Bilim insanları ve aktivistler, hükümetlerin iklim krizi karşısındaki yetersiz mücadelesini eleştirirken, eylemsizliğin insanlığı uçuruma doğru sürüklediğini söylüyor.
Düşünce kuruluşu Climate Analytics tarafından yapılan yeni bir araştırma ise bunu engellemenin yolunun 2030 yılına kadar güneş ve rüzgâr enerjisi kapasitesini 5 kat artırmaktan ve fosil yakıt üretimini her yıl yüzde 6 oranında azaltmaktan geçtiğini ortaya koyuyor.
Yenilenebilir enerjinin payı yüzde 30’a yükseldi
Yenilenebilir enerjinin elektrik üretimindeki payı, düşen maliyetler nedeniyle küresel olarak yaklaşık yüzde 30’lara yükseldi. Araştırmaya göre, küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlandırmak için bu payın 2030 yılına kadar iki kattan fazla olacak şekilde yüzde 70’in üzerine çıkması gerekiyor.
Çalışma, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) Mart 2023 raporunun çıktısına da atıfta bulundu.
Araştırmaya göre, toplam rüzgâr ve güneş enerjisi kapasitesinin, 10 yılın sonunda 2022’deki 2 TW’lik kapasiteye göre beş kat yükselerek yaklaşık 10 teravata (TW) ulaşması gerekiyor. Bu hedefe ulaşmak için, 2030’a kadar yılda 1,5 TW yeni rüzgâr ve güneş kapasitesi kurulması şart. Bu, 2022’deki 0,3 TW seviyesine göre beş katlık bir artışa işaret ediyor.
Çalışma, küresel fosil yakıt kullanımının 10 yılda yaklaşık yüzde 40, kömürün ise yüzde 79 oranında azaltılması gerektiğini ortaya koyuyor.
İlerleme yavaş
Bonn’da gerçekleşen iklim müzakereleri, son iki haftada kaydedilen yavaş ilerlemenin yarattığı hayal kırıklığı ile 15 Haziran’da sona erdi. Bu görüşmeler yılın ortasında önemli bir an olarak görülüyor ve Kasım ayındaki iklim zirvelerinin tonunu belirliyor. Bonn’da kararlar alınmıyor ancak COP’ların gündemini belirlemek ve ülkelerin pozisyonlarını belirtmek için bir fırsat oluşturuyor. Bonn görüşmelerinde; Küresel Emisyonlar Durum Değerlendirmesi, adaptasyon, kayıp-zarar ve finans gündemdeydi. COP28 Başkanı Sultan Al Jaber’in geçen hafta Bonn’a gerçekleştirdiği ziyaret, hem COP Başkanı hem de ulusal petrol şirketi ADNOC’un CEO’su olarak üstlendiği role ilişkin incelemeler devam ederken gerçekleşti. Bonn’da bir araya gelen müzakereciler ise her zaman olduğu gibi birbirlerini yetersiz eylemlerinden dolayı suçladı.
Plastikten kurtulmanın 5 yolu
Çevre kirliliğinin en büyük sebeplerinden biri olan plastik atık ve benzer doğada çözünemeyen maddeler, gezegenimizin geleceğini tehdit ediyor. Plastikler doğada yaklaşık 400 yıl çözünmeden duruyor ve özellikle okyanuslar ile içinde yaşayan canlılar için büyük bir sorun haline geliyor. Araştırmalara göre okyanuslardaki plastik atık miktarı ortalama 150 milyon ton. Plastiği azaltmak için devlet politikaları çok önemli ama bireysel olarak bizlere de çok önemli görevler düşüyor. İşte günlük yaşantınızda plastik kullanımını en aza indirebileceğiniz birkaç öneri:
1. Bez çanta edinin
Günlük hayatta en fazla plastik atık oluşturan araç-gereçlerden biri plastik poşetler. Oysa çantamızın bir köşesinde bulunduracağımız ve alışverişlerimizin ardından aldığımız ürünleri plastik poşete gerek duymadan taşımamızı sağlayacak olan bez çatanlarla doğaya büyük katkı sağlamak mümkün.
2. Su matarası kullanın
Her kişinin her gün 1 şişe su aldığını düşündüğümüzde ortaya çıkan plastik atığın büyüklüğünü anlayabiliriz. Su matarası edinip evden çıkmadan doldurursanız, hem dışarıdan su almak zorunda kalmazsınız hem de sürdürülebilir bir dünya için kendi adımınızı atmış olursunuz.
3. Plastik pipet kullanmayın
Plastik pipetler denizlerimiz için kötü haber niteliği taşıyor. Bir içecek siparişi verirken pipet istemediğinizi söyleyin.
4. Plastik çatal-bıçak kullanmayın
Bir kafeden herhangi bir yiyecek aldığınızda ya da dışarıdan yemek siparişi verdiğinizde gelen çatal-bıçaklar genelde plastik oluyor. Dışarıdan yemek söylediğinizde restoran veya kafeye plastik çatal-bıçak istemediğinize dair not düşebilirsiniz.
5. Atıkları geri dönüşüme bırakın
Her ne kadar dikkat etsek de evlerimize az da olsa plastik girmeye devam edecektir. Bu durumda da yapmanız gereken bu plastikleri, neredeyse artık her mahallede bulunan geri dönüşüm konteynerlerine bırakmak.