ABD’de başlayan ve daha sonra Avrupa’da da etkili olan bankacılık krizi endişelerinin son günlerde yatıştığı görülse de, krizin olası etkilerine dair soru işaretleri devam ediyor. Finans piyasalarında son haftalarda yaşanan gelişmeler, daha birkaç hafta önce hafiflemiş hatta rafa kalkmış gibi görünen küresel resesyon risklerini yeniden gündeme getirdi.
ABD’de kredi genişlemesinin güç kaybedeceği ve bu durumun ülke ekonomisini resesyona götürecek süreci hızlandırabileceği endişesi öne çıkmaya başlarken, para politikasının geleceğine ilişkin belirsizlik de fiyatlamaları zorlaştırıyor.
Allianz Global sabit gelir portföy yöneticisi Mike Riddell, son yaşanan olayların küresel büyümenin sadece birkaç hafta öncesine kıyasla düşünülenden çok daha zayıf olmasına yol açacağını söyledi. Küçük ve büyük ABD bankalarının nakit tuttuklarını belirten AXA Investment Baş Ekonomisti Gilles Moec ise, yaşanan krizinin kredilerin aniden durmasına sebep olabileceğini, enflasyonu kontrol altına alma amaçlı adımlarla beraber ekonomiyi resesyona götürecek büyük bir risk doğuracağını ileri sürüyor.
Ekonomik büyüme görünümüne karşı daha duyarlı olan bankacılık, gayrimenkul ve enerji sektör endekslerindeki düşüş trendi ise dikkat çekiyor.
“Faiz artırımlarını bitirin” baskısı
Son dönemde yaşanan dalgalanma öncesinde MSCI Dünya Borsa Endeksi’ne göre çok daha güçlü bir performans gösteren küresel banka hisselerinin bu ayki kaybı yaklaşık yüzde 15. Başka bir deyişle, bankacılık sektörüne ilişkin endişeler azalsa da para politikaları konusundaki belirsizliklerin devam etmesiyle risk iştahı düşük seyrediyor. St. Louis Fed Başkanı James Bullard önceki gün yaptığı açıklamada, faiz artışlarına devam edilmesi gerektiğini vurgulayarak, yapılması gereken şeyin enflasyon üzerinde daha fazla baskı kurmak olduğunu dile getirdi. Ancak buna karşılık, Minneapolis Fed Başkanı Neel Kashkari geçtiğimiz hafta yaptığı bir açıklamada bankacılık krizinin ülkede resesyon riskini artırdığını belirtmişti.
Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody’s Analytics’in baş ekonomisti Mark Zandi, küresel faiz oranlarının çok yüksek olduğuna dikkati çekerek, birdenbire kırılgan hale gelen küresel bankacılık sisteminin, merkez bankalarına faiz artırımlarını bir an önce bitirmeleri için baskı yaptığını söylüyor.
Fed’in yıl sonuna kadar 100 bps faiz indireceği beklentisi güç kaybetmeye devam ediyor
Para piyasalarındaki fiyatlamalarda, ABD Merkez Bankası’nın (Fed) mayısta yüzde 40 ihtimalle 25 baz puan faiz artırması öngörülürken, yüzde 60 ihtimalle politika faizinin sabit tutulması bekleniyor. Fed’in sene sonuna kadar 100 baz puan faiz indirimi yapacağına yönelik beklentiler ise güç kaybetmeye devam ediyor. Aralık toplantısına kadar alınacak kararlara ilişkin belirsizliklerin yüksek olduğu düşünülüyor. JP Morgan Küresel Piyasalar Stratejisi Marko Kolanovic, artan belirsizlik ve resesyon ihtimali ortamında ABD’li yatırımcılara defansif kalma tavsiyesinde bulundu.