Burcu GÖKSÜZOĞLU
Borsada dalga boyları neden bu kadar yüksek?
Borsaya pandemi öncesine göre 3 milyona yakın yeni yatırımcı geldi. Bu bir rekor. Borsa 1985 Aralık’ta kurulmuştu, geçen 37 senede 1 milyon yatırımcı varken, 37. sene itibariyle 4 milyona çıkması muhteşem bir gelişme. Bunun birinci sebebi koin piyasasında ciddi sayıda yatırımcı birikmesi ve bunların koinlerdeki hızlı düşüş nedeniyle borsaya bakmaları oldu. Şirketlere yatırım yapan daha güvenilir bir piyasa olduğu için hisse senetleri cazip. Toplam varlıklar içerisinde hisse senetlerinin oranı yüzde 5’ler civarındaydı,2022 sonu itibariyle yüzde 15,9’a çıktı. Yatırım fonları ve mevduatla kıyaslandığında hisse senedinin payı biraz daha yükseldi. Sermaye piyasalarının payı daha da yükseldi. Yani sadece hisse senetlerinin payı değil, tahvilleri de içine koyduğumuzda bu rakam yüzde 25. Bu çok sevindirici ancak piyasaya ilk kez adım atanlar sadece duyum, sosyal medya, arkadaş tavsiyesi, sanatçı yorumu vs. ile biraz daha hızlı hareket ettiler. Bir miktar eksik bilgi ile başladıkları için niye alıp almadığını çok fazla öngörmeyerek, bununla ilgili çalışma yapmadan giren yatırımcının piyasa düşerken hemen vereyim, piyasa yükselince hemen alayım gibi agresif hareketlerinden kaynaklanan hızlı düşüş ve hızlı çıkışlar gerçekleşebiliyor.
Borsadaki fiyatların seviyesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Fiyatlamalar konusunda bazı hisseler ederinin çok üzerinde işlem görebiliyor. Kesinlikle sat tavsiyesi verilebilecek belki 200-300 hisse senedi vardır şu an piyasada. Çünkü defter değerinin 3 katının üzerindeki şirketlerin, özvarlığının 3 katından işlem görüyorsa bir hisse senedi soru işaretidir. Çok yüksek özvarlık karlılığının yıllar yılı devam ettiriyor olması lazımdır. Çok iyi bir hikayesi vardır. Ama bu olmaksızın çok yüksek değerde işlem görüyorsa yatırımcıların değişik bir algısı olabilir, birbirlerinin etkiliyor olabilirler. Piyasada son dönemde çok konuşulan iki hisse senedi var, biliyorsunuz. Bu iki hisse senedinin inanılmaz bağlı yatırımcıları var. Patronları bu fiyat pahalı demesine rağmen, yatırımcılar hayır şirket bunu bunu yapıyor diyerek ona bir yorum yapmaları ilginç. Birbirlerine hisse senedi fiyatının hep yükselmesi gerektiğini iddia eden bir yatırımcı kitlesi oluştu. Hiçbir şeyin fiyatı sonsuza dek yükselmez. Mutlaka bir eder fiyatı vardır. Ama hikayeler değiştikçe bu eder fiyat yükselir. Bu eder fiyat olmaksızın bir varlığın füze gibi yükselmesi, bunun devamının düşüşle sonlanmasıyla mümkündür. Yatırımcının daha dikkat etmesi gereken bir piyasa içerisindeyiz. Bazen profesyoneller dahi yanılabiliyor. Madem yükseliyorsa piyasa ben de alayım fonuma diyor. Sonra fiyat düşünce duruyor, nasıl böyle bir hata yaptım, muhtemelen gaza geldik diyor. Bunun benzerini biz 2000’li yılların başında Dotcom krizinde de yaşamıştık. 2008’deki finansal krizde de yaşadık.
İki gündür halka yeni açılan şirketlere açığa satış yasağı geliyor. Bu önlemlerin nedeni ne? Halka arzlar bozuyor mu piyasayı?
Sermaye Piyasası Kurulu bir değişikliğe gitti. Özel fonlara, portföy yönetim şirketlerine, belirli kaideleri sağlamıyorsan öyle özel kişiye verilemez dedi. Ondan sonra yeni bir halka arz gerçekleşmedi. İlk defa göreceğiz. Tahsisatlı da olsa biraz daha makul, tüm gerçek yatırım fonlarına bir dağılım gerçekleşecek. Bu olmayınca da fiyatların aynı şekilde gidip gitmeyeceğini bilmiyoruz. O tavan-tavan silsilesi gitmeyebilir. Çünkü burada gerçek yatırımcılara ulaşmasını sağlayacaklar diye varsayılıyor. Çok daha önce değişmeliydi, 40 tane halka arz oldu 2022’de, keşke bu karar 2022 başında alınmış olsaydı. Bireysel yatırımcı daha çok kazanabilirdi.
Halka arz sonrası sürekli yükseliş mantıklı mı?
Bir şirket halka açılırken de belirli değerleme ilkeleri var. Piyasa değeri defter değeri örneğin 3 ile işlem görüyor veya firma değeri/favök 10 ile işlem görüyor diyelim, burada diyorsunuz ki sektör 10’la işlem görüyorsa bunu da 10’la çarptırırsanız. Örneğin 1 milyar kar ediyor diyelim, 10 milyar da işlem olur diyor. Bir de nakit akımları analizi yapıyor. Ona göre de örneğin ortalama 8-9 milyar diyor şirketin değeri, yüzde 20 de iskonto yapıyor 7 milyar. Bunun da yüzde 20’sinin halka açıldığını varsayalım. 1.4 milyar. 1.4 milyar ile piyasa değerinin ortalamasındayken bu şirket halka arzdan sonra gidiyor yüzde 200 prim yapıyor. Mantıklı mı? Değil. Zaten piyasanın ortalamasından çıkan bir şirket ne olacak da çok daha ileri gidecek. Tamam halka arzdan elde ettiği gelirle bir şeyler yapabilir ama ne kadar yapacak? Şirketin değerinin çok ileri götürecek bir para almadığını varsayalım. Orada bir spekülasyon, fiyatlarda bir anomali olduğu açık. Şirket bir anda halka açıldıktan sonra devasa primler yapmamalı. Yapıyorsa ya fiyatlamada, ya da işleyişte bir sorun vardır ya da fon, para yanlış kişilere dağılmıştır. O yüzden halka arzların değerlemesi, değerleme sonrası hareketleri ekstra incelenmeli, bakılmalı.
Artık kişiye özel halka arzlar olmayacak
SPK’nın halka arzlara yönelik son kararını nasıl yorumluyorsunuz?
Son yapılan ilke kararı olumlu. Hiç değilse bundan sonra kişiye özel halka arzlar olmayacak. Belirli kişi ve gruplara gitmeyecek halka arzlar. Borsa satış yapılırsa daha iyi olur. Orada bir düzenleme yapıldı. 100 milyondu sınır. 250 milyonun altındaki halka arzların tamamı borsada satılacak dendi. Belki bu oranın yükseltilmesi daha iyi olur. 1 milyar olsa, yatırımcı daha çok kazanır. Yatırımcılar daha çok tahsisat alsınlar. Yanlış görünüyor bir de, 100 kat talep geldi falan. Aslında kimsenin onu gerçekten alabileceğine dair inancı olmadığı için o talep gidiyor. Alabildiğim kadar fazla alayım diyor. SPK’nin daha yoğun mesai göstermesi lazım. Robotik sistemlere geçmesi lazım. Çünkü halka arzlar uzun sürüyor, süreçlerini SPK biraz kısaltmalı. Aslında esas önemlisi oradaki değerleme. SPK’nın çok fazla oraya müdahale yetkisi yok. Orada bir karar alıcı değil. Fiyata karışmıyor. Ama en önemli yer orası. Yatırımcı açısından sorulması gereken birinci şey o. Şirketler kötü şirketler olmayabilir, hepsi iyi şirkettir, ama o değeri eder mi diye bakması lazım. SPK’nın da halka arz sonrasındaki işlemleri iyi takip etmesi lazım. Orda bir manipülasyon varsa soruşturması lazım, kimler almış, hangi fonlar almış. Kurul bir şeyler yapıyor ama belge olmaksızın müdahale etmiyor. Biraz daha interaktif olması lazım. Çünkü fiyatlar aşağı inerse yatırımcı kaybedecek.
Son çeyrek karları üzerinden projeksiyon yapılmalı
Bilanço dönemine dair beklentileriniz neler?
Şirketlerin son çeyrek karlarının nasıl hareket ettiğini bence görmek lazım. Analistler ilk 9 ayı bir kenara, son 3 ayı bir kenara bakarak incelemeli. Son 3 aydaki fiyat ve kar marjlarının da 2023’te devam edeceği üzerine projeksiyonlar yapılmalı. Şirketin son 3 ayda ebitda kar marjı yüzde 20’den 10’a düştüyse artık projeksiyonları 2023 için yüzde 10’dan yapmak lazım hatta belki daha düşük. Çünkü hizmet sektöründeki artışlar devam ediyor, kamu zamları devam ediyor. Fiyatlar 3’e katlamış. Her şeyin maliyeti çok ciddi arttı ama bunu sanayi sektörü fiyatlara anında yansıtamıyor. Bankacılık bir tarafından yansıtıyor ama onların ellerinde bulunan düşük faizli stoklar dediğimiz bonolar oluştu, çok düşük faizli krediler oluştu. Bunlar ileride problem olabilir. O yüzden son 3 aylık karlar 2023’e referans teşkil edecek. Ve 2023’te de muhtemelen sanayi şirketlerinin kar marjları çok gerileyecek. Şu andaki beklenti ve gerçekleşme karları çok iyi olsa dahi son 3 ayda performans azalımı varsa bir anda o şirketler çok ciddi değer kaybedebilirler bilanço geldiği zaman. Çünkü profesyoneller geleceği satın almayı severler. Bu burada bunu getirdiyse önümüzdeki dönemde şunu getirir diyerek anında fiyatlama yapılır. Buna çok dikkat etmek lazım. O yüzden son çeyrek karları üzerinden projeksiyonlara bakmak lazım.
Yatırımcılar biraz daha dikkatli olsun
Borsada bundan sonra nasıl bir seyir bekleniyor?
Seçim dönemi para ve maliye politikalarında seçim ekonomisi uygulanıyor. Para politikasında çok ciddi gevşeklik var. Bu da enflasyona sebep oldu ve olmaya devam ediyor. Her ne kadar düşüyor gibi görülse de yine enflasyon var. Merkez Bankası’nın enflasyon hedefi yüzde 5 normalde. Bu yıl yüzde 5’in olmayacağı açık. Para politikasının ne olacağını bilmiyoruz. Seçimden sonra aynı olacağını zannetmiyorum. Bir değişim olacak. Kur ne olacak bilmiyoruz. Orada da bir değişim olacak diye algılayabiliriz. Kur ve para politikası normalleşirse, ortodoks politikalar uygulanmaya başlandığı anda borsa geriler. Ve ciddi bir gerileme olur. Çünkü son dönemde faizler düşük olduğu, döviz düşük olduğunu için borsaya gelenler tekrar güvenli limana dönmeye başlarlar. Bu da borsayı aşağı doğru çeker. Kar marjlarının gerileme beklentisi de oluşursa bunu önden satın almak isteyenler, borsada daha önceden satış yaparlar. Bu da bugünlerdir. Ocak sonu-şubat borsada bir düşüş trendi başlayabilir. Bu düşüş ne için olur? Seçim öncesinde risk almak istemeyenlerin satışları olarak algılanır günü geldiğinde. Veya yatırımcılar döviz, bono gibi çeşitli enstrümanlara geçiş yapmak isteyebilirler. Bu önceden satın alınmaya başlanabilir. Bu kısa vadede bir düşüş yaratabilir. Önümüzdeki günlerin konusu bu. Yatırımcı biraz daha dikkatli olsun. Bütün pozisyonunu hisse senedinden değerlendirmesin.
Her noktayı tıpalarla tutturmuş durumdayız
Bakan Nebati’nin ‘TL’yi değerli hale getirirseniz sanayi yavaşlar, işsizlik olur, ihracatın artması için TL’nin değer kaybetmesi lazım’ açıklamasının ardından kurda beklentiniz ne?
Bakan Nebati’nin söylemleri ‘ben faizi indireceğim, daha da indirmeye devam edeceğim, çünkü kurun yükselmesini istiyorum’ demek. Faiz indirimi için bir alan açmak olarak görüyorum. Kurun bu seviyede bulunmasının birçok sebebi var. Döviz alması zorlaştırılıyor yatırımcının, kurumsal yatırımcının döviz tutması çok daha zor. Oralarda esneme yaptığınız zaman kur zaten yukarıya gider. KKM’ye o avantajları vermezseniz otomatikman yukarıya gider, bunu yapmak kolay asında Hazine tarafından baktığınızda çok hızlı esnetebilirsiniz. Bugün kuru bir anda zıplatacak bir sürü hamle yapabilirsiniz. Çünkü Türkiye sonuçta cari açık veriyor. 100 milyar dolar dış ticaret açığı veriyor, 50 milyar dolar civarında bir cari açık veriyor. Mevcudun çok daha üzerinde borçlanması gerekiyor her sene. Zaten mevcut 450 milyar dolar var. Her sene bir 50 daha artmaya devam edecek. Biz 500 milyar doları bulmuş olacağız sene sonunda muhtemelen bu olurken. Zaten Türkiye döviz arıyor, swaplarımız var. Kuru yükseltmek en kolayı işin bunu söylemeye gerek yok Hazine Bakanı tarafından. Ama sanayici tarafı doğru, sabite yakın bir kur yüzünden sanayicinin ciddi anlamda karlarını azaltıyor. Maliyetler artarken, kur aynı kalınca ihracatçı zorlanıyor. İhracatçıyı bir miktar destekliyorlar TCMB aracılığı ile çok düşük faizi kredi vererek. Oradan kaybedilenin oradan telafi edilmeye çalışılan bir sistem var şu anda. Ama sürdürülebilir şeyler değil bu politika ile biz uzun vadeli bir planlama yapamayız. Onu 9’la vereyim, öbürü 30’la alsın o faiz artmadığı için kurdan zarar etmesin falan bu denklem çoklu yönetilemez. O yüzden öyle veya böyle bir politika değişikliğine gidilecek. Bir sadeleşmeye gidilecek. Bir hesap ortaya koyulacak, en kötü görülecek. En kötü görülürse etkilerinin ne olunacağına bakılacak. Sonuçta her yeri şu anda bir noktayı tıpalarla tutturmuş durumdayız. Ama alttan bir basınç geliyor. O basınca çok fazla direnemezsiniz. Modeli değiştirmeniz lazım. Sağlıklı bir yapı oluşturmanız lazım. Basıncı azaltmanız lazım.