Ofislerde ve iş yerlerinde çalıştığımız dönemde işe gidiş gelişlerimiz saatlerle ifade ediliyordu. Kar yağışı gibi olumsuz hava koşulları oluştuğunda, bu yolculuk çok daha uzun bir süre alıyordu. Pandemi, hayatımızdaki normalleri değiştirirken günlük uzun süreli “iş seyahatlerinin” de tahtını sarsmış olabilir. İstanbul gibi büyük metropollerde yapısal değişim gerektiren bu yeni formatın, daha küçük yerleşimlerde ya da büyük metropollerin mahalleleri bazında oluşturulması mümkün.
15 dakikalık şehirler, pandemi sonrasındaki hibrit yaşamda daha büyük önem kazanan evleri merkez alırken 15 dakikalık yürüyüş ya da bisiklet yolculuğu ile ihtiyaçların karşılandığı bir modele dayanıyor. Paris’in merkeze uzaklığına göre bölgelere bölünmüş yapısını bilenler, 15 dakikalık şehir projesinin Sorbonne Üniversitesi’nden Profesör Carlos Moreno tarafından ileri sürülmesine şaşırmayacaktır. Yine Paris’ten bir örneği, Paris Belediye Başkanı Anne Hidalgo yaratmış durumda. 2014’ten beri bu görevde bulunan Hidalgo, Sosyalist Parti üyesi, Paris’in ilk kadın belediye başkanı ve 15 dakikalık şehir kavramının en tanınmış savunucularından biri. Paris’i bu konsept etrafında yeniden yapılandırma planları dünyada da çok konuşulurken ve Hidalgo’nun seçim kampanyasının da temel bir bileşeni olmuştu.
Bununla birlikte pandeminin ardından illa Paris’e gitmeye gerek yok. Yeni normalin parçası olarak evden ve uzaktan çalışmanın yaygınlaşması ve buna bağlı olarak evde geçirilen zamanın artması, evin merkezinde yer aldığı bu sistemin kurulmasını daha mantıklı hale getiriyor.
Büyük şehirler birer yamalı bohça
Nüfusun büyük şehirlerde yaşayan kısmının ağırlığını artıran istatistikler, çarpıcı birer veri olarak ortaya konulurken önemli bir nokta gözardı ediliyordu. Bu şehirlerin hemen hiçbiri bu kadar büyük nüfus yükünü kaldırmak için tasarlanmamıştı. Türkiye’de İstanbul örneği nedeniyle bu sorunu çok iyi görebiliyoruz. Türkiye nüfusunun yaklaşık 4’te birini barındıran şehir büyürken yeni yapısını desteklemek için geliştirilen edilgen çözümler, hemen hemen bütün sistemleri birer yamalı bohça haline getirmiş durumda. Bu da kaçınılmaz çünkü sorunlar ortaya çıktıkça çözümler üretilmeye çalışılıyor ya da sorun yaratacağı bilinse de çeşitli nedenlerle şehirli ilgili yeni kararların alınmasından kaçınılmıyor. Sonuç, çok daha hızlı ulaşım olanaklarına sahip olduğunuzu düşünseniz bile genellikle harcadığınız toplam sürenin azalmıyor olması.
Bu da yamalanarak genişleyen şehirlerin büyümesinin, karmaşıklaşmayı beraberinde getirmesinden ve her yeniliğin hayatı kolaylaştırıcı olduğu kadar yeni zorluklara neden olan bir etkisinin olmasından kaynaklanıyor. Pandemide insanlar, günlük koşturmacadan uzaklaşınca bir yere ulaşmak için harcadıkları zamanı, geç kalma riskini ortadan kaldırmak için yaptıkları harcamaları ve bir açılıp bir sıkışan trafiğin yarattığı stresi, hayatlarına yük getiren gereksiz maliyetler olarak algılama fırsatı buldu. Bu uzaklaşma aynı zamanda, hava kirliliğinin azalması gibi görülebilir olmanın yanında ölçülebilir olan faydalar da yarattı. Böylece herkes yamalı bohça görümündeki şehir yapılarının yerine yeni tasarımlar oluşturmanın değerini algıladı.
Yatay şehrin dağıtık hali
Nüfusun artması, şehirleri baştan ya da bir noktadan sonra dikey olarak büyümeye zorluyor. Bunun nedenini, dar bir alan üzerinde daha büyük nüfusa yer açmak için yükseklik kazanmanın zorunluluğu oluşturuyor. Buraya kadar mantık güzel ancak yükselen şehirler, su ve enerji tedarikinde sorun yaşamaya daha eğilimli oluyor. Yoğunluktan kaynaklanan yüksek su ve enerji sarfiyatı yanında üst katlara insanların ve aynı önemde olarak suyun ulaşması için asansör ve su pompalarında harcanan enerji, bu sorunu büyüten bileşenler.
Bu sorunun ciddiyeti, dikey şehirler inşa edenlerin bile bir süre önce yatay şehirlerin daha insani bir yaşam için daha iyi bir tercih olduğunu savunmasına neden oldu. Bunun bir sonraki adımı ve daha modüler hali olarak kabul edebileceğimiz 15 dakikalık şehirler, pandemide daha büyük hassasiyet konusu olan yaşam kalitesini yükseltme ve ihtiyaçları daha etkin bir biçimde karşılama konusunda iyi bir tecih olabilir. Böylece daha basit tedarik zincirleri ve daha düşük stoklar ile bu yerleşimlerdeki yaşamın altyapısını sürdürebiliriz. Aynı zamanda üretimi ve uzmanlıkları yerelleştirmek suretiyle insani ilişkileri daha sağlıklı bir hale getirebiliriz.
Bisiklet ve yürüyüş yolları ile scooter’lar ve benzeri elektrikli araçların güzergâhları üzerinden planlanacak ulaşım sistemi, 15 dakikalık şehirleri aynı zamanda birer rekreasyon alanına çevirme gücüne sahip.
Püf Noktası
15 dakikalık şehirlerde, günlük ihtiyaçların karşılandığı alışveriş noktaları, sağlık hizmet noktası, okul ve park gibi tesis ve hizmet noktaları, tüm temel ihtiyaçların karşılanmasına olanak sağlayacak şekilde 15 dakikalık bir yürüme, bisiklet ya da toplu taşıma yolculuğu mesafesinde konumlandırılıyor. Bu aslında, mahallelere dayalı yerleşim yapılanmasından çok farklı değil ancak günümüzde ulaştığmız noktada gerçek olur mu hayal mi kalır sorusunu sormadan edemiyoruz. Bunun nedeni, kentsel faaliyetlerin sürekli yapılan yamalarla belirli noktalarda toplanmış ve doğal akışın kaybedilmiş olması.
Bundan 40-50 sene önce insanlar nadiren yaşadıkları yerleşimin dışına çıkma ihtiyacı duyuyorlardı. Sonrasında yaşanan merkezileşme -alışveriş merkezleri ile başlayıp şehir hastaneleri ile sürüyor- bu yapıları ortadan kaldırdı. Şu anda bu kavramın ütopya mı yoksa gerçekleştirilebilecek bir proje mi olduğunu tartışma noktasındayız.
Oysa Gazi Mustafa Kemal’in 1937’de ortaya koyduğu ileri sürülen İdeal Cumhuriyet Köyü yapısı, 85 yıl öncesinde bile bunun yapılabilir olduğunu gösteriyor. Projenin Atatürk’e ait olduğu tartışılsa da, Danimarka’da Kopenhag yakınlarındaki Brondby’de 1964’te gündeme gelen tarım kenti projesi hayata geçirilmiş bir örnek olarak ortada duruyor.
Böyle bir çözümü tasarlamanın matematiği son derece basit: İçinde yaşayanların rahat ertmesi ve karmaşık olmayan bir yaşam sürebilmesi için sistemin gelişmiş bir yapıda ve kapsamı düşünülerek kurulması gerekiyor. Bu, yamasız ve kişinin üzerine tam oturan bir giysiye benzetilebilir.