İklim kriziyle mücadelede mevcut konutların yenilenmesi kritik bir öneme sahip ancak yapısal ve finansal faktörler bireysel ev sahiplerinin harekete geçmesini zorlaştırıyor.
Bu nedenle, yenileme faaliyetlerinin ölçekli bir şekilde hızlanmasını sağlayacak ve kaliteyi tehlikeye atmadan “finansmanın bulunduğu yer” ile “finansmanın olması gereken yer” arasındaki boşluğu kapatacak modellerin acilen geliştirilmesi gerekiyor.
Bankers without Boundaries (BwB), topluluk ruhunu teşvik eden ve finansal olarak uygulanabilir projeler yaratan yenilikçi, yerel odaklı bir yaklaşım geliştiriyor.
Binaların karbon ayak izi büyük
Binalar, temel barınma ihtiyacını karşılarken, dünya genelindeki karbon emisyonlarının yaklaşık yüzde 40’ını oluşturarak iklim krizini yakından ilgilendiriyor. 2030 yılına kadar dünya genelinde 1,2 milyon kilometrekarelik ek kentsel alanın inşa edilmesi bekleniyor ve bugün var olan binaların yaklaşık yüzde 80’inin 2050 yılında hâlâ kullanılacağı öngörülüyor. Bu nedenle, mevcut yapıların enerji dönüşümünü sağlamak acil bir öncelik olarak karşımıza çıkıyor.
Finansal engellerin aşılması
Konut yenilemeleri için bireysel ev sahiplerine dayanan mevcut sistem, yenileme faaliyetlerinin hızlanmasını sınırlayan sosyal ve finansal zorluklarla dolu. BwB’nin araştırmalarına göre, konut başına 20 bin ila 100 bin dolar arasında değişen yenileme maliyetleri, birçok hanenin bütçesini aşıyor.
Öte yandan, Dünya Ekonomik Forumu verilerine göre, dünya genelinde potansiyel finansman havuzları mevcut. Örneğin, varlık yöneticileri tarafından yönetilen fonların, 2025 yılına kadar 145 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bu özel yatırım fonlarının bir kısmının konut yenilemelerine yönlendirilmesinin, iklim dayanıklılığı faaliyetlerinin hızlanmasında dönüşümsel bir etki yaratabileceği ifade ediliyor.
Yatırım yapılabilir projeler geliştirmek
Bu noktada asıl zorluk, kurumsal finans sağlayıcılarının bulunduğu nokta ile yenileme projelerinin ihtiyaç duyduğu finansman arasındaki boşluğu kapatmak olarak ön plana çıkıyor. Bireysel hanelere odaklanmanın devam etmesi durumunda, konut sektörünün dağınık mülkiyet yapısı yatırım ölçeğini ciddi şekilde kısıtlıyor.
BwB, merkezi bir yönetim altında ve yerel bağları olan projeler aracılığıyla bu uyumsuzluğu aşan yenilikçi çözümler geliştiriyor. Bu yaklaşımın önemli unsurları arasında, yan yana bulunan evlerin tek bir proje kapsamında birleştirilmesi ve projelerin geniş topluluk müdahaleleriyle entegre edilmesi yer alıyor.
Net Sıfır Mahalle Modeli
BwB, İngiltere’deki yerel yönetimlerle iş birliği yaparak enerji verimliliğini artıran “Net Sıfır Mahalle” modelini uyguluyor. Bu projeler, topluluk katılımını içeriyor ve küçük ölçekli ev gruplarında yenileme müdahaleleriyle pilot olarak test ediliyor. Amaç, bu modellerin uygulanabilirliğini göstermek ve özel finans sağlayıcılarıyla diyaloğu kolaylaştırmak.
Başarılı projelerin hayata geçirilmesi için, yerel topluluklar tarafından güvenilen merkezi bir proje geliştirme organı gerekiyor. BwB, Avrupa Birliği’nin “100 İklim-Nötr ve Akıllı Şehir Misyonu”na destek veren konsorsiyumun bir parçası olarak 100’den fazla şehirle iş birliği yaparak bu kapasiteyi artırıyor.
Bu alana yönelik finansmanın artırılması için, gayrimenkul yatırımlarının ötesine geçen katılımcı bir finans modeli gerekiyor. BwB, bu ihtiyacı karşılamak üzere 2024 yılının Haziran ayında İklim Şehri Sermaye Merkezi’ni (Capital Hub) kurdu. Bu merkez, iklimle ilgili yatırım fırsatları sunarak 650 milyar euroluk yatırım açığını kapatmayı hedefliyor.
BwB’nin yerel odaklı yenileme modelleri, iklim dirençli projelerin hızlanmasına olanak tanıyor. Bu modeller, topluluk bağlarını güçlendirmek, çevresel dayanıklılığı artırmak ve ekonomik faydalar sağlamak için önemli fırsatlar sunuyor.
TÜRKİYE’DE DURUM NEDİR?
Türkiye’deki binalar, toplam enerji tüketiminin yaklaşık yüzde 30-35’ini oluşturuyor. Bu da konut ve ticari binaların ülkenin karbon emisyonlarına önemli ölçüde katkıda bulunduğunu gösteriyor.
2023 yılı itibarıyla, Türkiye’nin toplam yıllık karbon emisyonları yaklaşık 500 milyon ton Karbondioksit’e (Co2) ulaştı. Bu emisyonların önemli bir bölümü, enerji ve ısıtma sitemleri yetersiz enerji verimliliğine sahip binalardan kaynaklanıyor.
Türkiye’de yaklaşık 25 milyon konut bulunuyor ve bu konutların büyük bir kısmı 20 yıl veya daha uzun süre önce inşa edilmiş durumda. Bu binaların önemli bir bölümü enerji verimliliği standartlarını karşılamıyor.
Türkiye’nin mevcut bina stokunun enerji verimliliğini artırmak için önümüzdeki 10 yılda 100 milyar doları aşan bir yatırıma ihtiyacı olduğu tahmin ediliyor. Türkiye, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD) gibi uluslararası kuruluşlardan hibe ve düşük faizli kredi destekleri alarak enerji verimliliği projelerine finansman sağlama konusunda bazı adımlar atıyor ancak, kamu ve özel sektör iş birlikleri bu rakamların daha da artırılması ve projelerin sürdürülebilir kılınması açısından kritik önem taşıyor.
Avrupa’daki başarılı örneklerden biri olan ve şehirlerin iklim nötrlüğüne ulaşmasını hedefleyen “100 İklim-Nötr ve Akıllı Şehir Misyonu” gibi programlar, Türkiye’de de yerel yönetimlerin bu tür yenileme projelerine katılımını teşvik edebilir. Örneğin, Türkiye’de şehirlerin bu tür bir misyona dahil edilmesiyle uluslararası fonlardan 1 milyar Euro’ya kadar kaynak sağlanması potansiyeli var.
Her 1000 konutun yenilenmesi ile yıllık ortalama 10 bin ton CO2 emisyonunun azaltılması mümkün olacak. Bu da, Türkiye’nin 2030 yılına kadar belirlediği yüzde 21’lik emisyon azaltma hedefinin bir parçası olarak önemli bir katkı sağlayabilir. Bu rakamlar, Türkiye’nin mevcut konut yenileme sürecinin önemini ve bu sürecin sürdürülebilir bir finansman modeline dayandırılmasının gerekliliğini açıkça ortaya koyar nitelikte.
Küresel ısınmada süreç “giderek daralıyor” uyarısı
Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), geçtiğimiz hafta, Dünya Enerji Görünümü 2024 raporunu yayınladı. Raporda şu konular öne çıkıyor:
▶IEA, küresel ısınmayı 1.5 derece ile sınırlandırmak için “giderek daralan bir yol” olduğu konusunda uyarıyor.
▶Yenilenebilir enerjideki rekor büyüme 1.5 dereceye giden dar bir yolu açık tutuyor ancak hükümetler fosil yakıtlara geçiş planlarını hemen uygulamaya koymalı, aksi takdirde bu yol hızla kapanacak.
▶IEA yeni petrol, kömür veya gaz çıkarılmasına gerek olmadığını teyit ediyor: “Net Sıfır senaryosunda, talepteki düşüşler, yeni uzun teslim süreli konvansiyonel petrol ve gaz projelerine ihtiyaç duyulmayacak kadar nettir ve yeni kömür madenlerine veya kömür madeni ömrünün uzatılmasına da gerek yoktur”.
▶Yeni Sıvılaştırılmış Doğalgaz (LNG) için yer yok; halihazırda yapım aşamasında olan tüm LNG altyapı projeleri 1,5 derece hedefi ile uyumlu değil.
▶IEA, gelişmekte olan ülkelerin fosil yakıtların hızlı ve adil bir şekilde kullanımdan kaldırılmasını sağlamak için büyük bir finansman açığıyla karşı karşıya olduğunu yineliyor. Bu durum, zengin hükümetlerin COP29’da yeni ve güçlü bir küresel iklim finansmanı hedefi taahhüt etmelerinin önemini vurguluyor.
▶Temiz enerji, 2023 yılında 560 Gigawatt’tan (GW) fazla yenilenebilir enerji kapasitesinin eklenmesi de dahil olmak üzere, enerji sistemine benzeri görülmemiş bir hızla giriyor ancak dağıtım, teknolojiler ve ülkeler arasında eşit olmaktan uzak.
▶Temiz enerji projelerine yapılan yatırım akışı her yıl 2 trilyon dolara yaklaşıyor; bu rakam yeni petrol, gaz ve kömür arzı için harcanan toplam miktarın neredeyse iki katı.
Deniz yaşamını plastiğin tehlikelerinden korumanın 5 yolu
Okyanuslar, dünyadaki tüm yaşamın yaklaşık yüzde 50-80’ini barındırıyor. Dünya oksijeninin yarısından fazlasını sağlarken, deniz ekosistemlerinde kritik roller oynayan milyonlarca türe ev sahipliği yapıyor.
Sanayi öncesi dönemin sonundan bu yana, okyanusun dünyanın karbon emisyonlarının yüzde 29’unu hapsettiği ve atmosferden yaklaşık 42 kat daha fazla karbon tuttuğu tahmin ediliyor ve bu da bir karbon emici olarak önemini gösteriyor. Okyanuslar aynı zamanda dünya nüfusunun yaklaşık yüzde 10-12’sine geçim kaynağı sağlayarak, her yıl ekonomiye 1,2 trilyon dolar katkı sunuyor.
Bugün, okyanus kirliliğinin yaklaşık yüzde 80’i karadan geliyor. Her yıl yaklaşık 1,7 milyon ton plastiğin okyanusa karıştığı tahmin ediliyor. Uluslararası Hayvan Refahı Fonu (IFAW), deniz yaşamını plastiğin tehlikelerinden korumanın 5 temel yolunu şöyle sıralıyor:
1- Restoran ve barlarda plastik pipetleri reddedin: Varsa kağıt pipet isteyin veya pipetsiz için. Ayrıca yeniden kullanılabilir cam pipet satın alabilir ve yanınızda taşıyabilirsiniz.
2-Paket servis siparişi verirken plastik çatal bıçak takımı istemeyin: Sadece İngiltere’de her yıl 2,7 milyar adet tek kullanımlık çatal bıçak takımı ve 721 milyon adet tek kullanımlık tabak kullanılıyor. Evde tekrar kullanılabilir çatal bıçak takımınız varsa, neden kullanmıyorsunuz?
3- Tekrar kullanılabilir bir su şişesi taşıyın: Tek kullanımlık şişeler her yıl tahmini 1,1 milyon deniz hayvanını öldürüyor. Tekrar kullanılabilir şişeler kullanarak bunu azaltmaya yardımcı olabiliriz.
4- Evde ve iş yerinde geri dönüştürün: Plastik atıklarımızın yüzde 10’undan azı geri dönüştürülüyor ve çoğunluğu çöplüklere veya çevreye gidiyor.
5- Mahalle ve plaj temizliklerine katılın: Katılabileceğiniz yerel veya ülke çapındaki girişimleri ve projeleri bulun.