VEYSEL AĞDAR/İSTANBUL
Tarıma dayalı gıda ihracatında Türkiye’nin en büyük pazarı Avrupa, sektörün geleceğine ilişkin yol haritasını ortaya koymak üzere geçen ay bir vizyon belgesi yayımlandı. Ticaret Bakanlığı’nın internet sitesinden duyurduğu ve AB Komisyonu tarafından hazırlanan yeni “tarım politikası yol haritası”, Avrupa genelinde sektörü yeniden şekillendirmeyi hedefliyor. Sürdürülebilir ve güvenilir gıda tedariki hedefiyle oluşturulan yol haritası, Türkiye’yi de doğrudan ilgilendiriyor. Belge mevcut ve gelecek nesil çiftçiler ve tarım-gıda işletmecileri için rekabetçi, sürdürülebilir ve eşitlikçi bir tarım-gıda sisteminin temelini oluşturuyor. Belgeyi EKONOMİ’ye değerlendiren sektör temsilcileri, yol haritasının Türkiye için hem risk hem de fırsatlar içerdiğini söylediler.
“Türkiye yeni stratejiler geliştirmeli”
İklim krizi ve Rusya-Ukrayna savaşı gibi küresel faktörlerin AB’yi kendi üretimini artırmaya ve dışa bağımlılığı azaltmaya yönlendirdiğini söyleyen İstanbul Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkanı Melisa Tokgöz Mutlu, AB’nin bu girişimleri Türkiye gibi tarımda güçlü ülkelere hem fırsatlar hem de zorluklar getirdiğini kaydetti. Melisa Tokgöz Mutlu şöyle devam etti, “Tarımsal üretimi artırarak gıda güvenliğini sağlamaya yönelik adımları içeriyor. Bu kapsamda, AB’nin Polonya ve Romanya gibi ülkeleri ‘arka bahçe’ olarak konumlandırarak tedarikini buradan sağlamaya çalışıyor. Ancak son gelişmelerle birlikte Mısır, Fas ve Cezayir’in de AB’nin tedarik zincirine dahil edilmesi Türkiye için önemli bir rekabet unsuru haline geldi. Türkiye’nin AB pazarındaki payını koruması ve genişletmesi için yeni stratejiler geliştirmesi gerekiyor. Afl atoksin ve pestisit kalıntıları gibi tarımsal kalite ve güvenlik standartları konusundaki sıkı denetimler, Türk üreticileri için zorluk yaratmaya devam ediyor.”
“Küresel ticaret dengelerini değiştirecek”
İklim krizinin AB’nin tarım politikalarındaki en büyük belirleyicilerden biri haline geldiğini ifade eden Melisa Tokgöz Mutlu, “Türkiye de benzer iklim değişikliği tehditleriyle karşı karşıya ve üretimini bu yeni gerçeklere göre planlamak zorunda. AB’nin yeni politikalarında, iklim krizine karşı dayanıklı bir tarım modeli oluşturulması hedeflenirken, Türkiye’nin de benzer bir yaklaşım benimsemesi gerekiyor. Özellikle genç neslin tarıma ilgisinin artırılması ve modern teknolojilerin kullanımının yaygınlaştırılması bu sürecin en önemli parçalarından biri olacak. AB’nin yeni tarım politikaları küresel ticaret dengelerini değiştirecek önemli bir adım olarak görülüyor. Türkiye’nin bu süreçte nasıl konumlanacağı, hem tarım sektörü hem de genel ekonomik büyüme açısından belirleyici olacak” diye konuştu.
Korumacılık eğilimi güçleniyor
Ülkelerin, mümkün olduğunca kendi üretimlerini artırarak gıda güvenliğini sağlamayı hedeflediğini söyleyen İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İHBİR) Başkanı Kazım Taycı da, AB’nin yerli üretimi desteklemek ve korumak için gıda analizlerini sıklaştırdığını, ithalata yönelik kontrolleri derinleştirdiğini söyledi. Taycı, “Son dönemde bazı tarım ürünlerinde karşılaşılan aflatoksin ve pestisit gibi gıda güvenliği konuları, ticari süreçlerde engeller yaratabilmekte. Özellikle Antep fıstığı, fındık, incir ve kayısı gibi ürünlerde zaman zaman bu tür sorunlar yaşanmakta” dedi. AB’nin getirdiği bu yeni düzenlemeler ve sıkı denetim mekanizmalarına karşı Türkiye’nin de, üretim süreçlerini geliştirmeye yönelik adımlar attığını belirten Taycı, “Türkiye’deki laboratuvarlar AB standartlarına uygun ölçüm tekniklerine geçti. Böylece AB pazarına uygun ürün sağlama konusunda önemli bir mesafe kat edildi. Ancak ihracatçılar da ürünleri daha iyi muhafaza etmeye yönelik önlemler almalı” dedi.
AB’NİN 100 GÜNLÜK TARIM YOL HARİTASI
▶ Daha basitleştirilmiş ve adil bir ortak tarım politikası
▶ Tarıma yönelik yatırımlar için güçlü bir gündem oluşturulması
▶ Yeni neslin tarıma ilgisini güçlendirecek zemin hazırlanması
▶ Gıda güvenliği için ticaret anlaşmalarının etkin kullanımı
▶ Tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesi, bağımlılığın azaltılması
▶ Yüksek AB standartlarının ithal ürünler için de geçerli kılınması
▶ Doğa dostu uygulamaları benimseyen çiftçileri ödüllendirilmesi
▶ AB pazarında biyopestisitlere erişimin kolaylaştırılması