Burcu GÖKSÜZOĞLU
TL mevduata destek borsaya alternatif yaratır mı?
Borsaya alternatif olur halen. Çünkü mevduat getirileri belli bir seviyeye kadar yükseldi ama enflasyon beklentileri bozuk olduğu için yatırımcılar borsaya daha yakın duruyor. Ancak son düzenlemeler sanki KKM’yle normal mevduatı birbirine rakip hale getirir nitelikte. Yani kısa vadeli ve de kur korumalı mevduattan normal mevduata döndürmek üzere ki bence bu doğru da bir adım. Hatta yeni yeni önlemler de gelmesi lazım. Belki stopaj avantajının genişletilmesi, uzatılması veya stopajın kaldırılması gibi mesela önlemler söz konusu olabilir. En son yılsonu olarak açıklanmıştı ama şu ortamda KKM’yi birden sonlandırmak mümkün değil. Altın ve dövize veya dövizli enstrümanlara kaçış ortamı hala mevcut. O ortamı ilk önce sönümlendirmek lazım veya yapamıyorsak da KKM dışı TL mevduatı cazip hale getirmemiz lazım. Bu anlamda atılmış önemli bir adım olarak görüyorum son düzenlemeyi ve önümüzdeki dönemde muhtemelen yavaş yavaş KKM’den çıkmaya özendirecek başka önlemler de görebiliriz.
SEÇİMLER İŞLERİ KARMAŞIKLAŞTIRIYOR
• Ekonomide atılan son adımları nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye rasyonel zemine dönüyor mu?
Türkiye’nin rasyonel zemine dönmesi biraz zaman alacak. Önümüzde yerel seçimler işleri karmaşıklaştırıyor gibi görünüyor. Çünkü aynı anda daraltıcı politikalar ve genişletici politikalarla karşılaşıyoruz. Enflasyonla mücadele adına baktığımızda bir faiz artışı söz konusuysa yani nispeten diyelim sıkı para politikası uygulanıyorsa bunun sıkı maliye politikasıyla desteklenmesi lazım ancak vergi artışları yoluyla yaparsanız bu sıkı maliye politikasını enflasyonist olur. İlk faiz artışının böyle sınırlı olması sonrası mütevazı adımlarla gidilecektir. Dolayısıyla zaman alacak. Enflasyon beklentileriyle politika faizinin çakışması lazım. Birinci kural bu. İkinci kural da bütün ülkedeki faiz seviyesinin bu politika faizi etrafında belirleniyor olması lazım. Şu an oradan uzağız, birbiriyle uyumlu olmayan fiyatlamalar söz konu faizler tarafında. Rasyonel zemine oturması için bunun konsolide olması gerekir normalleşme için. Bu da ancak bence seçimden sonra politika eş güdümüyle gerçekleşecek.
Mali politikalarda atılan adımlar para politikasında nasıl bir etkiye yol açar?
20 Temmuz’da Merkez Bankası faizi ne yapar?
İlk etapta Merkez Bankası’nın işini zorlaştırmış durumda şu anda maliye politikası. O yüzden de faiz artışlarının devam etmesini bekliyorum. İlk adım çok önemliydi. İlk adım piyasadaki en düşük beklentilere yakın şekilde gerçekleşince bundan sonrasında daha küçük adımlarla devam edebileceğini düşünüyorum. Üç puanlık bir artış bekliyorum ama beş puan olursa şaşırır mıyım? Hayır şaşırmam. Neye göre faiz artışı yapıldığını henüz anlayamıyoruz. Çünkü piyasa fiyatlamasından yine uzak bir noktada şu anda politika faizi. Neden 6.5 puan yapıldığını da bilmediğimiz için beklenti oluşturmak hakikaten çok güç. Bence beklentilerin netleşmesini sağlayacak tarih 27 Temmuz enflasyon raporu toplantısı olacak. İlk kez piyasayla Merkez Bankası başkanımız bir araya gelecek. Merkez Bankası’nın enflasyon beklentilerini alacağız. Bu toplantı piyasayla Merkez Bankası’nın iletişimi adına çok önemli. Bizim beklentilerimizi de şekillendirecek önemli bir tarih.
Sadeleşme adımlarının kredi piyasasına etkisini ne zaman görürüz?
Doğrusu ben daha hızlı davranmasını beklerdim. Ancak Merkez Bankası Başkanı bankacılarla toplantılar yaptı ve sanırım bankaların kırılganlığıyla ilgili fikir alışverişleri de oldu. O yüzden de adımların hızı bu yüzden yavaş gerçekleşiyor gibi görünüyor. Şu anda yavaş hareket ettiği için reel sektöre kaynak aktarma mekanizması maalesef halen sorunlu çalışıyor. Kredi büyümesi aslında enflasyonla mücadele adına görmek istediğimiz bir resim ama reel sektörün nakit akışını, likidite akışını çok ciddi olumsuz etkiliyor. Ekonomide ani durma riskini beraberinde getiriyor. Hem ticari kredilerde hem tüketici kredilerinde şu an geldiğimiz oranlar kamu tarafında çok tehlikeli düzeylerde değil. Kredi büyümesi yine hatırı sayılır düzeylerde ancak özel sektörün ticari kredi büyümesi eksiye döndü. Dolayısıyla işletmeleri beslemesi gereken bir kanal tıkanmış. Adımların ağır ağır atılması kredi mekanizmasının normalleşmesini de geciktiriyor. Bankacılık sistemi çok ciddi bir tahvil stoku tutmaya ve kredi verme konusunda çekimser kalmaya devam ediyor. Bu da iş dünyası, açısından ciddi bir nakit akış problemini beraberinde getiriyor.
İsveç kararının piyasalara olumlu yansımaları olur
Türkiye’nin döviz ihtiyacı yine Körfez’den mi karşılanacak, swap ya da varlık satışı yoluyla? İsveç’e yeşil ışık batılı yatırımcıları da cezbeder mi?
Kısa vadede Türkiye uzunca bir süredir portföy yatırımlarına kapıyı kapatmış gibi görünüyor. Oysa ki ciddi bir döviz ihtiyacı var. Bu anlamda ben ilk etapta BDDK limitlerinin gevşetilmesini, zaman kazanılmasını ardından doğrudan yabancı yatırım arayışının devam etmesini beklerim. Varlık satışı gibi alternatifl er konuşuluyor hakikaten de. Devlet Demiryolları’nın ve İzmir Limanı’nın adı geçiyor. Ama kıymetli varlıklarını daha elverişli zamanlarda satılması gerektiğini düşünüyorum. Tabiri caizse değerinin altında gitmesi ihtimali var. Swap tarafı ise döviz ihtiyacını kısa vadeli karşılayacak bir önlem. Sadece bilançoyu güzel gösteriyor. Kalıcı çözüm hakikaten Türkiye’nin yatırım ortamının iyileştirilmesi, doğrudan yabancı yatırıma ev sahipliği yapması, varlıklarının kıymetinin değerini bularak satılması ama bunlar da zaman alacak süreçler. Bu süreçler adına NATO mutabakatı olumlu bir adım oldu. Devam ettirilmesi durumunda orta vadede Türkiye’nin yeniden batıdan yatırım çekmesi söz konusu olacaktır ama ben kısa vadede beklemem.
Türkiye İsveç’in NATO üyeliğine yeşil ışık yakması piyasaları nasıl etkiler?
Kesinlikle bu kararın yansımaları olacaktır. Çünkü kısa vadeli veya bir anlık bir çalışma değil. Etkileri de “bugün tamam anlaşma sağlandı, bitti” diyeceğimiz bir konu da değil. Uzunca bir süredir çalışmaları devam ediyordu ve Türkiye’nin özellikle terörizmle mücadele adına çok önemli talepleri olmuştu. Gümrük Birliği’nde revizyon biliyorsunuz çok önemli gündem maddelerimizden bir tanesi. AB’ye üyelik orta uzun vadeli süreçler. İsveç AB üyesi olmadığı için bu tarafta çok bir etkisi yokmuş gibi görünebilir ama bir Avrupa ülkesi ile bu şekilde entegre bir çalışma içine girmek önemli. Savunma sanayiyle ilgili çeşitli işbirliği imkanları var. Yatırım imkanları var. Dolayısıyla kapsamlı ve uzun vadeli iş birliğine dayalı bir sürecin önemli bir aşaması Türkiye lehine sonuçlanmış oldu. Dolayısıyla bunun piyasalara yansıması olacaktır. İlk etki de ben pozitif olması da beklerim. Türkiye’nin orta vadeli çıkarları açısından olumlu olacağı için piyasa fiyatlamalarına yavaş yavaş önce borsa olmak üzere girdiğini göreceğiz.