SELÇUK ALTUN
AgeSA’nın hayata geçirdiği Türkiye’nin yaşlanma konulu ilk ve tek kurumsal sosyal sorumluluk projesi “Her Yaşta”, 5. yılı kapsamında gerçekleştirdiği “Türkiye Nasıl Yaşlanıyor?” araştırmasının sonuçları, orta yaşın yaşlanma sürecini görmezden geldiğini ve bu durumu doğal akışına bıraktığını, herhangi bir hazırlık gerçekleştirmediğini gösterdi. 35-55 yaş arasındaki orta yaş grubunun yaşlanmaya bakış açısı, yaşlılık dönemine dair hazırlıkları ve gelecekteki yaşlılık deneyimlerinin bugünkü yaşlılara kıyasla nasıl farklılık göstereceği gibi konuların irdelendiği araştırmanın sonuçları AgeSA Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Fırat Kuruca ve AgeSA Hayat ve Emeklilik Pazarlama ve Strateji Genel Müdür Yardımcısı Roşan Dilek’in ev sahipliğinde gerçekleşen basın toplantısıyla paylaşıldı.
Türkiye’nin çok uzun yıllar genç nüfusuyla tanındığını, ancak giderek daha hızlı bir şekilde yaşlanan toplumlar arasına katıldığını belirten AgeSA Hayat ve Emeklilik Genel Müdürü Fırat Kuruca, “Türkiye’de yaşlı nüfusun toplam nüfusa oranı 2023’te yüzde 10,2’ye çıkarak BM kriterlerine göre ‘yaşlanmakta olan ülke’ statüsünde yer almaya başladı. Yaşlanan nüfus için toplumsal ve bireysel ölçekte hazırlık yapmak çok önemli. Ekonomimizin, hukuk ve sosyal güvenlik sistemlerimizin, kentlerimizin ve en önemlisi vatandaşlarımızın yaşlanma sürecine hazırlığı çok önemli. Artan yaşlı nüfus ve yükselen refah beklentileri, ülkelerin sosyal güvenlik sistemlerinin finansal sürdürülebilirliğini risk altına sokmaya başladı. Tüm bunlar dikkate alındığında ülke tasarruflarının büyümesi açısından BES’in önemi de günden günde artıyor. Biz bir Bireysel Emeklilik ve Hayat Sigortası şirketi olarak, ülke tasarruflarının artması ve bireylerin yaşlılık dönemine finansal hazırlık yapmaları konusunda misyonumuzu yerine getiriyoruz” dedi.
2019 yılında hayata geçirdikleri ‘Her Yaşta’ projesinin yaşlanmakta olan nüfusa hazırlık için harekete geçmeyi teşvik ettiğini, bu hazırlıkta topluma rehber olmayı amaçladığını kaydeden Kuruca, şöyle devam etti: “ Projemizin başında Türkiye temsili ilk yaşlılık araştırmasını yapmış, sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmıştık. 5. yılın sonunda da yeni bir araştırma ile konuyu tekrar gündeme getirmek ve bu sefer orta yaşın algı ve hazırlığını tespit etmek istedik. Orta yaştan itibaren yaşlılık dönemine maddi ve manevi çok yönlü bir şekilde hazırlanmak kritik önem taşıyor. Yaşlanmakta olan nüfus için topyekûn hazırlık yapmak, daha güçlü ve güvenli bir geleceği birlikte inşa etmek önemli.”
Farkındalık çalışmalarımızı sürdüreceğiz
‘Türkiye Nasıl Yaşlanıyor?’ araştırmasından elde edilen bulguların ‘Her Yaşta’nın çıkış noktası ve uygulamalarıyla birebir örtüştüğünü belirten AgeSA Hayat ve Emeklilik Pazarlama ve Strateji Genel Müdür Yardımcısı Roşan Dilek, araştırma doğrultusunda Her Yaşta projesinin yol haritası için önemli çıktılar edindiklerini ifade etti. Dilek, yaşlanmaya hazırlık konusunda farkındalık ve bilinç oluşturulmasının, sağlıklı, aktif ve mutlu yaşlı rol modellerin görünür kılınmasının, kuşaklar arası diyalogun ve dayanışmanın artırılmasına yönelik platformların oluşturulmasının yanı sıra finansal hazırlık konusunda farkındalık çalışmalarının ve teşviklerin önemini tespit ettiklerini vurguladı.
Her Yaşta’nın gelecek vizyonundan da bahseden Dilek, şunları aktardı: “Her Yaşta projesi kapsamında 5 yıldan bu yana toplam 38 milyon kişiye eriştiğimiz farkındalık iletişimi çalışmalarımızı önümüzdeki dönemde de sürdüreceğiz. Yaşlılıkla ilgili kalıplaşmış negatif algıları yıkmaya ve yaşlanmaya hazırlık konusunda rehber olmaya devam edeceğiz. Yaşlı bireylerin bağımsız ve aktif bir yaşam sürme arzularını destekleyerek onlara özgüven ve umut aşılamayı hedefliyoruz. Bu anlamda ilham veren yaşlı bireyleri görünür kılacak ve orta yaş grubunu yaşlanmaya hazırlık konusunda teşvik edeceğiz. 2021 yılında hayata geçirdiğimiz şimdiye dek 12 sivil toplum projesini desteklediğimiz Her Yaşta Fonu ile yaşlanmaya hazırlık ve yaşlı bireylerin desteklenmesine yönelik sivil toplum projelerini hibe desteği sunmaya devam edeceğiz. Bu projelerin sayısının artması, yaygınlaşması ve konularının derinleştirilmesi öncelikli hedeflerimiz arasında. Sektörün lider şirketi olarak 5 yıl önce büyük bir sorumluluk üstlendik ve hiç sahiplenilmemiş bir alanda topluma fayda sunmak için yola çıktık. Bu misyonla hevesle ve umutla yolumuza devam edeceğiz.”
■ Orta yaşın yaşlılıkla ilgili bir hayali yok
Türkiye Nasıl Yaşlanıyor?’ araştırmasının sonuçlarına göre; Türkiye yaşlanma sürecini görmezden geliyor ve bu durumu doğal akışına bırakıyor. İyi yaşlanma alışkanlıkları ise ya bilinmiyor ya da erteleniyor. TÜİK’in verilerine göre bugün 50 yaşından olan biri için ortalama tahmini yaşam süresi 80.1; kadınlar 82.3, erkekler ise 77.8 yaşına kadar yaşıyor. Kadınlar erkeklerden belirgin düzeyde daha uzun yaşıyor fakat erkekler daha iyimser. Kadınlara kaç yaşına kadar yaşayacaklarını tahmin ettiklerini sorduğumuzda kadınların cevabı 72.4 iken erkeklerde bu cevap 75.4.
Bulgulara göre; orta yaş grubundaki bireylerin yaşlılıkla ilgili belirgin bir hayali bulunmuyor. Yaşlılıktan beklentiler var, fakat gerçekleşeceğine dair inanç düşük. Genellikle hayaller emeklilik sonrasına erteleniyor ve ebeveynlerden farklı bir yaşlılık hayal edilmiyor. En çok tercih edilen yaşlılık hayali doğal ve sakin bir yaşam alanına yerleşmek. Bu istek özellikle İzmir ve Antalya gibi şehirlerde yaşamayı içeriyor. Bununla birlikte, hareketlilikten ve sosyallikten vazgeçmek istemeyen bir kesim de bulunuyor. Bu, kırsal hayatın sakinliğini isteyip büyük şehrin olanaklarından da vazgeçmek istemediklerini gösteriyor.
Araştırma bulgularına göre; emeklilik dönemi için ekonomik kaygılar oldukça güçlü. Katılımcıların yüzde 45,4’ü emekli maaşlarının düşük olacağını düşünüyor. Emeklilik, çalışma hayatını sonlandırmakla eşleştirilirken, katılımcıların sadece yüzde 58’i 65 yaşından önce çalışmayı bırakmayı planlıyor. Araştırma, bütün bu karamsar beklentiler ile birlikte orta yaş grubunun emekliliğe yeterince hazırlıklı olmadığı gerçeğini ortaya koyuyor. Katılımcıların yalnız yüzde 29’u emekliliğe hazır olduğunu belirtirken, yarısından fazlası yaşlılıkla ilgili herhangi bir hazırlık yapmayı bile düşünmemiş durumda. Eğitim düzeyi yüksek olan bireylerin ise emekliliğe yönelik kaygıları daha düşük ve hazırlıkları daha fazla. Bu da, eğitim seviyesinin yaşlılıkla ilgili kaygıları azaltma ve hazırlık yapma konusunda önemli bir etken olduğunu gösteriyor.
Şimdiki yaşlılar ile ilgili algı olumsuz
Katılımcılar, günümüz yaşlılarını genellikle huysuz, sinirli ve sabırsız olarak tanımlıyor ve yaşlılara dair sağlık ve ekonomik sorunların altını çiziyor. Bu olumsuz algı, kuşaklar arası iletişim eksikliğinin ve aktif yaşlı rol modellerinin görünür olmamasının bir sonucu olarak şekilleniyor. Öte yandan, orta yaş grubundaki bireyler, kendi yaşlılıklarını daha olgun, akılcı, sabırlı ve saygın bir şekilde hayal ediyorlar. Ancak, yaşlanma, sadece bir olgunlaşma ve iyileşme süreci olarak değil, aynı zamanda ölüm, hastalık, yalnızlık ve ekonomik yetersizlik gibi ürkütücü ve güvensiz hissettiren yönleriyle de algılanıyor. Bu olumsuz düşünceler, yaşlanmaya dair olumlu bakış açılarını engelliyor ve yaşlılıkla ilgili kaygıları pekiştiriyor. Araştırma, katılımcıların uzun yaşamak istediğini, ancak yüzde 54’ünün bu hedef doğrultusunda herhangi bir çaba göstermediğini gösteriyor. Uzun yaşamın sırrı çoğunlukla refah, sağlık, beslenme ve doğallık ile ilişkilendirilirken, yaşam amacı ve sosyal aktiviteler gibi unsurlar ikinci planda kalıyor.
‘Çocuklar bize baksın’ beklentisi düşük
Araştırmaya göre, katılımcıların yüzde 55’i bağımsız ve kendine yeterli bir yaşlılık geçirmeyi arzu ederken, yalnızca yüzde 8’i ev dışı bakım hizmetini tercih ediyor. Ayrıca, yüzde 65’lik bir kesim, çocuklarından bakım beklemek yerine, karşılıklı destek sağlayacakları bir ilişki kurmayı tercih ediyor. Araştırma sonuçlarına göre, torun bakımı, yaşlılıkla güçlü bir şekilde ilişkilendiriliyor. Katılımcıların yüzde 43’ü torun bakımı konusunda kısmen hevesli, yüzde 52’si ise bu konuda daha arzulu olduklarını belirtiyor.
■ YAŞLILIĞA DAİR EN BÜYÜK KAYGILAR
Yaşlılık konusunda geçmişte olduğu gibi bugün de negatif çağrışımlar baskın durumda. Araştırmada yaşlılık; ölüm, hastalık ve yalnızlık gibi olumsuz kavramlarla ilişkilendirilirken, sakinlik ve yalnızlık gibi yeni çağrışımlar da güç kazanmaya devam ediyor. Katılımcıların yaşam memnuniyeti ve geleceğe dair umut düzeyleri düşük seyrederken, kaygı düzeyleri ise ortalama bir seviyede bulunuyor. Yaşlılık, katılımcılar tarafından kolay geçeceği düşünülmeyen bir süreç olarak değerlendiriliyor. Kendi yaşlılıklarının bugünün yaşlılarından çok farklı olmayacağı görüşünü benimsemiş olsa da, genel olarak daha iyimser bir yaklaşım sergiliyor. Katılımcıların en büyük kaygıları sağlık, hareketlilik ve zihinsel zindelikle ilgili. Sağlık sorunlarından endişe edenlerin oranı yüzde 54, hareket kısıtlılığından kaygı duyanların oranı ise yüzde 51. Ayrıca, zihinsel zindeliğin azalması konusunda endişe duyanların oranı yüzde 47.