Yener KARADENİZ
Depremin merkez üssü Kahramanmaraş’ta şehir merkezi nüfusunun yüzde 80’den fazla azalması, ticarete de yansıdı. Kent sakinlerinin yok denecek kadar az kaldığı şehirde, kepenk açan dükkanlardan alışveriş yapanlar yardım kuruluşu görevlileri ile Suriyeliler. Gidenlerin destek amacıyla kargo ile alışveriş yapmak istemeleri sayesinde çevrimiçi ticaretin de arttığı şehirde tek hareketli nokta ise kuyumcular. Kuyumcu esnafı, nakit para taşımak istemeyenlerin ilerde lazım olursa bozdurmak amacıyla altın aldığını; şehirden gitmek isteyenlerin de altınını bozdurmak için işlem yaptığını belirtiyor.
Ticaretin şekli değişti
6 Şubat’ta meydana gelen ve Türkiye’yi yasa boğan deprem felaketi, etkili olduğu 11 ilde başta sosyal ve ekonomik yapı olmak üzere birçok şeyi kökten değiştirdi. Bu değişime sahne olan illerin başında da yıkımın en büyük olduğu Hatay ve Kahramanmaraş geliyor. İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği’nin (İTHİB) davetlisi olarak gittiğimiz Kahramanmaraş’ta EKONOMİ gazetesi olarak hem depremin yol açtığı yıkımın boyutunu hem de sonrasında kalanların hayata tutunma çabalarını yerinde görme imkanı elde ettik. Şehir merkezini görmeden önce Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası yetkilileri, depremin şehirde yol açtığı tahribat ile ilgili kısa bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda verilen bilgilere göre 10 bin binanın yıkıldığı şehirde ticaret alanlarının yüzde 95’i zarar görmüş. 750 bin nüfuslu şehir merkezi nüfusu da 100 binin altına düşmüş. Kalanların büyük bölümü çadır, bir bölümü de kurulumu hala devam eden konteyner kentlerde yaşama tutunmaya çalışıyor. Barınma ihtiyacının çözüldüğünü söylemek mümkün değil.
Deprem öncesinden hiç iz yok
Şehri gezmeye Kahramanmaraş’ın önemli noktalarından Ulu Cami’nin bulunduğu meydandan başladık ve depremin yol açtığı yıkımı bizi Ulu Cami’ye götüren aracın camından izledik. Şehrin en ünlü caddelerinden Azerbaycan Bulvarı’nda sağlı sollu birçok bina yerle bir olmuş. Bazı yıkıntılarda enkaz kaldırma çalışmaları tamamlandığı için deprem olmamış hissi uyansa da ayakta kalan ve çatlaklarla dolu binalar vahameti gözler önüne seriyor. Bir zamanlar şehrin en hareketli noktaları olan bu caddelerde deprem öncesine dair herhangi bir iz göremiyorsunuz. Tüm mağazalar hala kapalı, bir zamanlar kapıda sıra beklediğiniz Yaşar Pastanesi de hasarlı. Kısacası o eski Kahramanmaraş yok ve uzun yıllar geri gelemeyeceğini de hissediyorsunuz.
Meyve sebze satarak hayata tutunuyorlar
Sosyal ve ticari hayatın sınırlı da olsa devam ettiği tek nokta şehrin en eski çarşısı olan Tarihi Maraş Çarşısı. Bunun nedeninin birkaç yıl önce yenilenen çarşıda depremin çok daha sınırlı bir etkisinin olması. 500 yıllık tarihi bulunan çarşının önünde hayata tutunmaya çalışan insanları görüyorsunuz. Kızılay ve AFAD’ın yanı sıra özel şirketlerin yardım noktalarının da bulunduğu meydanda tezgah açarak meyve sebze satan ve bu şekilde yaşamına devam etmeye çalışan vatandaşlara rastlıyorsunuz. Şehir merkezinin aksine çarşının dış cephesinde bulunan dükkanlar da açık. Çarşı ise doğal olarak eski günlerinden çok uzakta…
“Gidenin dönme ihtimali çok düşük”
Geçen hafta ziyaret ettiğimiz çarşı esnafı, depremin ardından 30’uncu günde dükkanlarını açmaya başladıklarını ancak ticaretin yok denecek kadar az olduğunu söylediler. 500’e yakın dükkanın olduğu çarşıda yer yer kapalı olanların ise depremde yaşamını yitirenlere ait olduğunu belirttiler. Çarşıda yıkılan dükkanlara rastlamak da mümkün…
Konuştuğunuz çarşı esnafının çok büyük kısmı dükkanlarını açmalarının sebebinin ticaretten ziyade hayata tutunma çabası olduğunu kaydetti. Bunlardan biri de çarşıda 50 yıldan uzun süredir semer ustası olarak faaliyet gösteren Ali Özen idi. Özen, dükkanda ufak tefek çatlakların oluştuğunu ancak hayatına devam etmek zorunda olduğu için işinin başına geçtiğini söyledi. Özen, vatandaşların çok büyük bir kısmının ise şehri terk ettiğini belirterek, “Gidenlerin dönme ihtimali çok düşük. Bizim yaptığımız iş de bitti artık. Kırsal kesime hitap ediyoruz; hayvan gücüne ihtiyaç kalmadı, bizim de işimiz bitti ama ben bundan sonra başka ne iş yapabilirim ki. Vatandaş da sanayici de esnaf da zor durumda. Kimse kendine gelemedi. 15-20 yıla anca toparlanır buralar bu şehir. Bu çevre şehrin en hareketli yeriydi. Yıkımdan sonra kimse kalmadı” diye konuştu.
Yerli gitti Suriyeliler kaldı
Kepenk açan dükkanlardan Namlı Bakır Zücaciye’nin sahibi İbrahim Namlı, 100 yıla yakındır faaliyet gösterdiklerini çarşının şehirde ticaretin tek döndüğü bölge olmasına rağmen eski günlerinden çok uzakta olduğunu söyledi. Kantin yerlilerinin kalmadığını belirten Namlı, “Kalanlar Suriyeliler. Günde bir siftah yaparsak buna da şükür diyoruz. Şu an asker, polis, AFAD görevlisi, bekçi onlarla ufak tefek ticaret dönüyor. Şehrin yüzde 80’i gitti. Bir kısmı belki döner ama gidenlerin önemli bir kısmı artık gittikleri yerde kalıcı. Görüştüğümüz arkadaşlarımız da bunu söylüyor. Buraya gelmeleri için bir sebep kalmadı. Ev sahibi iseler gelir, kiracı ise zaten gelmez. ‘Orada da burada da kiracıyım, neden geleyim’ diyorlar” ifadelerini kullandı.
10 gün önce dükkanını açan Akdeniz Bahar işletmesinin sahibi İbrahim Taşdemir de AFAD görevlileri, polisler ve yardım gönüllülerinin dönüşte destek amacıyla alışveriş yaptıklarını doğrularken “Yerli halk yok. Biz genelde kargo üzerinden çalışıyoruz. Buraya gelenler bize bu konuda da yardımcı oluyorlar. En az bir yıl bir hareketlilik beklemiyoruz, bir yoğunluk olmaz. Yapacak bir şey yok” dedi.
Altınını bozdurup şehri terk eden de var
Şehrin 500 yıllık tarihi çarşısında hizmet veren Ariş Kuyumculuk Yetkisi, dükkanlarını mecburen açtıklarını söyledi. Depremde hayatını kaybedenlerin dükkanlarının kapalı kalmaya devam ettiğini belirten dükkan sahibi, şöyle konuştu: “Depremden bir ay sonra açtık. İnsanlar yanında para taşımak istemiyor. Mecburen ilerde lazım olur, bozdurur harcarım düşüncesi ile nakit parasını altına çeviriyor. Altınını bozdurup şehirden gitmek için kullanan da var. Bu ticaret değil, hayata tutunma çabası. Sağız çok şükür. Yapacak bir şeyimiz de yok. Zorunluluk bu. Bu memlekette çok fazla ölü var. Buraların yeniden eski günlerine dönmesi hiç kolay değil.”