Uluslararası İşbirliği Platformu (International Cooperation Platform) ile Körfez Araştırma Merkezi (Gulf Research Center) tarafından düzenlenen Körfez Ülkeleri İşbirliği Konseyi (GCC)-Türkiye Ekonomik Forumu, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek ve Ticaret Bakanı Ömer Bolat’ın katılımıyla başladı. Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, etkinliğin açılışında, Türkiye-KİK işbirliği alanları, Türkiye ekonomisinin görünümü ve Türkiye’deki yatırım fırsatlarını içeren sunum yaptı. Sunumunda karşılıklı işbirliğinin artırılması çerçevesinde Körfez ülkeleri ile Türkiye arasında ekonomik açıdan karşılıklı bir tamamlayıcılığın bulunduğunu belirten Şimşek, şunları kaydetti: “Türkiye, zengin üretim çeşitliliği sayesinde imalat sanayisinde ileri kabiliyetlere sahip olup Avrupa ve Orta Asya pazarlarına erişim için kritik bir noktadadır. Körfez ülkeleri ise cari fazlalarına ve güçlü altyapı olanaklarına rağmen sanayi sektöründe sınırlı bir üretim çeşitliliğine sahiptir. Taraflar arasında serbest ticaret anlaşmaları gibi işbirliğini artıracak yeni modeller, Körfez ülkelerinin üretimini çeşitlendirmesine, karşılıklı ticaret ve yatırımların ivme kazanmasına, turizm ve inşaat başta olmak üzere sektörel potansiyelin artmasına katkı sağlayacaktır.”
Şimşek, sunumunda Türkiye ekonomisinde uygulanan makroekonomik politikalar ve yapısal reform gündemi hakkında da bilgi verdi. Türkiye’deki yatırım fırsatlarına dikkati çeken Şimşek, şunları söyledi: “Orta Vadeli Program (OVP), makrofinansal istikrarı sağlamak için hazırlandı ve son birkaç ayda çok ciddi ilerleme kaydettik. Güçlü bir makroekonomik politika çerçevemiz ve yapısal reform gündemimiz var.
Uyguladığımız sağlıklı politikalara cevaben Türkiye’ye yatırımcı güveninin geri gelmeye başladığını görüyoruz. Türkiye’nin kredi risk primi (CDS), mayıs ayındaki 700 baz puan seviyelerinden 400 baz puanın altına indi. Türkiye’nin risk primi neredeyse yarıya inmiş durumda yani yatırımcı güveni geri geliyor, bu da sermaye girişine yol açacak. Reformlarımızı kararlı bir şekilde uyguladıkça ülkemize daha fazla yatırımcıyı çekecek ve böylece kalıcı makrofinansal istikrara ulaşacağız. Birincil önceliğimiz, fiyat istikrarını sağlayıp enflasyonu tek haneli rakamlara indirgemek.”
“Yapısal reformlar önem arz ediyor”
Gelecek dönemde iç ve dış talebin büyümeye pozitif katkı verdiği, dengeli ve sürdürülebilir bir büyüme patikasının sağlanacağını vurgulayan Şimşek, şunları dile getirdi: “Ekonomide yeniden dengelenmeye yönelik atılan adımlar, altın ithalatındaki normalleşme ile doğal gaz ve ham petrol üretimi faaliyetleri sonucunda cari işlemler açığında gerileme beklenmektedir. Güçlü turizm gelirlerinin devamı bu sürece katkı sağlayacaktır. 2023 yılında yüzde 4 seviyesine gerilemesi beklenen cari işlemler açığının milli gelire oranının program dönemi sonunda yüzde 2,3 olması hedeflenmektedir. Ülkemize yönelik artan güvenle birlikte, dış finansman imkanlarındaki iyileşmenin yansımasını güçlenen rezervlerde görüyoruz. Küresel zorlukların arttığı son dönemde ülkemizin şoklara karşı dayanıklılığını artırmak için yapısal reformların hayata geçirilmesi önem arz etmektedir.”
“Milli gelirimiz 1 trilyon doları aşacak”
Forumda konuşan Ticaret Bakanı Bolat, Kovid-19 salgını, Rusya-Ukrayna Savaşı ve 6 Şubat depreminin Türkiye’nin ekonomisi ve ticareti üzerinde olumsuz etkileri olduğunun altını çizerek, “Türk ekonomisi 2022 yılında yüzde 5,5 büyümüştür. Bu yıl da yüzde 4 ve üzeri büyüme gösterme ihtimali vardır. Milli gelirimiz bu senenin sonunda 1 trilyon doları aşacaktır. Bu büyüme oranlarıyla Türkiye, OECD ve G20 arasında ilk üçtedir. Cumhuriyetimizin 100. yılında ekonomimiz son 12 çeyrektir aralıksız büyümesini sürdürmüştür” dedi. Bu yıl mal ihracatının 255- 260 milyar dolar, hizmet ihracatının da 100 milyar doların üzerinde gerçekleşeceği öngörüsünü paylaşan Bolat, “Böylece ülkemize yaklaşık 355-360 milyar dolar bir döviz geliri sağlayacağız” diye konuştu.
Son dönemde dünya ticaretinde yaşanan daralmaya karşın, Türkiye’nin ihracatında son aylarda kırılan rekorların ekonomi adına umut verici olduğunu vurgulayan Bolat, bu dönemde finans sektörü ve ekonomik kurumların güçlendirildiğini, özel sektörün desteklendiğini ve yatırım girişlerini teşvik edecek yasal düzenlemeler gerçekleştirildiğini vurguladı.
Bolat, Türkiye’nin en önemli ticaret ortaklarından Körfez Bölgesi’nin küresel ekonomi açısından büyük potansiyelinin bilincinde olduğunu ve son dönemde bölgenin çeşitli alanlardaki atılımlarını takdirle izlediğini söyledi. Bolat, bugün Körfez ülkelerinin toplam GSYH’sinin 2,4 trilyon doların üzerinde olduğunu ve bu rakamın 2050’de 6 trilyon dolara ulaşmasının beklendiğini ifade ederek, Körfez içi ticaret hacminin 107 milyar dolar seviyesinde olduğunu, bu açıdan KİK ülkelerinin dünyanın 8. büyük ekonomisini oluşturduğunu kaydetti.
Suudi 2030 Vizyonu, Abu Dhabi 2030 Vizyonu, Katar Ulusal 2030 Vizyonu, Bahreyn 2030 Ekonomik Vizyonu, Kuveyt 2035 Vizyonu ve Umman 2040 Vizyonu’nun Türkiye için önemli fırsatlar barındırdığını dile getiren Bolat, mega projeler barındıran bu planlarda Türk firmalarının yer alabilmesi amacıyla son 6 ayda Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt, Katar ve Ummanlı muhatapları ile ikili görüşmeler yaptığını kaydetti. Bolat, KİK ülkelerinin sadece doğal kaynakları değil, jeostratejik ve lojistik potansiyelleri ile de dünya ekonomisini etkilediğine değinerek, Körfez ülkeleri ve Avrupa’yı Irak üzerinden birbirine bağlayacak 1200 kilometrelik demir yolu ve kara yolu ağından oluşan “Kalkınma Yolu Projesi”nde Türkiye’nin aktif bir rol oynayacağını söyledi.
Bakan Bolat, “Bu proje ile sadece bölgenin lojistik altyapısı güçlenmekle kalmayacak, bölge firmaları için önemli iş imkanları ortaya çıkacaktır. Bu amaçla yakın zamanda Irak’ı ziyaret ettik ve görüşmelerde bulunduk. Türkiye bu projenin geliştirilmesi ve tamamlanması ile ilgili işbirliğine hazırdır” açıklamasını yaptı.
“Bütçe açığı, Maastrich kriterinin de altına inecek”
Bakan Mehmet Şimşek, şubatta yaşanan deprem felaketine atıfta bulunarak, “Diğer yandan yaşanan deprem felaketinin vatandaşlarımıza olan etkisini hafifletmeye yönelik alınan tedbirler, bütçe açığında geçici artışa yol açmıştır. Depreme yönelik yapılan harcamalar hariç tutularak bütçe giderlerinde tasarruf ve önceliklendirme çalışmaları yapılmaktadır. Bu sayede Orta Vadeli Program dönemi sonunda bütçe açığının milli gelire oranının, Maastricht Kriteri olan yüzde 3’ün altına gerilemesi hedefl enmektedir” değerlendirmesinde bulundu. Enflasyonla mücadelenin önceliklendirildiği yeni politika çerçevesinde para politikasındaki normalleşme sürecinin, seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma adımlarıyla desteklendiğine işaret eden Şimşek, “Geçiş sürecinin ardından 2024 yılı ortasından itibaren dezenfl asyon süreci başlayacak ve 2026 yılında enfl asyonu tek haneye indireceğiz” ifadelerini kullandı. Şimşek, Türkiye’nin güçlü sanayi altyapısı, genç nüfusu, gelişmiş ulaşım ağı, büyük pazarlara yakın jeopolitik konumu ve büyüme potansiyeliyle yatırımcılara cazip fırsatlar sunan bir merkez olduğunu vurgulayarak, bu bağlamda ekonomilerini çeşitlendirmeye çalışan KİK üyesi ülkelerin, Türkiye ile işbirliğini güçlendirmelerinin faydalı olacağına dikkati çekti.
“KİK ile STA müzakerelerini sürdürmeye hazırız”
KİK ülkeleriyle ikili ticaret hacminin yıllar içerisinde önemli ölçüde artış gösterdiğine dikkati çeken Bolat, KİK bölgesine 2002’de 1,2 milyar dolar olan ihracatın 2022’de 9,4 milyar dolara, ithalatın ise 908 milyon dolardan 13,3 milyar dolara yükseldiğini kaydetti. Bolat, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar gibi KİK ülkeleriyle imzaladıkları Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşmaları (CEPA) ile bu rakamları daha da ileriye taşıyacaklarını aktararak, CEPA’ları ileri ve kurumsal düzeyde ticari ilişkilere ulaşmak için önemli araçlar olarak gördüklerini söyledi. 2005’te başlayan Türkiye-KİK CEPA müzakerelerinde Nisan 2009’a kadar dört tur müzakere gerçekleştirildiğini anımsatan Bolat, “2010 yılında KİK Sekretaryası’nın tüm STA müzakerelerini askıya alıp, gözden geçirme kararı alması üzerine Türkiye-KİK CEPA müzakereleri kesintiye uğradı. Bu minvalde, teknik ekiplerimizin 13 yıllık aradan sonra geçtiğimiz mayıs ayında görüşmelere başladığını görmek çok güzel. KİK ile Türkiye arasındaki CEPA’nın, ülkelerimiz ve her iki tarafın halkları arasında büyüyen ortaklığı teşvik edeceğine ve katkıda bulunacağına hiç şüphem yok. KİK ile STA müzakerelerini sürdürmeye hazırız” şeklinde konuştu.