SADİ ÖZDEMİR
Sanayide istihdamın ve ihracatın lokomotifi tekstil ve hazır giyim sektöründe 2025, geçen yıldan da zorlu olacak. Son iki yıldır işçilik ücretlerine enflasyon oranlarının çok üstünde zamlar yapılması, toplam maliyetlerde işgücü payının hızla artmasına neden oldu. Kurlar ile enflasyon arasındaki ilişkinin de Türk Lirası’nda reel değerlenmeye neden olması sektörün ihracattaki rekabet gücünü olumsuz etkiledi.
Geçen yıl ihracatı düşen tekstil ve hazır giyimde bu yıl kaybın çift haneli olabileceği belirtiliyor. SGK kayıtlarına göre Kasım 2024 itibariyle tekstil iş kolunda 19 bin 453, hazır giyim iş kolunda da 39 bin 737 olmak üzere toplam 59 bin 190 işyeri faaliyet gösteriyor. 2022’de toplam iş yeri sayısı 64 bin 50’ydi. Sektörde iki yılda 4 bin 860 iş yeri eksildi. Toplam istihdamı geçmişte 1,2 milyon kişiye yükselen sektörde bu rakam da 965 bin 266 kişiye indi.
Türkiye Tekstil İşverenleri Sendikası (TTSİS) İkinci Başkanı Nevzat Seyok, “Sektör olarak, 2021 ve 2022 yıllarını oldukça iyi geçirdikten sonra, 2023’ten itibaren gerek yurtdışı piyasalarındaki daralma nedeniyle düşen siparişler, gerekse yerli üretimde artan maliyetler ve liranın aşırı değerlenmesiyle rekabet gücümüzün azalması yüzünden zorlanmaya başlamıştık. 2024 yılında ise sanayicimiz fabrikalarını kapatmamak, çalışanlarını fabrika çatısı altında tutmak için şartlarını sonuna kadar zorladı. Maalesef sektörümüzde faaliyet gösteren firma sayımızda ve istihdamımızdaki düşüşlere engel olamadık. Uzun yıllardır ilk kez istihdamımız 1 milyonun altını gördü. Bunda az da olsa, mevcut şartlarda müşteri fiyatlarını tutturamayıp yatırımlarını Mısır gibi başka ülkelere kaydırmak zorunda kalan girişimcilerin payı var.” dedi.
2024 zordu, 2025 yılı daha da zor olacak Tekstil ve hazır giyim sektörünün 2024’ü, 20 milyar dolarlık dış ticaret fazlası ve ihracatta yüzde 3-4 gibi bir küçülme ile kapatmayı başardığını anlatan Nevzat Seyok şöyle devam etti: “Korkarım 2025’te bu başarı grafiğini korumak ve ülke ekonomimize benzer katkı sağlamak çok kolay olmayacak. Uluslararası pazarlardaki en önemli rekabet gücümüz olan kalifiye, erişilebilir insan gücü avantajımızı maalesef kullanamaz hale geldik. Asgari ücret ve sektörümüzdeki ortalama ücretlerin artık rekabetçi yönü kalmamıştır. Sadece asgari ücret bazında karşılaştırdığımızda bile, 850 dolarlık bir işveren maliyetiyle rakibimiz Doğu Avrupa, Kuzey Afrika ve Asya ülkelerinden çok daha yüksek seviyelerdeyiz. Öte yandan sektörümüzde ücretler ortalama olarak asgari ücretin çok daha üzerindedir. Sendikamızın Grup Toplu İş Sözleşmesi kapsamındaki ortalama işgücü maliyeti şimdilik 1530 dolar civarında. Şimdilik diyorum çünkü Şubat ayı itibariyle resmi olarak işçi sendikalarımızla önümüzdeki üç yıl için müzakerelere başlamış bulunuyoruz. Tüm tarafl ar için oldukça zor şartlar altında girdiğimiz bu sürecin, hepimiz, tüm sektörümüz, hem çalışanlarımız hem işverenlerimiz için kazançlı sonuçlanmasını diliyorum.”
Rekabet gücümüz ve yerli üretim korunmalı
İş gücü başta olmak üzere maliyetlerin uluslararası düzeyde rekabet edebilecek seviyelere gelmesi, kur politikasının aynı amaç doğrultusunda revize edilmesi ve istihdamda kilit rol oynayan sektörün, özel teşviklerle desteklenmesi gerektiğini ifade eden TTSİS İkinci Başkanı Nevzat Seyok, “Sektör temsilcilerimizin çabası, Bakanlıklarımızın sesimizi duymasıyla KOSGEB İstihdamı Koruma Destek Programı hayata geçti. Umarız sektörümüze olumlu etkisi olur fakat orta ölçekten büyük şirketlerin bu destekten yararlanamaması sektörümüzü hayal kırıklığına uğrattı. Oysa şu an yaşadığımız öyle bir kriz ki sadece KOBİ’leri değil, işgücü harcamaları yüksek olan büyük şirketlerimizi de derinden etkiledi. Bu şirketlerimizin çözümü daha ucuz ülkelere kaymakta aramamaları için sektörün tamamına ve daha geniş kapsamlı bir destek sağlanmalıdır.” dedi.
TÜİK’e göre işgücü maliyetleri ne kadar arttı?
Türkiye İstatistik Kurumu ‘Saatlik İşgücü Maliyeti Endeksi, 2024 yılı dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yıllık yüzde 75,6 arttı. Alt sektörler incelendiğinde, sanayi sektöründeki yıllık artış yüzde 80,9, inşaat sektöründe yüzde 69,8 ve ticaret-hizmet sektörlerinde yüzde 73.6 oldu. Ana endeks, 2022 dördüncü çeyreğinde yüzde 90,4, 2023’te de yüzde 109,4 artmıştı.
"Desteğin elbette faydası olur ama mızrak çuvala sığmıyor!"
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkan Vekili ve Güneydoğu Anadolu İhracatçılar Birliği Koordinatör Başkanı Ahmet Fikret Kileci, “Parasal destekler ya da polisiye önlemler sektörümüzün sorununu uzun soluklu çözemez. Elbette desteğin faydası olur ama çok köklü değişiklikler yapılmalı. Bunun için de sektörümüzün şartlarını iyice incelemek ve raporlamak lazım.” dedi.
Türk tekstil sektörünün, teknoloji (makine), insan kaynağı, lojistik konum açısından avantajları olduğunu hatırlatan Başkan Kileci şöyle konuştu: “Her şeyi ortaya çıkarmalı ve farkı görmeliyiz. Bu iş dünyada nerede nasıl yapılıyor? Bizde durum nedir tespit etmeliyiz. Aksi takdirde yazık olacak. Çünkü ülkemizde milyarlarca dolarlık tekstil yatırımı var. Eğer iyi bir planlama yapılmazsa sektör ciddi anlamda zarar görecek. Tabii ki Türkiye’ye bir şey olmaz. Ülke, o sektörden çıkar başka sektöre girer. Ancak kabul etmeliyiz ki bu saatten sonra Türkiye’de eski ölçeklerle koşullarla tekstil yatırımı yapılamaz. Mızrak çuvala sığmıyor. Dünyada tekstili en iyi bilen ülkelerden biriyiz ve ciddi bilgi birikimi var. Kontrollü ve planlı dönüşüm sağlamalıyız. Bizim geçtiğimiz yoldan Avrupa da geçti, İngiltere, Almanya, Fransa tekstilden çıktılar mı? Hayır, çıkmadılar. İşin yapılış şeklini değiştirdiler. Patronaj onlarda kaldı ama emek yoğun tarafı uygun ülkelerle partner olarak yapıyorlar. Biz de aynı şeyi yapmalıyız ama bu, bugünden yarına olmaz. Biz artık üçüncü dünya ülkesi değiliz, olmamalıyız da ortalama işçilik maliyetimiz 1500 doları aştı ve bu, dünya ortalamasından çok yüksek. Hazır giyim tarafında problem çok daha büyük. Bu saatten sonra her sektöre, her türlü destek verilmemeli. Sektörel ve bölgesel teşvikler, bölgesel asgari ücretler olmalı.”
"Sektörümüzün 60 milyar dolarlık yatırımı var, kolay feda edilemez"
Ege İhracatçı Birlikleri (EİB) Koordinatör Başkanı Jak Eskinazi, ‘istihdam desteğinin’ sadece KOBİ ölçekli firmalarla sınırlandırılmasının yanlış olduğunu söyledi.
Eskinazi, “Bu, genel bir istihdam desteği olmalıydı. Çünkü tekstilde, KOBİ ölçeğinde çok az şirket var.” dedi. İş gücü maliyetlerindeki hızlı yükselişin sektörü çok olumsuz etkilediğini belirten Başkan Eskinazi, şöyle konuştu: “Türkiye’de 60 milyar dolarlık tekstil ve hazır giyim yatırımı var. Bu kadar büyük bir yatırım öyle kolayca kenara atılamaz. Bazı politikacılar ‘bu sektörden çıkmak gerekir’ diyebiliyor. Doğu illerinde en kolay istihdam hazır giyim ile sağlanıyor ve bunun her açıdan çok olumlu etkileri oluyor, iç barışa çok önemli katkımız var. Ayrıca kadın istihdamımız da çok yüksek. Birçok açıdan bu sektör ülkemiz için çok önemli. Bizce ihracata ‘kur desteği’ verilmeli. Yüzde 5 ile başlanabilir, yüzde 10’a çıkarılabilir. Yılbaşından itibaren bu yapılsa büyük kaktı sağlanır.” Jak Eskinazi, sektörün yurt dışına taşındığına dair haberlere ilişkin de “Yurt dışına gidiş öyle kolay değil. Ben yıllar önce Mısır’a gitmiştim ama 2012’de geri döndüm. Oradan ABD’ye avantajlı ihracat yapıyorsunuz ama diğer pazarlar için iyi bir üretici olamıyorsun. Çünkü Mısır’da verimlilik bizim yarımız kadar, termin tutturmak çok zor. Terminde 1 hafta geç kalsan yüzde 25 iskonto yersin. Bu kadar pahalı olmamıza rağmen biz daha iyiyiz ama tabii ki bu da bir yere kadar. Bir noktadan sonra siz müşteri tarafında istenen ülke olmaktan çıkıyorsunuz. Şu anda Fas, Portekiz, Romanya, Tunus bizden çok daha ucuz.” dedi.
"Fiyat tutturamıyoruz, firmalar yurt dışına gidiyor"
Uludağ Tekstil İhracatçıları Birliği (UTİB) Başkanı Pınar Taşdelen Engin, tekstil ve hazır giyimin enflasyon, enerji ve işçilik maliyetlerindeki yüksek artışlar karşısında üretimde zorlandığını söyledi.
Taşdelen Engin şöyle konuştu: “Kurun baskı altında tutulması nedeniyle uluslararası pazarlarda fiyat oluşturamaz hale gelindi. Hammadde fiyatlarında dünya genelinde gerileme olsa da firmalar zorlanıyor. İhracat rakamlarında gerilemeye yol açan bu durum karşısında birçok firma çözümü yurt dışına gitmekte arıyor. Böyle bir ortamda KOSGEB’in, İstihdamı Koruma Destek Programı, KOBİ’ler için olumlu bir adım ve işletmelerin bir nebze de olsa rahatlamasına katkı sağlayacak. Ancak yetersiz olacağını düşünüyorum. Çünkü ihracatı yeniden artırabilmek için desteğin daha geniş kapsamlı olması gerekirdi. Desteğin sadece küçük işletmeleri değil, tüm ihracatçı firmaları kapsaması gerekiyor. Çünkü sektörde birçok firma zorluklar nedeniyle Mısır gibi ülkelere gidiyor. Fabrikaların başka ülkelere taşınmasının çok tehlikeli sonuçları olabilir. Desteklerin geniş kapsamlı ele alınması, şartlarının kolaylaştırılması, firmaların ihracat gücünü artıracağı gibi yeni yatırımları, dolayısıyla istihdam artışını beraberinde getirebilir.”
İstihdam teşviki sadece KOBİ’leri kapsıyor
Eski SGK İstanbul İl Müdürü ve Çalışma Ekonomisti Murat Göktaş, çalışan başına 2.500 lira destekle ilgili şu bilgileri aktardı: “Bu destek KOSGEB tarafından sağlanıyor, Küçük ve Orta Boy İşletmelerin (KOBİ) istihdam kaybını önlemeyi amaçlıyor. Bu nedenle geçen yıl cirosu 500 milyon lirayı aşmayan, çalışan sayısı maksimum 249 kişi olan şirketler yararlanabilir. Bu şartlara uygun şirketler çalışan başına 2.500 lira desteği 1 yıl boyunca alabilecek. Müracaat eden şirketlerde kaç kişiye destek sağlanacağı ise o şirkette geçen yıl ekim, kasım ve aralık aylarındaki çalışan sayısı ortalaması esas alınarak belirlenecek. Destek, tekstil, giyim, mobilya ve deri sektörlerini kapsıyor. 31 Mart 2025 tarihi, müracaatlar için son gündür. Desteğe hak kazananlara nakit ödeme yapılmayacak. Her ay alacağı destek miktarı, aynı şirketin SGK’ya ödeyeceği toplam tutardan düşülecek (mahsup) edilecek. Müracaat edecek şirketin KOSGEB’e gecikmiş borcu da bulunmamalı.”
İstihdam desteğine başvuracak şirketlere bazı uyarılarda da bulunan Göktaş, “Müracaat ederken, NACE kodları çok önemli ve bir kez müracaat hakkı var. Doğru müracaat yapılamazsa ikinci müracaat hakkı yok, sistem izin vermiyor. Bir de tebligat şartı var ki şirketin, Ulusal Elektrik Tebligat sistemine entegre olması gerekiyor.” dedi.