Dünya, dijital dönüşüm çağında adeta bir devrim yaşıyor. Bu dönüşümün merkezinde yer alan bilişim teknolojileri pazarı, ekonomik kalkınmanın en önemli lokomotiflerinden biri olarak güçlü bir şekilde büyümeye devam ediyor. Önceki yıl dünya genelinde bilişim teknolojilerine yapılan harcamalar, yaklaşık 1,5 trilyon dolar seviyesindeyken, bu rakam 2024 yılında yüzde 7’lik bir artışla 1,61 trilyon dolara ulaştı.
Bilişim teknolojileri ekosisteminin hızla gelişen alt segmentlerinden biri olan yönetilen hizmetler pazarı da küresel ölçekte dikkat çekici bir büyüme kaydetti. 2024 itibarıyla 344 milyar dolarlık bir büyüklüğe ulaşan bu pazarın, 2028 yılına kadar yüzde 45’ten fazla bir artış göstererek 500 milyar doları aşması bekleniyor. Türkiye açısından değerlendirildiğinde ise yönetilen hizmetler pazarının da önemli bir büyüme potansiyeli olduğu görülüyor. Yapılan projeksiyonlara göre, bu pazarın 2029 yılına kadar 33,76 milyon dolara ulaşması öngörülüyor. Küresel ölçekte gerçekleşen bu büyümenin ardındaki temel dinamiklere dair önemli veriler, Spiceworks ve Aberdeen Strateji ve Araştırma'nın gerçekleştirdiği bir araştırmayla gözler önüne seriliyor. Araştırmaya göre, işletmelerin yüzde 64’ü 2025’te bilişim teknolojileri bütçelerini artırmayı planlıyor.
Bu veriler, dijitalleşme trendinin önümüzdeki yıllarda daha da hız kazanacağının ve bilişim teknolojileri sektörünün hem küresel hem de yerel düzeyde stratejik öneminin artacağının sinyallerini veriyor. Hem özel sektör hem de kamu kuruluşlarının bu dinamikleri doğru analiz ederek rekabet güçlerini artırmaları büyük önem taşıyor.
Türkiye’nin 2023 Dijital Olgunluk Raporu’na göre Türkiye’nin dijital olgunluk puanları çeşitli sektörlerde global ortalamaların altında yer alırken, bu da yatırım ve gelişim alanlarına dikkat çekiyor. Bankacılık sektörü, global ortalamaları aşan nadir sektörlerden biri olarak öne çıkarken, otomotiv ve tüketici ürünleri sektörleri de küresel düzeye yakın performans sergiliyor. Bu, Türkiye’nin belirli alanlarda dijital yetkinliklerini geliştirme potansiyeline sahip olduğunu gösteriyor. Ancak enerji & dağıtım, sigortacılık ve lojistik gibi diğer önemli sektörlerin daha büyük bir farkla geride kaldığı gözlemleniyor. Rapor, ilaç ve hizmet sektörleri gibi bazı alanlarda gözlenen daha geniş farklar, bu sektörlerde dijital dönüşümün daha fazla odaklanılması gereken bir alan olduğuna işaret ediyor. Rapora göre bu sektörler, teknolojik yenilikleri benimseyerek ve dijital becerilerini geliştirerek küresel rakipleriyle olan farkı kapatabilir. Türkiye’nin özel sektörü, dijital dönüşüm yatırımlarını özellikle ekonomik belirsizliklerin ve değişen pazar koşullarının hızına uyum sağlamak ve rekabetçi kalmak için gerekli. Şirketler, dijital altyapılarına, inovasyon kapasitelerine ve müşteri deneyimi geliştirme alanlarına odaklanarak bu dönüşümü hızlandırabilir. 2019 yılından beri yapılan dijital olgunluk ölçümleri ortak ve devam eden bir gerçeğe işaret ediyor: Şirketlerin yönetişim ve teknoloji boyutları, başka bir deyişle temel teknoloji yatırımları ve finans odaklı dijitalleşme çabaları öncelikli ve daha olgun. Raporda yapılan müşteri ve yönetici görüşmelerinde sürekli bir yoğunluk olduğunu, sürekli bir ‘yangın söndürme’ modu yaygın olduğunu bundan dolayı bazen stratejik önceliklere yeterince efor, akıl ve kaynak ayrılamadığını dile getiriyor.
FARKLI SEKTÖRLERDEN DÖNÜŞÜM ÖRNEKLERİ
Dijital dönüşümün yalnızca bir teknoloji trendi olmadığını, tüm sektörlerde değer yaratma ve verimliliği artırma potansiyeline sahip bir dönüşüm olduğunu ortaya koyan örnekler:
■ TELE-TIP VE YAPAY ZEKA DESTEKLİ TEŞHİS
Dijital dönüşüm, sağlık hizmetlerini kökten değiştiriyor. Tele-tıp uygulamaları, hastaların doktorlarla uzaktan görüşme yapmasını sağlarken, yapay zeka (AI) destekli teşhis sistemleri hastalıkların erken aşamalarda tespit edilmesine olanak tanıyor. Örneğin, bir AI modeli sayesinde meme kanseri taramalarındaki doğruluk oranı yüzde 90’ların üzerine çıktı.
■ KİŞİSELLEŞTİRİLMİŞ ALIŞVERİŞ
Perakende sektöründe dijital dönüşüm, e-ticaret platformlarının yükselişiyle hız kazandı. Yapay zeka algoritmaları, müşterilere kişiselleştirilmiş ürün önerileri sunarak alışveriş deneyimini optimize ediyor. Mesela LC Waikiki’in ürün planlama ve tasarım süreçlerinin sanal bir ortama taşınmasını sağlayan yazılımı mağaza düzenlemelerinin sanal ortamda test edilmesine olanak tanıyor.
■ AKILLI FABRİKALAR
Sanayi 4.0 kapsamında, akıllı fabrikalar üretim süreçlerini dönüştürüyor. Sensörlerle donatılmış cihazlar, gerçek zamanlı veri analizine olanak tanırken, üretim hattında olası arızalar önceden tespit edilebiliyor. Örneğin, Bosch’un IoT platformu, enerji tüketimini optimize ederek maliyetleri düşürüyor ve çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunuyor.
■ UZAKTAN EĞİTİM VE DİJİTAL PLATFORMLAR
Pandemiyle birlikte eğitim sektörü dijital dönüşümün merkezine yerleşti. Uzaktan eğitim platformları, sınıf ortamını sanal dünyaya taşıdı. Türkiye’de kullanılan EBA platformu, öğrencilere erişim kolaylığı sağlarken, yapay zeka tabanlı uygulamalar öğrencilere özel öğrenme yolları sunuyor.
■ TARIMDA DRONELER İŞÇİ OLDU
Tarımda dijital dönüşüm, verimliliği artırıyor. Dronelerle tarla analizi yapılırken, sensörler sayesinde toprak nem oranı ve bitki sağlığı gerçek zamanlı takip edilebiliyor. Hollanda’da bir çiftlik, robotik hasat makineleri kullanarak üretim kapasitesini yüzde 30 oranında artırmayı başardı.