Selenay YAĞCI
Kamu-özel işbirliği profesyonelleri İstanbul’da buluştu. Bu yıl 7’ncisi düzenlenen İstanbul PPP (Public Private Partnership) Week’in (KÖİ Haftası) ikinci gününde sosyal altyapı yatırımı ihtiyaçlarına dikkat çekildi. Bu yıl “KÖİ : İnsana, Çevreye, Ekonomiye Yatırım (PPP: Invest in People, Climate, Economy)” temasıyla düzenlenen zirvede, Dünya Bankası, Avrupa Yatırım Bankası, İslam Kalkınma Bankası, Asya Kalkınma Bankası, Avrupa Yatırımcılar Birliği, Afrika Yatırımcılar Birliği, BM Avrupa Ekonomik Komisyonu gibi kurumların temsilcilerinin aralarında bulunduğu 41 ülkeden sektör profesyonelleri buluştu.
Zirvede konuşan 1915 Çanakkale Köprüsü ve Otoyolu CEO’su Mustafa Tanrıverdi, geçen yıl devreye alınan yatırımla ilgili bilgiler verdi. CEO Tanrıverdi, sunumunda projenin özellikle mühendislik ve teknik özelliklerine ve bölgeye yaptığı katkıya vurgu yaptı. Tanrıverdi, devletin geçiş garantilerinin beklenen trafik rakamı değil projenin kullandığı kredinin düzgün ödenebilmesi için gerekli rakam olduğuna dikkat çekti. Köprü uzunluğunun 2023 metre olmasının da çok tartışıldığını hatırlatan Tanrıverdi, şunları söyledi: “Projenin başında köprünün kulesini nereye koyacağınız, uzunluğun ne olacağı gibi bir mühendislik çalışması yapılıyor. Köprünün uzunluğu 2023’e çok yakın 2020 gibi rakam bulunuyor, kule yüksekliği de aynı şekilde 320 gibi bir rakam bulunuyor. Çok yakın bir rakam olunca da kuleyi 318 ve köprüyü 2023 metre uzunluğunda yapabilir miyiz diye bakılıyor. Yani bunu bir 10 bilinmeyenli denklem olarak düşünelim, bu rakamlar sabit olunca diğer verilerle oynanıyor. Mühendisliğin gerektirdiği hesaplar yapılarak 318 ve 2023 metre uzunluğunda yapabileceği görülüyor. Köprü bu uzunlukla ve mühendislik hesaplamalarıyla tamamıyla mühendislik olarak uygun ve güvenilir olarak da onay aldı” diye konuştu.
“Türkiye’nin şehir hastaneleri en iyi rol model”
Zirvenin panellerinde dünyada KÖİ alanında uzman isimler ağırlandı. Uzun Vadeli Altyapı Yatırımcıları Derneği (LTIIA) Yönetici Müdürü François Bergere, konut, hastane, eğitim, spor tesisi hatta hapishane gibi sosyal altyapılarda gelinen seviyenin gelişmekte olan ülkelerin ihtiyaçlarının çok altında olduğunu vurguladı. Son 50 yıldır sosyal altyapılarda gerçekleşen yatırım tutarlarının giderek azaldığına dikkat çeken Bergere, “COVID bizler için bir testti. Birçok hastane yoğunluk ile başa çıkamadı. Aynı şekilde okulların birçoğu da yeterli teknik altyapıya sahip değildi” dedi. OECD ülkelerinde sosyal altyapı yatırımlarının devlet tarafından yapılan ödemelerle sağladığını ancak giderek artan ihtiyaçlar karşısında bunun yetersiz kaldığına dikkat çeken Bergere, “KÖİ modelinde özel sektör tarafından sağlanan finansman bu boşluğu kapatmakta önemli rol oynayabilir. Özel sektör katılımı sadece finansman noktasında gelişme ve yarar sağlamaz ayrıca teknolojik yetkinlik de getirir” diye konuştu. Pandeminin etkisinin devam ettiği 2020 yılında Avrupa’da sosyal altyapı yatırımlarının yüzde 45’inin sağlık sektörüne, yüzde 35’inin de eğitim alanına yapıldığını belirten Bergere, Türkiye’nin sağlık sektöründe yürürlüğe koyduğu devlet hastanelerinin bu modelin en iyi örneklerinden biri olduğunu kaydetti.