Merve YİĞİTCAN
İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, ücret artışları ve EYT ödemeleriyle piyasaya girecek kaynağın iyi yönetilmesi gerektiği uyarısında bulundu. Avdagiç, döviz kurunun enflasyona paralel seyretmesi gerektiğini, EYT düzenlemesinde de bazı handikaplar bulunduğunu söyledi.
Üye sayısı 700 bini aşan Türkiye’nin en büyük odası İstanbul Ticaret Odası’nda (İTO) üst üste ikinci kez yönetim kurulu başkanlığına seçilen Şekib Avdagiç, ekonomideki makro gelişmelerin yanı sıra şehir ekonomisine ilişkin önemli konuları EKONOMİ’ye değerlendirdi. EKONOMİ Gazetesi ekibini Eminönü’ndeki İstanbul Ticaret Odası Binası’nda ağırlayan Avdagiç, şu sıralar iş dünyasının en önemli gündem maddesinin 2023 ücret skalasını tutturmak olduğunu söyledi. Tüm şirketlerin ücret artışlarını yönetmeye çalıştığını vurgulayan Avdagiç, asgari ücretteki artışın en aşağıdan en yukarıya kadar bir beklenti oluşturduğuna değindi. Ücret artışları noktasında şu an iki referans olduğunu, bunlardan birinin asgari ücretteki yüzde 56 ve memur- emekli maaşlarına yapılan yüzde 30’luk artış olduğunu aktaran Avdagiç, “İşverenin bütün ücret skalasında yüzde 56’yı yürütebilmesi zor görünüyor. En düşük kademede yüzde 56 ile başlayan artışın, daha üst gelirde temposunu biraz daha düşürerek kademeli olarak yüzde 35 bandına geleceğini sanıyoruz. Ancak burada her şirket elindeki yetenekleri tutabilmek adına kendi şartlarına uygun biçimde bir ücret farklılaşmasına gidecektir. Kamu bile IT’de çalışanlara ek ödeme yapılmasının önünü açtı” diye konuştu.
“EYT’nin bombası henüz düşmedi”
Şüphesiz bu yıl çalışma ortamına etkileri en fazla merak edilen konu EYT… Ücret gerçekleşmeleri üzerine sohbetin devamında konu EYT’ye geldiğinde Avdagiç, “EYT’nin bombası henüz düşmedi” benzetmesi yaparak, kritik sürece dikkat çekti. EYT ile ilgili kanunun ocak sonunda çıkmasının beklendiğini belirten Avdagiç, düzenlemenin hem işveren hem de çalışanlar için birtakım handikapları olabileceğini anlattı. Avdagiç, “Yaklaşık 1,5 milyon kişinin EYT’li olması bekleniyor. Emekli olanların belli kısmı kendi mevcut işyerlerinde çalışmaya devam edecek, belli bir kısmı da başka bir yerde iş bulup çalışacak. Ancak bir kısmı da ya iş bulamayacak ya da iş aramayacak. Bütün şartları sağlamasına rağmen emekli olmaktan çekinecek bir kesim de ortaya çıkacaktır” dedi.
“Enflasyon konusunda ümitsiz değilim”
Peki hem ücret artışları hem EYT ile kıdem tazminatları üzerinden piyasaya gireceği tahmin edilen 150 milyar TL’lik kaynak enflasyon üzerinde nasıl bir etki bırakacak? Şekib Avdagiç, sürecin iyi yönetilmesi gerektiği uyarısında bulunurken, “Enflasyon için ilk çeyreği görmemiz lazım. Çünkü ilk 3 ayda asgari ücretten kaynaklı ücret artışlarının ve EYT’nin getireceği etkiyi göreceğiz. İlk çeyrekte enflasyonu yüzde 10’un altında yani tek hane ile geçirebilmemiz çok önemli. İlk çeyreği tek haneli enflasyonla makul bir şekilde geçirebilirsek, o zaman kalan üç çeyrek için daha ümitli olabiliriz. Ben bu konuda ümitsiz değilim” ifadelerini kullandı.
“Döviz kuru enflasyonla paralel hareket etmeli”
Şu sıralar ihracatçıların yoğun şekilde şikayetlerini dile getirdiği, ‘baskılanan döviz kuru’ tartışmalarını İTO Başkanı’na da yönelttiğimizde, “Türkiye 2003- 2007 yılları arasında çok kötü bir tecrübe yaşadı” diyen Avdagiç, sözlerini şöyle sürdürdü: “O dönemde dolar 1.40’lardan 1.17’lere düştü. Türkiye’de birçok üretici ithalatçı oldu. Uluslararası piyasalardan çok rahat fon bulunuyordu, rahat sıcak para geliyordu. Öyle olunca bunu biz vatandaşlar olarak hissetmedik, sistem çalışmaya devam etti. Halbuki biz o dönem üreticimizi kollamak ve geliştirmek için adımlar atsaydık, bugün çok farklı yerlerde olabilirdik. Bizim temel yaklaşımımız döviz kuru enflasyonla paralel hareket etmeli.” Türkiye’de enflasyon artışının bir sebebinin de Avrupa’daki bazı üreticilerin Türkiye’deki distribüsyon sistemleriyle el ele, “Türkiye’de piyasa kaldırıyor” diyerek daha yüksek fiyatlama yapmaları olabileceğini söyleyen Avdagiç, böylece enflasyon tartışmalarına da yeni bir kapı aralamış oldu.
“Sermayenin 3’te birini toprağa yatırıyoruz”
Sohbet sırasında konu yatırımlara geldiğinde Avdagiç, sanayi arsalarındaki fahiş fiyat sorununu gündeme getirdi. “Kendi sermayemizle sanayimizi efektif kullanmamız gerektiği herkesin kabul ettiği bir yaklaşım” diyen Avdagiç, İstanbul sanayisinin hinterlandında ortalama bir OSB’de metrekare fiyatının 400 dolar olduğunu hatırlatarak, 25 dönüm bir arazi alıp üzerinde orta büyüklükte bir fabrika kurmak için sadece 10 milyon doların toprağa yatırılmak zorunda olduğunu aktardı. “Yani 20 milyon dolar sermayeniz olsa yarısını toprağa yatırıp işe başlıyorsunuz” diyen Avdagiç, şöyle devam etti: “Biraz iyimser olup sermayemizin üçte birini toprağa yatırdığımızı varsayarak, devamında bir küçük hesap yapalım. 100 birim sermayeniz var, en iyimser tahminle 3’te 1’i toprağa yatırılıyor. Toprağa yatırılan yüzde 33’ü yüzde 3’e düşürseniz yüzde 30’luk bedava bir kaynağa sahip olacaksınız. Toprağa 10 milyon dolar değil 1 milyon dolar yatırmış olsanız, sermayenizin en yüzde 30’unu gerçek yatırıma yönlendirmeniz mümkün olacak.”
“Sanayi arsaları 49 yıllığına kiralansın”
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de sanayi alanlarının toplam yüzölçümünün, Türkiye’nin toplam yüzölçümüne oranının sadece yüzde 0,36 olduğunu, Almanya’da ise bu oranın yüzde 4,4 olduğunu vurgulayan Avdagiç, “Biz sanayileşelim diyoruz ama topraklarımızın sadece yüzde 0,36’sını sanayiye ayırmışız ve Avrupa’nın en pahalı sanayi arsası satan ülkelerinin başında geliyoruz. Kendi sermayemizle kalkınma süreci diyoruz ya, bizim aklımıza gelen ilk efektif çözüm ve hemen uygulayabileceğimiz yöntem sanayiciye hızlı ve makul fiyatlı sanayi arsası tahsis etmek. Diyoruz ki 49 yıllığına kiraya verilsin, kiralayan sanayici taahhütlerini yerine getirirse bir bedelle devralsın, ya da almasın. ‘Real estate’ gibi ‘state estate’ olsun… Kesinlikle de spekülasyona fırsat vermeyelim. Ama siz eğer toplam arazinizin sadece yüzde 0,36’sını sanayiye ayırırsanız fiyatlarda spekülasyon da kaçınılmaz oluyor. Ayrıca makul fiyatlı arsa temini yatırımlar için tek haneli faizle kredi kullandırmaktan daha değerli olur.”
“Otel yatırımcısı da sanayici gibi yer bulamıyor”
İstanbul’un turizmde bu yılı çok iyi geçirdiğini söyleyen İTO Başkanı Avdagiç, şehirdeki yeni turizm yatırımlarının çok iyi gittiğini ancak otel yapmaya uygun arazi sıkıntısının İstanbul’da had safhada olduğunun altını çizdi. Çok az sayıda arsa olduğunu, bunların da çok fahiş fiyatlardan satıldığını belirten Avdagiç, tıpkı sanayici gibi otel yatırımcısının da sermayesinin önemli kısmını arsaya yatırmak zorunda olduğunu, bu nedenle çok hızlı şekilde İstanbul’da otel arsası geliştirilmesi gerektiğini ifade etti. Özellikle şehir merkezinde, Talimhane ve Salıpazarı-Maslak aksı üzerinde arsalara ihtiyaç olduğunu kaydeden Avdagiç, İstanbul’un 2022’yi yaklaşık 16 milyon turist ile kapattığını, ancak arsa temini olmazsa bunun artmasının mümkün olmadığını vurguladı.
“Ev kiralamaya legal statü şart”
“İstanbul 20-25 milyon turist ağırlasın diyoruz, ama nerede yatıracağız” diyen Şekib Avdagiç, Doluluk oranı zaten yüzde 96-97… Bırakın 25 milyonu 18 milyon bile ağırlayamayız” dedi. Bu noktada otel yatırımları için arsa tahsis edilmesinin önemli olduğunu kaydeden Avdagiç, aynı zamanda ev kiralama sürecinin de mutlaka legal statüye kavuşturulması gerektiğine işaret etti. Avdagiç, Bu sektör tamamen kayıt dışı gidiyor. Kamu buna cevap vermiyor, sektör baskı kuruyor cevap vermiyor, ama bu bir realite. İstanbul’da bu şekilde kiralanan on binlerce ev var. Hepsi kayıt dışı… Bir statü oluşturamadık. Bunlar gelişemiyor, aynı zamanda bu işin güvenlik boyutu da var. İstanbul turizminin gelişmesini istiyorsak, turist sayısını 25 milyona çıkarmak istiyorsak muhakkak bu konuları çözmeliyiz” şeklinde konuştu.
İFM’de kimseye kısıtlamamız yok,TÜYAP da CNR da gelip fuarlarını yapabiliyor
İTO’nun yönetimindeki İstanbul Dünya Ticaret Merkezi’ne (İDTM) ait İstanbul Fuar Merkezi (İFM) ile ilgili de bilgiler paylaşan Avdagiç, “Biz ilk günden bu yana kaliteli bir fuar alanı sağlayıcısı olmak istediğimizi söyledik. Şu anda TÜYAP bile 4 fuarını bizim orada yapıyor. Hiçbir kısıtlamamız yok. Bence çok doğru ve hayırlı bir iş yaptık bu anlamda. CNR da şartları sağladığı takdirde gelip fuar yapıyor” dedi. Muhakkak 3-4 yıllık sözleşmeler yaptıklarını belirten Avdagiç, “Burada ‘sosyal demokrat’ bir yaklaşım göstererek, 1 holden 11 hole kadar kiralama yapıyoruz. Arkadaşlara asla geri çevirmeyin diyoruz. Kimseyi olabildiğince reddetmiyoruz. Bu şekilde birçok küçük ve orta ölçekli fuarın önünü açtık” diye konuştu. “Hiç boş haftamız yok” diyen Avdagiç, “MÜSİAD’ın fuarına da yer veremedik. ‘İTO seçimlerinin olduğu gün neden orada UNICERA var’ dediler, ama yok ki boş haftamız” diye konuştu.
“Artık çocukların 4 yıllık üniversite eğitimine sabrı yok”
Oda olarak SoftITo projesi başlattıklarını ve SoftITo Yazılım ve Bilişim Akademisi’ni kurduklarını söyleyen Avdagiç, bu proje ile Türkiye’nin yazılımcı havuzunu geliştirmek istediklerini dile getirdi. İDTM’de akademinin ilk mekanını oluşturduklarını, 5 ayrı disiplinde yazılımcı yetiştirmek için bir ay sonra eğitimlere başlayacaklarını aktaran Avdagiç, “Kapasitemizin 110 katı talep aldık. Hayalimiz üniversitenin sürekli eğitim merkezini devreye sokarak, her yerde bu kursları açıp olabildiğince çok gence eğitim vermek… Şunu görüyoruz ki, artık çocukların 4 yıllık bir üniversite eğitimine sabrı yok. Üniversite eğitimi artık kabuk değiştiriyor. Burada en ilginç olanı, eğitime müracaat edenlerin büyük kısmı sosyoloji, arkeoloji, edebiyat, coğrafya gibi bambaşka disiplinlerden” diye konuştu.