SELÇUK ALTUN
Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (SEDDK), iki sigorta şirketinin ruhsat iptallerine ilişkin kararının yankıları devam ediyor. SEDDK, 10 Nisan itibariyle; kötü yönetim, sigortacılık mevzuatına aykırı işlemler ve mali bünye zafiyeti nedeniyle AcnTurk Sigorta ile Arex Sigorta’nın faaliyetlerini durdurdu. Operasyonun ardından yaklaşık 2 haftalık bir süre geride kaldı. Bu şirketlerden sigorta yaptıran vatandaşlar bir nevi ortada kalınca, poliçeyi satın aldıkları acentelerle karşı karşıya gelmeye başladı.
SEDDK, geçen hafta söz konusu şirketlerin pazar paylarının düşük olduğuna dikkat çekerek mevcut hasar dosyalarına ilişkin tazminatlar için gerekli önlemlerin alındığına dair açıklama yaptı. Buna karşın henüz resmi olarak bir adım atılmış değil ve yapılan açıklamalar gösteriyor ki sahada işler karışmış durumda. Gerçek anlamda problemi en derin şekilde yaşayan taraf, müşteriye direk dokunan acenteler. Bu iki şirketin poliçesini satan acenteler, bu günlerde mağdur olan 1 milyon civarında vatandaşa, müşterisine çözüm bulmaya çalışıyor.
EKONOMİ’ye süreci acenteler gözüyle değerlendiren ve yaşadıkları problemleri anlatan TOBB - SAİK (Sigorta Acenteleri İcra Komitesi) Başkanı Levent Korkut, “Bu işten para kaybeden, güven kaybeden acentedir. Müşteri muhatap olarak karşısında bizi görüyor. Sonuçta, ortada devletin vermiş olduğu ruhsat var. O ruhsattan dolayı acente gidip buradan acentelik alıyor. Aldığı acentelikle ilgili olarak faaliyete başlıyor, poliçesini satıyor. Sonrasında bir bakıyor, şirket batmış, birileri malı almış gitmiş. Ama bu arada da hasarlar ve iptal etsen poliçe iade ücretleri ödenmiyor” dedi.
Hastaneler hasta, servisler araç kabul etmiyor
Acentelerin müşteriye durumu izah etmekte zorlandığını dile getiren Korkut, sahada yaşanan gelişmeleri şu şekilde anlattı: “Müşteri, hasarı olan acentesinden hasarını istiyor. Şirket dosya açsa da servisler arabayı kabul etmiyor. Sağlık sigortası yapılmış, hastane müşteri kabul etmiyor. Veya diyor ki, kusura bakma sigorta şirketi senin sigorta şirketin, sen öde git ondan tahsil et. Bunun yanı sıra, servisler araç tamir etmişler. Paralarını şirketten alamayınca araç sahiplerine rücu ediyorlar, dava açıyorlar, iptal çekiyorlar. Yani, bedelini şirketten alamadıkları hasar için icra takipleri başlayacak. Şimdi bir vatandaşın arabası yolda kalmış, kaza veya arıza yapmış. Çekici geldiği zaman diyor ki, bu sigorta şirketinin aracını çekmem, kusura bakmayın. Yine aynı şekilde vatandaş cam yaptırmış, sigorta şirketine bununla ilgili evrakları göndermiş, onay bekliyor, gelmiyor. Doğal olarak camcı parasını sigortalıdan alıyor. Bana ödediğin parayı, git sigorta şirketinden al diyor. Bunu yaşayan vatandaşlar da ‘bu ne rezillik’ diyerek direkt acenteye geliyor. Kardeşim benim sigortam vardı. Sen bana kasko poliçesi sattın, şimdi bu nedir diyor? Acentede bunun cevabı yok.”
"Acenteleri koruyacak bir mekanizma lazım"
Bu iki şirketle ilgili asistans hizmetlerinin durduğunu belirten ve servislerin dosya açmadığını aktaran Türkiye Sigorta Acenteleri Federasyonu (TÜSAF) Başkanı Adnan Çelik, acentelerin devreye girdiğini ve gerekirse kendi cebinden ödeme yaptığını söyledi. “Sigorta şirketinden ödeme yapıldığı zaman alırız düşüncesiyle acentelerimiz müşterisini mağdur etmemek için bu paraları ödüyor. Ama almamak gibi bir durum da söz konusu olabilir. Ciddi manada acenteler şu anda taşın altına elini koymuş durumda” diyen Çelik, şöyle devam etti: “Bu tür durumlarda en çok mağdur olan müşteri değil, acente. Acenteler binlerce müşterinin derdini çözmek için çaba sarf ediyor. Bir aydır uyuyamıyorum, gece rüyama giriyor. Türkiye’nin her yerinden biz ne yapacağız diye telefon geliyor.” Federasyon olarak acenteleri güvence altına alacak bir takım çalışmalar yapılması için harekete geçtiklerini aktaran Çelik, sigorta şirketlerinin acentelik verirken teminat mektubu aldığına işaret ederek, şunları söyledi: “O zaman bu şirketler de bize teminat versin. Ya da bir sigorta yaptırsınlar ki böyle durumlarda biz de kendimizi garanti altına alalım. Acentelerin de kendilerini güvende hissettikleri bir mekanizma kurulması lazım.”