ESRA ÖZARFAT/BURSA
ABD’nin Uzak Doğu ve Güney Asya ülkelerine yönelik artarak devam eden agresif vergi politikası Türk tekstilcilerinin ABD pazarına yönelik umutlarını artırdı. Uludağ Hazır Giyim İhracatçıları Birliği (UHKİB) Başkanı Nüvit Gündemir, Türkiye’nin matematiksel olarak avantajlı göründüğü bir tablo oluştuğunu ifade ederek, “Ancak Amerika pazarına giriş kolay bir iş değil; zorlu bir pazar. Bu matematik avantajının neye dönüşeceğini bilemiyoruz. Buradaki asıl tehlike, Çin, Kamboçya ve Vietnam'ın bu sefer Avrupa'ya yönelip damping yaparak bizi zorlaması. Avrupa pazarında bu sefer risk olarak karşımıza çıkabilirler. Çünkü Uzak Doğu ve Güney Asya ülkelerindeki şirketler agresif davranarak çok daha sert hamleler yapabiliyorlar. Bu da dünyanın diğer bölgelerinde pazar arayışına neden olacak, orada da rekabet kaçınılmaz. Şu an hiçbirimiz kesin bir şey söyleyemeyiz. Bu yüzden ilk etapta pozitif bir tablo çizmek yanlış olur. Matematiksel olarak tabloda bir avantaj görüyoruz, evet, ama bu hemen ABD pazarının açılacağı anlamına gelmez. Amerika pazarı tutucu ve girmesi zor bir pazar. Ancak girdikten sonra sağlam adımlarla ilerlenirse, karşı taraftan da talep gelebilir” değerlendirmesini yaptı.
“Türkiye için fırsat da var risk de”
İpeker Tekstil Yönetim Kurulu Üyesi İhsan İpeker de süreci avantajlar ve dezavantajlar olarak değerlendirmek gerektiğini anlattı. Türkiye'nin hâlâ ana ihracat pazarının Avrupa Birliği olduğunu hatırlatan İpeker, Avrupa merkezli birçok markanın Amerika pazarında önemli pay sahibi olduğuna dikkat çekerek, bu markalarda yaşanacak bir gerilemenin Türkiye’yi de doğrudan etkileyebileceğini söyledi. Öte yandan Amerika'nın Çin'e karşı aldığı ticari önlemlerin, Türkiye için yeni bir yol açabileceğine işaret eden İpeker, “Bu fırsatın değerlendirilebilmesi için üretim koşullarımızın da bu değişen küresel dinamiklere uyum sağlaması gerekiyor” dedi. İşçilik maliyetleri ve döviz kuru gibi unsurların avantaj oluşturabileceğini belirten İpeker, ancak bu ortamdan faydalanmanın, doğru planlama ve yatırımlarla mümkün olacağını vurguladı. Türkiye’nin geçmişte Amerikan markalarına büyük ölçekte üretim yaptığını hatırlatan İpeker, “Son yıllarda fiyat rekabeti nedeniyle bazı siparişler Türkiye’den kaydı. Özellikle konfeksiyon tarafında Çin’in stratejik hamlelerle öne çıktığını gördük. Türkiye’nin de bu süreçte benzer stratejik adımlar atması gerekiyor” şeklinde konuştu. Amerika’nın vergi politikalarının ve lojistik maliyetlerinin dikkatle incelenmesi gerektiğini belirten İpeker, “Eğer ABD Türkiye’yi Çin’e alternatif olarak görmek istiyorsa, uygulanan vergilendirme şartlarının da buna göre yeniden düzenlenmesi şart” dedi. Bu noktada devletin hem diplomatik hem de teşvik mekanizmalarıyla destekleyici bir rol üstlenmesi gerektiğinin altını çizdi. İhsan İpeker, “Amerika’nın tüm talebini karşılamak kolay değil ama Türkiye gerekli hazırlıkları yaparsa büyük bir şans yakalayabilir. Ancak bugünkü küresel konjonktür, özellikle savaş riski gibi belirsizliklerle birlikte, sanayiciler ve ihracatçılar için belki de en zorlu dönemlerden biri” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.
“Üretim ve ihracat kabiliyetimizi geliştirdik”
Güleser Tekstil Yönetim Kurulu Başkanı Ufuk Ocak ise şunları söyledi: “Bizim ihracat pazarımız şu anda ağırlıklı olarak Avrupa. Ancak Amerika'ya yönelik üretim ve ihracat kabiliyetimizi de ciddi anlamda geliştirdik. Bu konuda önümüzde iyi örnekler var. Bu noktada devletin doğrudan bir teşvik veya destek sunmasını beklemiyorum. İhracatın sadece döviz kuru veya teşviklerle döndüğünü düşünmüyorum. Gerçeklerle yüzleşmek lazım. Firmaların, pazar araştırmalarını iyi yapıp, kendi çabalarıyla yer edinmeleri gerekiyor.”