Atılım Üniversitesi Maliye Bölümü öğretim üyesi Hakan Yılmaz, bütçenin deprem ve seçim nedeniyle gelen ek yükler yanında, yapısal olarak da bazı göstergelerinin bozulma eğilimi gösterdiğini ve politika müdahalelerinden öteye mali uyum programı uygulanması gerektiğini belirtti. Yılmaz bütçeye yönelik yaptığı çalışmada, cari giderlerin cari gelirlerle karşılanması anlamına gelen bütçe cari dengesinin fazladan açığa döndüğünü belirterek, bunun ilave borç alınması anlamına geldiğini vurguladı. Seçim ve deprem nedeniyle bütçe üzerindeki baskıların da arttığını kaydeden Yılmaz, GSYH’nin yüzde 4,2’si kadar bütçeye ilave yük geleceğini, bu ve diğer gelişmeler nedeniyle ek bütçenin gerekli olmasından öteye, bütçenin sağlıklı hale gelebilmesi için mali uyum programının kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
132.2 milyar TL açık
Yılmaz, Nisan ayı sonu itibariyle kamu maliyesinde sorunların derinleşme eğiliminin gözlendiğini kaydetti. Bütçedeki sermaye gider ve gelirlerinin dışarıda bırakıldığı genel anlamda cari giderlerin cari gelirlerle karşılanma oranının özlendiği cari dengenin, önceki yıllarda fazla vermesine karşılık 132.2 milyar TL açık verdiğine dikkat çeken Yılmaz, “Bu dengenin açığa dönmesi kamu tasarrufunun negatif olduğu anlamına başka bir ifade ile kamunun cari gelirleri ile cari giderlerini karşılayamadığı ve hizmetlerini operasyonel olarak yürütmek için de ilave borçlanmaya gitmesi gerektiği anlamına gelmektedir” uyarısında bulundu.
Borç çevirme oranının yüzde 165,8’lere çıktı
Deprem ve seçimlerin etkisinin genel bütçe açığına etkisinin de yüksek olduğunu, açık düzeyinin yine nisan ayı itibariyle önceki yıla kıyasla yüzde 1875,9 artarak 382.5 milyar TL’ye ulaştığını hatırlatan Yılmaz, kamu finansmana ihtiyacın yükseldiğini anlattı. Kamunun 2023’e nakit fazlasıyla girmesine karşılık ödemenin üzerinde borçlanmasını sürdürdüğü, borç çevirme oranının yüzde 165,8’lere kadar çıktığını belirten Yılmaz, bu verilerin tamamının bütçe performansındaki bozulmaya işaret ettiğini ve gelecek aylardaki kurumlar vergisi tahsilatının öneminin daha da arttığına dikkat çekti. Deprem ve seçimin etkisi: Bütçe açığı artacak Türkiye’de önemli kayıplara yol açan 6 Şubat depremlerinin ve seçimlerin bütçeye etkisine yönelik bir çalışma yapan Hakan Yılmaz, 2023’ün tamamında bütçeye gelecek yükün GSYH’nin yüzde 4,2’si kadar olduğunu belirterek, “2023 yılı için öngörülen bütçe açığının 1 katı üzerinde 1,3 trilyon TL’ye ulaşması suretiyle ek bütçe hazırlanması ihtiyacını kaçınılmaz kılmaktadır. Özellikle konut ve altyapı yatırımlarında ilgili kamu kurumlarının (TOKİ, İLBANK gibi) finansman yapılarının yeterli olmaması ve finansman kaynağına erişememesi durumunda depremin bütçeye getireceği doğrudan yük yüzde 2,5-3 seviyesine çıkabilecektir” görüşüne yer verdi.
Yılmaz çalışmasında, kamu maliyesinde seçim, deprem ve vergi performansı-yapılandırma yükümlülüklerinin yerine getirilmesi bağlamında, ek bütçenin kaçınılmaz olduğunu, mali performansın iyileştirilmesinde bir programın ancak etki sağlayabileceğini belirterek, “Bu çerçevede seçim sonrasında ekonomik programa uyumlu kapsamlı bir mali uyum programının hazırlanması kaçınılmaz gözükmektedir. Bu yapının tamamlayıcısı kurumsal nitelikli reform nitelikli uygulamalarla koordinasyon süreçlerinin güçlendirilmesi ve kamusal programlarda maliyet etkin yöntemlerin geliştirilmesi olacaktır” görüşüne yer verdi.
Harcamayı artıran muhtemel gelişmeler
Hakan Yılmaz, bütçe üzerinde harcama artışı sağlaması muhtemel bazı gelişmeleri şöyle sıraladı:
▶ Enfl asyon nedeniyle kamu ücret artışlarının beklenenden yüksek olması, kamu işçileri ve çalışanlarına yüksek ücret artışı, net kamu istihdam artışı, mal ve hizmet alımlarında girdi maliyeti, harcamaların hızlanması, savunma ve güvenlik harcama artışı nedeniyle yükselişler, sosyal transferlerdeki artış, EYT’nin etkisi.
▶ Deprem nedeniyle oluşan Strateji ve Bütçe Başkanlığı’nın GSYH’nin yüzde 9’u (100 milyar dolar) olarak hesapladığı depremin olumsuz etkisinin 2023’e denk gelecek kısmı. Vergi gelir kaybı, üretim kaybı, sağlık harcama artışı, verimlilik düşüşü ile birlikte gerçekleşen etki. OHAL uygulaması dahil harcamanın kolaylaşması nedeniyle ödenek artışı ve kullanımında yükseliş, depreme yönelik fi nansman ihtiyacı artışı, depreme maliyet etkin müdahale yapılamaması etkisi.