Mehmet KAYA
Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), Para Politikası Değerlendirme Notunda, İsrail’de yaşanan çatışmalar, petrol ve doğalgaz fiyatları artışı, Türkiye’nin risk priminde az da olsa yükseliş yaşanması, küresel risk ihtiyacının azalması gibi son bir aylık gelişmelerin enflasyonla mücadele açısından olumsuz olduğu belirtildi. Notta, 2024’te yüzde 70’lere kadar yükselecek enflasyonun programda öngörüldüğü gibi yüzde 33’lere kadar gerilemesine ilişkin ihtiyatlı bakış hatırlatılarak, beklentilerin hala hedefe yaklaşmamış olmasına dikkat çekildi.
Politika notunda, finansman koşullarındaki zorluğun artması nedeniyle, ekonomide yeni adımlar atılması gerektiğine işaret edilerek, hukuk, TÜİK ve Merkez Bankası dahil ekonomik kurumların bağımsızlığının artırılması, verimlilik, eğitim ve yeşil dönüşüme yönelik yapısal reformlar oluşturulması gerektiği vurgulandı. Kısa vadede ise bütçe açığının sınırlanması, yüzde 33 olan 2024 enflasyon hedefine yönelik inandırıcılık sorununun giderilmesi, ekonomi politikalarının sürdürülebilir olması yönündeki endişelerin ortadan kaldırılması gerektiği belirtildi.
“Yüzde 33 artık düşük bir alt sınır”
TEPAV notunun önceki sayısında, faizlerin 2024 tahmini olan yüzde 33 enflasyonun üstüne taşınması gerektiği görüşünün öne çıkarıldığının hatırlatıldığı Ekim ayı notunda, beklenen enflasyona göre politika faizinin reel pozitife dönüştürülmesi gerektiği belirtilerek, “Dolayısıyla yüzde 33’ün artık enflasyonla mücadele açısından düşük bir alt sınır olarak kaldığını vurgulamakta yarar var. Politika faizi önden yüklemeli olarak en az yüzde 40 düzeyine çıkmalı. Ayrıca, salt politika faizinin düzeyinin değil, mevduat ve kredi faizlerinin de politika faizi ile uyumlu olmalarının önemli olduğunu belirtmek gerekiyor. Yerleşiklerin yabancı para cinsinden mali varlıklara olan taleplerinin azalmasının, para politikasının ve ekonomi programının başarı şansını güçlendireceğinin altı çizilmeli” ifadesine yer verildi.
Mevduatın ağırlıklı olarak üç ay vadeye toplandığı ve bu dönem için enflasyon tahminini yüzde 65’in üstünde olduğu hatırlatılan notta, hem politika faizi hem de faiz dışı araçların tasarımında bu beklentinin dikkate alınmasının yararlı olacağı, politika faizinin reel seviyeye ulaşması ve uluslararası gerginliğin azalmasıyla birlikte daha önce alınan makro ihtiyati tedbirlerin kaldırılması önerildi. Notta, daha önce alınan bu tedbirlerin sistemi kayıt dışına ittiği ve işlevselliğini azalttığı eleştirisi yapıldı.
Rasyonele dönüş, yeni adımlarla güçlendirilmeli
Notun Ekim sayısında, uluslararası koşulların finansman zorluğunu artırmasının, Ekonomide Rasyonele Dönüş programının yeni adımlarla güçlendirilmesini zorunlu kıldığı belirtildi. Bu güçlendirmenin bölgedeki olayların olumsuz etkilerini sınırlama ve ekonomik programın istikrar sağlayıcı adımlarını yapısal reformlarla olabileceği vurgulanan raporda, “Ana eğilimin sadece makroekonomik istikrarı sağlayıcı politikalar tarafından değil, aynı zamanda politik baskı altında kalmaları halinde makroekonomik dengelerin bozulmasına yol açan -TCMB gibi- kurumları bağımsız kılacak, verimliliği artıracak, yeşil dönüşüm sürecini hızlandıracak, eğitimin niteliğini yükseltecek ve adil ve hızlı çalışan bir hukuk sistemi oluşturacak yapısal düzenlemelerle de belirlenmesi önem taşıyor” denildi.
Enflasyonda beklentilerin yönetilmesi önemli
Enflasyonla mücadelede beklenti ve tahminlerin yönetilmesine dikkat çekilen notta, “Salt yıl sonu enflasyonu değil de enflasyonun 2024 sonuna kadar izleyeceği öngörülen yol dikkate alındığında, enflasyonun 2024 ortalarında yüzde 70 düzeyini aşması ihtimali, yüzde 33 tahmininin ne ölçüde gerçekçi olduğunu sorgulatıyor. Özellikle altı çizilen daha yüksek tahminler dikkate alındığında, bu şüpheci yaklaşımda önemli haklılık payı olduğunun altını çizmek gerekiyor. Ek olarak, son bir ay içinde özellikle büyük uluslararası fi nans kurumlarından, uygulanan ekonomi programının istikrarı sağlama adına olumlu olduğunu belirten ama sürdürülebilirliği hakkındaki tereddütlerini yansıtan açıklamalar geldi. Bu açıklamaların, ekonomi politikası karar alıcıları ve uygulayıcıları ile yapılan temaslar sonrasında duyurulduğunu da vurgulamak gerekiyor” denildi.