Güldağ: Önceki sohbetimizde ‘kur üstündeki basınç artıyor’ demiştik. Geçen hafta durum iyice belirginleşti. Yeni düzenlemeler de gecikmedi. Şu sırada para politikasının yerine geçmiş görünen kur korumalı mevduatla ilgili yeni düzenlemeler görüyoruz…
Ağaoğlu: Üst üste gelen bu düzenlemeler, “şu seçimi bir atlatalım, ondan sonra bakacağız duruma” diyen bir yaklaşım açıkçası.
Güldağ: Ya da şu seçime kadar kuru tutalım da ne olursa olsun…
Ağaoğlu: Derdimizi çözüyor mu? Hayır. Bu adımlar, Türkiye ekonomisinin dünyadan aldığı payı artıran tedbirler mi? Hayır. Malesef hepsi sonuçta mevcut pastayı tırtıklamaya yönelik…
Güldağ: İşe faizi düşüreceğiz diye başladık. Geldiğimiz nokta KKM’de faiz üst sınırını kaldırmak oldu. Bir anlamda, “KKM’nin ifl ası” olarak yorumlanıyor.
Ağaoğlu: Kur savaşında en son kullanılabilecek bir silahtı bu. Bir hedefiniz, stratejiniz olması lazımdı ki, bunu son mühimmat olarak kullanıp işleri düzeltebilesiniz. Öyle bir yerde değildik, ortada bir yerde kullandık bu ürünü.
Güldağ: Astarı da yüzünden pahalıya geldi. Bugün dolar 19 liranın üzerinde. KKM’nin yükü 180 milyar lirayı aşmış durumda…
Ağaoğlu: EKONOMİ gazetesinin manşeti şu an önümde; ‘kamu her 8 dolara 1 dolar kur farkı ödedi’. Yanılmıyorsam Uğur Gürses yaptı o hesabı… Tabii bir de realize olmamış, yani karşılık ayrılmış, ödemesi henüz yapılmamış olanlar var. Bunlar da eklenecek.
Güldağ: Bütün bunlar bana tek bir şey anlatıyor; durum sürdürülebilir değil. Zannediyorum bu işlere kafa yoran hemen herkes aynı fikirde. Onun için de ‘seçim sonrasında ekonomi politikasında önemli değişiklik’ bekleniyor. Sürdürülemez durumu sürdürmekte ısrar edersek de, bu bizi daha fazla finansal baskılamaya, daha fazla kontrole sürükleyecek.
Ağaoğlu: Kamunun bu kadar dahil olduğu bir ekonomide dünya ile rekabet etmeniz hayli zor. Şu anda önümüzde bizi bekleyen problemlerden biri bu. Müsebbibi sadece KKM değil. O yüzden bütün bu işlerin muhtemel etkilerini önümüzdeki dönemlerde daha da sıkça hissediyor olacağız.
Güldağ: Seçim sonuçlarından bağımsız olarak, hem kurda hem faizlerde yükseliş bekleniyor.
Ağaoğlu: Evet ama ekonomi yönetimde kim olursa olsun, mutlaka ama mutlaka test ede ede gitmesi lazım. İş gören faiziniz enflasyonun altında. Tabela faiziniz çok daha altındaysa kitap diyor ki; mutlaka bir şok faiz artışı yapmanız lazım. Ama düşük faize alışmış, sistemini buna göre kurgulamış bunca şirket, bir anda böyle bir faiz şokuna dayanabilir mi? Mutlaka test etmek gerek. Ne kadarına dayanabilirler araştırmadan, anlamadan yaparsanız bu kez sokak problemiyle karşı karşıya da kalabilirsiniz.
Güldağ: Evet, düşük faiz ortamında batmış sayılması gereken şirketler dahi hayatiyetini sürdürebiliyor. Hızlı bir faiz artışı çoğunu yoğun bakıma sokabilir. Bir çoğu da oradan çıkamayabilir. Onun için de piyasalar, seçimin kimin kazandığı ile ilgili olduğu kadar, hatta daha çok, hangi ekonomi ve para politikasının uygulanacağı ile ilgili. Mehmet Şimşek görüşmesi onun için ilgi uyandırdı. Şimşek görüşmesiyle politikada değişikliğe ilişkin işaret verildi denildi ama o kadar emin değilim. Kürsü ve mikrofon kurulması tesadüf olamaz. Muhtemelen Şimşek’in ‘görev yapacaksam kararı bana bırakın’ yönündeki talebi kabul görmedi. Bu arada, seçim sonrası hem faiz, hem kur artar, hem borsa yükselir beklentisi de var…
Ağaoğlu: Borsa tarafında o arkadaşlarla aynı fikirde değilim. Güven önemli. Yabancı, seçeceği hisselerde makul fiyat veya yüksek bir kur bulmalı ki, fiyatlama dolar bazında düşük olsun. Şimdi bunların olabilmesi için kurda belli bir istikrara ulaşmış olmak gerek. Kurda istikrara ulaşabilmeniz için de Merkez Bankası rezervlerinin net eksiden en azından sıfıra ulaşması lazım ki, parayı getiren parasını geri alabileceğine güven duysun. O güven duyulmadan borsaya yabancının gelmesi çok zor. Sadece bizim gazımızla borsayı ittirmek de kolay değil. O yüzden kur, faiz yükselecek derken borsa da yükselecek yorumuna katılmam. Menkul fiyatlarında TL bazında sabitleşen yatay bir seyir, dolar bazında da düşen bir seyir izleyeceğimizi tahmin ediyorum, seçim sonrasındaki dönem için…
Güldağ: KKM, borsaya rakip şu anda. Vazgeçilirse borsa öne çıkabilir. Yabancının geldiği bir borsa hareketlenir. Tabii ki bugünden adım atmak riskli olabilir. Tavsiyede bulunamam. Ayrıca yatırım uzmanı da değilim. Ama hiç risk almayan büyük risk alır lafını biliyorum…
Ağaoğlu: Endeks zorlama alımlara, deprem sonrası dopinglere rağmen yukarıda kalamıyor. Zorlama hayra alamet değildir. Bu nedenle, borsadan ne seçime kadar, ne seçim sonrası umutluyum.
Güldağ: Bu arada SPK önemli bir adım attı. Bireysel yatırımcıyı kollayan bir adım. Hisselerin büyük kısmı büyük kurumlara gidiyordu. Bu adım, borsada sağlıklı fiyat oluşumunu da destekler.
Ağaoğlu: SPK’nın düzenlemesi ile ilgili hem iyi hem kötü söyleyeceğim. Bir; atı alan Üsküdar’ı geçti. Aklınız neredeydi? Milyarlarca lira halka arz yapıldı, az sayıda insan yararlandı bundan. Halka arzlarda çok canlar yandı daha da yanacak. Metodoloji hatalı. Az sayıda piyasa oyuncusu büyük manipülasyon yapıyor. EKONOMİ gazetesinde bir süre önce haber çıkmıştı. Kimi özel fonların alımları ve elde ettikleri yüzde 2500 gibi getiriyle ilgili. O gün de konuştuk, burada bir hata var dedik. Son 2-3 halk arzda gene bunları gördük. Bunun çoktan düzenlenmiş olması gerekiyordu. Onun için bu düzenleme halka arzların geniş kesimlere yayılması bakımından pozitif. Artı borsada satılacağı için sağlıklı fiyat oluşumu na imkan vermesi açısından da iyi. Ama çok geç geldi. Kötü tarafa geleyim, bu sefer de halka arzda başarılı olma şansı olan şirketlerin bile miktarlar yükseltildiği için başı belada. Doğru dürüst halka arza niyetlenmiş olanlar bile bir hayli üzülecekler, yorulacaklar.
Güldağ: Neyse, zararın neresinden dönersek kardır diyelim…
Gümüş 24,24’ü kırarsa altın 2000 doları yine aşar
Güldağ: Altın ve gümüş yine hareketli…
Ağaoğlu: Amerika’daki faiz tarafıyla ilgili gelişmelere çok bağlandı hareket. Kripto para tarafı da aynı şekilde. Kripto ile altın bayağı paralel gitmeye başladı, faizlere karşı verdiği tepki açısından. 2000 doların üzerine çıktıktan sonra altında düzeltme olması sağlıklıydı, o düzeltme de yaşandı.
Güldağ: Bu seneyi altın, gümüş, daha doğrusu değerli metaller yılı ilan etmiştin…
Ağaoğlu: Onun için daha fazla dikkat ediyorum bu tarafa. Gümüş tarafında 23,23 seviyesi önemliydi. 23,90’larda şu sırada. Bir sonrakinde 24,24 ile 25,25 beklentim var. 26,26’nın üzerini beklemiyorum. Ama oraya kadar gidebilecek bir gümüş hareketinin içindeyiz. Çünkü gümüş altına göre çok yerinde kaldı.
Güldağ: Altın için beklentin nedir?
Ağaoğlu: Altın için yeni rekor 2050-2075 derseniz, gümüşün çok daha fazla çıkması lazım. Altın ons fiyatının gümüş ons fiyatına bölünerek ulaşılan değer olarak kullandığım AGU paritesinin 65’lere kadar gelmesi ihtimali var. Şu anda 80’lerde. Gümüşün altına göre biraz daha fazla prim yapabileceği veya altının hareketine göre gümüşün hareketinin daha uzayabileceği bir süreçteyiz. Bu altın için de iyi bir haber, çünkü gümüşün desteklemediği bir altın hareketi çok fazla kalıcı olamıyor. Ben altının da yeniden 2000 doların üzerine çıkmasını bekliyorum önümüzdeki hafta. Hele hele gümüş 24,24’ü kıracak olursa.
Euro/dolar paritesinde 1,050 geçilirse, 1,1275 geliyor
Güldağ: ABD’deki ve hızla Avrupa’ya’da sıçrayan bankacılık şoku atlatılıyor gibi. Fed’in bu şok nedeniyle faiz artırımlarını keseceği söylendi. Hatta yıl sonuna kadar 50 baz puan indirim yapacağı bile öne sürüldü.
Ağaoğlu: Ben bu senede bir faiz indirimi beklemiyorum. Ayrıca henüz durmayacak.
Güldağ: Veriler de Fed’in duracağını söylemiyor doğrusu… Enflasyon inatçı ve banka krizi ekonomiyi sınırlı etkiledi.
Ağaoğlu: Piyasadan farklı düşünüyorum. Ama halen piyasa bir faiz indirimi fiyatlıyor.
Güldağ: Peki, bu pariteyi nasıl etkiler?
Ağaoğlu: Fed’in 25 baz puanlık bir artıştan sonra duracağı beklentisi ortak beklenti. Ama indirim de gelir diyenlere katılmıyorum. Bu nedenle doların bu seneyi yüksek seviyelerde geçireceği yönünde bir beklentim var. Buna karşılık Euro tarafında da faiz artışı devam ediyor. Ancak Avrupa’daki enflasyonla mücadele biraz daha zor. O tarafta, en az 50 baz puan daha artırım geliyor bence. Credit Suisse krizi nedeniyle Avrupa Merkez Bankası’nın faiz artırımı döngüsünde durmaya yaklaştığı yorumları yapılıyor ama Avrupa tarafında enflasyonun baskılanması daha zor olacağı için faiz artışı Fed’den daha uzun olacak. Görünen o ki, daha da uzun süre yüksek faiz devam edeceği için Euro lehine bir faiz avantajı ortaya çıkacak. Euro’nun biraz daha değer kazanacağı bir döneme geliyoruz.
Güldağ: Amerikan 10 yıllık tahvillerindeki seyir doların güçleneceğini söylemiyor mu?
Ağaoğlu: Ben de tam oraya geliyorum. Amerika’da 10 yıllık tahvil getirilerinde artık dip görüldü. Yavaş yavaş oradaki panik azaldıktan sonra bir miktar toparlama eğilimi söz konusu. Şu sırada 3,55’lerde. Önümüzdeki günlerde 3,50’nin üzerinde kalan, hatta 4’lere yaklaşan bir Amerikan 10 yıllık getirisi görürsek, Euro paritedeki avantajını çok uzun süre koruyamayabilir.
Güldağ: Beklentinin nedir paritede?
Ağaoğlu: 1,1275 bekliyorum. 1,0950’leri gördük sayılır. Bana göre,bu yıl içinde 1,1275 seviyesinin görülecek. Yani önümüzdeki dönemde 1,0950’de kritik eşik var. Hatta nokta atışı söylemek gerekirse 1,0943. 1,0950’i geçilirse, 1,1275 geliyor.
Güldağ: Bekliyor musun?
Ağaoğlu: Evet bekliyorum.
Güldağ: İhracatçı için iyi haber diyelim. Çünkü şubat rakamlarına bakınca ihracatta yüzde 6’ının üzerinde düşüş, ithalatımızda ise yüzde 10’un üzerinde artış var.
Ağaoğlu: Avrupa’ya yapılan ihracat tarafı bir parça parite etkisi ile bizi biraz rahatlatacak. Ama senin biraz evvel verdiğin dış ticaret istatistiklerine bakıldığında, aslında enflasyonla mücadelenin yanlış araçlarından biri olarak kurun kontrol altında tutulma yöntemi ihracatçıyı çok yoran bir şey olmaya devam ediyor. İhracatçı birçok kalemdeki maliyetini fiyata yansıtamıyor. Kur da artmadığı için ihracat tarafında zorlanıyor. Şimdi rakamlarda bu zorlanmayı görüyoruz. Daha da yansımaya devam edecek.