MEHMET KAYA/ANKARA
Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, uzun süredir sektör olarak madenlerin çevre ile iş sağlığı ve güvenliği açısından gözetimi modelleri üzerinde çalıştıklarını ve bu konuda bir model önerisi geliştirdiklerini açıkladı. Bir grup gazeteciyle Ankara’da bir araya gelen Yılmaz, “Hiç istisnasız bağımsız denetim kuruluşlarına ihtiyacımız var. Bağımsız denetim kuruluşu uluslararası olmalı ve bağımsız denetimlerin en az 40 yıl ve üzeri mesleki tecrübesi olması gerekli” dedi.
Model önerilerinde, yerli ve yabancı uzmanlardan oluşacak denetmen heyetlerinin oluşturulması, kurumsal bir yapı içinde düzenli ve gerektiğinde incelemeler yapılmasını önerdiklerini kaydeden Yılmaz, raporların da önce ilgili kuruluşa, sonrasında da kamuya açık şekilde yayımlanmasını teklif ettiklerini anlattı. Raporlarda eksiklik görülmesi halinde, şirketlerin bunları tamamlaması için süre verilebileceğini, riskli durumlarda daha sert tedbirlerin uygulanabileceğini vurgulayan Yılmaz, Türkiye’ye özgü bir model önermekle birlikte, benzer uygulamaların ABD, Kanada, Avustralya’da bulunduğunu, Rusya ve Çin’in de yeni modeller geliştirmek için çalıştığını kaydetti.
“Denetmenler ‘ununu elemiş, eleğini asmış’ kişiler olmalı”
Denetmenlerin bu modeldeki kilit noktalardan biri olduğunun altını çizen Mehmet Yılmaz, “Aslında, madencilik fakültesinden çıkmış, birkaç yıllık bir kişiyi denetmen yapmak, ona da haksızlık. Çok kompleks, çok sayıda disiplinin içinde olduğu bir yerdir maden” diye konuştu. Denetmenlerin finansal olarak özerk bir yapı içinde, şirketlerden bağımsız olması gerektiğini kaydeden Yılmaz, “Tabiri caizse, ununu elemiş, eleğini asmış, mesela 40 yıllık deneyimli kişiler çalışmalı. Bu kişiler en sağlıklı gözetimi yapabilir. Bu modeli, yönetim ve finansal açıdan yapılandırmak gerekiyor. Devlet burada bağımsız denetim kuruluşları ile ilgili bir fon oluşturabilir, oraya şirketler gerekli bütçeyi de ayırır, yönetimi tamamen bakanlıklarda olabilir” önerisinde bulundu. Önerdikleri modelin madenciliğin standartlarının tam oturmasına da katkı vereceğini kaydeden Yılmaz, sektörün de buna büyük ihtiyaç duyduğunu, kamuoyunda kazalar sonrası oluşan refleks ile sektörün büyük zarar gördüğünü vurguladı.
Madencilik sektörü tek elden koordine edilmeli”
Sektörün güncel sorunlarına çözüm için OVP’de bir çerçeve çizildiğini ve bunu önemsediklerini söyleyen Mehmet Yılmaz, madenciliğin stratejik olarak ekonomi içindeki yerinin belirlenmesi, madenciliğin tek durak ofis ile yönetilmesi ve denetim mekanizması olduğunu vurgulayarak, “Artık madencilik sektörünün tek elden koordine edilmesi lazım. Çevre Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, iş güvenliği kapsamında Çalışma Bakanlığı, Enerji Bakanlığı hepsi bir taraftan çekiyor. Hiçbirinin de birbiri ile koordinasyonu yok. Bakanlık şu an yeni maden kanunu üzerinde çalışıyor. Maden kanunu ile tek elden koordinasyon sağlanabilirse memnun olacağız” dedi.
“Avrupa kendi kömürünü bitirdiği için rahat”
Madencilik sektörünün ekonomiye katkısının ölçülmemesi nedeniyle küçük olarak göründüğünü belirten Mehmet Yılmaz, örnek olarak AB’den tercüme edilen yasa nedeniyle Türkiye’de krom sıkıntısı çekildiğini, basit bir düzenleme önerilerinin sürekli başarısızlıkla sonuçlandığını söyledi. Türkiye’nin yerli kömürü kullanıp-kullanmama konusunda karar vermesi gerektiğini belirten yılmaz, “Avrupa kendi kömürünü bitirdiği için bu konuda rahat konuşuyor” diye konuştu.
■ Altın beklenenden hızlı yükseliyor
Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, Dünya Altın Konseyinin 2024 sonu için daha önce yaptığı küresel altın fi yatı projeksiyonuna şimdiden ulaşıldığını belirterek, 2025 yılı ilk çeyreğinde 3 bin dolar/ons fi yatı öngörüsünün de bu yıl sonuna doğru gerçekleşme ihtimali bulunduğunu; bunda ABD belirsizlikleri ile bölgesel çatışmalar nedeniyle doğan ortamın etkili olduğunu, Türkiye için ise altına talebi ile dolar kurundaki oynaklıklar nedeniyle ilave bir gelir imkanı doğduğunu anlattı. Türkiye’nin altın talebinin geleneksel olarak yüksek olduğunu ve açığın ithalatla karşılandığını söyleyen Yılmaz, talebin sürmesi nedeniyle piyasada dengesizlik oluştuğunu ve kaçakçılık riskinin arttığını belirtti. Yılmaz, “Kota koyunca bu sefer yer altı başlıyor çalışmaya. Altın ithalatına ket vurmak döviz anlamında doğru bir adım ama ket vurduğunuzda da kuyumculuk sektörünü yok ediyorsunuz. Çözüm sürdürülebilirlik mantığı içerisinde var olan yeraltı kaynaklarımızı üretebilmek” dedi. Türkiye’de yıllık 30-35 ton arası altın üretildiğini, tahminlerine göre ilk 5 yılda 50, ikinci 5 yılda ilave 50 ton üretime ulaşarak, yıllık 100 ton altın üretilmesini mümkün gördüklerini söyledi. Yılmaz, geçmişte 6 bin 500 ton olarak tahmin edilen Türkiye’nin altın rezervinin ortaya çıkan yeni bilgilerle 10 bin tona ulaşabileceğini vurguladı. Yılmaz, Erzincan, Tunceli Ovacık, Ağrı Diyadin, Gümüşhane Mastra, Çankırı Yenipazar, Uşak ve İzmir’de blok faylanmaların olduğu yerleri önemsediklerini kaydetti.