Yener KARADENİZ
Türkiye’de tüketimin daralması, geleneksel ihracat pazarlarında ise yaşanan resesyon nedeniyle yönünü yeni pazarlara çeviren Türk şirketleri, gittikleri bölgelerde haksız rekabete maruz kalıyor. Bunun ihracata etkisinin yanı sıra markaların mağazalaşma atağını da negatif etkilediğini belirten sektör temsilcileri, siyasi diplomasinin yanı sıra ticari diplomasiye de ağırlık verilmesini ve bir an önce AB ile Gümrük Birliği Anlaşması’nın güncellenmesini talep etti. Zira Türk markaları daha çok AB’li markalar ile yurtdışında rekabet halinde ancak hali hazırda AB’nin toplamda 76 ülkeyle Serbest Ticaret Anlaşması (STA) varken, Türkiye’nin sadece 24 ülkeyle STA’sı bulunuyor. Bu da 52 ülkede haksız rekabet ile karşı karşıya kalındığı anlamına geliyor. Öte yandan Türkiye, bu 52 ülke ile AB Gümrük Birliği anlaşması nedeniyle ayrı bir STA imzalayamıyor. Bu nedenle Türkiye söz konusu ülkelerde yüzde 10 ile 40 arasında değişen oranlarda vergi ödüyor. Hatta bazı ülkelerde mali yükümlülük rakiplere göre yüzde 70’e kadar çıkabiliyor. AB üyesi ülkeler ise söz konusu vergilerden muaf şekilde hizmet veriyor.
Gümrük Birliği anlaşması engel oluyor
Sektör temsilcilerinin verdiği bilgilere göre Türkiye’nin AB ile olan Gümrük Birliği Anlaşması nedeniyle herhangi bir ülke ile STA yapma imkanı bulunmuyor. Türkiye, bir ülke ile STA yapacaksa önce o ülkenin AB ile STA’sının olup olmadığına bakması gerekiyor. STA yapılmak istenen ülke ile AB’nin bir STA’sı varsa Türkiye, AB ile süreci görüşerek STA çalışmalarına başlayabilir. Bu da Türkiye’nin ihracat hinterlandını büyütmesi ve Türk markalarının farklı coğrafyalarda büyümesinin önünde önemli bir engel olarak duruyor. Zira son dönemde tüm dünyada yaşanan ekonomik gelişmelerin de etkisiyle Türkiye; tek bir bölgeye olan bağlılığını kırmak ve ihracatını artırmak için farklı coğrafyalara yönelmişti.
“İçerdeki daralmayı dışarda telafi etmeye çalışıyoruz”
Birleşmiş Markalar Derneği (BMD) Başkanı Sinan Öncel, STA’ların mağazalaşmanın da ötesinde toptan ticaretten e-ticarete ve e-ihracata kadar birçok alanda önemli bir kaldıraç görevi gördüğüne dikkat çekti. Öncel, “Ülkemizin son dönemde içinde bulunduğu durum piyasaların önümüzdeki günlerde daralma içine gireceğinin sinyalini veriyor. Bu daralma farklı ülkelere, coğrafyalara yönelme anlamında bize fırsatlar yaratabilir. Bu konuyla ilgili kurumların STA’lara daha fazla önem vermeleri ve daha fazla aktif olmaları önem arz ediyor. Çünkü iç piyasadaki daralmayı dışarıda daha fazla mal satarak telafi etmeye çalışacağız. Dışa açılma konusunda daha aktif bir STA politikası şart. Güney Amerika, Hindistan, Endonezya, Brezilya ve Afrika ülkeleri bu anlamda önemli bölgeler. Bu ülkeler ile güzel ilişkilerimiz var, STA’lar ile de bunu güçlendirebiliriz” diye konuştu. Geçen yıl BMD üyesi markaların yurtdışında toplamda 5 bin 800 adet mağazası ve 11 bin 200 adet satış noktası varken yeni katılan üyelerin de etkisi ile mağaza sayısı 6 bine çıkarken, satış noktası sayısı ise 11 bin olarak gerçekleşti.
“Rekabette bir ayağımız bağlı koşuyoruz”
Yurt dışında en fazla mağazası bulunan markalardan biri de Koton olarak öne çıkıyor. Markanın Yönetim Kurulu Başkanı Yılmaz Yılmaz, markaların STA bulunmayan ülkelerde zorluklar yaşadıklarını ve haksız rekabete maruz kaldıklarını söyledi. Ancak her ülke ile imzalanan STA’nın kapsamı da farklı olabiliyor. Örneğin Fas ile 2006’dan bu yana yürürlükte olan bir STA bulunmasına rağmen hazır giyim ürünleri bu anlaşma kapsamının dışına alınarak ilave gümrük vergisi uygulamasına tabi oldu. Türk şirketlerinden bu kapsamda 2027’ye kadar yüzde 36 gümrük vergisi alınacak. Bu nedenle Fas’ta zorlandıklarını anlatan Yılmaz, “Türk ürünlerine maliyet yüzde 70’e kadar çıkıyor. Bunun gibi birçok ülke var. Türk markalarının büyümesi Türkiye hazır giyim sektörünün itici gücü olacak. Yavaş yavaş markalar o noktaya geliyor. Markaların gelişmesi için de STA’lar çok önemli. Biz şu anda rekabette bir ayağımız bağlı olarak koşuyoruz. Öncelikle ABD olmak üzere, Hindistan, Endonezya gibi çok büyük pazarlar var ve bunlar henüz daha gelişme aşamasındalar. Biz bu pazarlara bu dönemlerde girebilirsek fırsatı yakalamış olacağız. Çin’de Türk markalarının fırsatı kaçırmasının sebebi de budur. Zamanında girilemedi. Ama Hindistan, Endonezya gibi 2 milyar insanın yaşadığı Asya coğrafyası var. Orada bu fırsatı kaçırmamak için o bölge ile STA imzalanması markalarımızın önünü çok açar. Güney Amerika keza aynı şekilde… Afrika ülkeleri de yeni bir pazar olarak öne çıkıyor” ifadelerini kullandı.
STA’LAR İLE İLGİLİ HAZIRLANAN RAPOR BAKANLIĞA DA SUNULDU
Orka Holding Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Orakçıoğlu, AB’nin 76 ülke ile STA’sının bulunduğunu, 30 ülke ile de görüşmelerin sonuçlanmak üzere olduğunu belirtti. Türkiye’nin ise sadece 24 ülke ile STA’sının olduğunu kaydeden Orakçıoğlu, şunları söyledi “Örneğin Türk şirketler Meksika’da yüzde 25-30 arasında vergi öderken AB’li şirketler ödemiyor. Kanada’da yine Türk şirketlerine yüzde 16 gümrük vergisi var. Cezayir gibi Kuzey Afrika ülkelerinde de yüzde 30’a yakın vergi var. Bu yüzden Türkiye’nin rekabet gücü ve hareket kabiliyeti son derece azalıyor.
Güney Afrika’da AB firmasıysanız gümrüksüz olarak ürün satabiliyorsunuz, fakat bizim sektörde ürün satmak isterseniz yüzde 41 gümrük vergisiyle karşı karşıyasınız. Meksika ile ilgili 247 ürün grubunda yüzde 25 – 30 arasında gümrük vergileri mevcut ama Meksika bize ürün satarken herhangi bir gümrük söz konusu değil. Yine Japonya ile de aramızda böyle bir sorun var… Mesela Kuzey Afrika ülkelerini hedef ülkeler olarak görüyoruz. Cezayir’in önemli şehirlerinden Oran’ın AVM sahipleri geldiler ve ‘Türk markalarını AVM’lerimizde görmek istiyoruz’ dediler. Gümrük vergilerine rağmen çalışmalar yapıyoruz. Cezayir’de mağazalar açacağız. Ama bir haksız rekabet söz konusu. Yüzde 30 gümrük vergisi var. AB’li ve Çinli rakiplerimiz için gümrük vergileri yok” diye konuştu. Azerbaycan’da da sorunlar yaşandığına işaret eden Süleyman Orakçıoğlu, şöyle devam etti:
“Azerbaycan’ın aslında Rusya’ya ve Bağımsız Devlet Topluluğu’na açılan bir kapı olması lazım bizim için. Azerbaycan’da da yine aynı şekilde tekstil ürünlerinde yüzde 12 – 15 gümrük vergisi var. Tüm bu sorunlar ile ilgili biz bir rapor hazırladık ve bakanlığa sunduk.”
ÇİFTE STANDART ÇOK YAYGIN
Türkiye’nin en büyük AB’nin ise 3. büyük hazır giyim markası olan LcWaikiki’nin Yönetim Kurulu Başkanı Vahap Küçük, özellikle Kuzey Afrika ülkelerinde sıkıntı yaşadıklarını söyledi. Küçük, “STA’nın yanı sıra korumacılık önemleri de arttı. Son 4-5 yılda olmayan vergi yüzde 30-40’lara geldi. Pandemiden sonra ülkeler içlerine kapandı korumacılığa gitti. Bunu Türkiye de yaptı tabi. Ama bu korumacılık önlemlerini AB ülkelerine ya da ABD’ye uygulamayıp da Türkiye’ye uygulayan çok fazla sayıda ülke var.
Bu da ister istemez bir maliyet. Endonezya mesela çok yüksek oranda vergi çıkardı. Yüzde 80’e kadar çıkıyor bu oran. Çifte standart çok yaygın” şeklinde konuştu.