FİKRİ CİNOKUR/ANTALYA
Merkezi Ankara’da bulunan Adli Bilimciler Derneği (ADBİD) Başkanı Prof. Dr. İ. Hamit Hancı ve ADBİD Adli Yöneylem Komisyonu Başkanı Av. Dr. Alp Aslan tarafından hazırlanan, ‘’Türkiye Tarımında Biyolojik Tehdit: İstilacı Böcekler Üzerinden Küresel Ekosistem Manipülasyonu ve Biyojeopolitik Bir Komplo Teorisi’’ başlıklı yazıda, Kahverengi kokarca (Halyomorpha halys) ve Turunçgil uzun antenli böceği (Anoplophora chinensis) zararlı türlerinin, Türkiye tarımına zarar verdiği belirtildi.
Bu zararlıların, Türkiye ekosistemine sızdırılmasıyla ekolojik kriz yaşandığına dikkat çekilen yazıda, şöyle denildi.
‘’Bu istilacı türlerin sadece tarımsal üretimi değil, aynı zamanda Türkiye’nin gıda güvenliğini, kırsal ekonomisini ve ulusal güvenliğini tehdit eden çok katmanlı bir komplo planının parçası olduğunu ortaya koymaktadır. Özel biyoteknoloji şirketlerinin, istihbarat servislerinin ve ülke içi çıkar çatışmalarının bu süreçteki rolleri, biyopolitik yönetişimin karanlık yüzünü gözler önüne sermektedir. Son 10 yılda Türkiye'nin tarım ekosisteminde, daha önce doğal yayılım alanı dışında kalan istilacı türlerin ani ve sistematik bir şekilde çoğaldığı gözlemlenmiştir.’’
Yazıda özellikle Karadeniz, Ege ve Akdeniz bölgelerinde tespit edilen Halyomorpha halys ve Anoplophora chinensis türlerinin, sadece biyolojik bir tehdit değil, aynı zamanda biyojeopolitik bir manipülasyonun araçları haline geldiğine dikkat çekildi.
2 yılda 3,2 milyar dolar zarar
Bu zararlıların ülke ekonomisi ve tarımına son 2 yılda 3,2 milyar dolar zarar verdiği belirtildi. Açıklamada şu görüşlere yer verildi.
‘’Kahverengi kokarca zararlısının (Halyomorpha halys) özellikle fındık, elma ve armut üretimine, Turunçgil uzun antenli böceğinin ise (Anoplophora chinensis) turunçgil ve zeytin ağaçlarına verdiği zararın, 2022–2024 arasında toplam 3,2 milyar dolarlık ürün kaybına yol açmıştır. Böceklerin yayılım hızının doğallaşmış bir türden beklenenin üzerinde olduğu, bu nedenle kontrollü bir sızdırma ihtimalini gündeme getirdiği görülmektedir. İlk çıkış noktası olarak Gürcistan sınırına yakın bölgelerde yani Artvin civarında gözlenen yoğunlaşma, NATO biyolojik tehdit izleme ağının radarına takılmıştır. Ardından Türkiye’nin ithalat yoluyla aldığı ‘biyolojik gübre ve tarım destek ürünlerinin’ bir kısmında, bu böceklerin yumurta formlarına rastlandığı belgelenmiştir.’’
Böceklerin doğal yayılım değil, kontrollü bir biyolojik operasyon sonucunda Türkiye ekosistemine yerleştirildiği ihtimalini güçlendirdiği vurgulanan yazıda şöyle denildi.
‘’Gıda ve tarım altyapısına yönelik bu tür saldırılar, savaşsız işgal stratejileri kapsamında değerlendirilebilir. Ayrıca, bu süreçte Türkiye’nin daha fazla kullanmaya başladığı biyoteknolojik çözümler (örneğin böcek-sterilizasyon kitleri, genetik pestisit ürünleri), ülkenin tarımsal egemenliğini tehdit etme riski taşımaktadır. Bir diğer tehlikeli unsur, bu istilacı türlerin sadece ekosistemi değil, halk sağlığını da tehdit etmesidir. Bu durum, biyolojik silah olarak kullanılma potansiyelini açıkça göstermektedir. Türkiye’ye yönelik biyolojik manipülasyonların tarım sektörü üzerinden yapılabileceği ve görünürde zararsız böceklerin çok katmanlı bir küresel oyunun piyonları haline getirilme riski söz konusudur. Devletin bu tehdide karşı refleksi daha güçlü olmalıdır. Türkiye'nin bu biyopolitik saldırıya karşı direnebilmesi için ulusal biyoegemenlik stratejilerini geliştirmesi, yerli tarım teknolojilerine yatırım yapması ve hayati önem taşımaktadır.’’