SELENAY YAĞCI / İSTANBUL
Türkiye’de oyuncağa erişimin sınırlı olduğu 70’li yıllarda üretime başlayan Fatoş Oyuncakları, 2000’li yıllara gelindiğinde Uzakdoğu pazarının rekabetine dayanamadı. Markalı satışı durduran ama promosyon pazarına ara vermeyen şirket, Garanti, Yapıkredi, Yumoş gibi binlerce marka için oyuncak tasarımı ve üretimi yaparken, şimdi kendi markasına da yatırım yapıyor. Fatoş Oyuncakları’nın kurucusu Fatoş İnhan, bir zamanlar oyun arkadaşı oldukları neslin, çocuklarına almak istediği marka haline geldiklerini ifade etti.
Şirket, geçmişte oyuncakta TSE Kalite Belgesini geliştirilmesine ön ayak olurken, ilk oyuncak zincir mağazasını açmak gibi sektöründe birçok ilki de gerçekleştirmişti. Fatoş İnhan, oğlu Osman İnhan, Kızı Ayşe İnhan Dinçer ve torunu Sinan İnhan ile birlikte yönettiği şirketiyle, İstanbul’da kadın emeğiyle üretim yapıyor. Toplamda 50 kişilik kadrosuyla 2 bin 500 metrekarede aylık 20 ila 50 bin arasında oyuncak üretiyor.
Ev hanımlarıyla 80 – 90 aileye ilave istihdam sağlıyor
Türkiye’de 1970’lerden beri ev hanımlarıyla üretim yaptıklarını söyleyen Fatoş İnhan, “Kadın enerjisine çok inanıyorum. Zaten kadın enerjisi olmasa dünya ayakta kalamaz. Ev hanımları işleri alır evde yaparlar. Parça başı ödeme yaparız” dedi. El emeği yoğun bir üretim yaptıklarını ifade eden Osman İnhan ise Dolayısıyla hem işe daha yatkın hem de daha iyi yapan ev kadınları ile bir çalışma içindeyiz ve onları da bir yandan çalıştırıyoruz. Şirketin dışında kendi evlerinde öyle bir ağımız var. Onlara iş bırakıyoruz, iş alıyoruz. 80 – 90 aileye ilave istihdam sağlıyoruz” diye ekledi.
Fatoş’un son 10-15 yılında promosyon müşterileri olduğunu ifade eden Fatoş İnhan, “Uzakdoğu’dan ithalatın önü açılmıştı ve oyuncak tatlı geldi. İthalatını bilinçsiz bir şekilde yapıp, ürün dolunca piyasanın boyuna göre de bir fazlalık olunca, bir dengesizlik doğdu. Sonra da biraz piyasaya küstük diyelim ve promosyon tarafını güçlendirdik. Prowide markasıyla daha büyük miktarlarda uluslararası şirketlerle çalışmaya başladık” diye konuştu.
Daha önceki Fatoş’ta PVC bebekler falan olduğunu ancak şu anda bebekleri aynı fonksiyonlara yakın bir şekilde kumaştan yaptıklarını belirten Fatoş İnhan, “Ama bir de Fatoş’un çok sevilen, Caniko Tavşan ve Karakaçan Eşek gibi seçilmiş bir takım dolgulu oyuncakları Fatoş Nostalji Serisi adı altında yaptık” dedi.
Peluşlar, her zaman oyun arkadaşı
Türkiye’deki oyuncak pazarının küçüklüğüne dikkat çeken Osman İnhan ise şunları anlattı: “Türkiye’nin büyümeye çok önü açık. Birtakım asıl ihtiyaçlar doymadan oyuncağa sıra gelemiyor. Oyuncak ne kadar pazar olarak büyüse de ve yıllarca bunun içinde elektroniğin payı ya da yeni trendlerin payı, etkisi olsa da bazı şeyler değişmiyor, Tamamen aynı. Peluş oyuncaklar, her zaman yatak arkadaşı, oyun arkadaşıdır. Avrupa’da bir çocuk için harcanan yıllık ortalama bütçe 350 dolar civarında iken bugün. Türkiye’de bu rakam maalesef 30 dolarlarda o da çok net değil.”
Ayşe İnhan, oyuncak ve çocuk sağlığı konusunda hassas olduklarını vurgulayarak, “Almanya’da oyuncak fuarına giderek öğreniyorlar standardı olması gerekiyor diye. Sonrasında bunun Türkiye’de de olması için uğraşıyor. 1982 yılında Türk Standartları Enstitüsü’ne oyuncak güvenliğini katan kişi Fatoş Hanım’dır. Fatoş oyuncakları ilk alan oldu” dedi.
Cello Bebek davası ‘yumuşak heykeltraşlık’ kavramını yarattı
En büyük yeteneklerinin iki boyutlu, herhangi bir çizilmiş bir şeyi, 3 boyutlu haline getirebilmeleri olduğunu ifade eden Fatma İnhan, Turkcell’e promosyon ürün olarak yaptıkları oyuncak bebek Cello ve ailesinin tasarım hakları ile ilgili açılan davayı kazandıklarını da hatırlattı. 20 yıl içinde bütün celselerine gittiğini ve davada asıl gurur verici olanı olayı şöyle anlattı: “3 boyutlu hale getirmenin bir yumuşak heykeltıraşlık olduğu ve o forma getirmenin de bir hukuki hak olduğu anlaşılmış oldu. Ben çok hizmet etmiş hissediyorum kendimi sektöre. Bize şöyle bir balık getiriliyor. Deniyor ki bizim figürümüz balık. Bize bunun üç boyutlu yapar mısınız? Şimdi bir ressam bunu çizebilir. Ama bunu üç boyutlu çıkarmak, üç boyutlu heykeltıraşın işi ve onu kumaştan gelecek bir formata sokmak kişinin kendi kabiliyeti.”