Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Alpaslan Çakar, bu yıl enflasyonun yüzde 40-45 yılı tamamlamasını beklediklerini, kredi büyümesinin ise yüzde
40 olacağını öngördüklerini ifade ederek kredi kartlarında regülasyon ihtiyacının çok açık olduğuna işaret ederek kısıtlayıcı tedbirler beklediğini vurguladı.
Türkiye Bankalar Birliği Başkanı ve Ziraat Bankası Genel Müdürü Alpaslan Çakar, bankacılık sektöründe kredi kartlarının, toplam kredilerin üç katı büyüdüğünü belirterek, enfl asyonu yönetmek adına kredi kartlarında kısıtlayıcı bir düzenleme beklediklerini söyledi. Bankacılık sektörü ve ekonomiye dair değerlendirmelerde bulunan Çakar dün gazetecilerle bir araya geldiği toplantıda, bu adımların, taksit sayısı azaltma, limit kontrolü ya da faiz gibi araçları içerebileceğini ifade etti.
KREDİ KARTLARI
Geçen yıl kredilerin 11,6 trilyon lira olarak şekillendiğini, 12 aylık değişime bakıldığında kredilerdeki büyümenin 2023 sonunda yüzde 54 olduğunu belirten Çakar, “Kredilerde 2023 Haziranda büyüme oranı yüzde 59’du. Yılın ikinci yarısında kredilerde bir yavaşlama, söz konusu. Bu özellikle TL kredilerde net olarak görülüyor” dedi. Ayrışan tek kalemin kredi kartı olduğuna işaret eden Çakar, “Kredi kartları yoluyla yapılan harcamalardaki artış göze çarpmaktadır. Kredi kartlarındaki enfl asyon etkisini de yönetmek adına burada bir düzenleme olabileceği kanaatindeyim. Bunun birkaç tane yöntemi var; faiz oranı, taksit sınırlaması ya da kişinin harcayabileceği tutar konusu… Bu konuda bir aksiyon alınacağı kanaatindeyim” diye konuştu.
TÜRK LİRASI VE KKM
TL’nin çok cazip bir ürün olduğunu, kurun artık önümüzdeki dönem itibarıyla TL’den daha fazla getiri sağlamayacağı konusunda genel bir kanaatin oluşmaya başladığını belirterek, “2025 yılında TL’nin tekrar olağan mekanizmasına, mecrasına döndüğünü göreceğiz. Bugün itibarıyla TL çok cazip bir üründür, iyi kazandıran bir üründür. TL, şu anda doğru bir enstrümandır ve çok cazip noktada. Şu anda 2024 yılında TL en doğru enstrüman gibi gözüküyor” dedi. Çakar, şunları kaydetti: “Muhtemelen bu ay sonu ya da gelecek ay TL KKM bitmiş olur. Merkez Bankası; kur üzerindeki baskı, rezerv hususları dikkate alındığında DDM’nin hemen hızlı bir şekilde bitmesini istemiyor. 2025 yılında DDM’yi konuşmuyor olacağız. DDM tedrici olarak yavaş yavaş azalarak gündemimizden çıkacaktır.”
MAKROİHTİYATİ TEDBİRLER
“Makro İhtiyari tedbirlerin 2025 yılına gündemimizde olmayacağını düşünüyorum” diyen Çakar, bunun takvimini Merkez Bankası rezervleri, uluslararası konjonktür, enfl asyonun belirleyeceğini söyledi. Çakar, “Rezerv kompozisyonu, önümüzdeki dönem itibarıyla makro ihtiyati tedbirlerin kaldırılması, normalleştirilmesi ve sadeleştirilmesi konusunda belirleyici olacak. Artık piyasada hayat normalleşiyor. Yılın ikinci yarısı itibarıyla Türk bankacılık sektöründeki gündemin artık müşteri, iş, bilanço, proje olacağını düşünüyorum” şeklinde konuştu.
ENFLASYON
OVP’nin çok gerçekçi, tutarlı ve öngörülebilir program olduğunu vurgulayan Çakar, enfl asyonun bu yıl yüzde 40-45 bandında şekilleneceğini düşündüğünü ifade etti. Çakar, “Enfl asyon, mayıs ayında en üst düzeye gelip düşüşe geçecek. Mevcut uygulanan politikalarda bence asla acele etmemek lazım. Bence enfl asyonun yüzde 40-45’lere inmesi zaten olağan, bu olacak. Önemli olan enfl asyonun yapışkan olmadan, kalıcı hale gelmeden düşürülmesidir. Orada bizim daha dikkatli olmamız, mevcut politikaları daha olgunlaştırarak devam ettirmemiz önemli.” dedi.
POLİTİKA FAİZİ
Çakar, Merkez Bankası’nın faiz politikasına yönelik şunları söyledi: “Mevduat piyasasında şu anda faiz oranları TL cinsinden yüzde 45-50 bandında. Kredi faiz oranları yüzde 45-55 arasında bir bantta gidip geliyor. Dolar faiz oranları kredilerde yüzde 9’lar civarında, Euro faiz oranları da yüzde 7,5-8 bandında. Yıl sonuna kadar faiz oranlarının çok daha artarak devam edeceği kanaatinde değilim. Merkez Bankası’nın artık faiz artırım sürecini ocak ayı itibarıyla tamamlayacağı kanaatindeyim. Son çeyreğe doğru da yurtdışındaki gelişmelere paralel bizde de faiz indirim sürecine doğru gidileceğini düşünüyorum. Tabii burada Merkez Bankası’nın, veri setiyle hareket edeceğini tahmin ediyorum, enflasyon oranına göre hareket etmesini bekliyorum.”
YABANCI SERMAYE
TBB Başkanı Çakar, ABD ve Avrupa’nın faiz indirimiyle beraber anlamda girişin olduğunu gösteriyor.” dedi.
BORÇLANMA MALİYETİ
Türk bankacılık sektörünün yurt dışı borçlanmasının 116 milyar dolar olduğunu, bunun 78 milyar dolarının kredi, 19 milyar dolar para piyasalarından alınmış borçlar, 19 milyar dolarının da menkul kıymet ihracıyla sağlanmış olan kaynaklardan oluştuğunu bildiren Çakar, sektörün önceki yıllarda yurt dışında borçlanma yaparken dönem dönem zorluklar yaşanabildiğini ancak şu anda borçlanma ve talep noktasında hiçbir sorun kalmadığını söyledi. Çakar, “Vadeler uzuyor, maliyet de giderek düşecek. Para bulunabiliyor, artık talep var. Maliyetler de CDS’in düşmesiyle beraber gerileyecek.” dedi.
ZORUNLU KARŞILIKLAR
Alpaslan Çakar getirilen önlemlerle, zorunlu karşılıkların banka bilançolarında %15-16 büyüklüğüne ulaştığını ve ciddi bir maliyet yarattığını belirterek, bu maliyetin hafifl etilmesi için Merkez Bankası’ndan ZK’lara faiz ödemesi talep ettiklerini söyledi. Sektörün likit varlıklarının 5 trilyon lira civarında olduğunu belirten Çakar, likit varlıkların bu kadar yüksek olmasının temelinde zorunlu karşılıkların olduğunu söyledi.Çakar, “Zorunlu karşılıklar, bankacılık sektörü için net bir maliyettir. Maliyet üstlenerek, faiz vererek aldığımız mevduatı şu anda Merkez Bankası’nda zorunlu karşılık tuttuğumuzda herhangi bir faiz almıyoruz. Zorunlu karşılıklarda en azından bir miktar faiz verilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Bu konudaki talebimizi de ısrarla iletiyoruz. O konudaki müzakerelerimiz devam ediyor” diye konuştu.
REEL SEKTÖR
Çakar, reel sektörün finansmana erişimiyle ilgili olarak şunları söyledi: ” Son zamanlarda yabancı para kredi konusunda talep var. Firmalarımız YP kredi kullanıyor. Döviz kazandırıcı geliri olana döviz kredisi verebiliyoruz. Çok doğru bir düzenleme. Finansal erişim noktasında sorun yok. Bu finansman maliyetleri, yatırımı zorlaştıran finansman maliyetleridir ama biz bir geçiş aşamasındayız. Yatırım yapacak olan müşterilerimizin bugünden itibaren fizibilitelerini, altyapılarını, hazırlıklarını doğru yapmaları önemlidir. Yılın ikinci yarısı itibarıyla faiz eğrisi aşağı yönlü olacak, değişken faizli olarak önümüzdeki dönem itibarıyla yatırım kararlarını almaya başlayabilirler, bu yılın sonu ve gelecek yılın başı itibarıyla da çok rahat yatırım yapılabilir bir dönem yakalayacağız” şeklinde konuştu.
ENFLASYON MUHASEBESİ
Bu sene bankacılık sektöründe toplam kredi büyümesinin yüzde 40 civarında olmasını beklediklerini ifade eden Çakar, parasal sıkılaşmaya bağlı olarak takipteki kredilerde ise bir miktar artış öngördüklerini ancak bunun yönetilebilir seviyelerde olacağını söyledi. Türkiye’nin büyümesinin finansmanını bankacılık sektörünün yaptığını, yüzde 35- 40 civarındaki kredi büyümesinin Türk bankacılık sektörü için normal olduğunu belirten Çakar, 2025’te faizlerin aşağı yönlü olacağını söyledi. Sektörde sermaye yeterlilik oranının yüzde 18 civarında olduğunu hatırlatan Çakar, bir soru üzerine, enfl asyon muhasebesi uygulandığında sermaye yeterlilik rasyolarına 100 baz puanlık olumlu katkısı olacağını belirtti.
KARLILIKLAR
Bankacılık sektöründe bu sene özsermaye karlığını yüzde 30 civarında olacağını beklediklerini söyleyen Çakar, sektörde karlılığın ise kısmen azalacağını belirtti. Bu sene enfl asyona endeksli kağıtlar dolayısıyla karlılıkta özellikle ilk yarı itibarıyla bir azalma beklediklerini belirten Çakar, “Faiz giderleri artarken kredi gelirleri eş oranlı artmıyor. Bu karlılıklar üzerinde bir baskı yaratacak ilk yarı. Nominal olarak belki geçen seneki karları yakalayabiliriz ama karlılıklarda kısmen azalma olacak” diye konuştu. Çakar, sektörün enfl asyona endeksli kağıtlara iştahının kalmadığını, daha çok sabit faizli kağıtlar istediğini ifade etti.