Maruf BUZCUGİL – Hüseyin GÖKÇE
ANKARA – Rusya Federasyonu’nun Ankara Büyükelçisi Aleksei V. Erkhov, Tahıl Koridoru’nun sadece Ukrayna’nın işine yaradığını ve ülkesine verilen sözlerin tutulmadığını belirterek, bunun uzatılması için gerekli koşulların olmadığını söyledi. Türkiye’de seçimlere müdahale edildiğine ilişkin muhalefetin iddialarını Allah’a havale ettiğini kaydeden Erkhov, Rus turistlerin iddialardan korkmadığını ancak artan fiyatlardan korktuğunu bildirdi.
Büyükelçi Erkhov, Batı’nın topyekun savaş ilan edince yönlerini Doğu’ya çevirdiklerinin altını çizerken, Türkiye-Rusya ulusal para birimleriyle ödemede gelinen seviyenin yeterli olmadığını, iki tarafın da daha fazla çalışması gerektiğini aktardı.
▶Türkiye’nin bir süre önce tamamladığı seçim sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz? Muhalefetin Rusya’nın seçimlere müdahale ettiğine yönelik iddialarına ne söyleyeceksiniz?
Türk milleti tercihini yaptı. Bu aşikar. Batı tarafından kontrol edilen yapılardan gelen uluslararası gözlemcilerin bile Türk seçim kanununun ihlal edildiğine dair ciddi bir iddiada bulunmadığını belirtmek isterim. Söyleyebildikleri tek şey, daha çok Türk siyasi sisteminin özellikleriyle ilgili.
Batı’da sıkça dillendirilen meşhur Rus müdahalesi iddialarına gelirsek, ne yazık ki bunları uzun süredir duyduğumuzu belirtmemiz gerekiyor. Rusya’nın hem Amerikan seçimlerine ve hem de diğer ülkelerin seçimlerine müdahale ettiğini söylüyorlar, ancak kimsenin ciddi bir kanıt sunmamış olması üzücü. Şimdiye dek söyledikleri her şey, boş sloganlar ve açıklamalarla sınırlı kaldı. Bu kişileri Allah’a havale ediyorum.
▶Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın, geldiği nokta itibarıyla bölgesel dengeleri nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?
Bana göre olanların bölgenin genel durumunu etkilememesi imkansızdır. Tabii ki Karadeniz bölgesinde gerilim arttı, gerilimin tırmanmasıyla ilgili riskler de dahil ciddi riskler mevcut. Ukrayna tarafının bazen terörist taktikleri kullanmaktan çekinmemesi özellikle endişe verici, nitekim Kırım’a insansız hava araçları kullanılarak yapılan saldırıları hatırlamak yeterlidir. Yine insansız botlar kullanılarak Rus savaş gemisi Ivan Khurs’a yapılan son saldırı da, birçok soru işareti doğuruyor, sonuçta olay, Karadeniz Girişimi kapsamındakiler de dahil olmak üzere yoğun gemi trafiğinin yaşandığı bir bölgede gerçekleşti.
▶Ülkeler arasındaki yakınlaşmalar yönünden bölgesel dengelerin nasıl etkilendiğini düşünüyorsunuz?
“Kolektif Batı” tarafından Rusya’ya karşı topyekûn savaş ilan edildiği koşullarda, işbirliği vektörümüzü Doğu’ya yönlendirmek durumunda kaldık. Haklısınız, Çinli dostlarımızla etkileşimimiz belirgin biçimde yoğunlaştı, tabii sadece onlarla değil.
Rusya’nın şu anda dönem başkanlığını yürüttüğü Avrasya Ekonomik Birliği (AEB) çerçevesinde işbirliği aktif olarak gelişmektedir. 24-25 Mayıs tarihlerinde Moskova’da AEB’ye üye ülkelerin liderlerinin katılımıyla Avrasya Yüksek Ekonomi Konseyi Toplantısı ve Avrasya Ekonomik Forumu, 7 Haziran’da ise Soçi’de başbakanlar düzeyinde Avrasya Hükümetlerarası Konseyi Toplantısı yapıldı. İşbirliğinin eşit bir zeminde geliştiğine ve AEB’ye tüm üye devletlerin entegrasyondan olumlu bir etki elde ettiğine dikkat çekmekte fayda var. 2012 yılında Avrasya Ekonomik Komisyonu’nun kurulduğu andan bu yana geçen 10 yıl boyunca, AEB ülkelerinin temel sosyo-ekonomik göstergeleri pozitif dinamiklere sahip oldu. Nitekim, kişi başına düşen GSYİH yaklaşık %34, sanayi üretimi %20 arttı ve 2021 yılında AEB’de işsizlik oranı, küresel göstergelerin altında kalarak, yalnızca %4,9 olarak gerçekleşti. Belirtilen dönemde, AEB ülkelerinde nüfus ve işgücü, tarımsal üretim, tüm ulaşım türlerinde nakliye hacmi ve karşılıklı mal ticareti de arttı. 2022 yılında karşılıklı ticaret 83 milyar dolarla rekor seviyeye ulaştı ve karşılıklı doğrudan yabancı yatırımlar geçen yılın ortasında 26 milyar doları aştı.
AEB’nin uluslararası ortaklarının sayısı artmaktadır. Birlik, dış ilişkiler kurarken üçüncü bir tarafa, yani yabancı bir devlete, uluslararası bir kuruluşa veya bir entegrasyon oluşumuna rahat bir etkileşim formatı seçme hakkının sağlandığı esnek yaklaşıma bağlı kalmaktadır. Bu bir diyalog ortaklığı, gözlemci statüsü veya serbest ticaret bölgesi vb. olabilir.
“Putin siyasi ve ekonomik mimariyi değiştirmeyi öneriyor”
Burada, bölgesel bir “yapılanma” ile ilgili sorunuzun ikinci bölümüne geliyorum. Birkaç yıl önce Devlet Başkanımız, Büyük Avrasya Ortaklığı oluşturma fikrini ortaya attı. Burada tüm halkların kalkınma modellerinin, kültürlerinin ve geleneklerinin çeşitliliğini dikkate alarak, siyasi ve ekonomik mimariyi değiştirmek, Avrasya kıtasında istikrar ve refahın garantörü olmak için tasarlanmış büyük bir medeniyet projesinden bahsediyoruz. Bunun ana fikri, bölgesel kuruluşlar için ortak ve eşit bir işbirliği alanı yaratmaktır.
Politik ve ekonomik istikrarsızlık, küresel ekonomik büyüme tempolarında yavaşlama, finans ve emtia piyasalarında dalgalanma, hem uluslararası hukuka hem de adil rekabet kurallarına aykırı olan çeşitli tek taraflı kısıtlayıcı önlemler aracılığıyla da olmak üzere küresel ekonomik alanın parçalanması gibi olgularla nitelenen mevcut koşullarda, bölgesel entegrasyon, sizlerin de anladığı üzere, daha güncel ve önemli hale gelmektedir. Bölgesel entegrasyonun geliştirilmesi, gıda ve enerji güvenliği sorunlarının müştereken çözülmesine, yeni katma değer zincirlerinin inşa edilmesine ve yeni ulaşım ve lojistik güzergahlarının kurulmasına katkıda bulunacaktır.
▶ Tahıl Koridorunun 2 ay gibi kısa süreliğine uzatılmasını neye bağlıyorsunuz? Bu süre daha fazla uzatılabilir mi? Koridorun Rusya ve dünya açısından öneminden bahseder misiniz?
Rusya, iyi niyet ve sorumlu bir yaklaşım sergiledi. Aynı zamanda, geçen yıl Temmuz ayında varılan anlaşmaların uygulanmasıyla ilgili hala epeyce şikayetimiz var. Bildiğiniz gibi, bu anlaşma paket niteliğindeydi, sadece Ukrayna tahılının ihraç edilmesini değil, aynı zamanda Rusya’nın gıda ürünleri ve gübre ihracatı önündeki engellerin kaldırılmasını, Rosselhozbank’ın SWIFT sistemine yeniden bağlanmasını, tarım makineleri, yedek parça sevkiyatlarının ve servis bakımlarının yeniden başlatılmasını, Togliatti-Odessa amonyak boru hattının yeniden devreye alınmasını ve diğer önlemleri öngörüyordu. Bunların hiçbiri yerine getirilmedi. “Tek kale maçın” oynandığı bir duruma ilgi duymadığımızı defalarca dile getirdik. BM ile bir sonraki turu 9 Haziran’da yapılması planlanan istişarelere devam ediyoruz. Ancak anlaşmanın uzatılması için gereken koşullar yok ve bu yönde bir beklenti de söz konusu değil.
Rus turist ciddi şekilde artan fiyatlardan korkuyor
▶ Turizmin Türkiye-Rusya ilişkilerinde önemli bir yeri var. Rus turistlerin gelmekten korktukları yorumu yapıldı siyasiler tarafından. Bu sezonun Rus turistler açısından nasıl geçmesini bekliyorsunuz?
Sezonun başarılı geçeceğini düşünüyorum. Turistlerimiz buraya geliyor. Bu yılın ilk dört ayına ilişkin istatistikler, geçen yıla göre Rus turist sayısında artış olduğunu gösteriyor. Belki Mayıs ayında dinamiklerde biraz düşüş yaşandı ancak bunun nedenleri hakkında ancak tahmin yürütülebilir. Birileri korktu mu? Birilerinin korkmuş olabileceğini dışlamıyorum. Belki de birilerini ciddi şekilde artan fiyatlar korkutmuştur. Bu bir endüstri ve piyasa ilkeleri burada net bir şekilde çalışıyor. Bir yerde bir şeyler ters giderse, piyasa hızlı bir şekilde tepki verecektir. Genel olarak, turistlerimizin Türkiye’de tatil yapmaya önceden ve şu anda ilgi duyduğunu ve gelecekte de duyacağını temin edebilirim.
Ulusal paralarla ödeme için iki tarafın da ciddi çalışması lazım
▶ Türkiye ve Rusya’nın karşılıklı para birimleriyle ticaret yapmasına yönelik mutabakata varılmıştı. Bu sistemin yeterli ölçüde işlediğini düşünüyor musunuz? Bunun artırılması için neler yapılabilir?
Fiiliyatta ABD, yasadışı yaptırımlar uygulayarak, devletlerin egemen varlıklarını dondurarak, dolara olan güveni nihai olarak baltaladı. Ortaklarına baskı uyguluyorlar, onları açıkça tehdit ediyorlar, onları Rus karşıtı kısıtlamalara katılmaya zorluyorlar, bu da şirketlerin çıkarlarına açıkça zarar veriyor ve iş dünyası kayıplar yaşıyor. Bu nedenle, Batı’nın diktesine aldırmadan bağımsız bir iç ve dış politika izlemek isteyen ülkelerin önünde mali ve ekonomik egemenliklerini güçlendirmek gibi önemli bir görev bulunmaktadır. Bize hasım olan ülkelerin provokatif eylemlerine karşı ikili ticaretin güvenilirliğini ve istikrarını sağlamanın yollarından biri de ulusal para birimleriyle yapılan ödemelerin payını artırmaktır. Bu alanda bazıları başarılı oluyor, bazıları da pek başarılı olamıyor. Şu anda Türkiye ile bulunan ulusal para birimleri üzerinden ödeme mekanizmalarının yeterli düzeyde çalıştığını düşünmüyorum. Bu konuda iki tarafın da ciddi bir şekilde çalışması gerektiğine inanıyorum.