Burcu GÖKSÜZOĞLU
Borsada düşüş neden hızlandı?
Borsanın zayıflığıyla ilgili birkaç tane önemli sebep var. Bunlardan belki de en önemlisi alternatif yatırım araçlarındaki beklentiler. Kasım-aralık ayıyla karşılaştırdığımızda para politikası faizi aşağı doğru inip bir seviyede yatay kalmış olmasına rağmen başta mevduat olmak üzere Türk Lirası faizlerinde ciddi bir yükseliş söz konusu. Seçimlere çok yaklaştığımız belirsizliklerin biraz daha arttığı dönemde bir miktar Türk Lirası’nın değerini korumak adına faizlerin yukarı doğru hareket ettiğini görüyoruz.
Çıplak Türk Lirası mevduat faizlerinde yüzde 30’lar seviyesindeyiz. Seçimlerden önce seçimden sonrasına ilişkin politik manzara ve izlenecek ekonomi politikalarıyla ilgili belirsizlikler varken TL faizinin borsaya alternatif oluşturduğunu görüyoruz. Türk lirasının seyrine bakacak olursak döviz sepetine karşılaştırıldığında son birkaç haftadır bir yükseliş görmüş olsak da yılbaşından beri değerlendirdiğimizde yatay diye düşünebileceğimiz bir döviz sepetinde bir gidişat söz konusu. Seçimlerden sonra bu görünümün değişeceğini, Türk Lirası aleyhine bir gerçekleşme olabileceğine dair çok fazla beklenti var. Yerli ve yabancı bankaların görüşleri, raporları bu yönde.
Türk Lirası’yla ilgili olarak bir değer kaybı beklentisi söz konusu. Dolar/ TL’nin olması gereken seviyenin 25 olduğuna dair çok baskın yorumlar var. Ben de gerçeklik payı olduğunu açıkçası düşünüyorum. Azımsanacak bir seviyede değil. Yani 19.50, 20.50 ile karşılaştırıldığında 25 civarı bir seviyeden bahsediyoruz. Tasarruf sahipleri ‘Seçimden önce dövizde değerlendireyim ya da daha yüksek Türk Lirası faizlerle istifade edeyim. Seçimden sonraki resme bakarak ekonominin gidişatına göre BİST’teki pozisyonlarımı değerlendiririm’ diye yönelmiş durumda. Tasarruf tercihlerinin o tarafa doğru kaydığını görüyoruz. Bu da BİST’in enerjisine azaltıyor, düşürüyor ve değerlemeleri aşağı doğru çekiyor.
Geçen yıl bireysel yatırımcı ilgisi yoğundu, bu sene halka arzlar da çok hızlı gidiyor…
Biraz da akımlarının trendine bakacak olursak geçen sene BİST’in performansında olumlu etkileyecek bir numaralı itici gücü neydi? Çok ciddi bireysel yatırımcı ilgisi. Toplam hesap sayısı girişleri bazında baktığımızda 140 milyar TL civarında BİST’e yerli bireysel yatırımcı girişi olmuştu. Bu yılbaşından bu yana biraz tersine dönmüş durumda. Bir miktar çıkış olduğunu görüyoruz. Yılbaşından bu yana yapılan arzların büyüklüğü de yanılmıyorsam 18 milyar TL.
Para girişi olmadığı bir BİST ortamında bu büyüklükte bir halka arz küçümsenecek bir rakam değil. Bütün bunları alt alta koyduğumuzda çarpanlar çok ucuz olmasına rağmen, BİST’in nominal olarak geri gelmiş olması aslında enflasyonu hesaba katıp değerlendirecek olursak reel fiyatların oldukça ciddi şekilde geri gelmiş olması anlamına geliyor ama geçen hafta ve bu haftanın başı itibariyle bu cazip diye düşünebileceğimiz orta vadedeki o değerleme seviyesinin tek başına BİST’İ olduğu seviyeden yukarı doğru ittirecek bir sebep olmadığını görüyoruz. BİST’te birinci çeyrek sonuçlarının açıklandığı bir dönemdeyiz.
Turkcell ve Tüpraş haricinde yani BİST30 değerlendirmek gerekirse topyekun çok kuvvetli bir birinci çeyrek bilanço beklentisi önümüzde yok. Bankalarda da zaten TL mevduat fonlaması maliyetlerinin yükselmesi, kredi faizlerinde aynı ölçüde artış sağlayamamaları, enflasyonun baz etkisiyle düşmesi sonucunda bono getirilerinin azalması nedeniyle bir önceki çeyreğe göre ciddi bir düşüş bekleniyordu. Ama seçimlerden önce elimizdeki birinci çeyrek bilanço verilerine baktığımızda piyasada katarist etkisi yaratabilecek, ucuz diye nitelendirebileceğimiz çarpanları ittirici bir etki yaratabilecek olan finansallardan destekleyici bir beklenti bulamıyoruz. Yani hem seçim belirsizliği var hem alternatif yatırım getirilerinde artış var hem de fon akımı tarafında değerlemeler cazip kalsa da BİST’te yatırımcıları yönlendirecek bir bilanço beklentisi de maalesef şu an itibariyle yok.
Borsada seçim fiyatlaması sadece belirsizlik şeklinde mi yapılıyor şu anda?
Anketlerdeki durum bir tarafın çok açık bir şekilde seçimi kazanacağına yönünde bize bir sinyal vermiyor. Ne cumhurbaşkanlığı için açık ara bir fark yok, ne de meclis dağılımına bakıldığımızda bir tarafın çok ciddi bir üstünlük sağlayacağı bir meclis aritmetiği tahmini yok. Bu başlı başına zaten bir belirsizlik sebebi. Eğer anketlerde ciddi bir yanılma yoksa ve şu anda bize işaret ettikleri senaryo seçim olduğunda sandıktan çıkacak ise; işte iki turlu seçim, meclisin dağılımı, Cumhurbaşkanlığı adayındaki tercih derken biz mayıs ayının içinde bulunduğumuz belirsizlik sürecinin devam ettiği bir ay olması ihtimalini hesaba katmak zorundayız. Mayıs ayında seçimlerden önce anketlerdeki durum buyken borsada ciddi bir alım olmasının ihtimalini oldukça düşürüyor. Mayıs ayı bence borsadaki volatilitenin devam edeceği bir ay olacak.
Dövizi yönetmek yazın daha kolay. Döviz talebinde de yükseliş gözleniyor…
Seçime yaz başında giriyoruz. Türkiye’de döviz talebi ve arzı dengeleri yaz aylarında daha az zorlayıcı. Bu bir avantaj. Türk Lirası’nda beklendiği gibi yukarı doğru bir trend olacaksa yaz aylarının getireceği arz dinamikleri bunu biraz daha kolay yönetilebilir hale getiriyor. Dolar/TL’nin 25 olması hem üretim hem ihracat hem ithalat dengeleri açısından sağlıklı olur. Çünkü cari açımız çok yüksek. Şu andaki aylık rakamlar, Türkiye’nin kredibilitesinin çok yüksek olduğu, yabancı sermayeye girişinin çok güçlü olduğu dönemlerde bile bizi endişelendiren yükseklikte aylık açık rakamları. 25’in ötesine geçersek belki ekonomik dengelere faydadan çok zarar getirebilecek durum oluşabilir ama onun oluşmasının önünde ciddi engeller var.
İhracatçı şirketler ön plana çıkabilir
Seçim sonrası kur ve faizde artış borsaya nasıl yansıyacak?
BiST100 içinde dövize endeksli iş yapan ya da ihracatçı konumunda olan şirketlerin cirolarında, faaliyet gelirlerinde bir iyileşme beklentisi oluşacaktır diye düşünüyorum. Bu senenin seçim sonrasındaki görünümünde biraz daha ibre ihracatçı şirketleri gösteriyor. Kur ve faiz tabii ki iç talebi yavaşlatıcı etki yapacaktır. Belki otomotivde yılın ilk yarısının görünümü biraz daha iyiyken ikinci yarıda iç talep kaynaklı zayıflık görebiliriz ama o rotasyonda ben ihracatçı şirketlerin uzun zamandır baskı altında kalan marjlarının iyileşmesiyle beraber BİST’te bununla ilgili bir fiyatlama beklentisinin oluşabileceğini ve bu tarafta bir katalist olabileceğini düşünüyorum.
TL faizleri seçim sonrası artabilir
Faiz politikası değişebilir mi?
Faiz tarafında da para politikası faiziyle piyasa faizleri arasında bir ciddi ayrışma var. Seçim sonrasında kısmi olarak makas açılabilir. Merkez Bankası başkanlığı görevine kimin devam edeceği gibi konular belki gündeme gelecektir ama en azından trend olarak Türk Lirası faizlerinin de seçim sonrasında artmaya devam edeceğini biraz daha enflasyona yakın yerlere devredeceğini hesaba katmak lazım. Bu artan Türk Lirası faizi de kur sepetinde belli bir artıştan fazlasını dizginlemeye yetecektir.
Yabancı için pozitif beklenti var
Yabancı yatırımcı geri gelecek mi?
Uzun yıllardır BİST’te satış tarafında olan bir yabancı yatırımcı profilimiz var. Şimdi biraz yabancı yatırımcı ilgisi konusunda pozitif bir beklenti potansiyeli var. Eğer yabancı yatırımcı girişi ve bu yabancı yatırımcı girişinin arkasına bu sefer onun peşine takılmaya çalışan bir yerli kurumsal, yerli bireysel yatırımcı ilgisiyle borsada ibre pozitife doğru dönebilir. Bu olasılığın biraz daha muhalefetin durumunda belirginleşeceği ve beklentisinin o zaman satın alınabileceğine eklemeliyiz.
Daha normalleşmiş politikalar göreceğiz
Seçim sonrası ekonomi politikaları nasıl olacak?
Seçim sonrası kim başa gelirse gelsin Türkiye’nin ekonomik dinamikleri açısından biraz daha normalleşmiş politikalar göreceğiz. Türkiye’nin ekonomik gerçeklikleri var. Bunların dışına çıkma ihtimali de olabiliyor ama normalin aksine yapılan izlenen politikaların belli bir raf ömrü oluyor. Ben seçimlerden sonra söylem değişikliğiyle ekonominin başka noktalara doğru gidebileceğini de düşünüyorum. Daha yüksek TL faizi ve daha yüksek dolar /TL rakamlarına evrileceğini düşünüyorum.