Mehmet KAYA
Madenciler Günü nedeniyle etkinlikler düzenleyen madencilik sivil toplum örgütleri, yasal düzenlemelerle madenciliğin mevzuat açısından öngörülebilirliğini ve özellikle ruhsat güvencesini öne çıkardılar. Sektör temsilcileri, madenciliğin kamuoyu nezdindeki olumsuz algısından da rahatsız olduklarını vurguladılar.
Yasa ihtiyacı karşılamıyor, öngörülebilir faaliyet imkânı sağlanmalı
Maden Sanayii İşverenleri Sendikası (MASİS) Başkanı Naci İlci, Başkan Yardımcıları Veli Doğan, Hüsamettin Kavşut, yönetim kurulu üyeleri Ramazan Yön, Mesut Serhat Dinç, Genel Sekreter Tanzer Polat Yılmaz ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, madenciliğin sanayinin en önemli kolu ve vazgeçilemez niteliğine vurgu yaparak, “Üzülerek söylüyoruz, birçok ülkede önemsenen sektörümüz Türkiye’de son derece olumsuz algılanıyor” dedi. MASİS Başkanı İlci, özellikle orman tahribatı konusunda eleştiri aldıklarını belirterek, “Ormanların binde üçünde faaliyet gösteriyoruz. Çoğunda da ağaç yok, orman yok aslında. Olmayan ağaçların bedelini ödüyoruz. Bazı ülkelerin üç katı, bazılarının 50 katı daha yüksek ağaç bedelleri ödüyoruz. Tarım ve Orman Bakanlığı’nın bütçesine çok önemli katkımız var ve milyonlarca ağaçlandırma bu ödemelerden yapılıyor” diye konuştu.
İlci, en önemli konularının başında Maden Kanunu değişikliği olduğunu vurgulayarak, adil, şeffaf, öngörülebilir ve ruhsat güvencesine sahip bir mevzuat oluşmasını istediklerini kaydetti. Ruhsat güvencesinin çok sayıda unsuru etkilediğini, finansman sağlamak dahil projelerin önünde ciddi engeller çıkabildiğini kaydeden İlci, “Çok farklı kurumlardan izin almak gerekiyor. Bir kurum bir nedenden dolayı iptal çıkarabiliyor. Özetle ruhsat güvencesi yok denebilir. Bir proje yapıyorsunuz, sonra bakıyorsunuz, mesela sulak alan ilan ediyor, başka bir kapsama alınıyor, milli park kapsamına alınıyor. Ruhsat güvencesi sağlanması lazım” diye konuştu. İlci, maden kanunu düzenlenirken, sektör mensuplarıyla birlikte çalışılması; kömür, altın, metalik madenler gibi birbirinden çok farklı özelliklere sahip madencilik faaliyetinin gözetilmesi gerektiğini de kaydetti.
İlci, madenciliğin GSYH içinde yüzde 1,5 pay aldığını, bunun yüzde 5’lere doğru yükseltilmesi halinde ihracatla birlikte cari açığın büyük ölçüde kapanacağını belirterek, Türkiye’nin ticari olarak kullanılan 80 dolayında madenin 70’e yakınına sahip olduğunun altını çizdi. Dünyanın yeşil dönüşüm ve elektrikli taşıtlar dahil yeni sistemlerin kullanımının arttığı bir döneme girildiğini kaydeden İlci, bütün bu sürecin madenlerle ilişkili olduğunu ve dünya üzerinde maden kaynaklarına yönelik ticari mücadeleler, hatta savaşlar yaşandığını hatırlattı.
“Altın başta her madende potansiyelimiz var”
Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Ali Emiroğlu, dernek tarafından düzenlenen “Türkiye Ekonomisinde Madenciliğin Rolü Konferansı açılışındaki konuşmasında, başta altın olmak üzere metalik madenler ve enerji ithalatına yaklaşık 100 milyar dolar harcandığını hatırlatarak, her alanda Türkiye’nin bu ithalatı azaltacak arama ve üretim potansiyeli ve insan kaynağı bulunduğunu söyledi. Özellikle altın madenlerinde arama sonrası 1500 ton rezerv ispatlandığını ancak bunun 6 bin tona ulaştırılabileceğini belirten Emiroğlu, bunun için arama ve işletmenin iş ortamının düzeltilmesi gerektiğini kaydetti. Emiroğlu, tek bir kurumsal yapı, ihtisas mahkemesi, ruhsat güvencesi ve yatırım ortamının iyileştirilmesinin önemine dikkat çekti.
Yerel halk ile işbirliği olmadan faaliyet mümkün değil
Madencilere de seslenen Ali Emiroğlu, madenciliğin algısının kötü olduğunu hatırlatarak, her türlü faaliyetin şeff af ve iletişime açık, iyi uygulamalarla yapılması, bütün süreçlerde yerel halk ile işbirliği halinde ve bölgeye katkı yaparak yürütülmesi gerektiğini vurguladı.
Konferansta ekonomistler Şant Manukyan, Şenol Babuşçu ve Serhat Gürleyen’in katıldığı küresel ekonomiye yönelik bir panel de gerçekleştirildi.
“Önceliğimiz maden bağımsızlığı, hammadde-maden yönetim planı”
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakan Yardımcısı Abdullah Tanca, madencilikte önceliğin stratejik olarak mümkün olduğunca yerli sanayinin maden ihtiyacının yerli kaynaklardan sağlanması olduğunu bildirdi. Tanca konuşmasında, arama ve işletme ortamının iyileştirilmesi için sektörle birlikte çalışmayı sürdüreceklerini belirtti. Çevre açısından sadece ulusal değil, küresel anlamda sorumluluk üstlenildiğini hatırlatan Tanca, firmaların da bu unsura dikkat etmesi gerektiğini kaydetti. Bakan Yardımcısı Tanca, hammadde ve maden bağımsızlığı için bir plan ihtiyacı olduğunu belirterek, “Küreselleşme sürecinde ülkelerin kalkınma düzeyi doğal kaynakların varlığı, niteliği ve en faydalı şekilde değerlendirilmesine bağlıdır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler kendi doğal ve hammadde yönetim planlarını uygulamaktadır. Bu durum ülkemizin de kritik hammadde başta olmak üzere doğal ve hammadde planlamasını geliştirmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Sanayinin ihtiyaçlarını mümkün olduğunca kendi yerli kaynaklardan sağlama hedefi için, aramaların artırılması, aramacılığının uluslararası standartlarda geliştirilmesi en öncelikli hedeflerimizdir” dedi.
“Asgari ücret: Zor bir konu, dengeli bir çözüm istiyoruz”
MASİS Başkanı Naci İlci, asgari ücret konusunda zor bir döneme girildiğini belirterek, bütün taraflar açısından dengeli bir çözüme ulaşılmasını beklediklerini kaydetti. İlci, “İşverenler olarak bugüne kadar elimizden geleni yaptık, yapacağız. Zor bir konu. Yürekten söyleyeyim, hiçbir işverenimiz az maaş ödeme peşinde değildir. Tek üzerinde durduğumuz, enflasyon fazla yükselmesin. Bekleyip göreceğiz, dengeli bir çözüm istiyoruz” diye konuştu.