YENER KARADENİZ / İSTANBUL
Cari işlemler dengesi üzerindeki olumsuz etkileri azaltmak amacıyla altın ithalatına getirilen kota, geçen yıl yasal yollarla ülkeye giren altın miktarında ciddi düşüşe yol açtı. 2024 yılında altın ithalatı yüzde 60 azalarak 319 tondan 125 tona geriledi.
Aynı dönemde, yerli madenlerden çıkarılan altın miktarı da yüzde 10 düşüşle 32,2 tona indi. Bu gelişmelere paralel olarak, kaçak altın girişinde artış gözlenirken, ihracatta ise yüzde 2,5’lik sınırlı bir gerileme yaşandı ve toplam ihracat değeri 13 milyar dolara düştü.
Yüksek fiyatlar nedeniyle vatandaşların talebinde de azalma görülürken, Darphane’nin bastığı altın miktarı yüzde 29 azalarak 23 milyon adete geriledi. Şu sıralar aylık kotanın 2 ton artırılmasının yanı sıra ve arz ve talebin dengelenmesi ile uluslararası piyasa ile fiyat farkının düştüğünü dile getiren sektör temsilcileri, 1 aydır altın fiyatlarında uluslararası piyasa ile farkın kalmadığını dile getirerek buna bağlı olarak kota ihtiyacı başta olmak üzere diğer sıkıntıların da ortadan kalktığını dile getirdi.
Takı talebi hala düşük
Altın yatırımcıları son haftalarda uluslararası piyasada meydana gelen gelişmelerin etkisi ile tabiri caizse altın günlerini yaşıyor. ABD Başkanı Donald Trump’ın ek gümrük vergileriyle birlikte ticaret savaşlarını yeniden başlatmasının etkisi ile altın, 6 haftadır yükseliş grafiği sergiliyor. Gelişmelere paralel olarak bu yıla 2 bin 624 dolarlık ons fiyatı ile başlayan altın, geride kalan sürede yüzde 9’a yakın artışla 2 bin 860 dolar sınırını aştı. Aynı dönemde gram altın ise yüzde 10,8 artışla 2 bin 984 TL’den 3 bin 308 TL’ye çıktı. Hal böyleyken tasarruf sahipleri de birikimlerini önümüzdeki dönemde de fiyatlarda artışın devam etmesi beklenen altına yönlendirdi ve başta Kapalıçarşı olmak üzere kuyumcularda tasarruf altına olan talebi artırsa da takı talebi yine düşük kaldı.
Fark düştü, sorun kalmadı
Takı Üreticileri ve İhracatçıları Derneği (TÜİD) Başkanı Mustafa Kamar, 1 aydır altın fiyatlarında uluslararası piyasa ile farkın kalmadığını dile getirerek buna bağlı olarak kota ihtiyacı başta olmak üzere diğer sıkıntıların da ortadan kalktığını dile getirdi.
Kamar, “Fark kapandığı için İtalya’da düzenlenen fuarda da Türk ihracatçısı iyi sipariş aldı. Farkın kalmaması mücevher ithalatını da azaltır. Zira fark fazla iken dışardan zincir şeklinde ürün getirip burada satıyorlardı. Bu da mücevher ithalatını artırıyordu. Bu alanda ithalatın ocak ve şubatta radikal bir şekilde düştüğünü göreceğiz. Görüldüğü üzere taşlar yerine oturduğunda, mücevher ithalatı eski yerine geliyor” dedi.
İç piyasada altın talebini geride kalan dönemde hane halkının artırdığını hatırlatan Kamar, şöyle devam etti: “Bu kısımda da altın yükseleceği kadar yükseldi diye talep nispeten artık daha düşük. Geriye bir tek Merkez Bankası’nın talebi kaldı. Ona yapacak bir şey yok.” Sevgililer gününün altın talebine etkisi konusunda ise Kamar, “Herkes kampanya yapıyor. Kampanyasız mal satılamıyor. Yanı sıra insanlar altın alırken pırlantalı ürüne talep göstermeye başladı. Zira altını az, pırlantası fazla olan ürünler daha ucuza geldiği için bu tarz ürünlere talep yüksek bu ara” şeklinde konuştu.
Altın Trump’ı izliyor
Altın fiyatlarında 20 Ocak’tan itibaren ABD Başkanı Trump’ı izleyen bir görünüm olduğuna dikkat çeken Altın ve Para Piyasaları Uzmanı Mehmet Ali Yıldırımtürk, “Burada gümrük tarifelerinin yeniden düzenlenmesi ön planda. Bu, aynı zamanda AB ve Çin odaklı bir ticari savaşı da beraberinde getiriyor. Bu arada merkez bankalarının altın alımları devam ediyor. Son olarak Gazze’nin boşaltılması gibi jeopolitik gerginlikler altına yansımış durumda. Tüm bunları üst üste koyduğumuzda hem jeopolitik gerginlikler ve hem de belirsizlikler devam ediyor. Faiz indirimleri de sürüyor. Tüm bu gelişmeler altını destekliyor” dedi.
Yıldırımtürk, önümüzdeki dönem beklentileri konusunda ise şöyle konuştu: “Yaz aylarında sakinleşme olabilir. Ağustos sonrasında onsta 3 bin 200 dolar görürüz diye bekliyorum. Sonra biraz daha sakinleşebilir. İçerde ise Merkez Bankası’nın enflasyon raporunda senenin başında revizyona gitmesi tedirginlik yarattı. Altında alış ve satış dengeli gidiyordu bu nedenle uluslararası piyasa ile fiyat farkı kapandığı gibi 100 dolar kadar eksiye de düştüğü oldu ocak ayı sonunda. Şimdi satıcılar yok denecek kadar az alıcılar da tasarrufları ölçüsünde alım yapıyor. Bir diğer gelişme de kur korumalı mevduatın bu sene bitecek olması vadesi dolan tasarrufun altına yönelmesine yol açabilir. Bunda da fonlara getirilen stopajın yüzde 15’lere çıkmasını da etkisi var. Ancak altın kotası 2 ton daha artırılarak aylık 12 tondan 14 tona çıkarıldı. Ancak üretici yine de şikayetçi. Zira bu fiyattan satılamıyor. Takı tarafı ve mücevher hiç çalışmıyor, sadece tasarruf tarafı çalışıyor orada da montanlar küçülmeye başladı” diye konuştu.
2024’te 11 aylık kaçak, 11 yılı ikiye katladı
Altına getirilen kota ve zaman zaman açılan uluslararası piyasa ile fiyat farkı, kaçak altın teşebbüslerini de artırdı. Ticaret Bakanlığı verilerine göre geçen yılın 11 aylık döneminde kaçak yollar ile ülkeye girmek üzere iken yakalanan altının değeri 3 milyar 138 milyon TL’ye ulaştı. 2023’ün tamamında söz konusu rakam 909 milyon TL idi. Bu değer 2015-2023 arasındaki 10 yıllık dönemde ise toplanda 1 milyar 465 milyon TL’ idi.
Altın madenlerinin üretimi yüzde 10 geriledi
Türkiye’nin toplam altın rezervi 6 bin 500-10 bin ton civarında tahmin ediliyor ve yıllık 100 tona kadar üretim mümkün. Ancak son yıllarda söz konusu alanda da düşüş sürüyor. Altın Madencileri Derneği verilerine göre 2020’de 42 tona kadar çıkan altın madenlerinde üretilen altın miktarı, geçen sene 32,2 tona geriledi. Söz konusu değerin 2023’te ise 35,5 ton olduğu düşünüldüğünde 2024’te üretimin yüzde 10,24 düştüğü görülüyor.