EKONOMİ/BURSA
Rumelili Yönetici İş İnsanları ve Sanayiciler Derneği (RUMELİSİAD) ve Birleşik Uluslararası Sağlık ve Eğitim Gönüllüleri Dernekleri Federasyonu (BUSADER) işbirliği ile ‘Geleceğe Ne Bırakıyoruz - İklim Üzerine Söyleşi’ organizasyonu gerçekleştirildi.
Podyum Davet’te gerçekleşen organizasyona moderatör olarak ünlü sunucu Gülgün Feyman, konuşmacı olarak da Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim üyesi, İklim ve Sağlık Uzmanı Prof. Dr. Emine Didem Evci Kiraz ve Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı Başkanı Dr. Haldun Ersen konuşmacı olarak katıldı.
Programda konuşan BUSADER Federasyonu Başkanı Zerrin Özgüle, “Bir yıldır ‘Sürdürülebilir Bir Dünya’ mottomuzla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. İklim değişikliği dünyamızın karşı karşıya olduğu en büyük tehlikelerden birisi. Doğal kaynaklarımızın hızla tükenmesine sebebiyet veriyor. Bu durum gelecek nesilleri de etkiliyor. Öncelikle neden ve sonuçları iyi anlayıp, somut ve sürdürülebilir adımlar atmamız gerekiyor. Bu mücadele yalnızca hükümetlerin ya da devletlerin görevi değildir. Bireysel önlemlerimizi de hayata geçirerek toplu olarak hareket ettiğimizde güzel sonuçlar elde edebiliriz. Unutmayalım ki geleceğimiz elimizde, bu güzel dünyayı gelecek nesillere sağlıklı bir şekilde bırakabilmek için hep birlikte çalışmalıyız.” ifadelerini kullandı.
RUMELİSİAD Başkanı Murat Evke ise “ ‘Geleceğe ne bırakıyoruz?’ sorusu yalnızca bireysel değil kolektif bir sorumluluk. Bu tartışmalar sadece bugünün değil yarının da şekillenmesinde önemli rol oynuyor. İklim krizi çok yönlü bir sorun. Biz iş insanları olarak gelecek nesillere daha iyi bir dünya bırakma sorumluluğundayız.” dedi.
“İklim değişikliğine karşı harekete geçmeliyiz”
Programda konuşan Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Öğretim üyesi, İklim ve Sağlık Uzmanı Prof. Dr. Emine Didem Evci Kiraz, iklim değişikliğinin dünyanın yanı sıra insan sağlığına da olumsuz etkileri olduğuna işaret etti. Kiraz, “Kötü gidişat böyle devam ederse su, hava, toprak ve güneşe ulaşabilenler hayata kalabilecek. Güneşin radyasyon özellikli ışınlarına daha fazla maruz kalacağız. Güneş kremleri artık kozmetik ürünü değil zorunluluk haline gelecek. İklim değişikliğine dirençli evlerde yaşamak hakkımız. Uyum sağlayamazsak, dirençli olamazsak hayatta kalamayacağız. İklim kanunları çıkacak. Su ve gıdaya ulaşım zorluğundan dolayı ölümler artacak. Dünya Bankası hazırladığı raporunda insanlık bu eylemsizliğine devam ederse 2026 yılında 250 bin çapı on kat ölümler gerçekleşeceğini belirtiyor. Yani çok az vaktimiz kaldı. Bir an önce sivil toplum kuruluşlarımızın önderliğinde iklim ve toplum koruyuculuğu hareketi başlatılmalı.” dedi.
“Akıllı ve yeşil dönüşüm ana gündemimiz olmalı”
Kentsel Dönüşüm ve Şehircilik Vakfı Başkanı Dr. Haldun Ersen ise karbon salınımının büyük bir kesiminin binalar ve şehirleşmeden kaynaklandığına dikkati çekti. Ersen, “Kentsel dönüşüm yapılırken şehirlerin oksijen seviyesini yükseltecek çalışmalara ihtiyaç var. Kentsel dönüşüm çalışmalarında karbon salınımını azaltarak oksijeni arttıracak projeler gerekiyor. İklim değişikliği ile mücadele edebilmemiz için bu yöndeki hareket kabiliyetlerimizi arttırmalıyız. Geleceğin belediyeciliğinde teknolojiyi kullanmadan halkla bütünleşemiyoruz. Biz akıllı kentler ve akıllı yapılar kurarken karbon salınımını azaltmak için çeşitli yöntemleri araştırıyoruz. Örneğin burada malzeme seçimi, mimari tasarım, bina kabuğu tasarımı gibi konular ve yazılım çok önemli. Riskli yapılarımızın yenilenmesinde bu hususlar çok önemli. Konutlarda oksijeni serbest bırakabilirsek karbondioksiti çözebiliyoruz. Yazılımlarla sıfır karbon yapılar üretebilirsek ve bunu seri üretime geçirebilirsek dünyaya çok büyük bir know-how satabileceğiz. Ülkemizin bunu yapabilecek gücü var. Bir de akıllı dönüşümle birlikte ikinci gündemimiz yeşil dönüşüm var. Akıllı ve yeşil dönüşümü doğru gerçekleştirebilmek geleceğimizin teminatı olacaktır.” değerlendirmesini yaptı.