Uzun bir süre genç nüfusuyla ön planda olan Türkiye, son yıllarda bu avantajını kaybederek yaşlanmaya başladı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 6 Şubat 2024 verilerine göre, ülkemizde yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı geçen yıl ilk kez çift haneye çıkarak yüzde 10,2’ye yükseldi. Öte yandan mevcut genç insan kaynağımıza da yeterli eğitim ve istihdam olanakları sunamıyoruz.
Uluslararası Çalışma Örgütü’ nün (ILO) 2024 yılı verilerine göre ülkemizde 15-24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 22’si eğitimin ve işgücünün dışında bulunuyor. Erkeklerde bu oran %15.6 iken, kadınlarda %29,8’dir. “Ne Eğitimde Ne İstihdamda” (NEET) olan milyonlarca “Ev gencinin” ekonomi dışında kalması toplum refahı açısından da kaygı verici bir durum yaratıyor. Üniversiteli gençlerin iş dünyasına girmesi de kolay olmuyor. Her 10 mezundan 4’ü iş bulamıyor. Gençler işsizlikten ve istedikleri işlerde çalışmamaktan yakınırken, iş dünyası da aradığı çalışanlara ulaşamıyor ve yetenek açığı giderek büyüyor.
Manpower Group’un 2024 Yetenek Açığı Raporuna göre, Türkiye yüzde 76’lık yetenek açığı ile 41 ülke arasında 22. sırada yer alıyor. Taşımacılık, lojistik, otomotiv, tüketim ürünleri ve hizmetleri, sağlık ve yaşam bilimleri, bilgi teknolojileri, endüstriyel ürünler ve malzemeler, iletişim teknolojileri, enerji ve altyapı hizmetleri, finans ve emlak sektörleri başta olmak üzere, pek çok alanda görev tanımlarına uyan çalışan eksikliği var. İşverenler en çok nitelikli mavi yakalı çalışan bulmakta ve elde tutmakta zorlanıyorlar. Nitelikli mavi yakalı çalışanlar yetiştirmek için öncelikle meslek liselerinin sayısının, çeşitliliğin, erişiminin ve eğitim kalitesinin artırılması gerekiyor. Türkiye mesleki eğitim olanaklarını artırır ve hızla küresel trendleri yakalayabilirse, ekonomik kalkınmada itici güç olacak nitelikli iş gücünü yaratabilir.
MESLEKİ EĞİTİMDE DÖNÜŞÜM İÇİN 360 DERECELİK BİR YAKLAŞIM
Mesleki eğitimde bilimsel temelli, teknoloji odaklı ve iş dünyası ile işbirliğine dayalı köklü bir dönüşüme ihtiyaç var. Bunun için planlamadan algı yönetimine ve işbirliklerine geniş bir bir bakış açısı gerekiyor;
1-PLANLAMA
Mesleki eğitim politikalarımız, bilimsel veri analitiği ile desteklenmeli ve iş gücü piyasası ihtiyaçlarına dayalı olarak planlanmalıdır. Mesleki eğitim mezunlarının iş bulma olasılıkları ve sektörlere entegrasyon süreçleri hakkında raporlar hazırlanmalıdır.
2-İLETİŞİM ÇALIŞMALARI
Meslek liselerinin toplumda daha cazip hale gelmesi için bu okulların sunduğu eğitim ve kariyer fırsatları daha görünür hale getirilmelidir. Toplantılar ve kamu spotlarıyla aileler mesleki eğitimin gençlere sağlayacağı iş imkanları konusunda bilgilendirilebilir. Meslek lisesi mezunlarının başarı hikayeleri, teknoloji odaklı özel “marka meslek liseleri” aracılığıyla tanıtım çalışmaları yapılabilir.
3-DİNAMİK BİR EKOSİSTEM
Meslek liselerinin müfredatı, sanayi ve iş dünyasının ihtiyaçlarına göre şekillendirilmelidir. Özel sektör kuruluşlarının meslek liselerine finansman, ekipman ve uzman desteği sağlaması; kendi bünyelerinde eğitim akademileri kurmaları teşvik edilmelidir.
4-21. YÜZYIL YETKİNLİKLERİNE YÖNELİK PROGRAMLAR
Teknolojinin iş dünyasındaki ağırlığı, mesleki eğitimin merkezine alınmalıdır. Grafik tasarım, video düzenleme, veri analitiği gibi alanlarda öğrencilere temel dijital beceriler kazandırılmalıdır. Teknik becerilerin yanı sıra, öğrencilerin sosyal ve duygusal beceriler kazanmaları sağlanmalıdır.
5-TEKNOLOJİK ALTYAPIYA YATIRIM
Meslek liseleri ve teknik eğitim merkezleri, sanal gerçeklik (VR) laboratuvarları, 3D yazıcılar ve dijital simülasyon cihazları gibi çağdaş eğitim araçlarıyla donatılmalıdır.
6-KAPSAYICILIK VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ODAKLI ÖZEL PROGRAMLAR
Mesleki eğitimin, dezavantajlı gruplar için bir fırsat yaratması sağlanmalıdır. Engellilere yönelik özel meslek liseleri ve programlar oluşturulmalı, özellikle kısal bölgelerdeki öğrenciler mobil mesleki eğitim merkezleri veya online meslek eğitimi platformları ile desteklenmelidir. Mesleki eğitimin odağına çevre bilinci ve sürdürülebilirlik entegre edilmelidir. Öğrencilere geri dönüşüm, enerji tasarrufu ve çevre dostu üretim süreçleri hakkında bilgi verilmelidir. Yenilenebilir enerji teknolojileri, organik tarım ve çevre mühendisliği gibi alanlarda temel bilgiler kazandırılmalıdır.
ORHAN TURAN / TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI
Mesleki ve Teknik Eğitimi Günün Koşullarına ve Çağın Aranan Niteliklerine Uygun Biçimde Dönüştürmeliyiz
Dünyada teknolojik gelişmeler ve yeşil dönüşüm ışığında sektörler ve meslekler hızla değişiyor. Yapay zeka ve robotik teknolojiler, iş dünyasında belirleyici bir rol oynarken, araştırmalar teknik ve dijital becerilerin öne çıktığı iş kollarında işgücü talebinin arttığını gösteriyor. Bu hızlı dönüşüm hem şirketleri hem ülkeleri “yetenek savaşları” ile karşı karşıya bırakıyor. Küresel yarışta Türkiye’nin rekabet gücünü koruması ve kalkınma hedefleri doğrultusunda ilerleyebilmesi için genç ve nitelikli insan kaynağı ile öne çıkması; bunun için de işgücünün becerilerini geleceğe hazır şekilde güncel tutması ve vasıf uyumsuzluğunu gidermesi gerekiyor. Mesleki ve teknik eğitimin niteliği ve hayat boyu öğrenme bu açıdan kritik öneme sahip.
İşgücündeki (25-34 yaş) genç yetişkinler arasında mesleki programlardan mezunların oranı OECD ortalamasında %22,5 iken Türkiye için bu oran %11. Teknik işgücüne yönelik talebin artmasına ve mesleki eğitim mezunlarının işsizlik oranının diğer lise programlarına kıyasla daha düşük olmasına rağmen gençleri bu alanlarda eğitim almaya yönlendirmekte zorlanıyoruz. Özel sektör olarak biz de çalışanlarımızın mesleki gelişimine yönelik sorumluluğumuzun farkındayız. Bu kapsamda işe aldığımız yeni mezunlara çalışma hayatına daha kolay uyum sağlamaları için kapsamlı eğitimler veriyor, çalışanlarımızın becerilerini güncel tutmaya odaklanıyoruz. Bununla birlikte, teknik işlerdeki çalışanlarımızı işe tutundurmada da zorluk yaşıyoruz. Ne eğitime ne istihdama dahil edemediğimiz genç nüfusumuzun yüksek oranını da hesaba kattığımızda, ülke olarak yararlanamadığımız bu potansiyeli doğru adımlarla bir an önce geri kazanmamız gerekiyor.
Meslekler dönüşürken, mesleki ve teknik eğitim de kendini çağa uygun şekilde devamlı güncellemeli. Okul-sanayi işbirlikleriyle eğitim ve istihdam arasındaki bağı güçlendirmeli, öğretmenler ve okul liderlerinin sektörü daha yakından tanımalarını sağlamalıyız. Gelecekte öne çıkacak meslekleri özendirmeli ve bu alanlara yönelik programları önceliklendirmeliyiz. Mesleki gelişim için şart olan staj imkanlarını kamu-özel sektör işbirlikleriyle artırmalıyız. Denetimler ve iyi uygulamalarla iş sağlığı ve güvenliğinden taviz vermeyen staj ve çalışma ortamları yaratmalı ve çocuk işçiliğinin muhakkak önüne geçmeliyiz. Teknik meslekler üzerindeki olumsuz algıyı kırmak için gençlere daha cazip çalışma koşulları ve kariyer fırsatları sunabilmeliyiz. Mesleklerdeki cinsiyet ayrımını ortadan kaldırmalı, daha çok kadına okul yıllarından başlayarak teknik alanlarda beceri ve meslek kazandırmalı, çalışma hayatına dahil etmeliyiz. Yaşam boyu öğrenme anlayışını doğru içeriklerle desteklemeli, gençlerin kendilerini sürekli geliştirebileceği olanaklar yaratmalıyız. Mesleki ve teknik eğitimi günün koşullarına ve çağın aranan niteliklerine uygun bir şekilde dönüştürerek Türkiye’nin kalkınma hedeflerine katkı sağlayan, gençlere umut veren ve güçlü bir gelecek sunan bir ekosistem oluşturmalıyız.
Efe Erdem / MEXT Genel Müdürü, TÜSİAD Yeni Nesil Sanayi Çalışma Grubu Başkanı
MEXT TEKNOLOJİ MERKEZİ MESLEKİ VE TEKNİK EĞİTİMLERİ ODAĞINA ALIYOR
■ Türkiye Metal Sanayicileri Sendikası’nın (MESS) girişimiyle ülkemizin endüstriyel dönüşümünü hızlandırmak için hayata geçirilen, dijital-yeşil dönüşüm ve yetkinlik gelişim merkezi MEXT, 2020 yılından bu yana 15’ten fazla sektörde, 650’den fazla firmanın dönüşümüne eğitim ve danışmanlık konularında liderlik ediyor. MEXT’in kalbinde, uçtan uca entegre edilmiş ilk dijital üretim tesisi olan MEXT Dijital Fabrika yer alıyor. Bu fabrika, 200’den fazla dijital ve yeşil kullanım senaryosu sunuyor. Bu sayede, MEXT Dijital Fabrika’yı ziyaret eden ve yetkinlik gelişim programlarına dahil olan katılımcılar, dijital-yeşil dönüşümün, yani ikiz dönüşümün, yarattığı etkiyi gerçek bir üretim ortamında deneyimleme imkanı elde ediyor. İkiz dönüşüm yolculuğu için yalnızca tesis ve teknoloji yatırımı yapmak yeterli değil. Üretici firmaların, dönüşüm sürecini hızlandırabilmesi için, “tüm organizasyonu kapsayan” yeni mesleki ve teknik yetkinliklere yatırım yapmaları kritik önem taşıyor.
Dijital dönüşümde yetkinlik kazanımı, iş süreçlerindeki hata azaltımı ve üretkenlik artışını bir adım öteye taşıyarak, rutin, standart ve tekrarlı işlerin oluşturduğu zaman kaybını katma değerli diğer işlere dönüştürme gücüyle iş dünyasına yenilik ve verimlilik getiriyor. McKinsey İşimizin Geleceği: Dijital Çağda Türkiye’nin Yetenek Dönüşümü Rapor’una göre otomasyon ve dijitalleşme, Türkiye’de önümüzdeki 10 yıl içinde 8,9 milyon yeni iş yaratma potansiyeli sunarken, mevcut iş gücünün yetkinliklerini geliştirmesi ve 7,7 milyon yeni çalışanın güncel becerilerle donanması gerekecek.
MEXT Genel Müdürü Efe Erdem aralarında otomotiv,makina, tekstil, çimento, ilaç, kimya ve gıda sektörlerine ait üreticiden elde edilen verilerin bulunduğu ve MEXT tarafından hazırlanan “Türkiye Endüstriyel Dönüşüm İçgörü Rapor”undan çıkan içgörülere göre yetkinlik gelişim ihtiyacını tüm sektörlerde gördüklerini ifade ediyor.
“MEXT olarak Sanayide Dijital – Yeşil Dönüşüm, Veri Bilimi, İş Zekası, Yapay Zeka, Sürdürülebilirliğe Liderlik gibi başlıklarda ihtiyaca yönelik eğitimler tasarlıyoruz. Bu zamana kadar üst – orta düzey yönetici, mühendis ve saha çalışanları olmak üzere organizasyonda her seviyeye yönelik eğitimlerimiz ile 30.000’den fazla kişiye dokunduk. 18.000 saha çalışanına verdiğimiz Dijital Okuryazarlık, Robotik ve Görüntü İşleme, IoT gibi teknik konularda hem teorik hem uygulamalı eğitim ile ilgili becerileri kazandırdık. 2023 yılı itibariyle sürdürülebilirlik alanında temel farkındalıktan başlayıp Sürdülebilirlik Yöneticisi Programlarından, Hidrojen ve Enerji gibi odaklı konulara kadar farklı uzmanlık seviyesine uzanan geniş bir yelpazede otomotiv, tekstil ve çelik sektörleri başta olmak üzere 150 farklı şirketten katılımcıya eğitim verdik.”
Aydın Erdem / Konda Araştırma ve Danışmanlık Genel Müdürü
ÇÖZÜM MESLEKİ EĞİTİM DIŞINDA BİR YERLERDE OLABİLİR
■ Sorunun adı ilk önce “ara eleman”dı. Sonra “nitelikli teknik eleman” dendi. Şimdi biraz da “aranan eleman” bile diyoruz. Ülke sanayileştikçe ve teknoloji geliştikçe yani birşeyler öğrenmeden iş yapılamaz hale geldikçe bu sorun öne çıkmaya başladı.
Çözüm olarak ise “mesleki eğitim”in önemi vurgulandı.
KONDA’da yaptığımız araştırmalar sonucu mesleki eğitimin toplumdaki algısının olumsuz olduğunu ve bu algının hem gençlerin kariyer tercihlerine hem de işverenlerin çalışan bulma süreçlerine doğrudan bir etkide bulunduğunu gözlemledik.
Ancak nitelikli teknik çalışan eksikliğinin giderilmesinde, meslek liseleri, yüksek okulları veya teknik eğitim programları zaten sorunun yalnızca bir parçasını ele alabiliyor. Ayrıca kısa vadedeki sorunu da çözmüyor. Zira halihazırda elimizde 1,5 milyon işsiz üniversite mezunu insanımız var. Gençlerin önemli bir kısmının NEET (ne eğitimde ne istihdamda) statüsüne itilmesiyle var olan ihtiyacın daha da derinleştiğini görüyoruz. Ayrıca gene sayısı yaklaşık bir buçuk milyon olan üniversite mezunu ev kadınlarını da ihmal etmeyelim.
Üniversite mezunlarına yeni bir istihdam modeli
TÜİK verilerine göre, 2023 yılında Türkiye’deki 15-24 yaş arasındaki gençlerin yüzde 23’ü NEET statüsüne sahip. Öte yandan, her yıl yaklaşık olarak 800 bin öğrenci üniversiteden mezun oluyor. 2023 yılında da her 4 mezundan 1’i istihdam dışı kaldı. Ek olarak, 2024’te sadece çalışanlar özelinde yaptığımız bir araştırmada %39’un eğitimini aldığı alan ile ilişkisiz bir meslek yürüttüğünü gördük. Bu durum, halihazırda analitik beceri ve teorik bilgilerle donatılmış üniversite mezunlarının, meslek ve teknik eğitim programları haricinde nitelikli işgücü açığını doldurması için önemli bir unsur olabileceğini gözler önüne seriyor.
Yeni istihdam modelinde algı yönetimi Üniversite mezunlarını istihdamda kazanmanın yolu iş tanımlarını esnetmekten geçiyor olabilir. Ancak bu konu iki taraflı bir algı yönetimini gerektiriyor elbette. Üniversite mezunlarını öncesinden burun kıvırdıkları işlerin şimdi biraz revize edilmiş hallerine ikna etmek; diğer yandan da beklentisi yüksek olan nitelikli ve eğitimli çalışanla kazanım pazarlığı yapmak. Bu sürecin zor ama son derece kritik olduğunu söylemek lazım. Aksi halde, var olan potansiyelimizi gerçekleştiremeyiz ve “gençler iş beğenmiyor, işverenler işe almıyor” anlatılarını daha fazla duymaya devam ederiz.
Hüseyin Yakup Temur / Ford Otosan Mesleki Eğitim Akademisi Lideri
FORD OTOSAN MESLEKİ EĞİTİM MODELİ: GELECEĞİN İŞ GÜCÜNÜ ŞEKİLLENDİREN BİR YAKLAŞIM
■ Hızla gelişen teknoloji ve dijitalleşme, mesleki ve teknik eğitimin önemini daha da artırıyor. Otomotiv sektörünün kaliteli üretim ve ihracat hedeflerine ulaşabilmesi, yüksek bilgi, beceri ve yetkinliklere sahip “nitelikli” iş gücüne bağlı. Bunun yanı sıra, beceri-istihdam uyumunun sağlanması ve doğru işe yerleştirme süreçleri de büyük bir gereklilik olarak öne çıkıyor.
Ford Otosan olarak mesleki eğitimi stratejik bir öncelik olarak görüyoruz. Merhum Mustafa Koç’un “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” projesinden ilham alarak, bu alanda önemli adımlar atmaya devam ediyoruz. Ford Otosan bünyesinde mesleki eğitime özel olarak odaklanan Ford Otosan Mesleki Eğitim Akademisi’nin kurulması da bu konuya verdiğimiz önemin somut bir göstergesi.
Bu ekip; Ford Otosan’ın mesleki eğitim & gelişim stratejilerinin belirlenmesi, şirket mesleki eğitim ihtiyaçlarını en doğru şekilde belirleyerek sistemlerin kurulmasını, ihtiyaç analizlerinin yapılmasını, birimlerden gelen talepleri, planlama, gerçekleştirme, değerlendirme ve belgelendirme sürecini yürütüyor. Bu doğrultuda, mesleki eğitim veren ve belgelendirme yapan kurum ve kuruluşlarla ilişkileri yönetmek, kritik öncelikli alanlara odaklanarak yeni yetenekler yetiştirmek için uzmanlık programları tasarlamak, mevcut çalışanların yeni iş gücü profili çerçevesinde eğitim alanlarını tanımlamak, ürünlerimize, projelerimize ve gelişen teknolojiye göre gelecekteki iş gücü profilinin ve becerilerin belirlenmesi için çalışmalar yapmak, işbirliği yaptığımız meslek okullarındaki öğrencileri geleceğe hazırlamak, Türkiye’de mesleki eğitimi geliştirmek amacıyla görüşleri paylaşmak ve öncülük etmek yönünde çalışmalarını sürdürüyor.
2011 yılında Almanya Hannover fuarında Endüstri 4.0 kavramı ilk defa ortaya atılırken aynı zamanlarda Ford Otosan’da büyük bir inisiyatif alınarak ve Türkiye’de bir ilk olan “İşletme Ortaklı Mesleki Eğitim Modeli” Kocaeli Üniversitesi ve Ford Otosan olarak 2014 yılında hayata geçirildi.
Temelde bu yapı içerisinde mesleki yeterliliklere sahip, bilgi, beceri, yetkinlikleri yüksek nitelikli gençleri mezun edip sektöre kazandırmayı hedefledik. Hedeflerimizi her geçen yıl daha yukarıya çekerek sektöre nitelikli istihdam sağlamaya devam ediyoruz. 2014-2024 yılları arasında bu yapı içerisinde yaklaşık 18 bin saha çalışanına mesleki eğitim sağladık.
Elde edilen veriler, sektördeki beceri-istihdam uyumunun sadece %30 düzeyinde olduğunu ve mevcut mesleki eğitim sisteminin ihtiyaçlara sınırlı cevap verebildiğini gösteriyor. Bu durum, geliştirdiğimiz modelin ne kadar önemli bir adım olduğunu da ortaya koyuyor.
Tüm bu bilgi, tecrübe ve ihtiyaçlardan ortaya çıkan yeni bir yaklaşımla 2024 yılında “Ford Otosan Mesleki Eğitim Modeli (Beceri Geliştirme Ekosistemi)”ni devreye aldık. Bu model; mevcut ve potansiyel çalışanların kritik becerilerini geliştirerek, üretim kabiliyetlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak ve sürekli öğrenen bir organizasyon için bir beceri geliştirme ekosistemidir.
Bu ekosistemde, üç ana önceliğimiz olan İnsan, Kalite ve Maliyeti merkeze alarak; görev odaklı- analog-bireyselden, veri odaklı-dijital-kendi kendini yöneten ve sürekli öğrenen bir organizasyon yaratma hedefiyle tüm süreçler uçtan uca yönetiliyor. Bununla birlikte mevcut kritik rollerin ve geleceğin rollerinin belirlenmesi, mevcut iş gücünün geliştirilmesi ve bu rollere uygun işe alım planları bu ekosistem içerisinde sürdürülüyor.
Emre Aykan / Youthall CEO’su
GENÇLERİN %53,7’Sİ İŞ- YAŞAM DENGESİNİ İŞ SEÇİMİNDE EN ÖNEMLİ FAKTÖR OLARAK GÖRÜYOR
■ Mezun olan gençlerin istihdam tercihleri, Türkiye’nin geleceğini şekillendiren kritik bir konu. Gençlerin işgücü piyasasındaki kararları; sadece onların kariyer yolculuklarını değil, aynı zamanda sektörlerin ihtiyaçlarını, şirketlerin yetenek yönetimi stratejilerini ve ülke ekonomisinin de yönünü belirliyor. Eğitim sisteminin sektörlerle daha yakın çalışması gerektiğine inanıyoruz. Gençlere iş dünyasının iç yüzünü tanıma fırsatı sunacak uygulamalı eğitim programları ve sektör bazlı projeler büyük fark yaratabilir. İş dünyasının eğitim sürecine daha aktif katılım göstermesi ise sadece gençlerin değil, sektörlerin de kazanç sağlamasına yardımcı olacaktır.
Bugünün gençleri, istihdam tercihlerinde önceki nesillere göre farklı önceliklere sahip. Maaş ve iş güvenliği hala önemli kriterler arasında yer alsa da anlam arayışı, kişisel gelişim fırsatları ve iş-yaşam dengesi gibi unsurlar günümüzde daha fazla öne çıkmaktadır. Youthall olarak geçtiğimiz aylarda gerçekleştirdiğimiz “Gençlerin Beklenti ve Yönelimleri 2024” araştırmamızda da bu değişim net bir şekilde görülüyor. Gençlerin %53,7’si iş-yaşam dengesini iş seçiminde en önemli faktör olarak belirtirken, %48’i esnek çalışma koşullarına sahip işleri tercih ettiğini ifade ediyor. Maaş seviyesi hala önemli bir değerlendirme kriteri olarak %44,6 oranında öne çıksa da, gençler için bu artık tek başına bir tercih sebebi değil. Ayrıca gençlerin yaklaşık %60’ı çalışmak için global ve kurumsal şirketleri önceliklendirirken, sadece %7’si Türkiye merkezli kurumsal şirketleri tercih ediyor. Bu değişen öncelikleri göz önüne aldığımızda, şirketlerin yalnızca ekonomik faydalar sunmasının ötesine geçerek anlamlı bir iş ortamı yaratması, esnek çalışma modelleri sunması ve çalışanlarının gelişimini destekleyecek bir kültür inşa etmesi, genç yeteneklerin beklentilerine daha iyi yanıt verecektir.
Bir mezunun kariyerine yön verme sürecinde doğru rehberlik alması gerçekten çok önemli. İşte tam da bu noktada, kariyer rehberliği ve mentorluk programları devreye giriyor. Bu tür destekler, gençlerin kariyer yolculuklarını daha bilinçli bir şekilde planlamalarına ve kendilerini geliştirmelerine büyük katkı sağlıyor. Biz Youthall olarak, gençlerin doğru kararlar almasına yardımcı olmak için onları sektörlerle, şirketlerle bir araya getiren çalışmalar yapmaya ve bu süreci mümkün olduğunca kolaylaştırmaya büyük önem veriyoruz. Gençlerin doğru yönlendirilmesi, sadece onların bireysel başarıları için değil, aynı zamanda iş dünyasının geleceği için de kritik bir adım.
Sonuç olarak, mezun gençlerin istihdam tercihleri bireysel hedeflerden iş dünyasının ihtiyaçlarına kadar geniş bir yelpazede şekilleniyor. Gençlerin potansiyelini en iyi şekilde değerlendirmelerine yardımcı olmak ve onlara anlamlı bir kariyer yolu çizmeleri için fırsatlar sunmak, hepimizin sorumluluğunda. Youthall olarak amacımız, hem gençlerin potansiyellerini en iyi şekilde değerlendirmelerine hem de şirketlerin geleceğin yetenekleriyle buluşmasına katkı sağlamak. Bu nedenle yetenekler ile şirketler arasında güçlü bir köprü kurarak, onların doğru tercihler yapmalarına ve iş dünyasında kendilerine uygun fırsatlara ulaşmalarına destek olmayı sürdürüyoruz.