Emre KARTALOĞLU
Dünyamız ve özellikle ülkemiz her geçen gün daha büyük güçlüklerle mücadele etmek zorunda kalıyor. 2020 yılından bu yana yaşanan küresel felaketleri kısaca sıralayacak olsak COVID-19 salgını, Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişimi, iklim değişikliği ilk akla gelenler.
Diğer taraftan 2020 yılından bu yana ülkemizde küresel felaketlerin yanı sıra yaşadığımız yerel felaketlere bakarsak, Kahramanmaraş merkezli 11 ilimizi etkileyen deprem, İzmir ve Elazığ depremleri, orman yangınları, Karadeniz sel felaketi kısa bir süreçte yaşamak zorunda kaldığımız büyük zorluklardan bir kaçını oluşturuyor.
Küresel boyutta ve ülkemiz özelinde doğru politikalar uygulandığı takdirde tüm zorlukları ve güçlükleri aşabileceğimize inanıyorum. Güçlüklerle dolu yaşama alışmalı, yaşam standartlarımızı buna göre oluşturmalı ve güçlükleri aşacak akılcı politikaları ülke genelinde hayata geçirmeliyiz. Maalesef önümüzde başka seçenek bulunmuyor.
Deprem, sel baskını, orman yangınları gibi doğal felaketlerin yoğun olarak yaşandığı bir coğrafyada bulunuyoruz. Bu gerçeği bilerek hayatımızın her alanını buna göre şekillendirmek zorundayız. Bu güçlükleri ancak bilimin bizlere sunduğu imkanları kullanarak alt edebiliriz.
6 Şubat günü başlayan ve peşi sıra devam eden depremlerde binlerce canımız aramızdan ayrıldı. Yaşam alanlarımız, iş yerlerimiz yok oldu. TÜRMOB, bu büyük felaketin yaralarını sarmak için imkanları ölçüsünde çeşitli çalışmalar gerçekleştirdi ve gerçekleştirmeye devam edecek. Sosyal yardım desteklerimizin yanı sıra barınma, iş imkanı sunma, bölgede yaşayanların mesleki faaliyetlerine destek gibi çok çeşitli çalışmaları hayata geçirdik. Bu desteği ve dayanışmayı göstermek hepimizin insani sorumluluğu.
TÜRMOB olarak, deprem felaketinin ardından Mali ve Ticari Hayata İlişkin Alınması Gereken Acil Önlemleri belirleyerek ilgili kurum ve kuruluşlarımıza ilettik. Yaşanılan süreçte yapılmasında yarar görülen hususları ilgili görüşlerimizi kamu kurum ve kuruluşlarına aktarmak ve yürütülecek çalışmalara katkı sağlamak amacıyla Deprem Yaralarının Sarılmasına Yönelik Mali ve Sosyal Güvenlik Tedbir Önerilerimizi hazırlayarak Hükümete, milletvekillerimize, ilgili kurum ve kuruluşlarımıza sunduk.
Yürürlükte bulunan mevzuatımızda deprem dahil olmak üzere doğal afetlerle ilgili faaliyet ve işlemlere ilişkin vergi istisna ve muafiyetleri yer almaktadır. Mevzuatımızı oluştururken veya değiştirirken doğal afet koşullarını dikkate alarak anında ihtiyaçlara cevap verebilecek esnekliklere kavuşturmak zorundayız.
Hem küresel düzeyde hem ülkemizde yaşanan doğal felaketler ekonomik ve toplumsal yaşamı büyük bir baskı altına almış bulunuyor. Her birimiz elbette zorlukları aşmak için dayanışmamızı göstereceğiz ve dayanışmaya devam etmek zorundayız. Ancak, yaşanan felaketler mevcut durumun ve alışkanlıklarımızın köklü bir şekilde sorgulanmasına neden oldu. Doğal felaketler, çatışmalar, sağlık ve iklim krizleri, ekonomik belirsizlikler her geçen gün gelecek endişelerimizi daha da artırmaktadır. Depreme dayanıklı konut stoklarını oluşturmak, iklim krizine karşı eylem planları belirleyerek aksiyon almak, sağlık krizlerine hazırlıklı olmak temel önceliğimiz olması gerekiyor.
İnsanları ve toplumları ayakta tutan değerlerin başında umut gelmektedir. Hem bireysel hem toplumsal umutlarımızı köreltmemek ve geliştirmek için harekete geçmemiz gerekiyor. Felaketlerle baş edebilmek için orta ve uzun vadeli bilimsel bir politika seti belirlemek ve bunu tavizsiz bir şekilde hayata geçirmek mecburiyetindeyiz. Felaketleri beklemek ve izlemek yerine bir an önce hazırlanmak zorundayız.