ADNAN AÇIKGÖZ / MERSİN
10 Şubat Dünya Bakliyat Günü kapsamında, Mersin Ticaret Borsası (MTB) ve EKONOMİ Gazetesi işbirliğinde ‘Geçmişten Geleceğe Bakliyat Sektörü’ başlıklı panel düzenlendi. Moderatörlüğünü EKONOMİ Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar’ın üstlendiği panelde MTB Başkanı Abdullah Özdemir ile EKONOMİ Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım konuşmacı olarak yer aldı. İhracatçı birlik ve STK başkanlarıyla iş insanlarının yoğun ilgi gösterdiği panelde Mersin’in sektörel etkinliğine dikkat çeken Abdullah Özdemir, kentte bakliyat üretilmemesine rağmen sahip oldukları sektörel sanayi kümelenmeleriyle ülke ve dünyanın sayılı bakliyat ticaret merkezlerinden biri olduklarını söyledi. Bakliyatta dünyanın hemen hiçbir şehrinde benzer bir kümelenmenin bulunmadığını vurgulayan Özdemir, “Ülkemizde bakliyat ürünlerinin işlenmesine dayalı sanayinin yaklaşık yüzde 70’i Mersin’de kurulu. 2024’te bakliyat ihracatının yüzde 88’ini Mersinli firmalar gerçekleştirdi. Ülkemiz tarımsal ihracatı 32,6 milyar dolar ve bunun içinde bakliyatın payı yüzde 4. Tek bir ürün grubunda yüzde 4’lük katkı azımsanmayacak kadar önemlidir” dedi.
“Sektördeki güçlü pozisyonumuzu kaybettik”
Türkiye’nin bakliyattaki potansiyelini değerlendiren Abdullah Özdemir, uzun vadeli bir değerlendirme yapıldığında ülkedeki bakliyat sektörünün dünyayla ters orantılı şekilde gerilediğini aktardı. Son 30 yılda dünyada bakliyat ekili alanların yüzde 42 artarak 68 milyon hektardan 97 milyon hektara çıktığını kaydeden Özdemir, “Bu rakam Türkiye’de %56 azalarak 2 milyon hektardan 879 bin hektara geriledi. 30 yıllık süreçte dünya bakliyat üretimi %70 artarak 56 milyon tondan 94 milyon tona ulaştı. Aynı dönemde ülkemizin bakliyat üretimi %33 düşerek 2 milyon tondan 1,3 milyon tona düştü. Bakliyat üretimindeki düşüş ve bunun sonucunda dış ticarette ülkemizin ihracatının ithalata bağımlı olması, sektörümüzün en önemli sorunlarından. İhracatımız Dâhilde İşleme Rejimi kapsamında yurtdışından ithal edilip, ülkemizde işlenerek ihraç edilen ve serbest bölge ile gümrüklü antrepolar aracılığıyla transit ticaret kapsamında gerçekleştirilen kırmızı mercimek, nohut ve ülkemizde üretimi yok denecek kadar az olan kuru bezelyeye dayanıyor. Bakliyatın kendi ana vatanında üretimde ivme kaybetmesi sonucu sektördeki güçlü pozisyonumuzu kaybettik. Bakliyat üretimimiz 2007’den bu yana 1 ila 1,3 milyon ton arasında dalgalanıyor” diye konuştu.
[caption id="attachment_57988" align="alignnone" width="640"] MTB Başkanı Abdullah Özdemir (sağda), EKONOMİ Gazetesi Genel Koordinatörü Vahap Munyar’a BAM’ın geliştirdiği puf nohut çerezinden ikram etti.[/caption]
“Ana hedefimiz üretim olmalı”
Olumsuz tabloya rağmen umutsuz olmadığını dile getiren Abdullah Özdemir, 80’li yıllardaki altın çağa giden yolun üretimin artırılmasından geçtiğinin altını çizerek, sektörün hükümetten taleplerini sıraladı. 2025-2027 desteklerinin beklentilerin altında kaldığına işaret eden Özdemir, şöyle devam etti: “Ana hedefimiz sadece üretim olmalı ve bakliyat stratejik özel ürün grubuna alınmalı. Nadas alanları için en uygun ürün olan bakliyatlar daha güçlü desteklenmeli. Ülkemizde işlenen tarım alanı 202 milyon dekarken, nadas alanı ise 28 milyon dekar. Yeni planlama modelinde belirlenen tüm ürünler için nadas alanı destek katsayısı 0,3 olarak açıklandı. Bakliyat, mısır, ayçiçeği ya da belirlenmiş diğer ürünleri de ekseniz aynı desteği alıyorsunuz. Oysa şu anki nadas alanlarının 5’te 1’i bakliyat üretimine kazandırılsa, hacmimiz 2 milyon tona çıkar ve arz açığı yaşamayız. Toprağın verimini artırdığı için 2’li-3’lü münavebe sistemi oluşturulup, kuru baklagiller ekimi zorunlu kılınacak şekilde bu sisteme dâhil edilmeli. Topraklarımızdan maksimum verim almak için sertifikalı tohum üretimi ve kullanımı oldukça önemli. Nohut ve mercimek için belirlenen sertifikalı tohum kullanım katsayısı 0,4 olarak açıklandı. Bunun kuru fasulye ve buğdayda olduğu gibi en azından 0,5 olmasını bekliyorduk. Üstelik sertifikalı tohum üretim desteğinin kaldırılmasını hiç beklemiyorduk. Kararın yeniden ele alınmasını umuyoruz. Ayrıca su kısıtlı bölgelerde nohut ve mercimek ekimi mutlaka daha fazla teşvik edilmeli. Şu anki hacmimiz olan 1,3 milyon tonun 2-3 katını üretecek kapasite ve bu miktarı işleyecek atıl durumda bekleyen tesislerimiz var. Yerli ürünlerle kendimize yetmeli ve bunları ihraç etmeliyiz. Bakliyat destek katsayıları yeniden ele alınarak artırılmalı ve ekimler daha cazip hale getirilmeli. Türkiye’de tarımda çalışanların yaş ortalamasının 58 olduğunu görüyoruz. Tarımsal faaliyetler de gençler için cazip hali getirilmelidir.”
“Alan bazlı destek sistemine dönüldü”
EKONOMİ Gazetesi Tarım Yazarı Ali Ekber Yıldırım ise yaptığı sunumda tarıma yönelik gözlemlerini ve güncel gelişmeleri aktardı. Sektörde en önemli konulardan birinin Türkiye tarım gündeminde bakliyata yeteri kadar yer verilmemesi olarak değerlendiren Yıldırım, “Planlı üretimle ilgili bir ay içinde 4 ana düzenleme yapıldı ve bu kapsamda 13 ürün ile yem bitkilerine değinildi. Yeni destekleme modeliyle alan bazlı destek sistemine dönüldü. 2025 için dekar başına 244 lira açıklandı. Her çiftçi bu temel desteği alacak. Her ürünün katsayısına göre çarpım yaparak ne kadar destek alınacağı görülüyor. Öte yandan Türkiye’deki tarım alanları inşaat ve benzeri yatırımlarla kaybediliyor. Verimli arazileri koruyacak adımlar atılmalı. Planlama konusuna teknolojik unsurlar entegre edilmeli, tanıtım etkinliklerine büyük önem verilmeli. Sadece üretmek değil, pazarlama da hayati önem taşıyor” şeklinde konuştu.
“Gençlerin tarıma olan ilgisi mutlaka desteklenmeli”
Son yıllardaki bakliyat üretim ve ihracat rakamlarını paylaşıp ihracat yasağı, kısıtlama ve vergi değişikliği konularına da değinen Ali Ekber Yıldırım, bakliyatın geleceğine ilişkin şu görüşleri dile getirdi: “Küresel ölçekte bitki bazlı beslenmeye yönelme var. Vegan ve vejetaryen beslenme eğilimi bakliyata ilgiyi artırıyor. Ete alternatif ürünlerde mercimek, nohut, bezelye gibi bakliyatlar kullanılıyor. Birçok soruna rağmen tarımın önemi yükseliyor. Gençlerin tarıma olan ilgisi mutlaka desteklenmeli. Bakliyat başta olmak üzere Türkiye, doğru politikalar ve uygulamalarla tarımda üretimden ihracata çok büyük bir atılım yapabilir.”
Sofralar bakliyat lezzetiyle şenlendi
Panelin ardından gelenekselleşen Dünya Bakliyat Günü yemeğine geçildi. Burada misafirlere tamamı bakliyat ürünlerinden oluşan 12 çeşit yemek ikram edildi. Kinoa kısırı, börülce pilaki, yeşil mercimekli börek ve yörük sütlacı gibi bakliyat lezzetleri büyük beğeni topladı. 10 Şubat’ın Dünya Bakliyat Günü olarak ilan edilmesinde Türkiye’nin ve Mersinli sektör temsilcilerinin büyük katkısının bulunduğunu vurgulayan MTB Başkanı Abdullah Özdemir, “Bu vesileyle bakliyat tüketiminin yaygınlaşmasını amaçlıyoruz. Zengin protein, vitamin ve mineral içeriğiyle bakliyat, en sağlıklı ve ucuz bitkisel besin kaynaklarının başında geliyor. Obezite, kalp ve damar rahatsızlıkları, diyabet, böbrek yetmezliği, çölyak ve kanser gibi çağımızın yaygın hastalıklarıyla mücadelede uzmanlar tarafından sıkça öneriliyor. Havadaki azotu toprağa bağlayarak doğal gübre görevi görüyor. Dolayısıyla bakliyat insan, toprak ve çevre dostu bir ürün grubudur” dedi.
Bakliyatın dünya pazarlarındaki yerinin güçlenmesi hedefleniyor
MTB Meclis Başkanı Münir Şen de “Bu özel gün, bakliyatın faydalarını vurgulamak, toplumumuzu bilinçlendirmek ve özellikle genç nesillerin farkındalığını artırmak için önemli bir fırsattır. Özellikle çocuklarımız ve gençlerimiz için bakliyat tüketiminin teşvik edilmesi, sağlıklı nesillerin yetişmesine katkı sağlayacaktır. Temennimiz, üretimi ve tüketimi artan, ülke ekonomimize daha fazla katkı sağlayan, dünya pazarlarında daha güçlü bir yer edinen çok daha dinamik bir bakliyat sektörüdür” diye konuştu.
Sağlıklı atıştırmalıklar görücüye çıktı
Öte yandan Bakliyat Araştırma Merkezi’nde görevli uzman kadroların geliştirdiği kırmızı/yeşil mercimek ve nohut makarnası, nohut krakeri, fasulye keki, puf nohut çerezi, nohut peyniri, nohut unu ve kamkat/portakal cipsi gibi inovatif nihai ürünlerle, borsanın hiçbir kâr amacı gütmeden sadece sektöre katkı sağlamak için kurduğu şirketin ürettiği tohumlar sergilendi. Nohuttan yapılan peynir ve kraker ile hiçbir aroma kaybının yaşanmadığı narenciye cipsleri, en dikkat çekici ürünlerden oldu.
Önceki dönem meclis başkanları onore edildi
[caption id="attachment_57983" align="alignnone" width="562"] (Soldan sağa) Geçmiş dönem borsa meclis başkanları Necati Naran, Hüseyin Arslan, MTB Başkanı Abdullah Özdemir, Mersin Büyükşehir Belediyesi Başkanı Vahap Seçer, merhum Şerafettin Memiş’in evlatları Veysel-Tuba Memiş ile mevcut meclis başkanı Münir Şen hatıra fotoğrafı çektirdi.[/caption]
MTB Başkanı Abdullah Özdemir, Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer ile birlikte geçmiş yıllarda borsa meclis başkanlığı yapan 3 isme teşekkür plaketi sundu. Necati Naran, Hüseyin Arslan ile kısa süre önce yaşamını yitiren Şerafettin Memiş’in evlatları Tuba Memiş ve Veysel Memiş bu özel günde onore edildi. Naran ile Arslan’a sektöre verdikleri emekler nedeniyle şükranlarını sunan Özdemir, Şerafettin Memiş’e ise ayrı bir parantez açtı. Merhum Memiş ile 35 yılı aşkın süre birlikte çalıştıklarını anlatan Özdemir, “O, sadece vizyoner bir iş insanı değil, aynı zamanda samimi, mütevazı ve hayırsever kişiliğe sahipti” ifadesini kullandı.