Elif KARACA
Avrupa Sanayi ve Ticaret Odaları Birliği (Eurochambres) Başkanı Vladimir Dlouhy Avrupa ekonomilerindeki yavaşlamanın karşılıklı ticari ilişkiler dikkate alındığında Türkiye’yi de etkilemesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi. EKONOMİ gazetesine konuşan Dlouhy, Avrupa’daki ticaret ve sanayi odalarının yavaşlamadan endişe duyduklarını ve üye şirketlerin karşı karşıya olduğu son derece zorlu koşulların bilincinde olduklarına dikkat çekerek “Bu nedenle Eurochambres olarak, AB’ye gelecek beş yıl boyunca rekabeti politika gündeminin en üst sırasına koyma çağırısı yaptık” dedi.
Türkiye’nin, AB’nin altıncı büyük ticaret ortağı, AB’nin ise, Türkiye’nin ilk ve en büyük ticaret ortağı olduğunu hatırlatan Dlouhy, Avrupa’daki yavaşlamanın Türk iş dünyası ve diğer ticaret ortakları için çeşitli endişeler yarattığını, Avrupa ekonomisindeki yavaşlamanın tüketici harcamalarında ve iş dünyasının yatırımlarında azalma yoluyla Türkiye’nin endüstriyel gelişimini doğrudan etkilemesi şeklinde temel bir riskin söz konusu olduğunu ifade etti. Avrupa’nın Türk mallarına olan talebinin yüksek kalmaya devam edebileceğini, tekstil ve gıda gibi sektörlerde Türkiye’nin mükemmelliğinin Avrupa pazarları için de son derece önemli olduğunun altını çizen Dlouhy, “TL’nin değer kaybetmesi Türk ihracatını Avrupa pazarlarında daha rekabetçi hale getirerek talebin artmasına neden olabilir. Ancak, rol oynayacak diğer faktörler göz önüne alındığında, Avrupa’nın talebindeki artışın hacmini ölçmek şu an için zor” dedi.
Avrupa pazarlarındaki tedarik zincirlerinin bozulmasının, Türkiye’deki işletmeleri ve nihai mal ihraç etme kapasitelerini etkileyebilecek bir diğer faktör olduğunun da altını çizen Dlouhy, Avrupa’nın otomobil, hazır giyim, kimyasallar, tarım ürünleri, çelik, hammadde, enerji ve tüketim mallarına olan talebinin azalmasının, Türkiye’nin üretimini ve ülke içindeki pek çok sektörü etkileyeceğini, bu anlamda Türkiye’de güçlü ve büyüyen bir iç talebin, Avrupa’ya ihracatın azalmasına karşı bir güvence sağlayabileceğini vurguladı.
■ Dünyanın en büyük nakliye şirketlerinden biri ikinci çeyrek kazançlarında keskin bir düşüş açıkladı. Türkiye’nin bir numaralı ticaret ortağı olan Avrupa’da ekonomi ve ticari hareketlilik yavaşlıyor. Avrupa’daki bu yavaşlamayla ilgili ciddi endişeleriniz var mı?
Dünyanın önde gelen bir lojistik şirketinin karındaki bu önemli düşüş mevcut ekonomik durumun bir göstergesi. Üçlü darbe dediğimiz pandemi, enerji krizi ve Ukrayna’da devam eden savaş Avrupa’nın ekonomisinin yavaşlamasına ve rekabet gücünün azalmasına neden oldu. Eurochambres olarak yayınladığımız son anket de artan maliyetler, bozulan tedarik zincirleri ve sınırlı mali kaynaklar nedeniyle karşı karşıya kalınan büyük zorlukları net olarak ortaya koyuyor. Anket aynı zamanda iş dünyasındaki güvenin de tarihi düşük seviyelere gerilediğini gösteriyor. Enflasyon nedeniyle hammadde ve ara mal fiyatları üzerindeki baskı artarken, merkez bankalarının faiz artırımları işletmelerin ve bireylerin bankalardan kredi alma kapasitesini etkiliyor. Özetle, Avrupalı girişimci, bütün faaliyetlerini çok dikkatli değerlendirmesini gerektiren pek çok zorlukla karşı karşıya. Yani evet, odalar yavaşlamadan endişe duyuyor ve üye şirketlerimizin karşı karşıya olduğu son derece zorlu koşulların bilincindeyiz. Bu nedenle Eurochambres olarak, AB’ye gelecek beş yıl boyunca rekabeti politika gündeminin en üst sırasına koyma çağırısı yaptık.
■ Avrupa’daki yavaşlama Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin ithalatını nasıl etkiliyor? Bu durum Avrupa’ya satış yapan ülkelerin ihracatına nasıl yansıyor?
Türkiye ve AB’nin derin ticari ilişkileri var. Türkiye, AB’nin altıncı büyük ticaret ortağı. AB ise, Türkiye’nin ilk ve en büyük ticaret ortağı. Taraflar arasındaki bu denli yakın bağlar dikkate alındığında ticaretin birbirini etkileme eğilimi de kaçınılmaz. Sonuç olarak, Avrupa’daki yavaşlama Türk iş dünyası ve diğer ticaret ortakları için çeşitli endişeler yaratıyor. Avrupa ekonomisindeki yavaşlamanın tüketici harcamalarında ve iş dünyasının yatırımlarında azalma yoluyla Türkiye’nin endüstriyel gelişimini doğrudan etkilemesi şeklinde temel bir risk söz konusu. Avrupa pazarlarındaki tedarik zincirlerinin bozulması, Türkiye’deki işletmeleri ve nihai mal ihraç etme kapasitelerini etkileyebilecek bir diğer faktör. Avrupa’nın otomobil, hazır giyim, kimyasallar, tarım ürünleri, çelik, hammadde, enerji ve tüketim mallarına olan talebinin azalması, Türkiye’nin üretimini ve ülke içindeki pek çok sektörü etkileyecektir. Bu anlamda Türkiye’de güçlü ve büyüyen bir iç talep, Avrupa’ya ihracatın azalmasına karşı bir güvence sağlayabilir.
■ Avrupa’daki bu zayıflamanın nedenleri neler, toparlanma yönündeki beklentileriniz ne şekilde?
Avrupa’daki ticaret faaliyetinin zayıflaması ve yavaşlama, Avrupalı işletmeler için zorlu bir ortam yaratan faktörlerin bir kombinasyonuna bağlanabilir. Bunun temel nedenleri ekonomik ve jeopolitik belirsizlikler, tedarik zincirindeki aksaklıklar ve enerji maliyetlerindeki dalgalanmalardır. İleriye baktığımızda, ekonomik toparlanmanın gidişatını tahmin etmek çok gerçekten çok zor. Toparlanma için Avrupa düzeyinde geniş kapsamlı, güçlü politikalara ihtiyaç var. Mevcut engellerin kaldırılması, bölünmelerin önlenmesi ve işletmelere eşit bir oyun alanı sağlanması ihtiyacını da dikkate almak gerekiyor. Orta ve uzun vadede iyileşme için girişimcilerin tam anlamıyla desteklenmeye ihtiyaçları var. Bunu yapmak için politika yapıcıların öncelik vermesi gerekenlerin başında, düzenlemelerle ilgili iş yükü ve raporlama gerekliliklerinin azaltılması geliyor. Örneğin, AB düzeyinde zorunlu kurumsal durum tespitinin uygulamaya konması, işletmeler için, özellikle de büyük teşebbüslerin tedarik zincirlerinin bir parçası olan işletmeler için ek uyum maliyetleri yaratmamalı. KOBİ’lerin kendi mevcut tasarruflarından ve rezervlerinden yararlanmadan, özel programlar aracılığıyla finansmana basitleştirilmiş erişimin garanti edilmesi çok önemli. Tek pazar içinde serbest dolaşımın önündeki kalıcı engellerle mücadele edilmesi ve aralarında Türkiye’nin de bulunduğu önemli ekonomik ortaklarla iddialı bir uluslararası ticaret gündemi belirlenmesinde fayda var. Avrupa işgücü piyasasına girme prosedürlerinin kolaylaştırılarak iş hayatına atılan yeteneklerin işverenlerle bağlantısını kolaylaştırıp, işletmelerin vasıflı işgücüne erişiminin artırılması da önemli.
TL’deki değer kaybının Avrupa’da Türk ürünlerine talepteki etkisi kısa vadeli olur
■ Türkiye’deki ihracatçılar TL’nin değer kaybetmesiyle bu sorunu aşarak Avrupa’ya daha fazla ürün satabilmeyi umuyor. Sizce bu işe yarar mı, bu şekilde Avrupa’nın Türk ürünlerine olan talebinde ciddi bir artış sağlanabilir mi?
Türk imalat sanayii genişlemeye devam ettikçe, Avrupa’nın Türk mallarına olan talebi muhtemelen yüksek kalacaktır. Tekstil ve gıda gibi sektörlerde Türkiye’nin mükemmelliği, Avrupa pazarları için de son derece önemli olmaya devam edecek. TL’nin değer kaybetmesi Türk ihracatını Avrupa pazarlarında daha rekabetçi hale getirerek talebin artmasına neden olabilir. Ancak, rol oynayacak diğer faktörler göz önüne alındığında, Avrupa’nın talebindeki artışın hacmini ölçmek şu an için zor. Diğer fartörlerin başında Avrupalı tüketicilerin ve işletmelerin ürün fi yatlarındaki değişikliklere tepkisi geliyor. Bu onların fi yat hassasiyetinin derecesini ortaya koyacaktır. Bir diğer faktör, Türk ürünlerinin kalite, markalaşma ve paranın karşılığı açısından Avrupa ve Avrupa dışındaki diğer ürünlerle ne ölçüde rekabet edebileceği. Ayrıca TL’deki aşırı oynaklığın, iş dünyasının ithalat seviyelerine ilişkin karar vermesine engel teşkil edebileceğini de belirtmem gerekiyor. TL’deki mevcut değer kaybı kısa vadede Türk ürünlerine olan talebi artırabilecek olsa da, uzun vadeli hedef kalıcı iş ilişkilerinin yaratılması ve uzun vadeli ekonomik kalkınmanın desteklenmesi olarak kalmalıdır. Eurochambres, AB ile Türkiye arasındaki ticaret ve yatırım ilişkilerini geliştirmek ve aynı zamanda enerji, gıda güvenliği ve ulaştırma gibi diğer ortak çıkar alanlarındaki işbirliğini geliştirmek amacıyla Türk Ticaret ve Sanayi Odaları ile işbirliği yapma konusunda uzun yıllara dayanan bir deneyime sahip.