DUYGU GÖKSU / İZMİR
Türkiye, anavatanı olduğu zeytinde rekor üretim beklerken, bir yandan da yabancı orijinli fidan dikiminin artmasıyla kendi zeytin mirasının zarar görmesi tehlikesi ile karşı karşıya. Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi’nin (UZZK) 2024-2025 Üretim Sezonu Sofralık Zeytin ve Zeytinyağı Rekoltesi Ulusal Resmi Tahmin Heyeti Raporu’na göre son yıllarda küresel zeytin fidanı yetiştiricileri, Arbequine, Arbosana, Koroneiki gibi yabancı orijinli zeytin fidanlarını yoğun dikim sistemine uygun üstün özellikli, verimli olduğu gerekçesi ile üretici ülkelere ihraç etmek için büyük çaba sarf ediyor. Bu ülkelerin başında da zeytin fidanı dikimi her yıl artış kaydeden Türkiye’yi başlıca hedef pazar olarak görüyor.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan UZZK Başkanı Dr. Mustafa Tan, söz konusu çeşitlerin, bazı hastalık veya zararlılara neden olabileceği gibi, zeytinde Türkiye’nin sahip olduğu coğrafi işaretlere de zarar verme tehlikesi taşıdığına dikkat çekti. Tan, “Yoğun dikim olanağını sağlayacak yerli alternatifler de bulunuyor. Klon seleksiyonları ile yerli çeşitlerden istenilen nitelikte fidan elde edilmesi mümkün. İthal fidan çeşitlerine yönelik ciddi bir biçimde adaptasyon çalışmaları yapılması gerekirken, yapılmıyor. Bazı bölgelerimizde üretim ve dikimleri artıyor.” dedi.
“Türkiye’nin yeni fidanlara ihtiyacı yok”
Türkiye’nin yeni fidanlara ihtiyacı olmadığını belirten Tan, devamında şunları kaydetti: “Türkiye zeytin ağacının anavatanı ve elindeki zeytin gen kaynakları orijinal. Dünyaya buradan yayılmış ve hangi özelliği ön plana çıkarmak istersek cevap verebilen çeşitler. Türkiye’nin marka değerinin arttırılması için elindeki en büyük hazinelerden biri. Yerli çeşitlerin korunması için yabancı orijinli zeytin fidanlarının dikiminin planlı, yeterli ve uzun süreli adaptasyon çalışmaları yapıldıktan sonra üretimine ya da getirtilmesine izin verilmeli. Tamamen izole, zeytinciliğe yeni girmiş bölgelerde bu çeşitler yeterince üretilebilir. Ancak, yabancı fidan ithal etmek veya üretmek yerine asırladır bölgelere uyum göstermiş üstün özellikli çeşitlerimizden klon seleksiyonları yapmak suretiyle daha verimli ve kaliteli, küresel iklim değişikliklerine daha dayanıklı, yeni yerli çeşitler üretilebilir. Örneğin Körfez Bölgesinde Edremit ve Ayvalık coğrafi işaret almış iki yöremiz. Bu bölgelere bile bu yabancı fidanlardan dikildiğini ve zeytinyağının da daha yüksek fiyata satılmaya çalışıldığını görüyoruz. Bu dikimler arttıkça coğrafi işaret denetimlerinde önemli sorunlara yol açacaktır. Birçok bölgede bu aynı durum söz konusu. İthal fidanlardan üretilen ürünler karışırsa zeytinlerimiz özelliklerini yitirecektir. Kültürel mirasımıza sahip çıkmalıyız. İthal zeytin fidanlarının girişi ve üretilmesine izin verilmemeli” diye konuştu.
“İthalatı da dikimi de yasaklansın”
Türkiye’nin zeytin ağaçlarının binlerce yıldır bu topraklarda her türlü iklim koşullarına dayanarak kendini ispatladığını vurgulayan Tan, “GAP ve diğer bölgelerin sulanabilir arazilerinde zeytinciliğe dönüş olduğunu görüyoruz. Orada da kendi türlerimizin seçilmiş klonlarıyla yürümeliyiz. Yabancı çeşitler aynı zamanda, çok fazla su, ilaç, gübre isteyen türler. Bunların ithalatının da üretiminin de yasaklanmasını istiyoruz. Bu değerleri korumazsak sonradan zeytinci olmuş ülkelerden hiç farkımız kalmaz. Fidan ithal ederek öne çıkamayız.” şeklinde konuştu.