Güldağ: Merkez Bankası’nın yılın ilk toplantısında baktık ki, “mevcut politika faizinin yeterli olduğu” ifadesine karar metninde yer vermedi. Bu da “acaba faiz indirimi devam mı edecek” gibi bir sorunun oluşmasına yol açtı ilk etapta. Ancak metinde iç talebin cari denge üzerindeki baskısına dikkat çekildiği göz önüne alındığında pek de faiz indirimi gelecek gibi görünmüyor. Yüzde 9 politika faizi en azından seçime kadar sürecek anlaşılan. Tabii faiz meselesi bir başka açıdan, döviz kurunun seyri açısından önemli. Kurlar yatay seyrediyor. Enflasyon ile birlikte değerlendirince TL reel olarak değerleniyor. Bunu çıkıp sokakta söylesek ‘Ne diyorsun sen? Bizim para sürekli eriyor, haberin yok mu’ derler. Gelgelelim, ekonominin çarklarının işlemesi açısından bakınca reel ekonomide dengeleri alt üst etti kurların yatay seyretmesi… Kaldı ki, bir süredir borsa tarafında da fiyatları bozuyor bu durum…
Ağaoğlu: Kurun, paritedeki etkiye rağmen, enflasyon kadar artmadığı bir dönemde, ihracatçının Euro bazında verdiği fiyat alıcı tarafında maalesef kabul görmüyor.
Güldağ: Maliyetler kabaca yüzde 100 arttı. Kurdaki artış ise 40’ta kaldı. İhracatçılar, “Yüzde 7-8 fiyat artışı yansıtıyoruz ama yetmiyor. Kar marjlarımız yüzde 3-4’lere düştü. Buna rağmen fiyatımız rekabetçi olamıyor. Uzakdoğu’nun yüzde 40 üstündeyiz” diyor.
Ağaoğlu: Bu şikayetlerinde haklılar. Şu an ihracatçı için pozitif taraf; parite. Bu hafta içinde Euro Bölgesi’ndeki önemli bankaların birinden majör bir görüş değişikliği geldi. Raporlarını uzun yıllardır izliyorum. Ana görüş, “Euro 0,75–0,80 olacak.” Ben de katılıyorum. Bu yıl için Euro’da 1,12’lere kadar geleceğimizi düşünüyorum demiştim. Söz konusu banka 1,16 diyor. Bunu ihtimal dahilinde görmüyorum. 1,14, 1,15 belki olabilir ama 1,16 biraz zor gibi. Bu Euro’nun ihracatçıya nefes aldıracağı kesin. Ama baktığında 1,08-1,14 arasında yüzde 5’lik fark var…
Güldağ: İhracatçı firmalar dahil, yönetim kurullarında iki çok önemli konu var; birincisi EYT ve asgari ücret. Nasıl başa çıkacağız diye derin derin düşünüyorlar. Ne vergi affı, ne matrah, hatta ne seçim, şu anda bu kadar popüler değil, yönetim katında. İkincisi de kurlara ilişkin beklentiler. Kur nedeniyle rekabet gücünü yitiren hazır giyim, ayakkabı gibi sektörler, ayrı bir ihracat kuru talep ediyor.
Ağaoğlu: İşte o yönde bir karar çıkarsa, o çok kötü olur. Bu sefer herkes kendi sektörünün ne kadar önemli olduğunu söyleyip, farklı kur isteyecek. Bu daha da karmaşık hale getirir her şeyi…
Güldağ: Ekonomi yönetimi de bu taleplere hiç bir sıcak yaklaşım göstermedi zaten. İhracatçıda dert büyük ama farklı kur alamayacaklar gibi görünüyor. Neyse… Borsaya da gelirsek, döviz kurunun istikrarlı seyri, borsanın yükselişine payanda oluyor yönündeki yorumlara sen nasıl yaklaşıyorsun…
Ağaoğlu: Ben istikrar diyemiyorum, çünkü enerji biriktiriyorsunuz. Muhtemel bir istikrarsızlığa aday hale getiriyorsunuz. O yüzden ‘yatay giden kur’ diyeceğim. Ama asıl meselenin kur değil, faiz olduğunu da söyleyeceğim. Yatay giden kur, buna karşılık yüzde 9’da bir tabela faizi, bir de yüzde 25-30 bandına gelen piyasada geçerli olan faiz. Şimdi işgören faizle tabela faizinin farkı açılmaya başladığında bu her zaman sorun yaratmaya adaydır. Borsadaki harekette bu iki unsur da önemli. 3 Ocak’ta dolar bazında 3,04 olan endeks, satışlarla 12 Ocak’ta 2,45’e kadar düştü. Cuma öğlen itibariyle baktığımızda endeks 2,92 seviyelerinde. 6 iş gününde yüzde 19,5’lik dolar bazında artış demek bu! Dünyanın neresinde kim 6 günde yüzde 20 para veriyor.
Güldağ: Gariplik var.
Ağaoğlu: Yılbaşında çok sert satışlar geldi borsaya, buna karşılık şimdi bir toparlanma, destek çabası var ortalıkta. İyice hissediliyor. Borsada kantarın topuzu kaçıyor.
Güldağ: İşin içine biraz da seçim kaçtı galiba. Sonuçta borsanın pozitif bir seyirde olması, 4 milyon yatırımcının moralini etkiliyor.
Ağaoğlu: Açığa satış yasağı, kredili işlemlerde sınırlamalar gibi bir yığın düzenlemeyle borsayı yukarı çıkartmaya çalışıyoruz el birliğiyle. Oysa açığa satmak dengeleyici bir unsurdur. Buna karşılık faiz arbitrajı yaratmak amacıyla endeks 30 kağıtlarını satıp vadeli kontratı alan fonlar bu işi yapıp dengeleyici unsur olurlardı. Bunlar da yok ortada. Çünkü faiz hesaplayamıyorsunuz. Volatilite ve likidite azaldığından, arbitrajı yeterince açma ve kapamanız çok zorlaştığı için burada fiyat dengeleyici unsurlar neredeyse tamamen ortadan kalktı. Yeni hikaye budur. Realize edemezsin.
Güldağ: Ne yapmak lazım?
Ağaoğlu: Fiyat dengeleme mekanizmalarına derhal geri gitmek lazım. Bunları teşvik edecek önlemler almamız lazım. Yoksa likidite kuruluğu bugün size hizmet eder, yarın sizi vurur. Bu çok tehlikeli bir şey.
Güldağ: Biraz açsana tehlikeyi…
Ağaoğlu: 6-7 yıl önce ‘tahvil piyasamız ölüyor’ demiştik. Tekrar canlandırmak çok zor olacak dedik. O günden bu yana yabancılar çıkabildikleri tüm tahvili çıktılar ve tahvil piyasası tamamen kurudu. Likidite tamamen ortadan kalktı, ikinci piyasası neredeyse yok denecek kadar düşük. Benzer şekilde vadeli kontratta da bir likidite kuruluğu var. Vadeli işlem opsiyon piyasasındaki şubat vadeli endeks kontratı, ki en aktiftir, 10 gündür izliyorum. 3-5 kontrat olduğunda bayağı bir işlem olmuş gibi görünüyor. Burada 50, 100, 200 bile düşüktür, 300 500 kontratlık işlemler olması lazım. Borsada yükseliş her zaman hoş görülür. Ama bunun altı dolu değilse o likidite kuruluğu, bir dönem sonra aleyhinize de çalışabilir. İşte işgören faizi ile tabela faizinin bu kadar farklı olduğu yerde bunun altını doldurmak çok kolay değil.
2023 bakırda ciddi toparlanma yılı
Güldağ: Son dönemde bakırda yaşanan hareketliliğe de bir parantez açalım. Yükseliş trendi devam eder mi?
Ağaoğlu: Bakır her zaman iyi bir gösterge. 3’80’lerden 4,29’lara kadar çıktı. 10 iş günü içinde yüzde 15’lik bir hareket var. 200 günlük ortalamayı kırıp kırmayacağını görmek lazım. Bir hamlede olmasını beklemem. Çin’de bakır bizim altına benzer bir endüstriyel metaldir. Şirketler bunu açıkçası stoklarlar, istiflerler. Bankaya teminat olarak verilebiliyor. Bazı kural esnetmeleri yapıp bakırı biraz daha rahat kullanıp, likit hale getirmeye çalışıyorlar. Bu tip düzenlemeler de bakırı biraz öne çıkardı. Önce bir düzeltme geri gelecek ama bu yıl içinde daha önceki zirvelerinin yakınına gelecek bir performansa aday bakır tarafı. Bakırda ciddi toparlamaların olacağı bir yıl bekliyor bizi. Cari açık tarafında da etkileyecek, çünkü biz önemli bir bakır ithalatçısıyız.
Gümüş 22,22’yi kırarsa dikkat!
Güldağ: “Altın, gümüşten fazla yükselebilir” demiştin, öyle de oldu. Önümüzdeki dönemde ne bekliyorsun?
Ağaoğlu: Altın için 1895 kritik seviyeydi, geçildi. Gümüş 24,24 seviyesini bir türlü kıramadı. AGU paritesine baktığımda biraz daha altının lehine gelişiyor olay. 22 Aralık’ta 75 olan parite perşembe günü 82’lere kadar geldi. Altının ilk yarıdaki performansı biraz daha pozitif olacak gibi görünüyor gümüşe göre. Gümüş için de yine akıllarda kalması için 22,22 de önemli bir destek seviyesi olduğunu belirteyim. Altın yukarı gider de gümüş, 22,22’ye gelecek olursa da bu sefer gümüşü almak lazım. Çünkü gümüş hırçın çocuktur.