MERVE YİĞİTCAN
Geçen yılın eylül ayından açıklanan 2024-26 Orta Vadeli Program’ındaki (OVP) en kritik iki hedef olan enflasyon ve kur tahminindeki sapma iş dünyasına zarar yazdırdı. Maliyet hesabını ve fiyatlamasını OVP’deki yüzde 33’lük enflasyon ve 36,8 TL’lik ortalama dolar kuru hedefine göre yapan reel sektör, “OVP’deki hesap çarşıya uymayınca” ilave maliyetlerle yüzleşmek zorunda kaldı. Zira, geçen yıl açıklanan OVP’de 2024 yılı için öngörülen ortalama dolar kuru 36,8 TL idi, ancak bu yıl için geride kalan 11 ayın ortalama dolar kuru 32,5 TL oldu. Şu anki durumda öngörü ve gerçekleşme farkı yüzde 12 civarında. Yine aynı OVP’de 2024 yılı için öngörülen enflasyon hedefi yüzde 33 idi, ancak gelinen noktada yıllık enflasyonun yüzde 44-45 civarında olması bekleniyor. Buradaki farklılık da yaklaşık 12-13 puan seviyesinde. Yani enflasyon yukarı doğru 12 – 13 puan uzaklaşırken, kur ise yüzde 33’lük enflasyona göre belirlenen değerin yaklaşık yüzde 13 altında kaldı.
Çelik: Üreten ülke kimliğimizden uzaklaşıyoruz
EKONOMİ’ye konuşan iş dünyası temsilcileri, bu durumun özellikle ihracatçı sektörler ve bu sektörlere hizmet verenler için ciddi zorluklar oluşturduğunu söylerken, OVP’deki sapmanın en büyük maliyetinin rekabetçilik kaybı olduğunu vurguluyor. Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Otomotiv İhracatçıları Birliği (OİB) Başkanı Baran Çelik, OVP’deki sapmanın iş dünyasına ilave maliyet getirdiğine dikkat çekerken, “Beklentimiz OVP’de konulan hedeflere geç de olsa ulaşmak. Aksi takdirde üreten ve ihracat ile büyüyen ekonomi ülkesi kimliğimizden uzaklaşmaktan kurtulamayacağız” ifadelerini kullandı.
Fayat: İnandık ama zarar ettik
TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sanayi Meclisi Başkanı Şeref Fayat, hedeflerdeki sapmayı değerlendirirken, “Devletin verisine inandık, ama zarar ettik” dedi. Bütün hesaplamaları OVP’deki kur tahminine göre yaptıklarını vurgulayan Fayat, “Biz müşterilerimize fiyat verirken genelde 5-6 ay sonra yükleyeceğimiz veya parasını tahsil edeceğimiz bir ürünün fiyatını veririz. Dolayısıyla biz OVP’de ekonomi yönetiminin verdiği hedefler doğrultusunda ileriye dönük fiyatlar verdik. Bugüne geldiğimizde bırakın OVP’deki 37 TL ortalamayı, büyük ihtimalle yılı 32 TL’lerde bitireceğiz. Hedef ile gerçekleşen arasında ciddi fark var. Zaten bizim de mevcut maliyetlerle fiyat tutturamamamızın, işlerimizi kaçırmamızın, yatırımları kesmemizin, hatta yatırımcıların başka ülkelere gitmesinin sebebi işte bu yüzde 15-20 daha değerli TL… Yani biz inandık ama zarar ettik. Özellikle son çeyrekte de zarar derinleşti” dedi. İhracatçıların OVP kaynaklı zararının telafisi için desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Fayat, ihracatçıya verilen yüzde 2 döviz dönüşüm desteğinin en az yüzde 5’e çıkarılması gerektiğini savundu.
İçten: Tutmayan hedefler ithalatı da artırıyor
Türkiye Ayakkabı Sanayicileri Derneği (TASD) Başkanı Berke İçten, OVP’deki enflasyon ve özellikle de kur tahminlerinin tutmamasının ayakkabı ihracatçısının ciddi anlamda zarar etmesine yol açtığını kaydetti. “Biz sezonluk iş yapıyoruz. Ocak ayında ürünleri gösteriyor ve bir sonraki senenin kışlık ürünlerini eylül ayında teslim ediyoruz” diyen İçten, “Yani 6 ay öncesinden fiyatlama yapmamız gerekiyor. Burada da OVP’ye güvenerek oradaki kur tahminine göre bir hesaplama yapıyoruz. Bu sene o hedeflerin tutmaması dolayısıyla üreticiler verdiği fiyatlarda zarar etti. Bununla beraber yine kur hedefinin tutmaması üretimi pahalı hale getirirken ithalatta da artışa yol açıyor. İthal ürün ucuz hale geliyor. İthalatta da bu anlamda patlama yaşıyoruz. Bu nedenle iki yönlü zararımız var” diye konuştu. 300-400 milyon dolar dış ticaret fazlası veren sektörün 400-500 milyon dolar dış ticaret açığı verir pozisyona geldiğini ifade eden İçten, “Bizim beklentimiz mevcut kur politikasının bu şekilde devam ettiği süre boyunca en azından ithal ayakkabıya karşı ayakkabı sektörünün korunması ve ayakkabı hammadde ve ara mamulündeki vergilerin yeniden gözden geçirilerek üretim maliyetimizin düşürülmesi” şeklinde konuştu.
■ Önder: Sabretmezsek ödediğimiz bu bedeller çöp olabilir
Ev ve Mutfak Eşyaları Sanayicileri ve İhracatçıları Derneği (EVSİD) Kurucu Başkanı ve Qlux IDEAS Genel Müdürü Burak Önder, hem yurtiçinde hem de küreselde zor günlerden geçildiğini söylerken, bu dönemde ekonomi yönetiminin işinin kolay olmadığının farkında olduklarını belirtti. OVP’de arzulanan hedeflere ulaşılamadığına dikkat çeken Önder, “Gömleğin ilk düğmesi olan enflasyonda hedeflerimizi yukarı yönlü revize ettik. Beklenen faiz indirimlerini yapamadık” dedi. Bu süreçte toplumun tüm kesimlerinin ekonomi yönetimin arkasında olması gerektiğini dile getiren Önder, “Zira önümüzde asgari ücret, emekli maaşları ve ihracatçının döviz kuru beklentisi gibi hassas süreçler var. Bu zamana kadar toplumun tüm kesimleri bedel ödedi. Sabretmezsek ödediğimiz bu bedeller çöp olabilir” dedi. Türkiye’nin üretim ve ihracat kültürünü kaybetmemesi gerektiğine vurgu yapan Önder, “Biz zaten dünyadaki rakiplerimize göre sanayi ve ihracata geç başladık. Üretmeyi ve ihraç etmeyi yeni yeni öğrenirken bu yetenekleri kaybetmek ülkemiz ve geleceğimiz için istenmeyen durum olur. Üretimin ve ihracatın ivme kaybetmemesi gerekiyor. Sınırlı kaynaklarımız var, bunu biliyoruz. Bu sınırlı kaynakların yatırıma ve ihracata aktarılması önemli” ifadelerini kullandı.
■ Eroğlu: Güvenilir çıpa olmaktan çıktı
TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclisi Başkanı Yavuz Eroğlu, OVP’de hedeflenen enflasyon tahminin üzerinde, döviz kuru ortalamasının da altında kalındığına dikkat çekerek, bu noktada öngörülebilirlikle alakalı olarak OVP’nin güvenilir bir çıpa olmaktan çıktığını söyledi. Bu noktada iş dünyasında “Neye göre bütçe, neye göre hesap yapılacağına” dair soru işaretleri ortaya çıktığını kaydeden Eroğlu, “Bu hedeflerdeki sapmanın en büyük sonucu da rekabetçiliğin kaybolması oldu. Çünkü o verilen çıpaya göre rekabetçiliği belirleyecek şartlar oluşturulmuştu. Bunların hiçbiri tutmadı. Zaten şu anki enflasyonla mücadele sürecinden dolayı finansa erişim de neredeyse yok. Bir yandan rekabetçiliğin kaybolması diğer yandan finansmanla ilgili sıkıntıların artması sanayiciye ciddi sorunlar yaşatıyor. Bu noktada yapılması gereken rekabetçiliği artacak yönde sanayiyi desteklemek… Özellikle sanayi maliyetlerini dengeli tutacak şekilde bir politika güdülmeli” diye konuştu.