Önde gelen ekonomilerin bütçe açıklarındaki artışa bağlı olarak tahvil ihraçlarının başta ABD olmak üzere gelecek yıl daha da artması beklenirken, bu durum küresel borçluluk düzeyinde yeni zirvelerin görülmesine neden olabilir. Dünya genelindeki yüksek faiz oranları ve zayıf büyüme eğiliminin ülkelerin borçluluk düzeylerini 2024’te de artırmaya devam edeceği tahmin edilirken, Uluslararası Finans Enstitüsü’ne (IIF) göre hükümetlerin populist politikaları kamu borçlarının daha da yükselmesine neden olabilir. IIF tarafından geçtiğimiz günlerde yayınlanan Küresel Borç Monitörü raporuna göre küresel borçların seviyesi, bu yılın üçüncü çeyreğinde 307,4 trilyon dolara ulaştı. Küresel borç tutarı, geçen yılın aynı döneminde 289 trilyon dolar olarak kaydedilmişti. Bu dönemde küresel borç tutarındaki artışta ABD, Japonya, Fransa ve İngiltere gibi gelişmiş ekonomilerle Çin, Hindistan, Brezilya ve Meksika gibi gelişmekte olan ülkelerin borcunda yaşanan büyük artış etkili oldu. Sektör bazında bakıldığında, borç seviyelerindeki artışın kamu sektöründe daha belirgin hale geldiği görüldü. Birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomide mali bütçe açıkları salgın öncesi seviyelerin oldukça üzerinde kalmaya devam ederken küresel borcun yılsonuna kadar 310 trilyon doları bulacağı tahmin ediliyor. Küresel borcun, ülkelerin toplam GSYH’sine oranı ise bu dönemde yüzde 333 oldu. Küresel büyüme ivmesinin zayıf kalmasıyla borçluluk oranının yükseliş eğilimini sürdürmesi bekleniyor. Rapora göre hane halkına ait borçlar yılın üçüncü çeyreğinde 57,9 trilyon dolar, finansal olmayan şirketlere ait borçlar 91,1 trilyon dolar, kamuya ait borçlar 88,1 trilyon dolar ve finansal şirketlere ait borçlar 70,3 trilyon dolar olarak sıralanıyor.
Jeopolitik gerilimler endişeyi artırıyor
Gelişmiş ekonomilerin toplam borcu 206 trilyon dolara çıkarken, gelişmekte olan ekonomilerin toplam borçları 101,3 trilyon dolara ulaştı. Toplam borcun GSYH’ye oranı gelişmekte olan ekonomilerde yüzde 255 olarak kaydedildi. Siyasi açıdan popülizme doğru bir kaymanın daha yüksek borç seviyelerini tetikleyebileceği uyarısında bulunulan raporda gelecek yıl 50’den fazla ülke ve bölgede yaklaşan seçimlere vurgu yapılıyor. Raporda ABD-Çin stratejik rekabeti ve Gazze’deki savaş nedeniyle jeopolitik gerilimlerin artmasıyla birlikte, Hindistan, Güney Afrika, Pakistan ve ABD dahil olmak üzere hükümet borçlanması ve mali disipline ilişkin endişelerin arttığının da altı çiziliyor. Bu yılın son çeyreğindeki borç artışının üçte ikisi gelişmiş ekonomilerden kaynaklanırken, ABD, Japonya, Fransa ve İngiltere’nin başı çektiği görülüyor. IIF’e göre Çin, Hindistan, Brezilya ve Meksika gibi gelişmekte olan piyasalarda da önemli borç artışları görüldü. IIF, devlet borçlarının üçüncü çeyrekte en büyük artışı gösterdiğini ve birçok ülkede bütçe açıklarının salgın öncesi seviyelerden önemli ölçüde yüksek kaldığına da dikkat çekti.
Uluslararası Para Fonu (IMF) de küresel borcun geçen yıl Covid- 19 öncesi seviyelerinin önemli ölçüde üzerinde kaldığını belirterek, uzun süreli yükseliş trendine geri dönebileceği uyarısında bulunmuştu. Ekonomik büyümenin 2020’deki toparlanmasına ve beklenenden çok daha yüksek enflasyona rağmen kamu borcunun inatla yüksek kaldığının altı çizen IMF, politika yapıcıların gelecek birkaç yıl boyunca borç sürdürülebilirliğini koruma konusundaki kararlılıklarından taviz vermemeleri gerekeceğini vurgulamıştı.
DÜNYA ‘BORÇ TSUNAMİSİ’ İLE KARŞI KARŞIYA
Bloomberg’e göre, gelişmiş ülkelerde bütçe açıkları artarken devlet tahvili satışları önümüzdeki yıl daha da artabilir. Analize göre bu durum, merkez bankalarının nicel genişleme yoluyla biriktirdikleri devasa tahvil varlıklarını azaltmayı hızlandırdığı kötü bir zamana denk geliyor. “Bu çifte darbe, özellikle eğrinin uzun ucundaki tahvil getirilerinin zor bir 2024’e hazırlandığı anlamına geliyor” ifadesini kullanan Bloomberg, Fed, ECB ve BoE’nin bilançolarını küçültme heveslerini frenlemeleri gerektiğini öne sürdü. Bank of America’ya göre, Hazine tahvili ihracının önümüzdeki yıl 1.34 trilyon dolara ulaşarak rekor kırması beklenirken, 2026 yılında ABD’nin bütçe açığının 2 trilyon dolara tırmanacağı tahmin ediliyor. Fed’in Haziran 2022’den bu yana bilançosunu ayda 95 milyar dolar küçülterek şu ana kadar 7,8 trilyon dolara düşürdüğü ve pandemi öncesi 4 trilyon dolar seviyesinin neredeyse iki katına ulaştığı bildiriliyor. Bloomberg, Fed’in parasal sıkılaştırmasının genişleyen ABD Hazine arzı ile birleşmesinin ölümcül olma riskinin devam ettiğini yazdı. Aynı durum Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya’nın önümüzdeki yıl tahvil satışlarını 1,1 trilyon Euro’nun üzerine çıkarmasının beklendiği AB’de de gözlemlenebilir. Avrupa Komisyonu’nun da 150 milyar Euro tutarında tahvil ihraç etmesi bekleniyor.