deprem olur olmaz borsanın kapatılması gerekliliğiydi. Bu ani bir kararla yapılamadı. Bunun yarattığı şoku bertaraf edebilmek için bazı önlemler alındı. Biz Borsa Uzmanlar Derneği olarak da bu konuyla ilgili bir deklarasyon yayınlamıştık. Bu deklarasyondaki açıklamanın hemen hemen hepsini sermaye piyasaları hayata geçirdi, hatta biraz fazlasıyla geçirdiler. Şimdi olağanüstü durumlarda olağanüstü önlemler alınabilir finansal piyasalarda ancak bunun kalıcı olmaması gerekiyor. Şu anda borsanın durumu dopingli bir atlete benziyor. Hakikatten çok ciddi bir yükleme yapıldı, borsa iyi olsun zarar görmesin diye. Dopingli atletin de bu dopingi ne kadar sürdürebileceği konusunda herkesin şüphesi var.
MÜDAHALE FİYATLAMAYI ETKİLİYOR
Bu önlemlerin endeks üzerinde olumlu etkisi sürecek mi?
Zaten uzunca bir süredir finansal piyasalarda gerek borsada gerek para piyasalarında gerekse bankacılık kesiminde çok önemli ve devamlı müdahaleler var. Ve bu müdahalelerin de yarattığı fiyatlama sorunları olmaya başladı. Her safhada ve her aşamada müdahale yapılması gerçek fiyat oluşumu üzerinde de etkileri oluyor. Borsada da bunu net bir şekilde görebiliyoruz. Geçen yıl yüzde 200’e varan bir borsa yükselişi söz konusuydu. Bu son 30 yıldaki en önemli yükseliş. Temel dayanağı var mı? Yok. Yine uygulanan para politikalarına dayanıyor işin özeti. Para politikalarında baskılanan faiz ve diğer yatırım araçlarına karşı gidilebilecek alternatif tek yer borsa oldu. Borsa tek yer kalınca, tırnak içinde söylüyorum acemi yatırımcıları barındırmaya başlayınca da çok hızlı bir yükseliş yaşadık. Borsada eskiden dengeleme mekanizması olarak yabancı yatırımcılar vardı, gerçek yabancılardan bahsediyorum. Ne yazık ki artık söz edemeyeceğiz. Biz bize borsayı çok hızlı yukarı çektik. Aynı hızı devam ettirmek için de her türlü düzenlemeyi yapmaya çalışıyoruz. Deprem bir yana düzenlemeler önemli ama bunların kalıcı olmaması ve dengeli olması gerekiyor. Fiyat mekanizmasına müdahale edersek daha sonra ciddi sorunlara yol açabiliriz. Enflasyondan kaynaklı fiyatlama mekanizmasının bozulma süreci var son birkaç yıldır. Bunun benzerini finansal piyasalarda da şu anda da yaşıyoruz.
Bu son hareketler borsaya yeni gelen yatırımcıyı ürkütüp kaçırdı mı?
Geçtiğimiz yılın sonu itibariyle zaten dalgalanmaya başlamıştı borsa. Biraz daha rasyonel davranmaya başlamıştı. Tabii devamlı yükselmeye alışmış olan bir yatırımcı kitlesi vardı. Geçtiğimiz yıl gözünüzü kapatıp bir hisse senedi aldığınızda para kazanıyorsunuz. Bunu yapan çok acemi yatırımcı da borsayı çok iyi bildiklerini zannetmeye başlamışlardı ki yılsonu ve ocağın başında bu dalgalanmalar nedeniyle yükselişte olmayacağını anlamaya da başladılar. Netice itibariyle gelen yatırımcıların bir kısmı çıktı. 4 milyona yakın borsa yatırımcısı var. Türk borsa yatırımcısı kısa vadede hızlı para kazanmayı hedefleyen başlayan bir düşünce yapısına sahipler. Bunun yarattığı dalgalanma boyutu da gün geçtikçe sertleşiyor. Önümüzdeki dönemde ekonomik, siyasi anlamda meydana gelecek gelişmelere bağlı olarak, alınan önlemlere rağmen dalgalanma boyutunun biraz daha artması düşünebilir.
İlk iki çeyrekte depremin yarattığı küçülme etkisi olacak
Depremin Türkiye ekonomisine ne kadarlık bir maliyeti olacak?
Depremden birkaç gün geçtikten sonra ne olabileceği konusunda biraz çalışma yapmıştım hatta bunu Borsa Uzmanlar Derneği çatısı altında yayınladık. Kabaca şunu hesapladım. Yaklaşık 100 milyar dolar civarında bir etki yaratacak bu deprem. Tabii pek çok parametreden yoksunuz. 900 milyar dolarlık bir milli gelir de 100 milyar dolarda hiç de azımsanmayacak bir rakam. Bu ne yazık ki bu deprem fırtınası sürdükçe bu maliyetin daha da artabileceğiyle ilgili endişelerimiz yükseliyor. Bunun yaklaşık 45-50 milyar doları ilk etapta harcanması gereken alt yapı ve konut yatırımlarına gidecek gibi görünmekte. Dolayısıyla o bölgelere ait bazı üretim kayıplarını da yaşayacağımızı gözden kaçırmamız lazım. Gaziantep, Adana ve Hatay çevresi sanayi üretimi anlamında da güçlü yerler. Özellikle Antep Türkiye’deki ihracatın yüzde 0,25’ini tek başına yapan bir il. Tarım alanında da güçlü bir bölge. Özellikle bakliyat gibi ürünlerde Türkiye’nin tahıl ambarı olarak adlandırılıyor. Dolayısıyla onların üretimiyle de ilgili sekteye uğrayabiliriz. Özünde hakikatten ilk iki çeyrekte depremin yarattığı bir küçülme etkisi olacak toplamda, gayri safi yurt içi hasılada. İki çeyrek sonra bir büyüme etkisi olacak o da harcamalardan kaynaklanacak ama harcamaların finansmanı ve kaynağın nereden bulunacağıyla ilgili hakikatten çok ciddi çalışmak lazım. Bunu borçlanarak mı yapacağız yoksa para mı basacağız, bütçe açıklarını mı büyüteceğiz hepsinin ayrı ayrı sonuçları olacak. Ama şu bir gerçek enflasyondaki baz etkisini artık yaşayamayacağız.
Orta vadede borsa için olumlu beklentiye sahibim
Borsada çimento, beton ve demir şirketleri tavan olduğunu görüyoruz. Borsada depremin etkisiyle nasıl bir fiyatlama göreceğiz bundan sonra? Hangi şirketler ve sektörler öne çıkacak?
Borsadaki yatırımcıların çoğu fırsat arayışı içinde. Ne yazık ki çok büyük bir yıkıma sahip olan bu depremin fırsat yanını görmeye çalıştılar. Ne kadar etik olduğu tartışılır ama baktığınızda çimento ve demir hisse senetlerinde tabii yapılacak olan inşaat faaliyetlerinde kullanılacak olması ve gelecek karlılıkların daha da artacağıyla ilgili beklentiler bu hisse senetlerine olan talebi arttırdı. Bir müddet devam edebilir. Ardından iç mefruşat, seramik, beyaz eşyaya da bu kayabilir, çünkü binayı yaptıktan sonra içiyle ilgili de yatırımlar yapmanız gerekebilecektir. Ama bunlar hep öncül fiyatlamalar. Beklenti olur olmaz fiyatlamalar yapılıyor. Burada spekülasyona karşı çok dikkatli olması gerekiyor yatırımcıların. Depremin getirdiği bu farklılaşma dışında depremin yaratacağı belki biraz sonra konuşacağımız makroekonomik etkiler olacaktır. Bu makroekonomik etkilere karşı da borsanın çok olumlu bir tepki göstermeyeceğini şimdiden düşünmek gerekiyor. Alınan önlemler sayesinde tekrar yukarı yaptı ama baktığımızda az önce benzetmeyi yapmıştım dopingli bir atlet gibi fazlasıyla para girişi sağlanmaya çalışıyor. Bu da belli bir süre sonra fiyatlama mekanizmasını olumsuz yönde etkileyecek demiştim. Orta vadede borsadan çok olumlu beklentilere sahibim ki orta vadede en az iki veya üç yıl. Şu andaki fiyatlar 2-3 yıl sonraya göre oldukça makul fiyatlar ama kısa vadede ben şu andaki seviyeleri oldukça yüksek ve spekülatif buluyorum. Borsanın çıkabilmesi için düşmesi gerekir. Düştükten sonra ancak yeni yatırımcılar gelir ve bundan sonra piyasa sağlıklı bir şekilde toparlayabilir.
Yabancının gelişini zor görüyorum
Yabancı gelir mi bu ortamda?
Çok zor görünüyor, zaten yabancı son 6-7 yıla baktığınızda nette devamlı çıkıyor. Yüzde 67-70 bandındaydı borsadaki yabancı oranı, yüzde 25- 30 bandına geriledi. Tahvil piyasasına bakıyorsunuz yüzde 5’lerin altına düştü yabancılar, gerçek anlamda yabancılardan bahsediyorum. Tabii zaman zaman borsaya kısa vadeli yabancı giriş çıkışları oluyor. Ama hakikatten portföy yatırımı amacıyla gelen bir paranın olduğundan söz etmek imkansız. Seçimden önce artabilecek rekabet ortamından da yabancıların çok yararlanacağını düşünmüyorum.
Dolar kurunda enerji biriktiriyoruz
Dolar/TL beklentiniz nedir?
Uyguladığımız politika gereği dolar kurunu bir yerde tutmaya çalışıyoruz ki yaklaşık 6 aydır aşağı yukarı aynı yerde. Bunu daha önce de denemiştik ne yazık ki sonrası sert dalgalanma oluyor. Bir yerde enerji biriktiriyoruz dolar kurunda. Umarım bu enerji çok sert şekilde patlamaz. Merkez Bankası şu anda sağlam durmaya çalışıyor. Dolar kurunun belli bir yerde tutulması enfLasyonda olumlu etki yaratsa da ihracattan finansal maliyetlerin hesaplanmasına kadar birçok süreci olumsuz yönde etkilemekte, bir optimizasyon gerekecek.
Büyümeden fedakarlık yapabiliriz
Deprem sonrası hangi ekonomi ve para politikaları uygulanmalı?
Para politikasında bir parça daha Ortodokslaşmak, daha geleneksel politikalar uygulamak sanki daha önemli gibi geliyor bu zor dönemde. Daha bilindik, enflasyonu önleyici ama bir yandan da yaraları saracak önlemleri almak daha mantıklı. Önemli derecede kamu kaynaklarının bu yaralar için kullanılması lazım. Bu kullanılırken de büyüme, istihdam, enflasyon gibi sorunlara karşı bir tanesini yeğlemek durumda kalabiliriz. Bence fedakarlık yapılabilecekken önemli kalemin büyüme olduğunu düşünüyorum.