ANKARA / EKONOMİ
Su krizini tetikleyen etkenlerin başında kuraklıkla birlikte evsel atıklar, tarımsal kimyasallar ve endüstriyel atıklar gelirken, suyu kullanma, tüketme ve yönetme şekli değiştirilerek bu olumsuz gidişatın önüne geçilebileceğine dikkat çekiliyor. Dönüştüren Kadınlar Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Nagihan Çakır Yılmaz, evsel atık yağların ve suların, su kaynaklarını kirlettiğini ve su krizini daha da derinleştirdiğini vurgulayarak, su kaynaklarının korunması için bireylerden kurumlara kadar her seviyede daha bilinçli bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini belirtti. Birleşmiş Milletler (BM) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) gibi uluslararası kuruluşların yaptıkları araştırmaların su kıtlığı riskinin arttığını gösterdiğini belirten Yılmaz, BM’nin 2023 Dünya Su Raporu’na göre; dünya nüfusunun yüzde 40’ının su kıtlığı riski altında olduğunu ve bu oranın 2050 yılına kadar yüzde 50’ye yükselmesi öngörüldüğünü hatırlattı.
"Lavabolara dökülen atık yağlar kaynakları tehdit ediyor"
BM raporunda; su kirliliğinin, su kaynaklarını tehdit ettiği yönünde tespitler olduğuna dikkati çeken Yılmaz, “Özellikle lavabolara dökülen atık yağlar başta olmak üzere evsel atık yağlar ve sular, tarımsal kimyasallar ve endüstriyel atıklar su kaynaklarımızı doğrudan tehdit ediyor, içme suyumuzu kirletiyor. Bu maddeler doğaya karıştığında, su kaynaklarının temizlenmesi çok daha zor hale geliyor ve su krizini tetikleyen önemli unsurlar arasında yer alıyor. Bu da insan sağlığını ve ekosistemi tehdit ediyor. Su kıtlığının önemli sonuçlarından biri de gıda güvenliği. Kuraklık ve su kıtlığı, tarımsal üretime zarar vererek gıda fiyatlarının artmasına ve gıda kıtlığına yol açabilir. Bu durum, özellikle gelişmekte olan ülkelerde milyonlarca insanı açlık tehdidiyle karşı karşıya bırakabilir” diye konuştu.
1 litre atık yağ 1 milyon litre içme suyunu kirletiyor
Dönüştüren Kadınlar Derneği olarak, bir litre atık yağın, 1 milyon litre içme suyunu kirlettiğini sürekli dile getirdiklerine vurgu yapan Yılmaz, “Su kaynaklarımızı korumak için bireyler olarak sorumluluk almamız, gelecek nesilleri düşünerek bugünden tedbirli davranmamız gerekiyor. Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirerek ya da su kullanımımıza dikkat ederek çevremize birçok fayda sağlayabiliriz. En basitinden atık yağlarımızı lavaboya dökmeyerek ve şişelerde biriktirerek hem çevreye fayda sağlayabilir hem de ekonomiye katkıda bulunabiliriz. Çünkü atık yağlardan üretilen enerjinin ülke ekonomisine sağladığı katkı göz ardı edilemez” dedi.
"Atıkların doğru ayrıştırılması konusunda farkındalık gerekli"
İnsanlara atık yönetimi konusunda duyarlı davranması ve geri dönüşümden yana tavır almasının önemli olduğu çağrısında bulunan Yılmaz, şöyle devam etti: “Geri dönüşümle kaynaklarımızı koruyabiliriz. Atıkların doğru şekilde ayrıştırılması ve yeniden kullanıma kazandırılması konusunda toplumsal bir farkındalık oluşturmamız gerekiyor. Atık yağlarımızı geri dönüşüm noktalarına bırakmalıyız. Bu atıklar kontrol altına alınıp geri dönüşüm sistemine kazandırıldığında, çevreye vereceği zarar minimize edilir ve su kaynaklarımız korunur. Doğaya göstereceğimiz özen, geleceğe bıkacağımız bir mirastır. Ayrıca, yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları, su kaynaklarını koruma ve geri dönüşüm bilincini artırma konularında daha fazla adım atmalıdır.”
“6 büyük su havzası kırmızı alarm veriyor”
Ülkemizde büyük kentlerde içme ve kullanma sularının yüzde 45’inin yer altı sularından çekildiğini, 6 büyük su havzasının kırmızı alarm verdiğinin altını çizen Nagihan Çakır Yılmaz, “Meriç-Ergene, Akarçay, Büyük Menderes, Konya Kapalı, Doğu Akdeniz ve Asi havzalarında yer altı su seviyeleri her geçen gün düşüyor ve kalitesi bozuluyor. İklim krizinden kaynaklı olarak su seviyelerinin düşmesi suyun daha fazla kirlenmesine yol açabilir. Bundan dolayı bulunduğumuz her alanda suyu korumak için dikkatli davranmamız gerekiyor” dedi.