FAİZ ORANLARINDA SADELEŞME VE YAKINSAMA SAĞLANMALI
DEİK Başkanı Nail Olpak:
TCMB Para Politikası Kurulu’nun yüzde 8,5 olan politika faizi oranını yüzde 15’e yükselterek, para politikasında sıkılaştırma yönünde bir adım atmasını ve önümüzdeki dönemde de para politikasının etkinliğini artırmaya yönelik adımların atılacağını açıklamasını önemli buluyoruz. Ayrıca, kararın öncesinde kurulan iletişime paralel alınmasını da öngörülebilirlik adına değerli görüyoruz. İş dünyası olarak beklentimiz; öngörülebilirlik ana prensibi çerçevesinde, fiyat ve finansal istikrarı sağlamaya yönelik adımlar atılırken, büyümenin de dengelenmesi ve faiz oranlarında hem sadeleşme hem de yakınsamanın sağlanmasıdır. Gerek Merkez Bankası gerekse ekonomi yönetiminin uygulayacağı bütüncül politikaların, koordineli ve uyumlu bir şekilde, iletişim ve istişare kanalları açık tutularak, öngörülebilir bir şekilde uygulanması ve güvenin sağlanmasıyla, sorunlarımızın bir süreç dahilinde çözülebileceğine inanıyoruz.
ŞİMDİ ÖNEMLİ OLAN KREDİ SÜREÇLERİNİN RUTİNİNE DÖNMESİ
İTO Başkanı Şekib Avdagiç:
Faiz kararı para politikası refleksimizi güçlendirirken, bize göre şimdi önemli olan bankaların kredi süreçlerinin rutinine dönmesi. TCMB’nin politika faizini piyasayı yansıtacak bir seviyeye çıkarma kararını, makul ve normal karşılıyoruz. Bununla birlikte faiz, kur, enflasyon üçlüsü ne kadar önemliyse üretim, istihdam ve ihracat üçlüsü de en az o kadar önemlidir, feragat edemeyiz. Parasal sıkılaştırma, üretim bantlarını yavaşlatmamalı. Politika faizi seviyesi, üretim ve ticarete yönelik bir dizi tedbirle desteklenmeli. Merkez Bankası’nın stratejik yatırımları destekleme mesajını da değerli buluyoruz. İnanıyoruz ki ortaya konulacak öngörülebilir, kolay anlaşılır ve eşgüdümlü bir politika seti, reel sektörün de önünü açacaktır.
POLİTİKA FAİZİ, FİYAT İSTİKRARININ TEK ÇÖZÜMÜ DEĞİL
MÜSİAD Başkanı Mahmut Asmalı:
Politika faizinin, fiyat istikrarının sağlanmasında tek çözüm olmadığı gerçeği unutulmamalıdır. Enflasyonla mücadelede topyekûn bir politika uygulanması ve para politikasını tamamlayıcı diğer unsurların da hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi, piyasaların iştahını ve motivasyonunu artıracaktır. İlaveten; politika faizinin seviyesi kadar, para politikasının öngörülebilir ve tutarlı olması da oldukça önemlidir. Bu noktada başta Hazine ve Maliye Bakanımız Sayın Mehmet Şimşek olmak üzere tüm yeni ekonomi yönetiminin, piyasalarla kurmuş oldukları doğru ve sağlıklı iletişim yöntemi, iş dünyası adına oldukça sevindirici ve güven verici olmuştur. Ekonomi politikalarında planlı ve koordineli biçimde hareket edilen bu dönemde, Türkiye’nin uzun vadeli hedeflerine daha kararlı ve sağlam adımlarla yürüdüğüne yürekten inanıyoruz.
FİNANSAL İSTİKRARIN OLUŞMASINDA ÖNEMLİ BİR ADIM
İSO Başkanı Erdal Bahçıvan:
Sanayiciler olarak çok önemsediğimiz finansal istikrar, zorlu küresel ekonomik ortamda biz sanayicilere yatırım ve üretimde öngörüde bulunma imkanını veren en değerli konudur. Bu nedenle bugün Merkez Bankamız tarafından alınmış olan faiz artırım kararını, Türkiye ekonomisinin önündeki birçok fırsatları tamamlayıcı unsur olarak gördüğümüz finansal istikrarın oluşmasına ve istikrarlı bir şekilde sürdürülmesine dönük atılmış bir adım olarak görüyoruz. Merkez Bankamızın bugünkü kararını, ülkemizin en acil ekonomik sorunu haline gelen enflasyonla mücadelenin de kararlılıkla sürdürüleceğine yönelik verilen bir mesaj olarak değerlendiriyor ve değerli buluyoruz.
FAİZ ARTIŞI PATİNAJ YAPTIRIR, UMARIZ GEÇİCİ OLUR
ASKON Başkanı Orhan Aydın:
Merkez Bankası’nın açıklamış olduğu kararı ASKON olarak enflasyonu baskılama ve yabancı sermayenin ülkemize çekilmesine yönelik hamlelerden biri olarak değerlendiriyoruz. Faiz artışları kısa vadeli geçici çözümlere yönelik hamledir. Faiz artışı geçmişte olduğu gibi ülke ekonomimize katma değer açısından bir artı getirmeyecektir. Nitekim gelişmiş ülkelerde faiz oranlarını çift hanelerde görmemekteyiz. Ülkemizde bu oran zaten yüksek seviyede idi. Emekçiden alan bu sistem üretimde durgunluğa, özellikle özel sektörde yatırımın ve istihdam artışının yavaşlamasına vesile olabilecektir. Ve yine hazineye ve bankalara da yükü olacaktır. Enflasyonun yüksek seyirlerde olduğu bu atmosferde bu politikanın geçici olmasını umuyor, ülke ekonomimize patinaj yaptıracak bu politikaların yerine kalıcı, sürdürülebilir, nitelikli, katma değerli projelere odaklanarak alın terinin öncelenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Ha keza bu bağlamda faiz artırmadan da yapılacak reformlar ile güven ekonomisinin tesisi, öngörülebilirlik ve alın terinin finansa erişiminin sağlandığı bir ortamında gerçekleştirilebileceği kanaati içerisindeyiz.
FİNANSAL İSTİKRARI SAĞLAMA ADIMI
ATO Başkanı Gürsel Baran:
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun politika faizine ilişkin kararı finansal istikrarı sağlama yolunda atılmış bir adımdır. Küresel ekonominin çeşitli sancılardan geçtiği, savaş ve salgının etkilerinin devam ettiği ve Yeşil Mutabakat nedeniyle bir dizi dönüşüme hazırlanmamız gereken süreçte, ekonomik istikrarın sağlanması ve büyümenin devamı çok önemli. Bu süreçte yapısal reformların hayata geçirilmesi ve yatırım ortamının korunması amacıyla reel sektörün desteklenmesi gerektiği kanaatindeyiz.Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek’in yönetiminde atılacak adımlarla, ülkemizin faiz ve enfl asyon kıskacından ilanihaye kurtulacağına ve üretim, istihdam ve ihracata dayalı büyümenin devamının sağlanacağına inanıyoruz. Genç ve dinamik nüfusumuz, gelişmeye açık üretim yapımız ve ihracat hevesimizle Türkiye ekonomisinin geleceğine güvenimiz tamdır.
FİNANSMANA ERİŞİMİN SAĞLANMASI HAYATİ ÖNEMDE
TÜGİAD Başkanı Gürkan YILDIRIM:
Her ne kadar söz konusu faiz artışı piyasa beklentilerinin altında bir oranda olsa da Merkez Bankası’nın faiz artışı yaparak piyasalara verdiği sinyal etkisinin oldukça önemli olduğunu düşünüyoruz. Ayrıca karar metninde vurgulanan “parasal sıkılaştırma sürecinin başlaması” şeklindeki ifadeden önümüzdeki aylarda faiz artışlarının devam edeceğine ilişkin verilen mesajın da piyasalar üzerinde olumlu etkisi olacağını değerlendiriyoruz. İş dünyası olarak bir an önce bir yandan fiyat istikrarı ve finansal istikrarın tesisi diğer yandan da bankacılık sektörüne yönelik uygulanan regülasyonlar neticesinde durma noktasına gelen kredi kanalının yeniden açılması konusunun önemini bir kere daha vurgulamak istiyoruz. Bankalarla olan ilişkilerimizde bizlere zorlayan regülasyonların sadeleştirilmesi konusu en az finansmana erişim ve finansman maliyeti kadar önemli bir konudur. Bankaların davranışında değişiklik beklemiyoruz.
BANKALARIN DAVRANIŞINDA DEĞİŞİKLİK BEKLEMİYORUZ
TMB Başkanı Erdal Eren:
Politika faizindeki artış, ekonomi politikalarında değişim anlamında önemli. Reel faizler hala bu oranın üstünde. Ama ekonominin geneli ile ilgili bir değişiklik olması önemli. Bankaların davranışı açısından henüz bir değişiklik beklemiyoruz. Uygulanan faize etkisi bakımından da henüz oralarda değiliz.
GAYRİMENKUL YATIRIMCISI SEKTÖRDE KALACAK
GAPAS Başkanı İsmail Özcan:
Mevduat faizleri hala gayrimenkulden gelen değer artışının gerisinde. Bu da gayrimenkul yatırımcısının sektörde kalmasını sağlayacak. Mevduat tarafına kayacağına düşünmüyorum. Ancak dolar ve Euro’da yatırımı olan finansal yatırımcı belki dövizden çıkıp mevduata gidebilir. Bankaların yeniden mortgage kredi musluklarının açması, enflasyonun düşmesi ve uzun vadeli kredi bulunmasıyla mümkün olacak. Ancak şu anda bildiğimiz kadarıyla yurtdışından uzun vadeli sendikasyon kredisi sağlayan banka yok.