Teknolojik gelişmelerle birlikte akıllı şehir kavramıyla ifade edilen faaliyetler ve uygulamalar, günümüzde kent yaşamını dönüştüren en önemli unsur olarak karşımızda duruyor. Enerji tasarrufundan trafik yönetimine, güvenlikten sosyal hizmetlere kadar birçok alanda hayatı kolaylaştıran sistemler, aynı zamanda sürdürülebilirlik temelli, döngüsel bir gelecek vadediyor. Bu noktada kritik sorular, finansman ihtiyacı, teknik engeller ve veri gizliliği gibi kritik konular üzerinde odaklanıyor. Birleşmiş Milletler İnsan Yerleşimleri Programı (UN-Habitat) tarafından yayımlanan "Dünya Akıllı Şehirler Görünümü 2024" raporu, akıllı şehirlerin mevcut durumunu ve geleceğini değerlendiriyor. Raporda, akıllı şehirlerin başarılı olabilmesi için şehir yönetimlerinin iş birliği yapması, kapsayıcı çözümler üretmesi ve insan odaklı bir yaklaşımı benimsemesi gerektiği vurgulanıyor.
Küresel dijital dönüşüm harcamaları, 2022 yılında 1,85 trilyon dolara ulaştı ve bu rakamın 2027'ye kadar iki katına çıkması bekleniyor. Akıllı şehir projelerine yönelik küresel yatırım eğiliminin giderek arttığını ve dijital teknolojilerin kent yönetimi, sürdürülebilirlik ve hizmet sunumu açısından kritik bir rol oynadığını gösteriyor. Ayrıca, şehirler akıllı altyapıya yatırım yaparak verimliliği artırabilecek, kaynakları daha etkin kullanabilecek ve vatandaşların yaşam kalitesini yükseltebilecek.
Dijital uçurumun akıllı şehir projelerine katılım üzerindeki etkisini ele alan raporda, dijital uçurum, yerel toplulukların kentsel inovasyon süreçlerine katkıda bulunma yeteneğini ciddi şekilde sınırlandırdığı belirtiliyor. Rapora göre şehirlerin yüzde 87’sinde akıllı şehir projelerine halkın düşük katılım gösterdiği bildirilmiş. Belediye yönetimleri, vatandaşların dijital katılımını artırmak için çeşitli önlemler alıyor. Yüzde 59'u dijital beceri eğitimleri sağlıyor, yüzde 63'ü ücretsiz kamu Wi-Fi hizmeti sunuyor. Yüzde 26'sı maddi destekler veriyor. Bu bulgular, akıllı şehirlerin başarılı olabilmesi için dijital kapsayıcılığın ne kadar kritik olduğunu gösteriyor. Teknolojiye erişim eksikliği, halkın akıllı şehir projelerine dahil olmasını engelleyerek kentsel gelişimde toplumsal katılımı zayıfl atıyor. Bu nedenle, yerel yönetimler dijital eğitim, altyapı yatırımları ve mali destek programları ile dijital uçurumu kapatmaya çalışıyor.
Şehirleşme oranı hızla artıyor
Bugün dünya nüfusunun yüzde 57’si kentlerde yaşarken, bu oranın 2050’ye kadar yüzde 68’e çıkması bekleniyor. Bu hızlı kentleşme süreci, şehirleri daha yaşanabilir hale getirmek için akıllı teknolojilere ihtiyacı artırıyor. Akıllı şehir uygulamaları, bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanarak kentsel hizmetleri iyileştirmeyi, yaşam kalitesini artırmayı ve şehirleri daha sürdürülebilir hale getirmeyi hedefl iyor. İnsan odaklı akıllı şehirler, vatandaşların ihtiyaçlarını ve katılımını ön planda tutarak, teknolojiyi bir araç olarak konumlandırıyor. Ancak, bu dönüşüm süreci bazı zorlukları da beraberinde getiriyor. Dijital uçurum, veri güvenliği, siber saldırılar, etik sorunlar ve çevresel etkiler, akıllı şehirlerin yaygınlaşmasını zorlaştıran başlıca unsurlar arasında yer alıyor. Bu sorunların üstesinden gelebilmek için ulusal ve yerel yönetimlerin uyum içinde hareket etmesi, yasal düzenlemelerin hayata geçirilmesi ve kamu sektörünün kapasitesinin artırılması gerekiyor.
Belediyelerin %30'u kendi yapay zeka stratejilerini ortaya çıkardı
Akıllı şehir planlarının ve stratejik belgelerin şehirlerin geleceğini şekillendirmedeki rolünü vurgulayan Dünya Akıllı Şehirler Görünümü 2024 raporunda öne çıkan bulgular şunlar: Akıllı şehir planları genellikle şehrin uzun vadeli vizyonunu belirleyen daha geniş stratejik belgelerin bir parçası. Belediyeler, yalnızca akıllı şehir stratejileriyle sınırlı kalmayıp çevre, yapay zeka ve dijitalleşme gibi ek alanlarda da planlar oluşturuyor. Küresel Sorumlu Yapay Zeka Değerlendirmesi’ne göre, belediyelerin yüzde 30'u kendi yapay zeka stratejilerini tanımladı. Kamerun'un Cocody kenti, 2030'a kadar karbon emisyonlarını yüzde 70 azaltmayı hedefleyen Yeşil Şehir Planı’nı başlattı. Ayrıca Dünya çapındaki şehirler de dijital haklar ve teknoloji etiğiyle başa çıkmakta zorluk çekiyor. Ulusal ve uluslararası kurumlar bu alana giderek daha fazla müdahale ediyor. Bu arada, dünya genelinde 74 şehir, yapay zekanın adaletini ve etik kullanımını artırmak için 216 girişim başlattı.