Yener KARADENİZ
Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörleri arasında yer alan ve emek yoğun sektörlerin başında gelen tekstil ve hazır giyim sektörleri, son yılların en kötü dönemini geçiriyor. İhracat pazarlarında yaşanan daralmanın yanı sıra rakip ülkelere göre yüksek seyreden maliyetler nedeni ile sipariş kaçıran sektörlerde yaşanan küçülmeye EYT düzenlemesi de eklenince istihdam kaybı hızlandı. Son bir yıllık dönemde iki sektördeki çalışan sayısı 134 bin kişi azalarak 1,07 milyona geriledi. Sektör temsilcileri verilerin 2 ay gecikmeli geldiğine dikkat çekerek haziran itibarıyla toplam istihdamın 1 milyonun altına gerilemiş olabileceğine dikkat çekti. Nisan 2023 itibarıyla en yüksek istihdam kaybı tekstilde yaşandı. Bu sektörde çalışan sayısı geçen yılın nisan ayına göre yüzde 20 azalarak 503 binden 400 bine düştü. Söz konusu rakam son 5 yılın en düşük istihdam seviyesi olarak kayıtlara geçti.
Tekstilde 134 şirket kapandı
Sosyal Güvenlik Kurumu’nun nisan ayı sigortalı çalışan istatistiklerine göre tekstil sektöründe faaliyet gösteren şirket sayısı da son bir yılda 19 bin 866’dan 19 bin 732’ye geriledi. İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Öksüz, gelişmelere bağlı olarak kapasitelerin de gerilediğini dile getirdi. Merkez Bankası verileri de bu durumu teyit ediyor. Kurumun verilerine göre geçen yıl haziran ayında yüzde 77,6 olan tekstil sektörü kapasite kullanım oranı bu yıl aynı dönemde yüzde 70,7’ye kadar geriledi. Bu oranın mart ayında depremin etkisiyle yüzde 66 seviyesine kadar indiğini hatırlatan Ahmet Öksüz, “Şu an piyasalarımızda bir durgunluk var. İthalat hız kesmedi. Geçen yıl ilk kez 2 milyar doların üstünde açık verdik. İstihdamdaki azalma, bunların hepsinin bir sonucu” dedi.
AB’nin ithalatı yüze 20 geriledi
Ana pazar olan AB’nin tekstil ithalatının bu dönemde yüzde 20 düştüğüne dikkat çeken Öksüz, “Artan enerji fiyatları hem AB hem de dünyada alım gücünü düşürdü. Global anlamda enerji fiyatlarındaki normalleşme ile birlikte işler biraz daha toparlanacaktır. Ama ithalatı bir şekilde disiplin altına almamız gerekiyor” diye konuştu. Öksüz, sektör olarak ikinci yarıdan beklentileri konusunda ise şu ifadeleri kullandı: “Geçen yıl ilk yarıda piyasalar gayet iyiydi. İkinci yarı ile bozulma başladı. Son bir senedir işler çok iyi değil. Bugün hem talepteki daralma hem de maliyetlerdeki artış devam ediyor. Maliyetlerin artması ve bunun karşısında döviz kurlarının düşük kalması. Döviz kurları hareketlendi ama bu kez de asgari ücret yüzde 34 arttı. Döviz yükselirken diğer taraftan artan maliyetler nedeni ile tekrar olduğumuz yere dönüyoruz. İhracatta rekabet için kurların artması gerekiyor. Aksi halde hem kapanma hem de istihdam kayıpları devam edecek.”
Geçen yılı yüzde 0,6 artışla 12,9 milyar dolardan tamamlayan sektörün ihracatı bu yıl ilk yarıda ise yüzde 10,6 düşle 4,8 milyar dolar olarak gerçekleşti.
“Toplam istihdam 1 milyonun altına düşmüştür”
Hazır giyimde de durum farklı değil. Yine SGK verilerine göre Nisan 2023 itibarıyla sektörde faaliyet gösteren 42 bin 434 şirketteki çalışan sayısı 673 bin ile 2020’den bu yana en düşük seviyede. Kapasite kullanım oranı ise haziran ayı itibari ile yüzde 77,3. Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği Başkanı Ramazan Kaya, son bir yıllık gelişmeler ile ilgili şöyle konuştu: “Sektör birinci derecede bir değişim ve dönüşümün içinde. Salgın dönemimde müşteriler gereksiz bir panik alımı yaptılar ve stoklarını doldurdular. 2022’nin ortasından sonra hem resesyon hem de enfl asyonist baskı nedeni ile alım gücü etkilendi, iş kaybı ciddi şekilde arttı. Geçen yıl nisan ayından bu yıl nisan ayına kadar geçen sürede 134 bin kişi işsiz kaldı. Mayıs ve haziran ayında da ilaveler olacaktır. Haziran itibarıyla tekstil sektörü ile birlikte toplam istihdamın 1 milyonun altına düşmüş olması mümkün” dedi.
“Lig değiştirmemiz lazım”
Peki bundan sonra ne bekleniyor, ne olursa işler düzelir? Kaya, bu konuda ise şu ifadeleri kullandı: “İki dönemdir asgari ücrete zam yapılıyor, buna alışkın değiliz. 6 aylık, bir yıllık fiyatlandırmalar yapıyoruz. Bu maliyetler nedeni ile ciddi sıkıntı yaşadık. Ciddi karsızlık var. Bugün brüt 600 dolar, net 440 dolar işçilik maliyetimiz var. Yemek, servis ve kreş ile birlikte bu maliyet brüt 700-750 dolara çıkıyor. 10-15 yıl önce 450- 500 dolar arasında idi bu rakam. Sadece döviz bazında yüzde 50’ye yakın arttı işçilik maliyeti. Bir ürünün yüzde 30-35’i işçilik. Biz geçen seneye göre diğer maliyetler ile birlikte kendi içimizde yüzde 20 pahalı olduk. İhracatın yüzde 68’ini AB’ye yapıyoruz. Orada enfl asyon ve talepsizlik var. Bangladeş, Hindistan, Sri Lanka, Vietnam, Kamboçya ve Mısır ile rekabet ediyoruz. Mısır’da brüt işçilik maliyeti 250-300 dolar. Bangladeş’te 150-200 dolar. O zaman bizim işçilik açısından rekabet etme şansımız yok. Bugün Euro 32-33 lira olursa normalleşiriz ki bunu da sadece kura bağlamamak lazım. İlk önce talep olması lazım. şu an enfl asyonist baskı ve talepsizlik minimum 1 yıl daha devam edecek. Biz bu dönemde değişim ve dönüşümü sağlamalıyız, bulunduğumuz ligi değiştirerek katma değerli işlere odaklanmalıyız. Basic, adet ve fiyatla uğraşırsak mücadele edemeyiz. Devlet teşvikleri minimum 10-20 yıllık olmalı. 3-5 yıllık çalışmaların kimseye faydası yok.”
“Böyle giderse istihdam %10 daha düşer”
TOBB Hazır Giyim ve Konfeksiyon Sektör Meclisi Başkanı Şeref Fayat, kur baskısı nedeni ile fi yat tutturulamadığını ve işlerin kaçtığını sık sık dile getiren isimlerden biri. Yıl başında asgari ücrete yapılan zamların ardından rakip ülkelerle fi yat farkının yüzde 40’lara çıktığını hatırlatan Fayat, “Bu senenin kış işlerini rakiplere kaptırdık. Pandemi döneminde gelen müşteriler de gitti. Bu nedenle 2022’nin başından itibaren istihdam kayıpları başladı. Şimdi kur serbest ama asgari ücrete de yüzde 34 zam yapıldı. Önümüzdeki yılın yaz siparişlerini almamız adına bu kurun baskılanmayacağı konusunda ikna olmamız lazım. Buna ikna olmayan işveren istihdam çıkışlarına devam edecek. Son çeyrekte de istihdam çıkışlarının süreceğini tahmin ediyorum. Çünkü kur arttı diye işler bir anda bize geçmiyor, sezonu kaçırmış oluyorsunuz” diye konuştu. Son kur artışı ile rakipler ile fi yat farkının yüzde 30’lara gerilemiş olabileceğini anlatan Fayat, şöyle devam etti: “Ekonomi yönetiminin önümüzdeki ay alacağı faiz kararı çok yüksek olursa bu, kurda bir baskıya yol açabilir. Öncelik enfl asyon mu değil mi belli olmadığı sürece biz bu maliyet artışları altında ezilmeye devam edeceğiz. Kurun en az enfl asyon oranında artması gerekiyor. Öngörülebilir bir döviz kuru ve faiz politikası olması lazım. Böyle giderse istihdam kaybı bir yüzde 10 daha artar.”