Mehmet KAYA
Asgari ücret tartışması gündemin ilk sıralarına doğru tırmanıyor. Hükümet henüz niyetini belli etmese de daha önce verilen “enflasyona ezdirmeme” sözü duruyor. Ekim ayı itibariyle Temmuz sonrası gerçekleşen enflasyon yüzde 29,1. Üzerine Kasım ve Aralık ayı enflasyonu eklenecek. TÜRK-İŞ’in açlık ve yoksulluk sınırı ise yine Kasım ayı itibariyle sırasıyla 14 bin TL ile 45.7 bin TL seviyesinde. Eğer enflasyona ezdirmeme kriteri alınırsa ücret artışının yüzde 40’lara doğru ulaşacağı şimdiden söylenebilir.
Rekabet avantajını olumsuz etkiler
İşveren kanadı asgari ücretin kendilerince yüksek artırılması halinde, diğer ücretleri de yukarı itmesi ve rekabet avantajını olumsuz etkileyeceği yönündeki söylemini sürdürüyor. İşçi kanadı ise ücretin temel geçim ücreti dahi olmadığını ısrarla vurguluyor.
Bu iki söylem arasında ise Türkiye’nin pek de gündeme getirilmeyen en önemli yapısal sorunlarından biri yatıyor. O da verimlilik. Türkiye’deki firmaların verimlilik sorunu gerçekte yapısal bir sorun. Gelişmiş ülkelerin dahi KOBİ’leri Türkiye’deki muadillerinden daha hızlı büyüyor. İş dünyasının kendisi bile gerçekte batması gereken çok sayıda firmanın çeşitli yollarla ayakta tutulduğundan, kaynak israfı yaratıldığından söz ediyor. Verimlilik istatistikleri de benzer bir duruma işaret ediyor. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı verilerine göre 2009’da 101,8 olan çalışan kişi başına katma değer 2021 sonunda ancak 125,9’a gelebilmiş durumda. Üstelik bu yıllar içinde çeşitli yıllarda 80’lere kadar düşmeler de görüldü.
Verimlilik eksikliğine yönelik ihtiyaç büyüyor
Bu yapısal soruna yönelik, dezenflasyon süreci devam ederken adım atılmayacağı ortada. Ancak, yapısal sorunlar arasında sayılmayan ancak gerçekte her geçen gün aciliyeti artan verimlilik eksikliğine yönelik bir girişime de ihtiyaç büyüyor. 2024’te asgari ücrete yönelik geniş kitleleri memnun etmeyecek, enflasyonla mücadeleyi kolaylaştıracak bir adım atıldığında ki bu maliyetin kitlelere yansıtılması anlamına gelecek, diğer taraftaki kaynak dağılımı, verimlilik sorununun da hızla çözülmesi sosyal riskleri azaltma açısından gereklilik olarak öne çıkabilir.