Maruf BUZCUGİL-Hüseyin GÖKÇE
Türkiye, bulunduğu bölgede lisanslı depo ve ürün ihtisas borsasına sahip tek ülke olarak, ürün ticaretinin merkezi olmak için kolları sıvadı. Ürün ihtisas borsacılığı sistemi, lisanslı depolarda bulunan tarım ürünlerinin elektronik ürün senedi karşılığında, Borsa İstanbul’da olduğu gibi piyasada alınıp satılmasını sağlıyor.
Türkiye Ürün İhtisas Borsası (TÜRİB) ise ürünlerin alınıp satılmasına imkan veren platform niteliğinde. Ankara Sohbetlerine konuk olan TÜRİB Genel Müdürü Ali Kırali, bu coğrafyada lisanslı depo ve ürün ihtisas borsasına sahip tek ülkenin Türkiye olduğunun altını çizerken, çok küçük mevzuat düzenlemeleriyle Türkiye’nin ürün ticaretinde merkez olacağını bildirdi. Kırali, katılım bankalarının kendi aralarındaki işlemleri Londra’da yapmak zorunda olduklarını belirtirken, bunların TÜRİB üzerinden gerçekleştirilebileceğini söyledi.
TÜRİB’in yapısını ve kuruluş sürecini anlatabilir misiniz?
TÜRİB 2018 tarihinde kuruldu, ilk gong 26 Temmuz 2019’da vuruldu. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve 53 Ticaret Borsasının payı yüzde 51 seviyesinde. Yani burada ticaret borsaları ve TOBB’un 100 yılı aşkın birikiminden yararlanıyoruz. TMO’nun yüzde 15, Borsa İstanbul Grubu’nun (Borsa İstanbul, Takasbank ve Merkezi Kayıt Kuruluşu) yüzde 25 payı bulunuyor. Ziraat Bankası, Vakıfb ank ve Halkbank’a eşit oranda dağılmış yüzde 9 payları var. [1]
Peki sistem nasıl işliyor?
Ürünlerin çok sağlıklı koşullarda, minimum fire ile saklanabileceği lisanslı depolar ilk olarak 2011’de faaliyete geçerken, 2015’te ise ilk elektronik ürün senedi pamukla ilgili çıkarıldı. Bugün yüzde 90’ı özel sektöre ait olmak üzere lisanslı depoların kapasitesi 8,7 milyon tona ulaşmış durumda. Ürünler öncelikli olarak lisanslı depoya geliyor. Merkezi Kayıt Kurumu (MKK) ile entegre bir sistemimiz var. Depoya ürün girdiği zaman bunun cinsi, sınıfı, tonajı, bütün bilgileri içeren elektronik sertifika oluşturuluyor ve ertesi gün sertifika ürün sahibinin eline geçiyor.
Biz TÜRİB olarak bu ürünlerin alım satımının yapıldığı platformuz. Ticaret Borsaları aracılığıyla sisteme kayıt olanlar bilgisayar veya cep telefonu ile web sayfamız üzerinden alım satım yapabiliyorlar. ELÜS elinde bulunduran kişi isterse bunu tıpkı BİST’te olduğu gibi platform üzerinden satışa çıkarabiliyor, ürün istenildiği kadar el değiştirebiliyor. İsterse de fiziki olarak ürününü alabiliyor. Ürünlerin doğası gereği en fazla 2 yıl lisanslı depoda tutulabiliyor.
“Algoritmalarla piyasayı yakından takip ediyoruz”
Piyasa suiistimale açık mı? Bunu önlemek için bir mekanizma var mı?
Hem kendi oluşturduğumuz algoritmalar hem de manuel olarak piyasayı takip ediyoruz. Sıradışı bir işlem olduğunda aynı BIST’de olduğu gibi önce bir alarm üretiliyor. İşlemler tek tek kontrol ediliyor. Elimizdeki kriterlere göre kimin ne kadar alım satım yaptığını tespit edebiliyoruz. Biz bir anonim şirketiz, doğrudan bir yaptırım uygulama yetkimiz yok. Ama gerek Ticaret Bakanlığı gerekse SPK yetkilerini kullanarak ceza verebiliyor. Hububat fiyatlarının TÜRİB gibi derin, adil ve şeffaf bir piyasada belirlenmesi son derece önemli.
Sistemin çiftçilere katkısı nasıl oluyor? Yani çiftçi ürününü dışarda satmak dururken, niye lisanslı depoya getiriyor?
Çiftçinin finansal sürdürülebilirliği çok önemli. Çiftçinin tipik davranışı, hasat oluyor, borcu var ürünü fiyatın en düşük olduğu dönemde satmak zorunda kalıyor. Hasat Mayıs’ta başlayıp Temmuz’da biter, Kasım-Aralık’a gelene kadar, 4-5 ayda inanılmaz bir reel getiri sağlanıyor. Enflasyonun da üstünde ciddi bir getiri oluyor ürün fiyatında.
Yani en düşük fiyatla satıyor, bu ürünün yükünü kim taşıyabiliyorsa aradaki reel getiriyi o alıyor. Çiftçi ürünü oraya koysa gelirini çok fazla artıracaktır. Bankalar elektronik ürün senedini kredilendirmeyi çok seviyorlar. Likit bir kredi olduğu için finansmanda bir sorun olmuyor. Ürün depoya konulunca böyle bir varlığa dönüşüyor. Fire oranı minimum, çok kârlı bir sistem aslında.
Özel bankalar da buna kredi veriyor. Ziraat Bankası da bu konuda sıfır faizli kredisi var sistemi teşvik etmek için.
Borsada olduğu gibi bu piyasada da aracı kurumlar var mı?
Biz bugün 60 kişilik ekiple 160 binin üzerinde yatırımcıya ulaştık. Ancak bu yapıyla herkese ulaşmak mümkün değil. Bu yüzden yatırımcılarla aramızda köprü olacak aracı kurumların olmasını istiyoruz. Bununla ilgili mevzuatı geliştirme çalışmalarımız sürüyor. Benim tahminim 2023 yılı içinde aracı kurumlar kurulmaya başlayacak, 2024 yılında da yeni altyapıyla işlemlere başlanacağını düşünüyorum.
Şu anda hangi ürünler ELÜS aracılığıyla alınıp satılabiliyor? Ürün sayısında artış öngörüyor musunuz?
Piyasada ağırlıklı olarak buğday, arpa ve mısır olmak üzere 17 ürün işlem görüyor. Bir ürünün lisanslı deposunun kurulabilmesi için öncelikle tebliğ çıkması gerekiyor. Tebliğ ile depoya ilişkin kurallar ve şartlar belirleniyor.
Yani ürünü Bakanlık belirliyor. Burada da TSE dahil çok sayıda kurumdan görüş alınıyor, kurulabilecek yerler belirleniyor. Yani her yere lisans verilmiyor. Bölgedeki ürünün kapasitesi dikkate alınıyor. Depoların birbirinin iş hacmini etkilememesine dikkat ediliyor.
Peki bu sistem yabancı sermaye girişine uygun mu? Örneğin İslami sermaye konusunda özel çalışma var mı?
Elektronik ürün senedi piyasası ile spot piyasa ayrı. Daha önce de ifade ettiğimiz gibi şu anda hiçbir fonun gelme izni yok. Ancak yabancı şirketlerin Türkiye’de ticaret yapan kolları var, zaten onlar alım satım yapabiliyorlar. Ama fon olarak ne Türk ne yabancı sermaye alım satım yapamıyor.
“Katılım bankaları Londra’ya gitmek zorunda kalıyor”
Teverruk piyasası ile ilgili geçenlerde bir mevzuat değişikliği yapıldı, bazı muafiyetler getirildi….
Teverruk piyasası biraz farklı işliyor. İslami ürünlerde borç verme işinin altına emtia alışverişinin olması gerekiyor. Konvansiyonel bankacılıkta banka borç verip karşılığını faiziyle birlikte alıyor. İslami bankacılıkta ise ortada bir mal olması gerekiyor. Yani size vadeli mal satıyorum. Örneğin 5 lira olan buğdayı Mayıs vadeli 6 liraya satıyorum. Aradaki de vade farkı oluyor. Yani arada mal ticaretinin olması şart. Bizde bu mal ticaretinin yapılabileceği piyasa olmadığı için katılım bankaları işe giremiyor. Lisanslı depoda mal var ve mal ticareti oluyor. İlk defa bu ticaretin Türkiye’de yapılması fırsatı doğdu. Daha önce Londra Metal Borsası ve Malezya’daki Palm yağı borsasında bu iş yapılıyordu. Türk katılım bankaları birbirine borç verip alıyorken teverruk işlemini Londra’da, Malezya’da yapıyorlardı. Finansal güvenlik açısından da garip bir durum. İki Türk bankası arasındaki teverruk işleminde Londra’da metal alıp satıyorlar. İlk defa bunu Türkiye’ye getirmek için uğraşıyoruz, altyapımız hazır. Yani Türk katılım bankalarının yurt dışında yapmak zorunda oldukları işlemleri Türkiye’de yapacaklar. Biz kendi bankalarımıza bunu yaptırdıktan sonra bölge ülkelerden başkaları da aynı şekilde ticaret için buraya gelecekler. Türkiye merkez olacak. Lisanslı depolarda saklanan ürünler üzerine çıkarılan ELÜS’lerin alım satımından elde edilen kazançlar gelir ve kurumlar vergisinden muaf. Ancak doğası gereği mal alış verişine dayanması gereken teverruk piyasasındaki işlemlerden sonra ürün depodan çekilmek istendiğinde çok düşük bile olsa KDV ödenmek zorunda. Bizim Türkiye’yi bu alanda merkez haline getirebilmemiz için sadece teverruk piyasasındaki işlemlerle sınırlı olmak üzere KDV muafi yetine ihtiyacımız var.
Elektronik ürün senedi üzerinden ticaret yapılıyor
Teverruk piyasasında büyük oyuncuların yer alması piyasa fiyatlarını etkilemez mi?
Bunu tamamen ayrı bir piyasa olarak tutacağız. BIST’te şu anda yüzde 10 oynama marjı var ama biz bu marjı çok dar tutarak piyasa fi yatının etkilenmesini önleyeceğiz. Temel amacımız orta vadede Türkiye’yi ticaret merkezi haline getirmektir. Böyle bir sistem bölgemizde yok, aslında bu bizim şansımız. Lisanslı depoculuk ve ürün ihtisas borsacılığı bölgemizde ilk defa Türkiye’de kurulmuş durumda. Rusya, Ukrayna dahil buralara lisanslı depo kurup, burada olduğu gibi elektronik ürün senedi üzerinden ticareti yürütmeyi amaçlıyoruz. Ukrayna’daki ürünleri orada depoda dursun ama ticaretini burada yapalım, alınsın, satılsın . Böyle bir durumda önemi de artmış oldu. Savaşta ürün çıkamıyor, yani orada dururken bile ticaret yürürse mal oradan çıkar. Bu coğrafyaya baktığınızda, en büyük üretici ve ihracatçıların Kuzey’de, en büyük ithalatçıların ise güneyde (Afrika, Ortadoğu) olduğunu görüyoruz. Mal ise resmen bizim üzerimizden akıyor. Lisanslı depoları kurup t icareti burada yürütebilirsek mükemmel bir şey olur.
“Kapımız her yatırımcıya açık”
Ürün arz ve fiyatında sıkıntı yaşandığı günlerde, avukat, doktor gibi tarımla ilgisi olmayan kişilerin piyasada alım satım yapması eleştirilmişti, bu eleştirilere ne diyorsunuz?
Bizde kesinlikle bir meslek sınırlaması yok. Yani sadece çiftçi, sanayici ve tüccardan oluşmuyor. Herhangi bir meslek grubu ayrımı olmaksızın, yatırım hesabı açtıran herkes üye olabiliyor. Biz tam aksine piyasaya daha fazla derinlik kazandırabilmek amacıyla daha çok yatırımcının buraya gelmesini istiyoruz. Tartışmaların yapıldığı dönemde bir hesap yaptık. Bu meslek gruplarının elindeki ürün, depodaki ürünün sadece yüzde 1’ini oluşturuyor. Üstelik lisanslı depoların tamamının kapasitesi, ülke rekoltesinin 4’te 1’ini oluşturuyor. Yani bu kadar düşük bir hacimle piyasanın tamamını etkilemek mümkün değil. Bence bu konuda biraz yanlış bilgilendirmeler de var. Yani insanlar sistemi tam anlamıyla algılayabilmiş değil. Yani sonuç itibarıyla meslek grubuna bakılmaksızın bizim kapımız her türlü yatırımcıya açık.
“ELÜS ile 9 ay vadeli %0 faizli kredi alınıyor”
Tarım ürünlerine karşılık olarak ihraç edilen ELÜS’ler, TÜRİB’de alım-satıma konu olup, teminat olarak gösterilerek kredi temininde kullanılıyor. Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatifl erince lisanslı depolar tarafından ihraç edilen ELÜS tutarının %75’ine kadar azami 9 ay vadeli olarak faizsiz kredi verilebiliyor.