İbrahim EKİNCİ
İki iktisat profesörünün çalışması, yatırımları hareketlendirmek ve artırmak için faiz düşürmenin ya da “düşük faiz”in yeterli olmadığını, aksine faiz düşürmenin enflasyonu tetiklemesi, belirsizliği artırması halinde yatırımların beklenenin aksine olumsuz etkilendiğini ortaya koydu. Bu iki çalışmadan birisi Prof. Dr. Erinç Yeldan’a ait. Diğeri de Prof. Dr. Selva Demiralp’e. Demiralp, İzmir İktisat Kongresi’ndeki sunumunda bu konuya çarpıcı grafiklerle değindi. Prof. Dr. Erinç Yeldan ise İktisat ve Toplum Dergisi’nin Mayıs sayısında yer alan “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Kıskacında Türkiye Ekonomisi: Sermayeyi İhya Eden Benzersiz Bir Bölüşüm Şoku” başlıklı yazısında konuyu ele aldı. Yeldan, yazısında, “Faiz düşünce yatırımlar artacak, ekonomi büyüyecek, ihracat artacak, işsizlik gerileyecek” görüşünü tartışıyor. Sayfada paylaştığım birinci grafiği şöyle yorumluyor:
“TCMB politika faizinin düşürülmesi talimatının ardından sabit sermaye yatırımlarındaki artış son derece cılız. Son 6 çeyrek dönemlik ortalaması: Ama aynı dönemde özel tüketim harcamalarındaki artış, üst gelir grupları için muazzam bir Lale Devri tüketim partisini andırmakta.”
Yine faiz düşürülmesinin beklendiği gibi kredilerin sistemli bir şekilde artışı olarak kendini göstermesi yerine aksine düşürebileceğini de belirten Yeldan’ın ikinci grafiği de bunu gösteriyor. Yeldan şöyle diyor: “Kredi talebinin sadece TCMB faiziyle belirlenen basit bir karar olmadığını, ulusal ekonomide beklentiler, risk algısı ve güvenin son derece önemli olduğu açık. Bankacılık kesimi kredilerinin milli gelire oranı beklenenin aksine düşmekte.”
Yeldan’ın yazısının uzun halinde “her ne pahasına olursa olsun büyüme” politikasının aynı zamanda “cari işlemler dengesinde yükselen açık, hiper-enflasyon ve ücretli emeğin acımasız sömürüsü” olarak sonuçlandığını anlatıyor.
Faiz düşünce yatırımdan çok tüketim artabiliyor
Prof. Demiralp, İzmir İktisat Kongresindeki sunumunda aynı konuya değinmişti. Demiralp’in o kongrede bu konuda söyledikleri şöyle: “Faiz artarsa yatırımların düşmesini bekleyebilirsiniz. Çünkü faiz bir borçlanma maliyetidir. Daha büyük maliyetle borç alacaksam, daha az maliyetli bir yatırım yaparım sonucuna varabilirsiniz. Fakat faizi artarken yatırımın yükseldiğini de görebilirsiniz. Çünkü eğer o faiz artışı siyasi riskleri azalttıysa, enflasyon riskini ve belirsizliği azalttıysa, müteşebbis bilakis daha fazla yatırım yapabilir. Faiz arttığı zaman yatırımın da arttığını gördüğümüzde ‘ha demek ki böyle bir kural varmış, faiz artınca yatırım da artıyormuş’ da diyebilirsiniz. Ama işte bu gibi korelasyonlara bakıp altında yatan veriyi bilmediğiniz anlamına geliyor. Türkiye enflasyona izin verdiği zaman değil mücadele ettiği zaman yüksek büyümeler elde ediyor. 2021’de faizler düşürüldü, her tür destek verildi, büyüme yüksek gelmiş ama bu uzun soluklu olmuyor. Çünkü kırılganlıklar yaratıyor. 2022’de enflasyon daha da arttığı halde büyümenin ivme kaybettiğini görüyoruz. 2023’e daha da kaybetmesi bekleniyor. Geçen yılı yüzde 5.6 ile kapattık, bu yıl en iyi ihtimalle yüzde 2’ler 3’ler tahmini ediliyor.
Talep üretimden fazlaysa enflasyon olur mu?
Çok kafa karıştıran bir konu: Üretim artarsa enflasyon düşer… Yeni Ekonomi Modeli açıklanmasında karar alıcılar dedi ki Türkiye’de üretim talebin altında kalıyor ve bu enflasyon yaratıyor. O zaman faizleri düşürelim üretim maliyetleri düşsün, daha fazla üretim olsun arz talep farkı kapansın, enflasyon ortadan kalksın.
Eğer talep üretimden fazlaysa enflasyon olur mu? Olur. Ama faizi düşürerek bu farkı kapatabilir miyiz? Kapatamayız. Gördük. Enflasyon aldı başını gitti aynı süreçte büyüme düştü. (…) Tek bir şeyi değiştirip başka her şeyi yerinde bırakınca olmuyor. Sadece faiz düşürerek yatırımları artıramıyorsunuz. O zaman kurlar da artıyor ve ikinci bir maliyet dalgası geliyor. Büyüme geliyor ama yatırımdan ziyade tüketimden gelmiş. 10 fabrikalık talep 12 fabrikaya çıkmış… Enflasyonist baskılar artmış. Faizi düşürdüğünüz zaman en büyüt etkiyi tüketimde görüyorsunuz, yatırım – üretimde değil. MB’nin ekonomik büyümeye verebileceği en büyük destek fiyat istikrarını sağlamak. Üretim kapasitesini artırmak para politikasının değil maliye politikasının işi. Faizi düşürüp de yatırımı üretim kapasitesini artırabiliyor muyuz? Enflasyon arttığı zaman yatırımların düştüğünü ve ne kadar güdük kaldığını görebiliyoruz.”