Mehmet KAYA
Mayıs ayı sonu itibariyle bütçe gerçekleşmeleri, torba kanun etkisi ve ek bütçe ile verilen ödenekler sonrası yapılan bir analizde, ek bütçede yıl sonu itibariyle halen korunan 659,5 milyar TL’lik açık tahmininin daha yüksek gerçekleşebileceği ve torba yasada öngörülenlere ilave yeni önlemler alınmaması halinde 1,3 trilyon TL dolayında gerçekleşebilecek açığın mevcut görünümde 2023 GSYH tahmininin yüzde 7,04’üne ulaşacağı hesaplandı.
Atılım Üniversitesi Maliye Bölümü Öğretim Üyesi Hakan Yılmaz tarafından yapılan çalışmada deprem, seçim harcamaları ve enflasyon nedeniyle oluşan bütçe üzerindeki yükün GSYH’nin yüzde 7,89’una ulaştığını belirtti. Mayıs sonu itibariyle bütçe giderlerindeki artışa karşılık gelirlerdeki artışın sınırlı kaldığına işaret edilen analizde sermaye niteliğindeki gelir ve giderlerin dışarıda bırakılmasıyla hesaplanan ve yatırım önceki kamu tasarrufuna işaret eden cari bütçe dengesine dikkat çekildi. Analizde, “Cari giderlerdeki artışın cari gelirlerdeki artışın üzerinde olması nedeniyle temel kamusal hizmetleri sunmak için de borçlanmaya başlanmıştır” ifadesine yer verildi. Yıl finansman programında yüzde 104 olarak öngörülen borç çevirme rasyosunun, Ocak-Mayıs döneminde, yüzde 127 seviyesinde gerçekleştiğini vurgulanan çalışmada, “Hazine 2023 yılının ilk beş ayında likidini özellikle izleyen aylarda cari gider baskısını dikkate alarak finansman ihtiyacının üzerinde borçlanıp 112 milyar TL seviyesinde artırmıştır” tespitine yer verildi.
Gelişmelerin bütçeye etkisi
Çalışmada, yüksek enflasyon ve buna bağlı ücret artışları, emekli aylık düzenlemeleri, kamu personel artışı, mal ve hizmet alımlarında artış, mal ve hizmet alımlarının maliyet kaynaklı bedel artışları, savunma harcamalarındaki dönemsel artış, sosyal transfer giderleri artışı, deprem ve deprem kaynaklı gelirlerdeki düşme nedeniyle bütçede ilave yükler oluştuğu kaydedildi. Deprem ve seçim nedeniyle yapılan uygulamalardan bütçeye gelecek yükün GSYH’nin yüzde 5,57’si; harcama genişletici uygulamalar nedeniyle de GSYH’nin yüzde 2,32’si olmak üzere toplamda yüzde 7,89 oranında ilave yük geleceği hesaplandı. Bu ek yüklerin önemli bir kısmının ek bütçe ile karşılandığı ayrıca Kur Korumalı Mevduat yüklerinin Merkez Bankası’na devredilmesi ile bütçe dışına çıktığı hatırlatılan çalışmada, “Bu çerçevede ekonomik programa uyumlu kapsamlı bir mali uyum programının hazırlanması kaçınılmaz gözükmektedir. Bu yapının tamamlayıcısı kurumsal reform nitelikli uygulamalarla koordinasyon süreçlerinin güçlendirilmesi ve kamusal programlarda maliyet etkin yöntemlerin geliştirilmesi olacaktır” denildi. Çalışmada, kamu personel ücret sistemindeki tartışmalı durumun verimlilik sorunları da oluşturabileceğine dikkat çekildi.
Ek bütçede olası artışlar tam karşılanmıyor
Çalışmada TBMM’ye sunulan ek bütçe ile gelir ve giderlere toplamda 1 trilyon 119,5 milyar TL’lik ilave yapıldığı, bütçe açığının başlangıç bütçesi ile aynı tutulduğu hatırlatılarak şunlar kaydedildi: “Bununla birlikte, personel ödenekleri üzerinde bir artış yapılmamış, cari transfer ve mal ve hizmet alımı gibi bazı harcama kalemlerinde ise revizyonun sınırlı seviyede tutulduğu düşünülmektedir. Dolayısı ile parlamentoya sunuluna teklif her ne kadar gerek konjonktürden kaynaklanan gerekse alınan yeni mali tedbirleri ve harcama genişletici politikaların bir kısmının sonuçlarını yansıtsa da personel ödenekleri ile emeklilik dahil sosyal güvenlik kurumları üzerinde artan mali baskıyı yansıtan revizyonların tam kapsanmadığı değerlendirilmektedir. İzleyen dönemde yaşanacak gelişmelere göre yeni tedbirlerin gündeme geleceği tahmin edilmektedir. Nitekim bu duruma yönelik olmak üzere de borçlanma limiti 3 katına çıkarılmıştır.”
Mali tedbirlerin alınmadığı durumda bozulma 2 trilyon TL
Atılım Üniversitesi Öğretim Üyesi Hakan Yılmaz analizinde, “Çalışma kapsamında yapılan tahminde yukarıda açıklandığı şekilde personel giderlerinden kaynaklı ilave ödenek ihtiyacı eklendiğinde, diğer gelir ve gider kalemlerindeki revizyonla bütçe ödenekleri yüzde 43 (6,39 milyar TL), bütçe gelirleri %33, 2 (5,07 milyar TL) seviyesinde artmaktadır. Bu durumda bütçe açığı ise 1,3 trilyon lira, faiz dışı açık yaklaşık 600 milyar, cari bütçe açığı da 429 milyar TL seviyesinde çıkmaktadır. KKM eğer bütçe içinde kalmış olsaydı bu rakamlar yaklaşık 350 milyar TL daha fazla olacaktır. Mali tedbirlerin alınmadığı bir durumda bütçe dengesindeki bozulma 2 trilyon TL’ye yaklaşmaktadır. Alınması programlanan tedbirlerle bu oranın iyi senaryoda 1,3 trilyon TL seviyesinde tutulmaya çalışılacağı (KKM ile 1,6 trilyon) görülmektedir” denildi.