Merkez Bankası, Türkiye’nin yaşadığı büyük deprem felaketi sonrası ilk Para Politikası Kurulu toplantısında politika faizini 50 baz puan indirerek yüzde 9’dan yüzde 8,5’e çekti. 50 baz puanı ‘ölçülü indirim’ olarak tanımlayan Merkez Bankası’nın kararı hem deprem hem de seçim kaynaklı enflasyonist etkileri gözettiği yorumlarına yol açtı. Yaşanan deprem felaketinin etkilerinin en düşük seviyeye indirilmesi ve gerekli dönüşümün desteklenmesi amacıyla uygun finansal koşulları önceliklendirileceği vurgusu da Merkez Bankası’nın gerek düşük faizli selektif yatırım kredileri gerekse deprem bölgelerine yönelik zorunlu karşılık indirimleriyle destek olacağı beklentilerini arttırdı.
Yılın ikinci toplantısında Merkez Bankası Para Politikası Kurulu Kasım 2022 sonrasında ilk faiz indirimini gerçekleştirdi. Anketlerde 50-100 baz puanlık beklentiler oluşmuşken 2023’ün ilk faiz indirimi 50 baz puan gerçekleşti ve Merkez Bankası, ölçülü indirim sonrası para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşünde olduğunu vurguladı.
PPK metni deprem felaketinin etkisiyle önceki aylara göre büyük değişikliklere uğradı. Merkez Bankası deprem felaketi öncesindeki öncü göstergelerin 2023’ün ilk çeyreğinde iç talebin dış talebe kıyasla daha canlı olduğuna ve büyüme eğiliminde artışa işaret etmekte olduğunu kaydetti. Depremin üretim, tüketim, istihdam ve beklentiler üzerindeki etkilerinin kapsamlı şekilde değerlendirildiği kaydedilen PPK metninde depremin yakın vadede ekonomik aktiviteyi etkilemesi beklendiği ancak orta vadede Türkiye ekonomisinin performansı üzerinde kalıcı bir etkide bulunmayacağı öngörüldüğü belirtildi. İç tüketim talebi, enerji fiyatlarındaki yüksek seviye ve ana ihracat pazarlarındaki zayıf iktisadi faaliyet cari denge üzerindeki riskleri canlı tuttuğu dile getirilen metinde cari dengenin sürdürülebilir seviyelerde kalıcı hale gelmesi, fiyat istikrarı için önem arz ettiği ifade edildi.
Selektif yatırım kredileri artırılabilir
Kredilerin büyüme hızı ve erişilen finansman kaynaklarının amacına uygun şekilde iktisadi faaliyet ile buluşması yakından takip edildiğine dikkat çekilen PPK metninde “Kurul, 2023 Para Politikası ve Liralaşma metninde belirttiği üzere, parasal aktarım mekanizmasının etkinliğini destekleyecek araçlarını kararlılıkla kullanmaya devam edecek ve fonlama kanalları başta olmak üzere tüm politika araç setini liralaşma hedefleriyle uyumlu hale getirecektir. Kurul, yaşanan felaketin etkilerinin en düşük seviyelere indirilmesi ve gerekli dönüşümün desteklenmesi amacıyla uygun finansal koşulların oluşmasını önceliklendirecektir” denildi. Bu son mesaj ise uzmanların deprem felaketi nedeniyle Merkez Bankası’nın çok daha aktif bir rol üstleneceği yorumlarına yol açtı.
Ekonomistler Merkez Bankası’nın pandemi sonrası devreye alınan düşük faizli yatırım kredilerinin deprem felaketi sonrası yeniden toparlanma döneminde daha etkin kullanılabileceğine işaret ederek yine selektif kredi politikasının önceliklendirileceği kaydedildi. Ayrıca deprem bölgelerinde zorunlu karşılık indirimlerinin devreye alınabileceğini söyleyen ekonomistler para transferleri konusunda da kolaylaştırıcı önlemler alınabileceğini dile getirdi.
Tüm bunların yanında bir yandan da depremin ve seçimlerin enflasyona beklenen etkisi var. Merkez Bankası PPK metninde uygulanan bütüncül politikaların desteğiyle enflasyonun seviyesinde ve eğiliminde iyileşmeler görülmeye başlanmakla birlikte depremin yol açtığı arz-talep dengesizliklerinin enflasyon üzerindeki etkileri yakından izlendiği kaydedilerek “Sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması daha da önemli hale gelmiştir. Bu çerçevede Kurul, politika faizinin 50 baz puan düşürülmesine karar vermiştir” denildi. Kurulun, ölçülü indirim sonrası para politikası duruşunun fiyat istikrarı ve finansal istikrarı koruyarak deprem sonrası gerekli toparlanmayı desteklemek için yeterli olduğu görüşünde olduğu yer alan metinde depremin 2023 yılının ilk yarısındaki etkilerinin de yakından takip edileceği dile getirildi.
UZMANLAR MERKEZ BANKASI PPK KARARINI NASIL YORUMLADI
YATIRIM KREDİLERİNDE DAHA AKTİF OLABİLİR
TOBB ETÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Atılım Murat: Merkez Bankası’nın yaptığı sembolik bir indirim. Yüzde 57,68 enflasyon varken politika faizini 50 baz puan indirmiş, beklenti 100 iken 50 gelmiş önemi yok. Merkez Bankası en azından piyasaya deprem ortamında desteklemeye hazırız mesajı veriyor. Depremin etkilerinin değerlendirdiğini söylüyor çok da etkili olmayacağını söylüyor ki makul bir açıklama. Bir iki çeyrek görebiliriz etkisini sonrasında muazzam bir yatırım harcaması olacağı için kamu harcamalarının ve özel sektör yatırımlarının pozitif etkilerini sonraki çeyreklerde görebiliriz. Merkez Bankası depremin etkileri gözleniyor derken enflasyon üzerinde çok fazla etkisi olmayabileceğini söylüyor. Deprem bölgesinin Türkiye’nin tarım sektörünün payının yüzde 15 olduğunu biliyoruz, gıda fiyatları üzerinden enflasyona 5-10 puanlık katkı rahat gelir. Kamu harcamaları artacak, Hazine borçlanacak ama depremin enflasyona etkileri konusunda Merkez Bankası rahat görünüyor. Ancak enflasyon başımızı ağrıtacak gibi görünüyor. Destek konusunda ise uzun süredir kalkınmacı merkez tartışması var. Deprem ekonomisi çerçevesinde Merkez Bankası’nın bürünmek istediği bir rol yine bu. Bir süredir yatırım kredileri veriyorlar bunun daha fazla verileceğini ve selektif direkt deprem bölgesine yatırım odaklı olarak verilmesi öne çıkabilir. Yatırım kredisi çerçevesinde daha aktif Merkez Bankası görebiliriz.
DEPREM BÖLGESİNE YÖNELİK SELEKTİF KARARLAR GELEBİLİR
Fortuna Capital CEO’su Dr. Altuğ Özaslan: Merkez Bankası, 100 baz puan indirim beklentisine karşın 50 baz puan indirim yaparak piyasayı şaşırttı. Politika faizi ile reel ve finansal piyasalardaki faizler arasındaki ilişki koptuğu için mevcut faiz seviyesinin etki alanı Merkez Bankası ile bankalar arasındaki repo ve swap fonlama maliyeti, kredi kartı gecikme ve nakit avans tavan faizi ve selektif kredi faizi ile sınırlı hale gelmişti. PPK metninde, faiz indiriminin yeterli olduğunu düşünüyoruz diyerek de arz-talep dengesizliği sebebiyle zaten sıcak olan iç tüketimin daha da fazla ısınmasını istemiyoruz deniliyor çünkü kredi kartı gecikme ve nakit avans faizleri tavanının çok aşağı gelmesi, negatif reel faizin daha da genişlediği bir ortamda iç tüketimin ateşini harlayacaktı. Her ne kadar %9 politika faizi de mevcut konjonktürde bana göre ne kadar yeterli olsa da Merkez Bankası’nın buradayız, izliyoruz ve görüyoruz demek amacıyla faiz indirim miktarını düşük tutmasını olumlu ve yapıcı bulduğumu belirtmek isterim. Ülkemizde yaşanan vahim afetin, kısa vadede büyümeye sınırlı negatif etkileri olacağı ve orta vadede pozitif katkıları olacağı görüşüne de katılıyorum. Ocak ayındaki PPK metninden sonra da aldığım mesaj şubat ayında faiz indirimi olacağı yönündeydi, bu minvalde bugün yapılan faiz indiriminin sınırlı kalması Merkez Bankası’nın seçim sebebiyle mali genişlemenin olduğu, ihracat piyasalarımızdaki büyüme endişeleri ve enerji ithalatı sebebiyle ödemeler dengesi üzerinde risklerin bulunduğu bir dönemde, enflasyonu kontrol etmek konusunda da, ödemeler dengesine gösterdiği hassasiyeti göstermeye başladığına işaret ediyor. Metinde geçen, yaşanan felaketin etkilerinin en düşük seviyelere indirilmesi ve gerekli dönüşümün desteklenmesi amacıyla uygun finansal koşulların oluşmasını önceliklendirecektir, vurgusu da faiz kararından ziyade bölgesel olarak gerekli finansal desteklerin ve koşulların farklı şekilde sağlanacağını bize gösteriyor. Yakın zamanda TCMB’den sadece deprem bölgesine yönelik selektif yeni kararların gelebilme ihtimalini yüksek buluyorum.
MAKROİHTİYATİ ÖNLEMLER ÖN PLANA ÇIKABİLİR
Coface Türkiye Ekonomisti Seltem İyigün: Merkez Bankası’nın geçen ay metinde yaptığı değişiklikle zaten faiz indirimine gitmesini bekleniyordu. Ancak depremin kısa vadede büyüme üzerindeki beklenen etkisinin aşağı yönlü olması nedeniyle, geçen toplanı sonunda oluşan beklentilerden daha yüksek bir faiz indirimine gideceğini piyasa tahmin etmişti. Metinden anladığımız kadarıyla Merkez Bankası, depremin enflasyon üzerinde de olası yukarı yönlü etkileri nedeniyle temkinli bir adım atmayı tercih etti ve bu faiz seviyesinin yeterli olduğunu takdir etti. Deprem nedeniyle gerekli dönüşümün desteklenmesine ilişkin ifade, depremin kaynak ihtiyacını artırdığına işaret ediyor. Bu kapsamda, hem para politikası hem de makroihtiyari önlemler ile mevduatların desteklenmesi ve kredilerin söz konusu dönüşümün gerçekleştirilmesi amacıyla kullanılması ön plana çıkabilir. Fakat bu ortamda, aktarım mekanizmasının işlevsel çalışmasının gerekliliği de ortaya çıkıyor. Bunun için de enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınabilmesi lazım. 12 ay sonraki beklenti %30 civarında sabit ancak sene sonu beklentileri şubat ayında yine bozulma gösterdi. Ekonomide kullanılan kaynak vadesinin uzayabilmesi için aktarım mekanizmasının sağlıklı çalışması önem taşıyor.