Uzun süredir devam eden fiziksel- dijital entegrasyonu perakende sektörünü yeni bir olgunluk dönemine taşıdı. Ortaya çıkan yeni yapı fijital olarak adlandırılıyor ve kendi dinamiklerini yaratıyor. Ödeme sistemleri ile başlayan ve bugün müşteri deneyimini yönlendirmeye kadar uzanan bir etki alanı yaratan dijitalleşme, omni- channel ile, geldiği kanal fark etmeksizin müşteriyi tanıyarak servis sunmayı sağlıyor.
On yıldan uzun süredir konuştuğumuz omni-channel ya da entegre çoklu kanal yapısı, fiziksel mağazaya olduğu kadar e-ticaret ya da akıllı telefon üzerinden mobil olarak dijital mağazaya gelen müşterinin aynı kişi olduğunu çıkarıp ona en uygun hizmeti vermeyi sağlıyor. Bunun yarattığı etki, başlangıçta hayal edilemeyecek kadar büyük. Bugün ulaşılan noktada, kişiye özel kampanyalardan kitlesel özelleştirmeye (mass customization) kadar birçok yetenek kazanılmış durumda.
Aslında bu, geleneksel perakendedeki mağaza görevlilerinin müşterilerini tanımaları ve hala hatır sormadan çay kahve ikram etmeye kadar farklı düzeylerde bir etkileşim ile müşterinin ihtiyacını anlayıp bir şey satmaya dayanan modelden çok farklı değil. Ancak burada önemli bir farklılık olarak ulaşılan ölçek karşımıza çıkıyor. Eskinin tek mağaza ile işleyen sistemi günümüzde mağaza zincirlerine dönüşmüşken bu performansı sağlamak için omni-channel ve dijital araçlar rol oynuyor. Geleneksel perakendenin en önemli başarı faktörü olan doğru lokasyon seçimi ile bugünün müşteriyle sürekli bir ilişki içinde olmayı sağlayan daha karmaşık yapısını karşılaştırdığımızda dinamiklerin ne kadar değiştiğini görebiliyoruz. Müşterinin rağbet edeceği bir mağaza kurmak, bugün yerini, bilgisayarından cep telefonuna kadar araçlar düzeyinde ve sosyal medya dahil olmak üzere tüm yaşam alanlarında müşterinin yanında olmak ve dahası onun ilgisini çekmeye bırakmış durumda. Bu yeni rekabet alanı, perakendeyi çok hızlı bir değişim ve adaptasyona zorluyor.
Değişim perakendeci-müşteri ilişkileri ile de sınırlı değil. Marka sadakatinin uzun süredir azaldığı perakende dünyasında siparişten teslimata kadar bütün kanallar sürekli bir değişim gösteriyor. Akıllı telefonundan sipariş edip mağazadan teslim almaktan belirli bir saat aralığında belirli bir adrese teslimat talep etmeye kadar farklı seçeneklere olan ilgi, yeni bir şey olma özelliğini çoktan kaybetti. Kapıda ödemenin yanına kapıda deneme seçeneği eklendi. Bütün bu değişen süreçler, ürün iadesi boyutu ile çok daha karmaşık bir hal aldı. Bu karmaşıklık, aynı zamanda bu alana özelleştirilmiş çözümlerin ve karmaşık yapıyı oluşturan modüllerin mikroservisler olarak sunulmasının değerini artırıyor ve toplam başarının önünü açan önemli bir faktör oluşturuyor. Pandemi sırasında eve hapsolan insanlar online ticarette sıçrama yaratırken siparişe boğulan perakendecilerin sevinci yeterli lojistik imkanlarının bulunmadığını görmeleri ile gölgelendi. Aradan geçen dönemde işin kurye ve kargo tarafı gelişirken yarın ortaya nasıl bir yeni dinamiğin çıkacağını ve bunun nasıl adresleneceğini tahmin etmek kolay değil.
Bütün bu gelişmeler, perakende bulutunun önemini ve değerini belirliyor. Hızla değişen bu alana odaklanan perakende bulutunun en önemli özelliklerinden biri, fiziksel mağazaların aylar süren hazırlık çalışmalarını tak çalıştır (plug-and-play) hızı ile dijital mağaza açma olanağı ile bütünleştirmesi. Bu, fiziksel mağazalarda da dijital altyapının kurulması için fazladan bir süreye ihtiyacı ortadan kaldırıyor. Böylece sürekli değişen ekonomik koşulların yarattığı belirsizlikten bir nebze uzaklaşılabiliyor. Şirketlerin kendi altyapıları dışında işlerine yarayacak servisleri keşfedip kullanmalarını sağlayan bulut yapısı, perakendecilerin kendi gelişme hızlarının üzerinde bir kolektif gelişmeye kaynak sağlamalarının ve bunun sonuçlarından birlikte faydalanmalarının da kapısını açmaya aday. Bunun nasıl olduğunu anlamak için perakende bulutunun da bir örneğini oluşturduğu dikey bulut (vertical cloud) yapılarına göz atmakta yarar var.
Dikey bulut: Bir sonraki büyük sıçrama
Perakende bulutu, gelişmekte olan dikey bulut ya da sektörel bulut (endüstriyel bulut terimi de kullanılıyor) incelendiğinde daha iyi anlaşılabilir. Dikey bulut, bulut servis sağlayıcılarının özel ve farklı bir müşteri tabanının ihtiyaçlarını karşılamak için tasarladığı terzi işi bulut bilişim servislerini niteliyor.
Dikey bulut yaklaşımı, yatay bulut yaklaşımından ayrım noktaları ile her iki bulut hizmetini biraz daha iyi anlamamızı sağlıyor. Yatay bulut, yaygın olarak ürünlere ve servislere, ofis verimlilik uygulamaları ve veritabanı yönetim sistemlerine odaklanırken dikey bulut, daha dar bir alanı konu alan ürün ve hizmetleri; sağlık, imalat, perakende ve finansal hizmetler gibi kesimlere özel olması; ve süreç ya da tekrarlı üretime odaklanması ile farklılaşıyor.
Bu farklılaşmaya karşın bulut bilişim ve dikey bulutun büyüme beklentileri arasında büyük bir fark bulunmuyor. Markets and Markets, 2022’de 545,8 milyar dolarlık değere ulaşan bulut bilişim pazarının 2027’de yaklaşık olarak 1 trilyon 241 milyar dolara ulaşmasını beklerken birleşik yıllık büyüme oranını (CAGR), yüzde 17,9 olarak tahmin ediyor. Allied Market Research ise, dikey bulut pazarının 2021-2031 döneminde yüzde 18’lik birleşik yıllık büyüme oranı (CAGR) ile 352,6 milyar dolara ulaşacağını tahmin ediyor.
Aynı büyüme hızına sahip iki alandan birini neden bir sıçramanın konusu olarak ele almak gerekiyor. Bunun nedeni, şirketlerin ve finansal performanslarının doğası belirliyor. Dünyanın ve Türkiye’nin en büyük şirketlerini sıralayan listelere bakıldığında, niş alanlara odaklanan şirketlerin kendilerine kâr vahaları yaratabildiğini görüyoruz.
Ciroya göre yapılan bu sıralamalarda, ilk şirket kârdan aslan payını alırken genellikle ikinci şirket daha düşük ve üçüncü şirket de cüzi sayılabilecek bir kâr elde eder. Daha sonraki şirketler, ancak işlerini sürdürecek ve ayakta kalacak kadar bir gelir elde ederken sektörüne göre 10’la başlayan sıraların farklı yerlerinde bir ya da birkaç şirketin daha düşük ciroları, çalışan sayıları ve genel giderleri ile yüksek kârlılık gösteren operasyonlar yürüttüğü görülür. Bu, Pareto İlkesi’nin söylediklerinin bir türevidir. Pareto İlkesi, şirketlerin kârlarının ya da gelirlerinin yüzde 80’ini müşterilerin yüzde 20’sinden elde ettiğini ve bunların içindeki yüzde 5’lik kesimin şirketin hayatta kalması için kritik öneme sahip olduğunu söylüyor. Tersinden de geçerli olan bu tespitler, niş alanların ve müşterilerin önemini gösteriyor ve aynı hızda büyüyen bulut ve dikey buluttan ikincisinin yaratacağı değişimin daha şiddetli olacağına işaret ediyor.
Dikey bulutun evrimi
Bulut bilişimin olgunlaşma döneminde yaratılan olanaklar, bulut hizmeti sağlayıcılarının niş alanlara odaklanmasına olanak tanıyor ve aynı zamanda bundan yarar sağlamasını getiriyor.
Dikey bulut sağlayıcılar bu süreçte kendilerini farklı alanlarda geliştirmeye ve yetkinleştirmeye dayanan bir evrim geçiriyor. Yatay bulut ile genel kapsamı hedeflemeden farklı olan bu evrimin belirli başlıkları şu şekilde sıralanabilir:
Bulut servis sağlayıcılar bu süreçte özel bir niş pazarla ilgili derinlikli deneyim ve birikim elde ederken o pazarın mevzuatına uyum konusunda da benzer bir derinliğe ulaşırlar.
Bulut servis sağlayıcılar müşterilerine yakın bir iş sürecinde yer alırken bu niş pazardaki distribütörler, tedarikçiler ve müşterilerle ilişki oluştururlar.
Pazarlama faaliyetlerini özel ve sınırlı bir kitleye odaklama fırsatı bulurlar.
Büyük resme bakıldığında bu evrim aynı zamanda ülkelerin iş dünyalarının bakış açısını da yansıtan bir gösterge oluşturuyor. Türkiye’de yakın zamanlarda gündeme gelen iki farklı dikey bulut olan finans bulutu ve perakende bulutu ele alınırken genel görüş, regülasyon kısıtlamaları nedeniyle finans bulutunun tutacağı ve perakende bulutunun bu tür bir kısıtlama olmadığı için tutmayacağı oldu. Bu, Türkiye’de ne kadar mevzuat odaklı ve gerçek iş dinamiklerinden uzak düşündüğümüzü ortaya koyan iyi bir gösterge: elektronik ortamda gelişen perakendeci- müşteri etkileşimi, ileri yaşlardaki insanların e-ticaret sistemine dahil olması, ürün çeşitliliğinin artması, teslimat ve tahsilat sistemlerinin çeşitlenmesi gibi faktörler perakende oyuncularını daha esnek olmaya zorluyor ve bütün bunlar perakende bulutu için muazzam bir dinamik oluşturuyor. Bu nedenle perakende bulutunun hem veri kullanımı hem de yatırım dönüşü (ROI) konusunda önemli göstergeler oluşturarak başka sektörlere ve Türkiye’nin kalkınma araçlarına katkıda bulunması çok daha muhtemel.