ABD’li yatırım bankası Morgan Stanley, Kahramanmaraş merkezli deprem felaketinin yol açtığı ekonomik kayıplarla ilgili öngörülerini yayımladı.
Bankaya göre 40 binden fazla insanın hayatını kaybettiği depremin ekonomide yol açtığı doğrudan kayıplar 45 milyar dolara kadar çıkabilir.
Sadece konut kayıpları 24 milyar dolar, 38 milyar dolara çıkabilir
“Depremlerin potansiyel makro ekonomik maliyetleri” başlıklı raporda banka sadece konut yıkımlarından kaynaklanan kayıplarım 24 milyar dolar olduğunu ve bu kaybın 38 milyar dolara çıkabileceğini öngörüyor. Ayrıca konut dışı sermaye stoku ve altyapısında oluşan kayıplarla depremin doğrudan maliyeti bankaya göre 29 ila 45 milyar dolara kadar çıkabilir. Bu da GSYH’nin yüzde 5,2’sine denk gelen bir kayıp anlamına geliyor.
Raporda 1999 Marmara depremiyle de bir karşılaştırma yapılarak bölgenin İstanbul ve çevresine göre daha az sanayi faaliyetine ev sahipliği yapması nedeniyle dolaylı kayıpların 2023 yılı için GSYH’nin yüzde 0,5’iyle sınırlı kalacağı öngörülüyor.
“Yeniden inşa ve makroekonomik etkiler yönetilebilir”
Yeniden inşa finansmanının ve depremin makro ekonomik etkilerinin ‘yönetilebilir’ düzeyde olduğu görüşü paylaşılan raporda yeniden inşa maaliyetleri ve acil felaket yardımlarının GSYH’nin yüzde 3,6’sına denk gelen 31 milyar dolarlık bir mali yük oluşturacağı tahmin ediliyor. Bunun yarısının daha yüksek vergiler ve yurtiçi hibelerle karşılanacağını öngören banka iki yıl içinde bütçe açığının 1,8 baz puan artacağı görüşünde. Bu da 15 milyar dolarlık bir bütçe açığı anlamına geliyor. Ancak yabancı yardım ve yeniden inşa kredilerinin bu ilave açığın 5 milyar dolarını karşılamasının beklendiği, kamu sektörünün 10 milyar dolar borçlanma ihtiyacı olacağı tahmin ediliyor.
Deprem rapora göre Türkiye’nin cari açığını da özellikle yeniden inşa için gerekli ithalatın etkisiyle 9 milyar dolar (GSYH’nin yüzde 1’i oranında) artıracak. İki yıllık süre boyunca kamu sektörünün borçlanma ihtiyacındaki artışın 4 milyar dolarının dış finansmanla karşılanması gerekeceğini öngören banka, kalan 6 milyar dolarlık borçlanma ihtiyacının ise parasal genişleme ve bankaların devlet tahvili alması yoluyla kapatılacağını tahmin ediyor.
“Enflasyon riskleri artacak, yıl sonu tahmini %48”
Banka raporunda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 9’dan yüzde 8’e indirmesini beklediklerini belirtiyor ve enflasyon risklerinin de artacağına dikkat çekiyor. Mali desteklerin kaydadeğer oranda arttığı ve para politikasının daha da gevşetildiği bu politika miksinin enflasyonist bir etki yapacağı belirtilen raporda “Özellikle de tedarik kapasitesinin de hasar aldığı göz önünde bulundurulduğunda, makro politika çerçevesinde seçim öncesi bir değişiklik olmayacağını öngörüyoruz. Tahminimiz 2023 sonunda enflasyonun yıllık yüzde 48 düzeyinde olması ve genişlemeci politika miksi nedeniyle riskler yukarı yönlü” ifadeleri kullanılıyor.