Dış Ticaret Masası’nda bu hafta çelik sektörünü ele aldık. Geçen yılı 16,1 milyar dolarlık ihracat ile tamamlayan sektör, bu yıl çıta yükselterek en az yüzde 10 büyümek istiyor. Üretim miktarında da geçen yılın seviyesini korumayı planlayan sektör kısa vadede Almanya’yı geçerek Avrupa’nın en büyük üreticisi olmayı amaçlıyor.
Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Uğur Dalbeler, sektördeki gelişmeleri ve olası fırsatları Nasıl Bir Ekonomi TV ekranlarında değerlendirdi.
Hedef, Avrupa’da üretim liderliği
Dünya çelik endüstrisinde Türkiye’nin söz sahibi ülkeler arasında yer aldığını vurgulayan Dalbeler, Türkiye’nin hem üretimde hem de ihracatta dünyanın en büyük 8’inci ülkesi olduğunu söyledi. Dünya sıralamasında 7’nci sırada yer alan Almanya ile Avrupa’da da üretim liderliğinde çekiştikleri bilgisini veren Dalbeler, “Avrupa’nın ikinci büyük üreticisiyiz. Almanlarla aramızda çok cüzi bir fark var. Kısa bir vadede Avrupa’nın en büyük çelik imalatçısı olacağız” dedi.
Çin ile iç piyasada da rekabet ediyoruz
Türkiye’nin aynı zamanda en büyük 5’inci ithalatçı ülke konumunda yer aldığına değinen Dalbeler, özellikle Çin başta olmak üzere Uzakdoğu’dan yapılan ithalata dikkat çekti. Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye kota, ABD’nin ise yüzde 25’lik vergi uygulamasının yanı sıra Çin gibi devlet imkanlarıyla ihracat yapan bir ülke ile Türkiye pazarında da rekabet etmek zorunda olduklarının altını çizen Dalbeler, Çin’e karşı ek önlemler alındığını da kaydetti.
Türkiye’nin en büyük ticari partneri olan Avrupa’ya yapılan çelik ihracatının yüzde 40 seviyesinde olduğunu ancak pandemi sonrasında Avrupa’da artan enfl asyon neticesinde düşüş gerçekleştiğini dile getiren Dalbeler, ABD’nin de 2018’den bu yana Türkiye’ye uyguladığı vergiler neticesinde ihracatın olumsuz etkilendiğini ifade etti.
Rakip olan Ukrayna ciddi bir pazara dönüştü
Bölgedeki gelişmeleri yakinen takip ettiklerini ve oluşabilecek yoğun taleplere sektör olarak hazır olduklarını ifade eden Dalbeler, şunları söyledi: “Coğrafi avantajımız nedeniyle hem doğuya hem batıya eşit uzaklıktayız. Ukrayna ciddi rakibimizdi ama son dönemde savaş ortamına rağmen bizim ciddi bir pazarımız haline dönüştü. Barışın geldiği bir ortamda oranın yeniden inşası gündeme geldiğinde tabii ki en büyük tedarikçi yine Türkiye olacaktır. Bu durum Suriye ve Gazze için de geçerli. İran sektörde büyüyen bir oyuncu ama politik durumlarından dolayı sıkıntıları var. Bu nedenle çelik sektöründe bu coğrafyada tek alternatif Türkiye’dir.”
Yabancı sermayeyi çekebilecek iki avantaj
Türkiye’ye yabancı yatırımın olabileceği yönünde beklentisi olduğunu belirten Uğur Dalbeler, şöyle devam etti: “Hem birikimi hem kalitesi açısından Türkiye dışında Avrupa’ya imalat sanayi ve özellikle çelik özelinde girdi sağlayabilecek başka bir aday söz konusu değil. Diğer bir avantajımız da emisyon. Türkiye, rakiplerine göre çok daha az emisyonlu çelik ürettiği için bir adım öne çıkma fırsatı yakalayabilecek. Şu an Avrupalı rakiplere göre öndeyiz. O sebepten ötürü ben yabancı sermayenin Türkiye’deki çelik sektörüne olan ilgisinin artacağını öngörüyorum.”
Enflasyon ile mücadeleye katkı verildi
Türkiye’nin enflasyonla ciddi mücadele ettiğini, çelik sektörünün de bu mücadeleye en fazla katkı sunan sektör olduğuna dikkat çeken Uğur Dalbeler, “Yılın başındaki fiyatla yılın sonundaki fiyatlarımız aynı. Aslında son 3 yıla göre de çok büyük bir değişim yok. Hatta gerileme var. Sonuçta global bir emtiadan bahsediyoruz. Bugünün fiyatı üç gün sonra dünyada farklılaşan şartlarla değişebilir. Depremin üzerinden 2 sene geçti. O gün 750 dolar olan çelik fiyatı bugün 550 dolar seviyesinde” diye konuştu.